'Hoca sıfatı' olanlar bilgisizlikten yararlanıyor
Ramazanda İkindi Sohbetlerinin 9'uncu konuşmacısı İl Müftü Yardımcısı Ali Özer, 'Tencimü'l-Kur'an Yetişmiş İnsan Gücü İlişkisi' konusunda sunum yaptı. Programın sunumunu AKÜ İslami İlimler Fakültesi’nden Dr. Öğretim Üyesi Ekberşah Ahmedi yaptı. Programda aynı fakülteden Dr. Öğretim Üyesi Orhan Musahanoğlu Kur’an-ı Kerim tilavetinde bulundu.'USÜL BİLMEDEN KUR’AN ANLAŞILMAZ'Afyonkarahisar Müftü Yardımcısı Muhammed Ali Özer, 'Tencimü'l-Kur'an Yetişmiş İnsan Gücü İlişkisi' [&hellip]
Ramazanda İkindi Sohbetlerinin 9’uncu konuşmacısı İl Müftü Yardımcısı Ali Özer, “Tencimü’l-Kur’an Yetişmiş İnsan Gücü İlişkisi” konusunda sunum yaptı. Programın sunumunu AKÜ İslami İlimler Fakültesi’nden Dr. Öğretim Üyesi Ekberşah Ahmedi yaptı. Programda aynı fakülteden Dr. Öğretim Üyesi Orhan Musahanoğlu Kur’an-ı Kerim tilavetinde bulundu.
“USÜL BİLMEDEN KUR’AN ANLAŞILMAZ”
Afyonkarahisar Müftü Yardımcısı Muhammed Ali Özer, “Tencimü’l-Kur’an Yetişmiş İnsan Gücü İlişkisi” başlıklı sunumuna Ensar Vakfı Şube yönetimine şehrin kültür ve ilim hayatına kazandırdığı mutat İkindi Sohbetlerini düzenlemesi nedeniyle teşekkür ederek başladı. Akademisyen ve din adamı olarak sohbet dinleyicileri arasında yer alanlar başta olmak üzere katılımcılara da teşekkür eden Özer, “En başta şahsım olmak üzere inşallah bu sohbetten faydalanmayı diliyorum. Ramazan ayımız mübarek, orucumuz kabul olsun inşallah. ‘Tencimü’l-Kur’an Yetişmiş İnsan Gücü İlişkisi’ diye bir konu belirledik. Amaç tefsir usulü açısından bakıldığında tefsiri yapabilecek veya yapma niyeti olan kişi açısından, Kur’an-ı anlama niyetinde olan kişi açısından, usul bilgisi olmaksızın Kur’an-ı tam manasıyla anladım demek mümkün değildir.” dedi.
“TEFSİR ARAPÇA METİN
ÇEVİRİSİYLE ELDE EDİLMEZ”
Mükemmel Arapça bilen bir kişi bile olunsa Kur’an-ı Kerimi anlama noktasında sadece tercüme faaliyetinin yeterli olamayacağını mutlaka bir usul bilgisine sahip olunması gerektiğine temas eden Özer, “Bu sadece tefsir ilmine has değil bütün ilimlerde vardır. Fıkıh içinde sözkonusudur. Hadis ilmi içinde aynı şey sözkonusudur. Bir hadisi alıp da o hadisi Türkçe’ye çevirerek hüküm çıkartmak ya da onu hayata geçirme imkânımız yoktur. Bu manada tefsir usulü konularından bir konuyu özellikle tercih ettim ki sebebi şudur; Maalesef televizyonlarda görüyoruz tırnak içerisinde söylüyorum, ‘hoca sıfatı’ olan bazı arkadaşlarımız karşı tarafında bilgisizliğinden faydalanarak öyle yorumlar yapıyorlar ki bu sefer dinleyen kişi ‘Bu da hoca’ diyor. Bak diyor adam eline almış Kur’an-ı Kerimi sallıyor nasıl da tercüme yapıyor! Ama bilmiyor ki sadece tefsiri o Arapça metnini çevirmekle elde etmiş olmuyoruz. Yani biz Kur’an-ı orada tam manasıyla anlamış olmuyoruz.” diye konuştu.
“TEFSİR KİTAPLARINDAN FAYDALANILMALI”
Kur’an-ı Kerimin meali konusunda bazı hocaların çekincesi olduğundan söz eden Özer, “Sadece meal okumanın insana ne kadar faydası olur bunun üzerinde birazcık düşünmek gerekiyor. Bu manada hepimizin tercihi tefsir kitaplarından faydalanılmasını tavsiyedir. İşte bu nedenle bizde çokça bilinmeyen ‘Tencimü’l-Kur’an’ diye çokça bilinmeyen daha çok Nüzul-u Kur’an içerisinde değerlendirilen bir konuyu ele aldık. Gayemiz bunun tamamını, en ince ayrıntısına kadar dinleyicilere anlatmak değil, sadece böyle bir teknik terimin olduğunu anlamak, bilmek ve bunun neye yarayıp sonuçlarının neyi doğurduğunu anlamaya gayret edeceğiz.” şeklinde konuştu.
“KUR’AN MÜŞRİK
TOPLUMU YAVAŞÇA DÖNÜŞTÜRDÜ”
Malum olduğu üzere Kur’an-ı Kerimin mucizevî yönünün sadece manasında olmadığını sadece mana itibariyle mucizdir denildiğinde eksik bir şey söyleneceğini belirten Özer şöyle konuştu:
“Aslında Kur’anın iniş yöntemi de ayrıca mucizdir. Yani insani aciz bırakır. Mucizevî diyoruz ya mucizevî insanı aciz bırakır. Aslında Kur’anın inişi de insanı aciz bırakan bir haldedir. Malum Kur’an-ı Kerim bir günde inmemiştir. 23 sene de inmiştir. Bunun bir sebebe matuf olduğunu, Kur’anın bütününden anlıyoruz. Allah-u Teâlâ’nın zaman içerisinde Kur’an-ı indirmek suretiyle 23 senelik bir zamanı ön görerek aslında gerçekleştirdiği şey toplumun dönüşümünü sağlar idi. Yani Kur’an müşrik bir topluma geldi. Bu müşrik toplumu yavaş yavaş dönüştürmeye başladı. Neye dönüştürdü? Allah’ın istediği ve razı olduğu bir toplum haline dönüştürdü. Hemen herkes duymuştur, çocukların diri diri gömülüp, kadınlara eziyet edildiğini. Allah’a isyan çok fazlaydı, şirk çok fazlaydı. Kur’anın asıl indiriliş amacı tevhidi yerleştirmekti ki bu manada Kur’an aslında mevcut olan toplumu 23 senede olduğu yerden çok farklı bir yere getirdi.”
“SÜRECİN SEYRİ TENCİM
OLARAK İFADE EDİLİYOR”
Kur’an-ı Kerimin geliş sürecinin yavaş yavaş damla damla olmasına usul açısından “Tencim” denildiğini kaydeden Özer şunları söyledi:
“Tencim aslında nücüm denilebilirse yıldızlar kelimesi ile de bağlantılıdır. Aslında neceme kelimesi doğmak, belirmek, görünmek manalarına geliyor. Yine bir toplumun topraktan filizlenip yukarıya doğru çıkmasıdır. İslamın inşafı düşünüldüğünde bir tohum atılıyor ve orada bir tohum semaya doğru yükseliyor. Yine bir yıldızın doğumunu ifade ediyor. Bir işin bir kısmını parça parça yapmak manasına da geliyor.”
>> Burcu AYDIN’ın Özel Haberi