Hukukçulardan aylık hukuk değerlendirmesi – Kocatepe Gazetesi
Baro Başkanı Av. Turgay Şahin ve bazı yönetim kurulu üyelerince birincisi düzenlenen “Aylık Hukuk Gündemi” toplantısı bundan böyle Türkiye ve Afyonkarahisar'da ki hukuk gündemini değerlendirme amacıyla her ay düzenlenecek. Şahin, hukukun üstünlüğü kesintisiz ve tam demokrasi konusunda duyarlı olduklarını, savunma mesleğini icra eden avukatların her türlü sorunlarını da öncelikli olarak çözümlemeye azimli olduklarını ilan etti [&hellip]
Baro Başkanı Av. Turgay Şahin ve bazı yönetim kurulu üyelerince birincisi düzenlenen “Aylık Hukuk Gündemi” toplantısı bundan böyle Türkiye ve Afyonkarahisar’da ki hukuk gündemini değerlendirme amacıyla her ay düzenlenecek. Şahin, hukukun üstünlüğü; kesintisiz ve tam demokrasi konusunda duyarlı olduklarını, savunma mesleğini icra eden avukatların her türlü sorunlarını da öncelikli olarak çözümlemeye azimli olduklarını ilan etti
Savunma mekanizması önemli
Afyonkarahisar Baro Başkanı Turgay Şahin ve yönetim kurulu üyelerinden Av. Selim Tokatlı ve İsmail Akgül, “Aylık Hukuk Gündemi” konulu basın toplantısı düzenlediler. Baro Başkanı Av. Turgay Şahin, bu toplantı ile Türkiye ve Afyonkarahisar’ın hukuk gündemini değerlendirmeyi amaçladıklarını kaydetti. Şahin, HSYK Üyesi meslektaşı Ali Aydın’ın ifadeleriyle toplantıyı açtı. Ali Aydın’ın “Avukatlar olarak biz bu sorumluluğu yerine getirmediğimiz taktirde, hem bu nesil hem de gelecek nesiller bunun hesabını bizden tek tek soracaklardır. Avukat, sadece kendi rızkıyla meşgul olan kişi değildir. Para kazanan, daha iyi bir ev, daha iyi bir araba, daha lüks hayat standardı olan kişi değildir. Avukat, aç da kalsa ekmeksiz de işsiz de kalsa avukattır. Kutsal savunma mesleğini ifade eden, onu savunan, mazlumun yanında yer almayı kendisine meslek edinen kişidir. Avukatın olmadığı yerde adalet olmaz. Savunmanın olmadığı yerde, beklenen adil karar bile yargısız infazdır. Savunmayı temsil eden sizlerin bu taşıdığı onurlu görev, aynı zamanda size çok büyük bir tarihi misyon da veriyor.” sözleri ile savunma mesleği olan avukatlığın önemini dikkat çeken Baro Başkanı Av. Turgay Şahin, 30-31 Aralık 2010 tarihinde gerçekleştirilen “Yargıda Durum Analizi” başlıklı toplantı ve etkinlik konusunda bilgiler aktardı. Yeni seçilen 4 HSYK üyesi ve 5 Adalet Bakanlığı yetkilisinin katılımı ile gerçekleştirilen ve Afyonkarahisar, Eskişehir, Uşak ve Kütahya illerinin katıldığı bölge toplantısına ev sahipliği yapmanın Afyonkarahisar adına gurur verici olduğunu dile getiren Baro Başkanı Av.Turgay Şahin, bunda Afyonkarahisar Cumhuriyet Başsavcısı Nihat Erol’un gayret ve katkılarının önemli olduğunun altını çizdi. Aynı zamanda ilimizdeki termal turizm yatırımlarının bu tür toplantıların Afyonkarahisar’da yapılmasını sağlaması açısından önemine değinen Şahin; “Bu toplantılarda, 12.Eylül 2010 referandumu ile gerçekleşen Anayasa değişikliklerinin ilk olumlu sinyallerinin de görülmüştür. Gerçekten de Yerel Mahkemelerde görev yaparken HSYK’na seçilmiş bu dört üyenin gösterdiği nezaket ve anlayışın, sorunların çözümü konusundaki hassasiyetleri her türlü övgüye layıktır.” dedi.
