• Haberler
  • Genel
  • İHH’nin temelinde insan ve Allah’ın rızası var

İHH’nin temelinde insan ve Allah’ın rızası var

İHH Derneği Afyonkarahisar Başkanı Ahmet Ertürk, dernek ve bağlı oldukları vakfın amaçlarını, çalışmalarını anlattı. Ertürk, İHH’yı temelinde insan ve Allah’ın rızasını baz alan bir vakıf ve dernek olarak tanımladı İnsani Yardım Derneği’nin (İHH) Afyonkarahisar Şube Başkanı Ahmet Ertürk, dernek şubesi olarak yürüttükleri çalışmalar ve değer yargıları üzerine Kocatepe Gazetesi Muhabiri Burcu Aydın’ın sorularını cevaplandırdı. İHH [&hellip]

İHH'nin temelinde insan ve Allah'ın rızası var

İHH Derneği Afyonkarahisar Başkanı Ahmet Ertürk, dernek ve bağlı oldukları vakfın amaçlarını, çalışmalarını anlattı. Ertürk, İHH’yı temelinde insan ve Allah’ın rızasını baz alan bir vakıf ve dernek olarak tanımladı

İnsani Yardım Derneği’nin (İHH) Afyonkarahisar Şube Başkanı Ahmet Ertürk, dernek şubesi olarak yürüttükleri çalışmalar ve değer yargıları üzerine Kocatepe Gazetesi Muhabiri Burcu Aydın’ın sorularını cevaplandırdı.
İHH Afyonkarahisar Şube Başkanlığı Afyonkarahisar’da ne zaman kuruldu? Kurucular il özelinde kimlerdi? Siz kaçıncı Başkansınız?
İnsani Yardım Vakfı (İHH) yöneticileri genel merkezimizden 2007 yılında Afyon’a geldiler. Temsilcilik boyutu ile beraber biz de temsilci olarak devam ettik. 28 Mayıs 2014 tarihine kadar biz bu işi temsilcilik boyutunda yaptık. Bu tarihte gönüllü arkadaşlarımızla biraraya geldik. Bizler Afyon İHH İnsani Yardım Derneğini oluşturduk. 29 Mayıs 2014 tarihinde derneğinde kurduğumuz derneğimiz bir yılını doldurdu. Bir yılı aşkın süredir dernek olarak çalışıyoruz. Daha öncesinde ise temsilcilik boyutu ile çalışıyoruz. Biz tamamı ile gönüllülük esası ile çalışan ibr yardım kuruluşuyuz. Yönetim kurulumuzda ki arkadaşlarımızın kimisi kamu kurum ve kuruluşlarında çalışıyorlar. Farklı yerlerde ve görevlerde olanlar var. Kimisi esnaf, ticaretle uğraşıyorlar. Kimisi serbest meslekle uğraşıyor. Bunların hepsi tamamen gönüllülük esasıyla var olan emekleri, aileleri ve birey olarak zamanlarını burada Allah rızası için hiçbir karşılık beklemeden geçirip, koşturuyorlar.
İHH İnsani Yardım Vakfı, dernek şubesi olarak amaç ve çalışmalarınızı nasıl tanımlarsınız?
Biz İHH İnsani Yardım Vakfı olarak derneğimizin vakfımızla yaptığı bir protokolümüz var. Bu protokol kapsamında biz İHH olarak genel merkezimizin logosunu kullanma hakkımız, onların İstanbul’daki faaliyetlerini Afyonkarahisar’da yapmanın yanında dernek olarak ekstra faaliyetler yapma haklarımız var. Dernek olarak yaptığımız faaliyetler kapsamında “Her Sınıfın Bir Yetim Kardeşi Var” projesi doğrultusunda yaklaşık 7 ilçeyi gezdik. İlk, orta dereceli okulların müdürlerini toparladık. Müdür yardımcıları ile görüştük. Her okuldan sayıca 5’ten az olmamak üzere öğrenciler geldiler. Onlara bizatihi kendim İHH nedir, “Her Sınıfın Bir Yetim Kardeşi Var” projesini anlattım. Bu proje Milli Eğitim Bakanlığı ile İHH Genel Merkezimizin yapmış olduğu protokolle yapılan bir projedir. Biz bu projeyi çok önemsiyoruz. Çünkü çocuklarımız bu yaşlarda minik harçlıkları ile yapabilirlerse yani verebilmeyi öğrenirlerse, hayırlı insan, hayır sahibi insan olma yolunda adım atmış olacaklar. Vakıf insanı olabilme yolunda adım atmış olacağız. Sosyal yardım, sosyal duyarlılık, veren el alan elden üstündür anlayışını idrak etmelerini amaçladık.
