Ana Sayfa Arama Galeri Video Yazarlar
Üyelik
Üye Girişi
Yayın/Gazete
Yayınlar
Kategoriler
Servisler
Nöbetçi Eczaneler Sayfası Nöbetçi Eczaneler Hava Durumu Namaz Vakitleri Gazeteler Puan Durumu
WhatsApp
Sosyal Medya
Uygulamamızı İndir
Muharrem Günay

HİÇ KİMSEYE ALLAH SENİ AFFETMEZ DiYEMEYİZ -2

Muharrem Günay 29 Ocak 2017 Pazar 14:08:16
 

(Dünden Devamı)
Ancak, kul hakkıyla ilgili günahların farklı bir duruma sahip olduğu hususu, ehl-i sünnet âlimlerinin ittifak ettiği bir konudur.
Hz. Ebu Hureyre’den nakledilen bir hadis-i şerifte peygamberimiz şöyle buyurdu:
“Kimin yanında kardeşinin vakar ve onurunu sarsacak cinsten veya kıymeti bulunan bir şeyden zulüm ve haksızlık ile elde edilmiş bir hak varsa, altın ve gümüşün bulunmayacağı gün gelmeden önce bu gün, dünyada iken helâlleşsin. Yoksa sâlih ameli varsa, haksızlığı kadar alınır, hak sahibine verilir. Şayet hasenatı yoksa hak sahibinin günahları alınır, onun üzerine yüklenir.” (Buhari, Mezalim, 10, Rikak, 48)
Bu sahih hadisin ifadeleri, kul hakkının diğer haklardan farklı olduğuna işaret etmektedir.
“Sen, o zalimlerin işlediklerinden, sakın Rabbinin habersiz olduğunu zannetme! O, sadece onları, dehşetinden gözlerinin donup kalacağı bir güne ertelemektedir.” (İbrahim, 14/41) mealindeki ayetin ifadesinden de kul hakkından ötürü meydana gelen günahların diğerlerinden daha farklı boyutta olduğuna göstermektedir.
Ancak tekrar edelim ki, Allah dilerse, kul hakkını da affeder, mazlumu razı ederek hakkından vazgeçmesini sağlar ve hiç kimsenin buna itiraz hakkı da yoktur. Nitekim Enes b. Malik’ten gelen bir hadisi şerifte Allah’ın hakların helal edilmesi konusunda aracılık edeceğine dikkat çekilir ve şöyle buyrulur:
Arkadaşını Al, Beraberce Cennete Girin
Hz. Enes (r.a.) anlatıyor:
‘Resûlüllah (s.a.v.) ile beraber bulunuyorduk. Bir ara azı dişleri görülecek şekilde gülümsedi. Sebebini sorduğumuzda şöyle buyurdular:
‘Ümmetimden iki kişi Allâh’ın huzuruna gelirler. Birisi,
-Yâ Rab, benim bunda hakkım var; hakkımı bundan al, bana ver, der. Allah Teâlâ da ötekine,
-Hakkını ver, buyurur. Adam,
-Yâ Rab, bende sevap nâmına bir şey kalmadı, der. Cenâb-ı Hakk,
-Baksana, bu adamın sevabı kalmadı, ne dersin? Buyurur. Adamcağız,
– O halde benim günahlarımdan alsın, der. Resûlüllah (s.a.v.) Efendimiz bunu anlatırken gözleri yaşardı ve ‘O gün büyük bir gündür. İnsan; günâhının alınmasını ister’ dedi. Bunun üzerine Allah Teâlâ hak sahibine,
-Başını kaldır ve cennete bak, buyurur. Adamcağız,
– Yâ Rab, inci ile işlenmiş, gümüşten apartmanlar ve altından köşkler görüyorum. Bunlar hangi peygamber, hangi sıddîk veya hangi şehitler içindir? Der. Allah Teâlâ,
-Bunlar, bana ücretini verenler içindir, buyurur. Adamcağız,
-Bunların hakkını kim ödeyebilir? Der. Hz. Allah,
-Sen istersen bunlara sahip olabilirsin, buyurur. Adam,
-Nasıl olur, yâ Rab? Deyince, Cenâb-ı Hakk,
-Hakkını bu adama bağışlamakla, buyurur. Adam,
-O halde ben bunu affettim, der. Allahü zû’l-Celâl hazretleri de,
-Arkadaşını al, beraberce cennete girin, buyurur.
Sonra Resûlüllah (s.a.v.) Efendimiz,
‘Allah’tan korkun, Allah’tan korkun ve siz de kendi aranızı düzeltin. Bakınız, bizzat Hazret-i Allah mü’minlerin arasını buluyor’ buyurmuşlardır.
Allah’ın azabından emin olmamak aynı zamanda da rahmetinden ümit kesmemek gerekir. Allah’ın rahmetinden ancak kâfirler ümit keser. (Son)

YAZARLAR
TÜMÜ

SON HABERLER

Afyon Haber Son Dakika Afyon Namaz Vakti