Sorunlar dosya halinde iletildi
Toplantıya Uşak ve Kütahya Baro Başkanlarının da katıldıklarını ve üç baro olarak ortak bir bildiri kaleme alarak sunum yaptıklarını anlatan Afyonkarahisar Baro Başkanı Turgay Şahin; “Toplantının ilk gününde 4 ilde görev yapan hakim ve savcılar yargının sorunlarını belirleyerek bir oylama neticesinde bu sorunları önem sırasına göre listelemişlerdir. Ceza Yargısı, Hukuk Yargısı, İdari Yargı ve Savcılık alanlarındaki sorun ve çözüm önerileri her kategori için bir temsilci belirlenerek toplantının ikinci gününde sunum şeklinde katılanlara açıklanmıştır. İlimiz Adliyesinde görev yapan Sulh Hukuk Hakimi Fuat Uslu’nun Hukuk Yargılaması hususunda açıklama yaptığı bu bölümün ardından, barolarımızın hazırladığı ortak metin okunmuş, tesbit ettiğimiz sorunlar ve bunlara ilişkin çözüm önerilerimiz yazılı bir metin halinde HSYK üyelerine teslim edilmiştir. Ayrıca Afyonkarahisar Barosu olarak, ilimizde ve ilçemizde yaşanan adli sorunlar, ayrı bir dosya halinde gelen heyete teslim edilerek kendileri bu hususta bilgilendirilmişlerdir. Bu bağlamda il ve ilçelerimizin hakim ve savcı eksiklikleri, yetersiz gelen adliye binaları ve bu binalardaki yetersiz veya hiç bulunmayan baro odaları tek tek sıralanarak sorunun giderilmesi talep olunmuştur. Dazkırı, İscehisar, İhsaniye ve Sinanpaşa’da müstakil adliye binasının bulunmadığından bahsedilmiş; Sinanpaşa ve Dazkını’da avukatlar için tahsis edilmiş bir mekan ayrılmadığına dikkat çekilmiştir.” diye konuştu.
Tutuklama süresi önemli
Basın toplantısına katılanlara, HSYK üyelerine sunulan bildiri metnini veren Afyonkarahisar Baro Başkanı Av. Turgay Şahin, savunma mesleğinin önemine değindiklerini, yargıda avukatlara ve savunma mesleğine bakış açısının yanlış ve çarpık olduğundan söz ederek örnekler verdiklerini anlattı. Hakim stajyerlerinin eğitim gördüğü Adalet Akademisi’nde hakim adaylarının adeta avukatlara karşı doldurulduklarından bahsederek buna son verilmesi çağrısında bulunduklarını belirten Turgay Şahin; “Burada iki hususun altını çiziyorum. Hazırladığımız bildiride, ‘Yeni Ceza sistemimizde tutuklama sebepleri sınırlandırılmış ve zorlaştırılmış olmasına karşın eski alışkanlıklarda bir değişme olmamış ve giderek cezaevlerindeki bulunanların yüzde 60’ı tutuklulardan oluşur hale gelinmiştir. Kişi hak ve hürriyetlerinin öncelendiği yeni sistemde Ceza Kanunumuzun 1. Maddesi aynen; Ceza Kanununun amacı; kişi hak ve özgürlüklerini, kamu düzen ve güvenliğini, hukuk devletini, kamu sağlığını ve çevreyi, toplum barışını korumak, suç işlenmesini önlemektir. Kanunda, bu amacın gerçekleştirilmesi için ceza sorumluluğunun temel esasları ile suçlar, ceza ve güvenlik tedbirlerinin türleri düzenlenmiştir. Esasını getirmektedir. Masumiyet ilkesi uyarınca da tutukluluk istisnai bir tedbir olmakla birlikte, uygulamada bu yola sıklıkla başvurulmaktadır. Özellikle katalog suçlar dediğimiz suçlarda otomatik tutuklama kararları verilmektedir. Oysa Anayasa’nın 38, Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesinin 3, 5 ve 6 ıncı maddeleri ile yerleşik yargı kararları doğrultusunda istisnai olan bu tedbire zorunlu ise başvurulmalı, yargı süresincede devam edecekse alışagelmiş kalıplardan öte somut ve inandırıcı gerekçeler ortaya konulmalıdır.’ ifadalerine yer vermiştik. Son haftada yaşanan CMK 102 ve 252. maddelerine göre yapılan tahliyelerin yol açtığı infiali hatırlalayacak olursak yukarıda belirttiğim ortak açıklamanın önemi bir kez daha ortaya çıkacaktır.” şeklinde konuştu.