Her Sınıfın Bir Yetim Kardeşi Var” projesi ile temel amacı açıkladınız. Bu projenin başkaca bir beklentisi var mı?
Bir yetim kardeş için ortalaması 30 olan bir sınıftan bir öğrenciye 3 TL gibi bir rakam düşüyor. Bir ayda 3 TL para zorlayıcı bir rakam değil. İHH aslında bunların hepsine madden bakabilir. Ama çocuklarımızı ancak ve sadece bu çocukları küçük yaşlarda dünyanın farklı coğrafyalarında ihtiyaç sahibi insanların var olduğunu bilsinler. Bu proje kapsamında Afyonkarahisar Türkiye’de 17. sıradayız. Bunun anlamı; 81 il içerisinde en fazla sınıflar noktasında yetimleri destekleyip proje de hassasiyet gösteren iliz. Allah’a hamd-ü senalar olsun İstanbul, Ankara, Adana gibi iller düşünüldüğün de Afyonkarahisar’ın 17. sırada olması büyük bir başarı. İnşallah hedefimiz ilk beşte olmak. Ekipler noktasında ciddi manada çalışıyoruz. Sağ olsunlar Sayın Milli Eğitim Müdürümüz ve Şube Müdürlerimizi bizleri bu konularda destekliyorlar. İlçeler de ki İlçe Milli Eğitim Müdürleri de destekliyorlar. Allah hepsinden razı olsun.
Bu proje haricinde ayrıca dernek olarak çalışmalardan söz edebilir misiniz?
Bu projemizin dışında Afyon İHH Derneği olarak biz ayrıca 30 yetim evladımıza bakıyoruz. Bu evlatlarımız Afyonkarahisar’da ikamet ediyor. Ağustos ayı itibariyle 100 TL öncesinde 90 TL olan rakamı vasisi her kim ise anne ya da akrabasının banka hesabına üç ayda bir yatırıyoruz. Biz onların sadece karınlarını doyurmuyoruz. Bu çocuklarımıza etkinlikler düzenliyoruz. Geçtiğimiz günlerde kitap okuma kampanyası organize ettik. Onlarla beraber kitap okuduk. Yine onlarla beraber piknik yaptık. Çocuklarımızla birlikte Frig Vadisini gezdik. “Her Yetimin Bir Fidanı Olsun” kampanyasını başlattık. Bu derneğimize özel bir projedir. Gönüllülerimiz ve yetimlerimiz birlikte eğlenerek fidan diktik. Bir termal tesiste bedelsiz olarak yetimlerimiz ve anneleri ile birlikte termal imkanlardan yararlanmalarını sağladık. Bu etkinlikten 60’a yakın çocuğumuz isitfade etti. Yani biz sadece alın bu 100 TL parayı olayına girmiyoruz. Yetimleri önemsiyoruz. Onlara yönelik teşhisimiz de şu şekilde. Bizim yetim birimi ekibimiz var. Bu ekibimiz aileyi bizzat ziyaret edip yerinde inceledikten sonra gerekli formların doldurulmasını sağlıyor. Kararların ehliyetli ve isabetli olup olmadığı gerçek anlamda tespit ediliyor. Afyon İHH olarak yetim noktasında yetimlerle birlikte kurslar, çalışmalar organize ediyoruz.
İHH kendi içerisinde birimlere ayrılıyor mu? İHH dernek ya da vakıf nasıl tanımlamak gerekir?
