İhtiyaç İstiklal Marşı ruhu – Kocatepe Gazetesi
Afyon Kocatepe Üniversitesi (AKÜ) İslami İlimler Fakültesi ve Ebrar Topluluğu’nca organize edilen “Umut Şairi Akif” isimli konferans Uludağ Üniversitesi Türk İslam Edebiyatı Ana Bilim Dalından Prof. Dr. Bilal Kemikli tarafından verildi. Konferansa yoğun katılım gözlendi.BAŞLANGIÇ BURSA SELAMI İLEProgram AKÜ İslami İlimler Fakültesi Araştırma Görevlisi Mustafa Can tarafından gerçekleştirilen Kur’an-ı Kerim tilaveti ile başladı. Dinleyicileri Bursa [&hellip]
Afyon Kocatepe Üniversitesi (AKÜ) İslami İlimler Fakültesi ve Ebrar Topluluğu’nca organize edilen “Umut Şairi Akif” isimli konferans Uludağ Üniversitesi Türk İslam Edebiyatı Ana Bilim Dalından Prof. Dr. Bilal Kemikli tarafından verildi. Konferansa yoğun katılım gözlendi.
BAŞLANGIÇ BURSA SELAMI İLE
Program AKÜ İslami İlimler Fakültesi Araştırma Görevlisi Mustafa Can tarafından gerçekleştirilen Kur’an-ı Kerim tilaveti ile başladı. Dinleyicileri Bursa selamı ile selamlayarak konuşmasına başlayan Prof. Dr. Bilal Kemikli, Allah-u Teala’nın işleri asan eyleyip, sözleri, sohbetleri bereketli eylemesini, manaya uygun kelamı nasip etmesini diledi. Kemikli, Bursa selamının bu ifadeler olup bu selamın Muhammed-i muhabbet selamı olduğunu belirtti.
AFYON’DA KURTULUŞUN ŞEHRİ
Afyon Kocatepe Üniversitesi’nde ve İslami İlimler Fakültesi’nde Umut Şairi Mehmet Akif Ersoy’u konuşmanın anlamlı olduğunu vurgulayan Kemikli; “AKÜ’nün çiçeği burnunda genç İslami İlimler Fakültesi’nde bu konuyu konuşmak daha da anlamlıdır. Afyon demek, Kocatepe demek milli mücadele demektir. Kütahya Belediyesi’nin misafiri oldum. Orada da aynısını söyledim. Kütahyalılar şehirlerini şöyle nitelendiriyorlar; Kütahya kuruluşun ve kurtuluşun şehridir. Kuruluşun şehridir doğrudur. Domaniç ve Hayme Ana oradadır. Osmanlı otağını orada kurdu, kuruluş oradadır. Ama Dumlupınar’da oradadır kurtuluşun şehridir. Fakat Afyon’da kurtuluşun en önemli merkezlerinden birisidir. Afyon Kocatepe milli mücadele, Kuva-i Milliye tarihimizi en iyi yaşayan ve yaşatan şehirlerimizden birisidir. Afyon’da İstiklal Marşını konuşmak ve yeni kurulmuş İslami İlimler Fakültesinde bunu konuşmak önemlidir. Çünkü İstiklal Marşı’nın ruhunu anlamak için temel dini ilimlere de vakıf olmak lazım” dedi.
BUGÜNDE DÜNÜN AYNISI YAŞANIYOR
Prof. Dr. Bilal Kemikli, öğrencilerin millet ve toplum olarak içine düşülen sıkıntılardan kurtulma yolunu keşfetme de çaba sarf etmeleri gerektiğine temas etti. Konferansın bu noktada etkili olmasını dileyen Kemikli; “İnşallah düştüğümüz yerden bizi kaldıracak dehalar, mütefekkirler, şairler bu meclisten çıksın. Konuşmam da iki başlık sözkonusu. Bu konulardan bir tanesi İstiklal Marşı’dır. Edep olmadan ilim olmaz. Dolayısıyla edebin artarak devam etmesini niyaz ediyoruz. İstiklal Marşı nihayetinde bir metin bir manzumedir. Bir metnin, manzumenin ortaya çıktığı dönemi anlarsak metni daha iyi anlarız. Herhangi edebi bir metinin, bir şiirin hangi bağlam ve konjektür içerisinde söylendiği mühimdir. Bağlamından kopartarak tarihi yapısından ayırırsanız metin size sırların açmaz. İstiklal Marşı’nın yazıldığı döneme ilişkin bazı hususların bilinmesi zorunludur. Bu hususların başında İstiklal Marşı’nın yazılmasına giden süreçte Tanzimat’tan itibaren başlayan bir modernleşme süreci, Osmanlı’ya, İslam Alemine karşı batının medeniyeti empoze etme, adı altında başlattığı istila hareketlerini yeni yeni haritalar ve planlar çizme sürecini hatırlamak gerekir. Bugünde aynı şey işleniyor. Günümüzde de durum, Ortadoğu da ve Suriye de yaşananlar çok farklı değil” diye konuştu.
