Hrant’lar, Mehmet’ler – Kocatepe Gazetesi

21 Ocak 2011 Cuma 02:00:00
  4 yıl önce İstanbul’da Agos Gazetesi önünde katledilen gazeteci Hrant Dink ölüm yıldönümünde anıldı. O günlerde “Hepimiz Hrant’ız” diye gösteriler yapılmış bu durum da büyük tepki toplamıştı.
Son anma törenlerini gördüğümüzde bu gösterileri ve tepkileri hatırladık. “Hepimiz Mehmet’iz” diyenlere söylenenler geldi yeniden hatırımıza…
2007 yılında Kayseri’de Avşarlar Sempozyumu’na katılan Türk Tarih Kurumu’nun eski Başkanı Prof. Dr. Yusuf Halaçoğlu “Kendisini Kürt ve hatta Kürt Alevi gösteren Ermeni dönmeleri”nden bahsettiğinde ortalık birbirine girmişti. Yer yerinden oynamış, Halaçoğlu’nun ve onu destekleyenlerin ne kafatasçılığı, ne ırkçılığı kalmıştı. Türkiye’de ve dünyada Ermeni Soykırımını savunarak, “Anadolu’daki Ermeniler nerede?” diye soranlara cevap veren Halaçoğlu, “Sözlerimde ne Kürtlere ne de Alevi vatandaşlarımıza hakaret vardı. Ben bir bilim adamı olarak Anadolu’daki Ermenilerin nerede olduğunu belgeleriyle açıklamıştım. O zamanki söylediklerimin tümü Amerikan arşivlerine dayanmaktaydı ve hatta isim ve köy adlarına kadar bilgi bulunmaktaydı” demişti.
Sonrasında 21 Eylül 2010 tarihinde Hürrriyet Gazetesi’nde çıkan Van kaynaklı haberde “Artık kimliklerine Hristiyan yazdırıyorlar” başlığı yer almıştı. Van Gölü’ndeki Akdamar Kilisesi’ndeki ayin gündeydeyken şimdiye kadar kimliklerini gizlemek zorunda kalmış olan Ermenilerin tekrar asıl kimliklerine dönmeleri konu edilmişti. Türkiye Ermenileri Patriği Aram Ateşyan da müslüman olan yeğenlerinin 4 ay önce kimliklerine Hristiyan yazdırdıklarını açıklamıştı. Ateşyan bu kişilerin bölgelerinde “Müslüman Kürt” olarak bilindiklerini de eklemişti.
O günlerden bu günlere geldik. Bugün ne oldu da Halaçoğlu’nu, onun gibi düşünenleri darağacına çektikleri bir konuda rahatça herkes binlerce Ermeni’nin bu şekilde Müslüman kisvesi altında olduğunu söyleyebilmekte? ‘Mahalle baskısından kurtuldukları’ iddiası sizce gerçek midir? Başta Patrik Hazretleri olmak üzere herkes kimlerin ve hangi köylerin bu şekilde ‘kripto Ermeni’ olduğunu bilmiyor muydu dersiniz?
Katledilen gazeteci Hrant Dink 1977 yılından beri misyonerlerin bu türden Ermenileri tespit etme gayreti içinde olduğunu, öldürülmeden kısa süre önce dile getirmişti. Eğer ömrü vefa etseydi bu yöndeki araştırmalarını derinleştireceği yakınları tarafından sık sık gündeme getirilmişti.
Ermeni olmak ne suçtur, ne aşağılanacak bir durumdur. Türkiye’de bugün Ermeni asıllı vatandaşlarımız bulunmaktadır. Bundan 80-90 yıl önce Afyonkarahisar’ın sokaklarında da bizim dedeleri-miz ile Ermeni komşularının nasıl huzur içinde yaşadıklarını hem aklı erenler anlatmaktadır, hem de tarihi belgeler ispatlamaktadır.
Asıl Ermeni vatandaşların çektikleri sıkıntının kaynağı, bu şekilde kendini gizleyen Ermeni asıllı olanlarla, soykırım safsatasını ortaya atanlardır. Tarihte hoş olmayan bir çok olay olmuştur. Fakat hiçbirinin bu kadar uzun süre ve kangren haline geldiği görülmemiştir.
Konunun kangrenleştirilmesi kimler tarafından yapılmıştır; bunun iyi değerlendirilmesi gerekir. Türkiye’de meydana gelen bir takım olayların iyi anlaşılabilmesi için bu konunun açıklığa kavuşması gerektiğini son derece açıktır.
Son zamanlarda Türkiye’nin etnik çeşitliliğine sıkça vurgu yapılarak kutsal vatanda kardeşçe yaşarken birbirine düşürülen insanların farklılaşması her geçen gün teşvik edilmektedir. Türkiye’nin yakın bir gelecekte tamamen ayrışmasına yol açacak bir biçimde olaylar gelişmekte ve bu durum ayan-beyan görülmektedir. Hassasiyeti olan hemşehrilerimizde de bu durumun büyük endişe yarattığının tanığıyız.
İnanıyoruz ki, başta Halaçoğlu olmak üzere gerçek ilim adamlarının sayesinde üstü örtülü olarak Ermenilere emlak vermek, sonrasında tazminata zemin hazırlamak çabaları, Kürt kardeşleri-mizin ve yurdumuzun bir bölümünün içimizden çekilip alınması planlarını boşa çıkarılacaktır.
Yazıyı sayın Halaçoğlu’nun sözleri ila tamamla-yalım: “Ülkemizde öz be öz Türkmen oldukları ispatlanan, Alevi vatandaşlarımız üzerinde oynanan oyunlar ortaya çıkacaktır. Tabii bütün mesele, bu konuyla korkmadan yüzleşebilmek veya bunu bilmek isteyip, istemediğimizdir. Tıpkı bu günlerde Akdamar Kilisesi’nin haçının yerine takılması taleplerinde, gerçek haçın Alman arşiv belgelerinde yer aldığı üzere, 1907 yılında Ermenistan tarafından gelen Michellian çetesinin, kiliseyi yağmaladıktan sonra haçını da çıkarıp eşine hediye götürmesini bilmek isteyip, istemediğimiz gibi. Yoksa biz çevremizde binlerce Ermeni asıllıların olduğunu çok iyi bilenlerdeniz.”