Genç İHH, Kadın İHH, Yetişkin İHH çalışmalarımız var. Biz kendimizle barışık sosyo-kültürel etkinliklerde dahil çok yönlü faaliyetler içerisinde olan insanlarız. Belli prensipleri ve kırmızı çizgileri aşmamakm şartıyla; Fikri sabit değiliz, gelişime ve değişime açığız. Biz dünya ile dünya üzerinde çalışan bir örgütüz. Biz sadece Misak- ı Milli sınırlarında çalışan bir örgüt değiliz. Temel nokta vizyon, misyon insan. İHH İnsanı Yardım Vakfı denildiğinde; İnsani Diplomasi, İnsani Yardım, İnsan Hak ve Hürriyetleri gayret ve çalışmaları akla gelir. İnsani diplomasi noktasında hatırlanacak olursa Esad’ın eline düşen askerler ve Türk rehineler vardı. Bunların kurtarılması ile alakalı Esad ile görüşüldü. Türk rehinelerimiz kurtarıldı. Pakistan’a gezi amacıyla giden Avustralya’lı ve Hollanda’lı iki bayanın kurtarılması ile ilgili girişimde bulunuldu. İnsanların dili ve dinleri önemli değil. Müracaat edilmiş ve iletişim kurulabilmesi noktasında değerlendirmeler girişimlerde bulunuluyor. Temel nokta insanlık ve Allah’ın rızasıdır. Bu temel noktadan hareketle insanlara yardımcı olmaya çalışıyoruz. İsrail’in elinde bulunan Filistinliler, Filistin’in elinde bulunan İsrail’li asker vardı. O askere karşılık İsrail zindanlarından bin 500’e yakın Filistinli’nin serbest bırakılması gündeme geldi.
Dünya coğrafyalarında çok çeşitli hizmetleriniz var?
Afrika da kurduğumuz halı tezgahları ile bir halı dokuma kültürü oluşturduk. Dikiş makineleri götürerek dikiş dikmeleri öğretiliyor. Bayanlara yönelik örgü örme çalışmaları yapılıyor. Afrika’da İHH olarak profesyonel ekiplerle tarım noktasında gönüllü profesyoneller çalışmalar yapıyorlar. Profesyonel tarım ve hayvancılık projeleri hazırlanıyor. Bizim yönetim kurulumuzda bulunan Veteriner Fakültesi’nde Doçent bir kardeşimizin hayvancılık üzerine Afrika da bir proje hazırladı. Profesyonel hayvancılıkla ilgili olan proje İHH ile birlikte yapılacak. İnsani yardım noktasında sadece gıda ve nakit değil, onlara çalışabilecekleri, kendilerini ve ailelerini geçindirebilecekleri bir ortam oluşturmaya çalışıyoruz.
İnsan hak ve hürriyetleri kavramında ne gibi çalışmalar yürütülüyor?
Üçüncü olarak önemseyip üzerinde durduğumuz insan hak ve hürriyetleri kapsamında ise biz insanların insanca yaşamalarını istiyoruz. Bu da son derece hassasiyet arz eden bir durum. Hiçbir şekilde hiçbir kimse mazlum noktasına düşmesin. Hiç kimse de zalim rolünü oynamasın. Bu anlamda da mazlumun yanında olma noktasında biz Doğu Türkistan’ı önemsiyoruz. Biz Uygur Türklerini önemsiyoruz. Birini diğerine tercih edemeyiz. Çünkü hepsi de insan. Biz konu ile ilgili mücadele noktasında Irak’ta ki mücadele de mağdur kimse bizim için önemli olan insan olmasıdır. Biz bununla birlikte Suriye’de taraflar öldüren Allah-u Ekber diyor. Ölen ise kelime-i şehadet getiriyor. Müslüman Müslüman’a kırılıyor. Biz insanların zalim de mazlum da olmamalarını istiyoruz. Mazlumun da yanında olduğumuz her daim deklare etmeye çalışıyoruz. Bunun en klişe örneği Mavi Marmara’dır.
Mavi Marmara tarihte çok farklı bir yere sahip. Sözünü etmeden geçmek olmaz.