ADI KONMAMIŞ DÜNYA SAVAŞI YAŞANIYOR
Afganistan’da yaşanan sıkıntıların 30 küsur yılı bulduğunu belirten Prof. Dr. Bilal Kemikli, orada yaşanan olayların da farklı olmadığını söyledi. Modern dünyanın medeniyet diye isimlendirdiği kendisine ait değerleri bir şekilde medeni olmadığını varsayıdığı toplumlara empoze yolunu onları sömürüp istila olarak kabul ettiğini aktaran Kemikli; “Geçmişte bu doğrultuda karşılarında Osmanlı coğrafyası ve İslam dünyası hedefti. Bu coğrafyanın haritasını yeniden yazmak istedi. Bu harita ilk olarak Balkan Savaşları ile karşımıza çıktı. Bütün bir Rumeli’de sıkıntılar meydana geldi. Kavgalar, gürültüler, isyanlar meydana geldi. Neticesi herkesçe biliniyor. Balkan Savaşlarından hemen sonra problemler halledilmedi. Rumeli’yi Avrupa istediği şekilde dizayns etse de istediği gerçekleşmedi. Kendi aralarında gücü paylaşmak için harbi umumi dediğimiz Birinci Dünya Savaşı başlatıldı. Birinci Dünya Savaşı 28 Temmuz 1914 tarihinden, 11 Kasım 1918’e kadar bütün dünyayı kaosa sürükledi. Bugünde yaşanan hadise aslında bu dünya harbinden farklı değildir. Nitekim bunu Papa’nın bizzat kendisi de söyledi. Yaşanan 3. Dünya Savaşı’dır. Adı konulmamış bir savaşı yaşıyoruz” şeklinde konuştu.
MİLLİ MÜCADELE FİİLİ DUA HAREKETİ
İstiklal Marşı’nın ruhunu kavramak bakımından tarihi yeniden hatırlamanın zorunlu olduğunu belirten Prof. Dr. Bilal Kemikli, Anadolu’nun, 1. Dünya Savaşı sırasında Fransa, İngiltere ve onların himayesinde ki Yunanistan’ın kolayca istila edeceği bir yapıda olduğunu hatırlattı. Arap Yarımadasında o dönem de isyanlar sonucu ayrı devletler ve ülkeler olma yarışının başladığını dile getiren Kemikli; “O dönem yokluk ve kaosun ortamı. Bu yokluk ve kaos ortamını hayra tebdil etmenin kahırda lütuf gören bir medeniyetin çocukları olarak lütfun peşinde olmanın çabası içerisine girildi. Adeta küllerinden yeniden var olan bir millet, bir devlet bir yapı, bir medeniyet inşaası faaliyeti başladı. Bu faaliyetin adına tarihçiler Milli Mücadele, Kuvay-i Milliye hareketi diye adlandırır. Allah kahır içerisinde lütfu saklar. ‘Mutlaka nerede bir kahır varsa nerede bir celal var ise tiz yetişir cemal.’ diyor Aziz Mahmud Hüdayi Hazretleri. Ancak o cemalin matludunu bulmak lazım. Cemali, lütfu istemeden, lütufla ilgili bir çaba içerisine girmeden Allah size o lüftu göndermez. Aksi halde elbette Allah’tan umut kesilmez ama o lütuf gecikebilir. O lütfun gelmesi için kalkıp fiili hareket etmemiz, dua da bulunmamız lazım. Milli Mücadele tam bir fiili dua hareketidir” ifadelerini kullandı.
İSTİKLAL MARŞI’NIN FELSEFESİ VAR
İstiklal Marşı’nın fiili bir dua hareketi olan Milil Mücadele döneminde yazıldığını, milletleri millet yapanın aynı türküyü söylemek olduğunu belirten Kemikli şu ifadeler yer verdi: “Milletleri millet yapan aynı neşideyi mırıldanabilmektir. Bir savaş ortamında birliği ve dirliği sağlayabilecek güçleri tek bir yerde toplayacak bir milli marşa ihtiyaç vardı. Farklı yerlerde çalışmalar yapan Kuvay-i Milliye hareketlerini birleştirip tevhide dönüştürecek bir sadaya ihtiyaç vardı. Bu sadayı oluşturma babında TBMM bir yarışma açtı. Aynı neşideyi, ayını türküyü, aynı duyguyu paylaşıp etrafında birleşecek kuvvetler ancak istiklali sağlayabilirlerdi. Bu kayılarla Maarif Vekaleti 1921 yılında bir güfte yarışması açtı. Güfte yarışmasına herkesçe bilindiği üzere 724 şiir katıldı. Şairlik hissetmek kadar okumakla ilgilidir. İlimsiz, düşüncesiz, felsefesiz şiir olmaz. İstiklal Marşımızın bir felsefesi bir düşüncesi var. 724 Şiirden hiçbiri hedeflenin birlik ve tevhidi tesis edecek ruha sahip değildi. Seçici kurul bu ruhu o metinler içinde bulamadı. Hamdullah Suphi bunu yalnızca Akif’in yazacağına inanıyordu. Aslında her ikisi de ideolojik perspektif bakımından ayrı kulvarlarda insanlardır. Suphi, Türkçülük fikrine bağlı iken Mehmet Akif ise İttihadi İslam perspektifi ile meseleye bakar. İslam birliğinin tesisini hedefidir. Her ikisi de batmak üzere olan gemiyi kurtarmak isterler. Baktıkları pencere farklı olsa da Hamdullah Suphi bunu ancak Mehmet Akif Ersoy’un yapabileceğini bilir. Çünkü Ersoy bizzat milli mücadeleye katılmış çıkmazı iliklerine kadar hissedenlerdir. Günümüzde de İstiklal Marşı ruhuna ihtiyacımız var.” >> Burcu AYDIN’ın haberi