Üç gücün varlık nedeni farklı
Baro Başkanı Av. Turgay Şahin, Yargıtay tarafından yapılan son tahliyelerin ardından hakim ve savcı sayısındaki yetersizlikten bahsedildiğini, Adalet Bakanı Sadullah Ergin’in acilen 3 sınav yapılarak hakim ve savcı alınacağını, bu sınavlardan birisinin de avukatlıktan hakimliğe geçmek isteyenler için açılacağından söz ettiğini aktardı. Şahin; “Biz 31 Aralık 2010 tarihli bildiri metninde bu hususa yer vermiş ve avukatlık mesleğinden, hakim-savcılık mesleğine geçiş imkanları kolaylaştırılması gerektiğini ifade ettik. Daha önce yasa ile tanınmış bu hak, filli bir direnç ile kullandırılmamış ve avukatların önü aşikar biçimde kesilmiştir. Bunda belirtilen ön yargıların ve avukatlık mesleğine bakıştaki çarpıklığın önemli payı vardır. Oysa belirli bir meslek kıdeminden sonra, hakimlik-savcılık mesleğine geçiş yapacak avukatlar kıdem sürelerince edindikleri birikim ve müktesebatı bedelsiz olarak beraberinde getirecekler ve ciddi bir tecrübe transferi gerçekleştireceklerdir. İstinaf mahkemelerinin teşkil edeceği önümüzdeki günlerde yüzlerce yeni hakim ve savcıya ihtiyaç duyulacağı bilinmektedir. Bunlar evvel emirde mevcut hakim ve savcılar içinden durumu ve sicili uygun olanlardan seçilecek ve seçilenlerin yeri de boş kalacaktır. Böylesine bir zaruret halinde bile avukatlıktan hakimlik-savcılık mesleğine geçiş imkanının değerlendirilmemesi bakış açısındaki çarpıklığı göstermesi açısından manidardır. Ülkemizde yargının iddia, savunma ve karar gücüyle birlikte bir bütün olduğu unutulmamalıdır. Bunlar arasındaki ilişki bir ast-üst ilişkisi değildir. Her üç gücün de varlık nedeni farklıdır. Bu gücü temsil eden süjelerin güven ve saygı çerçevesinde hareket etmesi gerekir. Bu gücü temsil eden şahısların isim olarak hiçbir önemi yoktur. Önemli olan bu güçlerin temsil ettiği olgu ve taşıdığı anlamdır.” ifadelerini kullandı.
Tahliyelere ilişkin çalışma yapılmamış
6 Ocak 2011 tarihli gazetelerde geniş yer bulan tahliyeler konusunda Baro Başkanlığı’nın görüşlerini açıklayan Baro Başkanı Av. Turgay Şahin şöyle konuştu: “Bildiğiniz gibi CMK 2004 yılında yürürlüğe girmiştir. Bu kanun ile birlikte daha önce hiçbir sınırlama getirilmeyen tutukluluk süresi sınırlandırılmış ve Ağır Ceza Mahkemeleri için azami 5 yıl (CMK 102) ve Özel Yetkili Ağır Ceza Mahkemeleri içinse azami 10 yıllık tutuklama süresi getirilerek bu sürelere üst limit getirilmiştir.AİHM de Türkiye’nin mahkum olduğu pek çok davada ‘Adil Yargılanma Hakkı’ nın ihlal ettiği gerekçesine dayanıldığını ve bu gereke için de zaman zaman makul süreyi aşan tutukluluk sürelerinden söz edildiğini biliyorsunuz. İşte 2004 yılında yürürlüğe giren bu kanun ile AİHM önünde bizi mahcup eden bir uygulamaya sınırlama getirilmiştir. Ancak Yargı mekanizmasının bu düzenleme için henüz hazır olmadığı gözetilerek bu iki maddenin yürürlüğe 2008 Yılının Nisan Ayında girmesi kararlaştırılmıştır. 2008 Yılına girildiğinde ise Yüksek Yargı’nın hala buna hazırlık yapmamış olduğu dikkate alınarak yürürlük ertelenmiş ve kanun değişikliği ile 31 Aralık 2010 tarihi yeni yürürlük zamanı belirlenmiştir. Dikkat edilecek olursa 2004 yılında kabul edilen CMK’nın bu iki maddesinin yürürlüğü 6 yıl ertelenmiş ve geçtiğimiz haftalara kadar uygulanmamıştır. Ancak bu altı ay içinde hiçbir tedbir alınmadığı ve önceden bilinecek bu tahliyelere ilişkin çalışma yapılmadığı görülmektedir.”