Mavi Marmara belleklere kazınan bir olaydır. Tabii ki takdiri ilahidir. Ancak insan hak ve hürriyetleri zirvede olan iletişim bilimcilerin söyledikleri bir ifade; “2000’li yıllardan 3000’li yıllara geçildiğinde neler yaşandı diye sorulduğunda tarihte ki 10 ya da 15 olaydan biri olarak söylenebilecek bir olaydır Mavi Marmara olayı.” Bu anlamda Mavi Marmara da 35 ülkeden insan vardı. Bunların içerisinde Ateist’i, Yahudisi, Budisti, Hristiyan’ı, Müslüman’ı her inanç ve ırktan insan vardı. Orada insanlık vardı. Ortak paydamız insan. Gazze de bir zulüm var. O zulüme razı olduğumuz sürece zulüm bizi de girdabına alacak. Bu noktada vira Bismillah denildi yola çıkıldı. 35 Ülkenin bir ve beraber olduğu bir gemi. Daha da doğrusu bir insanlık gemisi idi. Uluslararası dünyanın kabul ettiği sular 12 mildir. Biz 58. milde uyarı yedik. Biz 68. milde savaş gemilerinin saldırısı ile 10 şehit verdik. Furkan Doğan diye Kayserili bir çocuğumuzu da şehit verdik. Furkan Doğan gemiye binerken 18 yaşından yeni gün almış. Tıp Fakültesine girecek durumda olan bir çocuğumuzdu. İHH Vakfı Genel Başkanı Bülent Yıldırım İl Başkanları toplantısında bu durumla ilgili özel bir anısını anlatmıştı. Yıldırım, “Hayatımda ertelediğim için pişmanlık duyduğum bazı olaylar vardır. Onlardan bir tanesi de Furkan’la görüşmemdi. Furkan gemiye bindikten sonra yanıma geldi. Zodyak botlarının tacizi başladığında ‘Başkanım ben geleceğime dair sizinle birşeyler konuşmak istiyorum.’ dedi. ‘Tıp Fakültesi mi yoksa Mühendislik Fakültesini mi tercih edeyim. Tam karar veremedim.’ diye sormuştu. Ben de Furkanım, paşam şu durumu bir atlatalım. Seninle oturup, Allah’ın izni ile seninle bunu konuşmalım demiştim. Peki Başkanım diyerek yanımdan ayrıldı. Şehit düştükten sonra ertelediğim için çok üzüldüğüm bir olaydır.” sözleriyle anısın paylaşmıştı. Rahmetli Furkan’ın elinde 16 bin euroluk uydu aracılığıyla yayın yapabilen bir kamera vardı. Türkiye’de yayınları biz onun çekimleri ile izledik. Allah rızası için o organizasyona katıldı. Şehadetinde öldürmek için mermi sıkmamışlar. Kafatasında sadece 16 adet mermi bulundu. Vücudundakiler hariç. Uğur Süleyman Söylemez ağabeyimiz şehitlerimizden biri. Ancak 4 yıl komada kaldı. Geçen yıl Mavi Marmara’nın hareket ettiği günde hayatını kaybetti.
Ortak nokta insan dedik. Peki zulmün tarafları farklı olsa Mavi Marmara yine hareket eder miydi?
Afyon İHH Dernek Başkanı olarak şunu söylemek istiyorum. Eğer ki zulmü yapan Filistin zulme uğrayan da İsrail olsaydı Mavi Marmara bu sefer İsrail için giderdi. Mazlum kimse onun yanındayız. Temel ilkemiz bu.
Derneğin insani yardımla ilgili başkaca faaliyetleri nedir?
İHH olarak insani yardım boyutunda kurban faaliyetleri yapıyoruz. Ramazan faaliyetleri, adak kurbanları faaliyetleri var. Düzenli bakıp sponsor olduğumuz ailelerimiz var. Bunlar sadece Afyonkarahisar ya da Türkiye’de yapmıyoruz. Uluslararası anlamda da yapıyoruz. Kurban çalışmasında Sudan’da Müslüman varlığı olan bir köye arkadaşlarımız gidiyorlar. Kesilen etler dağıtılırkın çok ilginç bir olay oluyor. Müslümanlar etleri dağıttıktan sonra artan etler oluyor. Araçta ilerlerken yol kenarında oturan insanları görüyorlar. Tercüman aracılığıyla o kişilerin de yanlarına gelmesin isteniyor. Hristiyan oldukları ve gelmeyecekleri söyleniyor. Arkadaşlarımız Türkiye’den Müslümanlar adına tüm insanlara kurban etlerini hediye etmek üzere geldiklerini ifade ediyorlar. Hristiyan Müslümanlar’ın bölgeye geldiğinde Müslümanlar’ın paylaşımcı olmadıkları yönünde anlatımda bulunduklarını hatta elde bulunanı da almaya çalıştıkları şeklinde şeyler anlatılmış. Arkadaşlarımızın yaklaşımları sonucu görülen duyarlılıkla bir kaç kişinin Müslüman olduğunu öğrendik. >> Burcu AYDIN’ın söyleşisi

Bakmadan Geçme