Ömeroğlu 5 ay önce açıkladı
Yargıtay üyesi M. Nihat Ömeroğlu’nun, bundan tam beş ay önce, 10 Ağustos 2010’da bir gazeteye yazdığı yazıya “Tutukluluk süresi ve toplumu bekleyen tehlike” başlığını attığını hatırlatan Baro Başkanı Av. Turgay Şahin şunları söyledi: “Ömeroğlu yazısında, ‘Bu düzenleme 31 Aralık 2010’da yürürlüğe girerse toplum büyük tehlike beklemektedir. Bilinen çevrelerin iddia ettiği üzere ağır ceza mahkemelerinde görülen davalarda 3 yıldan fazla tutuklama olamayacağına göre 1, 3, 5, 7, 9 vb. adam öldürenler, sabotajlarla toplu ölüme neden olanlar, gaspçılar, tecavüzcüler, PKK veya Hizbullah gibi değişik örgüt suçlularının tutuklularının tümü tahliye edilecektir.” demişti.Ayrıca Yargıtay 6. Ceza Dairesi de durumu önceden fark ederek tedbir almış ve acil dosyaların incelemesini öne alarak 3 binin üzerinde gasp ve hırsızlık suçu sanığı hakkında karar vererek bunların ellerin kollarını sallayarak topluma salıverilmelerine mani olmuştur. Görünen odur ki bu yaşanan tahliye skandalının sebepleri üç aşağı beş yukarı bellidir:. Tutukluluk süreleri sınırlandırılmış olmasına rağmen yine de çok uzundur, yargılamalar uzun sürmekte ve henüz suç işlediği sabit olmayan insanlar yıllarca tutuklu olarak mağdur edilmektedir. Yargılamanın uzun sürmesi suçtan zarar gören mağdurların da üzmekte ve adalete güvenlerini zedelemektedir. Acilen alınacak tedbirlerle yargı hızlandırılmalı; çabuk ve adil karar vermek mümkün olabilmelidir. Yargılama usulleri karmaşadan kurtarılmalı pratik ve çabuk olacak şekilde yeniden düzenlenmelidir. Hakim ve Savcı sayısı arttırılmalıdır. Avukatlıktan hakimliğe geçiş kolaylaştırılmalı, meslekte 10 yıllık kıdemi bulunanlar sınavsız alınmalıdır. 10 yıllık bilgi ve deneyimi ile hakimliğe geçmek isteyen bir avukatı yeni fakülte mezunları gibi sınava tabi tutmak savunma mesleği için saygısızlıktan başka bir anlam taşımaz. İstinaf Mahkemeleri bir an önce açılmalı ve Yargıtay’ın iş yükü azaltılmalıdır. Yargıtay’a yeni daireler açılmalı ve personel sayısı artırılmalıdır. Adliyeye intikal eden iş sayısının lüzumundan fazla olduğu dikkate alınarak uzlaşma kurumu ölü bir müessese olmaktan çıkarılmalıdır. Bunun yegane rolü ise uzlaşmanın münhasıran barolara devredilmesi ve gereken mevzuat değişikliğinin yapılmasıdır.”
Borçlar Kanunu yeterince konuşulmadı
31 Aralıkta 2010 tarihinde bildirdikleri tutukluk süreleri konusundaki uyarıları Yargıtay tarafından yapılan tahliyelerle doğrulandığından yakınan Afyonkarahisar Baro Başkanı Av. Turgay Şahin, aynı tarihde önerdikleri avukatlıktan hakimliğe geçişin kolaylaştırılması konusunun Adalet Bakanı Sadullah Ergin tarafından da dile getirildiğini söyledi. Bu noktada diğer çözüm önerilerinin de pratik ve isabetli olduğunun görüleceğini aktaran Şahin, TBMM’nin son günlerde yasama faaliyetine hız verdiği bir dönemde bulunduğunu kaydetti. En önemli gelişme olarak önceki günki oturumda kabul edilen Yeni Borçlar Kanunu’ndan bahseden Şahin; “1 Temmuz 2012 tarihinde yürürlüğe girecek olan yeni Borçlar Kanunu ile birlikte kısa bir süre içinde Ticaret Kanunu ve Hukuk Usulü Muhakemesi Kanununun da meclisten geçmesini bekliyoruz. Borçlar Kanunu çok fazla tartışılmadan jet hızı ile meclisten geçirilmiş dolayısı ile enine boyuna konuşulamamıştır. Hiç değilse bu kanunun hemen yürürlüğe girmeyecek olması teselli vericidir. Bu süre zarfında kanun ile ilgili yayın ve çalışmalara hız vereceğiz. Temel yasalar daha çok tartışılması gerekiyor.” dedi. Baro Başkanlığı’nın geçtiğimiz aylarda yapılan faaliyetlerini özetleyen Av. Turgay Şahin, Dinar ve İhsaniye ilçelerine yeni baro odaları kazandırıldığını, Bolvadin ve İscehisar Baro odalarını meslektaşlarına yakışır biçimde yenilediklakini kaydetti. Toplantıda Baro Yönetim Kurulu Üyeleri Av. Selim Tokatlı, Av. İsmail Akgül hazır bulundular. (Kocatepe)