Herşey ABD'den gelen emirde bitiyordu

Afyonkarahisar 2. Ağır Ceza Mahkemesinde dün FETÖ/PDY Silahlı Terör Örgütüne Üye Olma, Silahlı Terör Örgütü Kurma veya Yönetme suçlarıyla haklarında dava açılan sanıkların yargılaması dokuz ayrı duruşma ile devam etti.11 SANIĞIN YEDİSİ TUTUKLU  İlk duruşmada mahkeme heyetinin karşısına tutuklu olarak yargılanan İşadamları Ahmet Acar, Ahmet Genelioğlu, Bülent Şahin, Kamil Türe, Mehmet Çarkgil, Mehmet Taner, Ramazan [&hellip]

Afyonkarahisar 2. Ağır Ceza Mahkemesinde dün FETÖ/PDY Silahlı Terör Örgütüne Üye Olma, Silahlı Terör Örgütü Kurma veya Yönetme suçlarıyla haklarında dava açılan sanıkların yargılaması dokuz ayrı duruşma ile devam etti.
11 SANIĞIN YEDİSİ TUTUKLU  
İlk duruşmada mahkeme heyetinin karşısına tutuklu olarak yargılanan; İşadamları Ahmet Acar, Ahmet Genelioğlu, Bülent Şahin, Kamil Türe, Mehmet Çarkgil, Mehmet Taner, Ramazan Özçelik ile tutuksuz yargılanan Ali Acar, Celalettin Soner, Mazhar Kocaslan, Niyazi Diler çıktı. Tanık işadamı Ramazan Avcı, yargılanan sanıklara yönelik Mahkeme Başkanı’nın sorularını cevaplandırdı. 2013 yılının son zamanlarına kadar Fethullah Gülen cemaati içerisinde bulunduğunu söyleyen Avcı; “Ben 2003 yılının sonlarına kadar cemaat içerisinde yer aldım. İş hayatında öndeydim. Bu nedenle bazı görevler tevdi edildi. 2006-2007 yılları arasında sohbet gruplarına gidip geldim. Bir ara ekonomik sıkıntım oldu, daha sonra pek fazla bakamadım. Asım Hoca sayesinde ben mütevelli oldum” dedi.
AVCI: 2013’DE CEMAATTEN AYRILDIM
Mahkeme Başkanının “mütevelli olmak için ne gibi şartlar gerekiyordu” sorusunu cevaplandıran Ramazan Avcı; “Cemaatin Mütevelli Heyetinde yer alabilmek için güvenilir, belirli bir ekonomik potansiyele sahip, çevre ve etki alanına sahip olmak gerekiyor” dedi. Mahkeme Başkanının, “Gariban biri mütevelli olabilir mi?” sorusuna Gariban birinin mütevelli olabilme şansı olacağına inanmadığı cevabın veren Avcı; “Ben Asım Hoca sayesinde mütevelli oldum. İşadamları Derneğine girdim. 2013 yılında oda seçimlerinde yaşananlar nedeniyle cemaatten ayrıldım” diye konuştu.
İL İMAMI İSTİŞARE
GRUPLARIYLA DİYALOGDA
İl İmamı ile İstişare Gruplarının diyalogda olduklarını anlatan Ramazan Avcı, İl İmamını bir kez gördüğünü, bunu da Emniyet’te verdiği ifadede aktardığını söyledi. Kendisinde oluşan algıyı; güvenilir, saygınlığı olan işadamlarının piyasada alttaki işadamları için himmet ve yardımlarının yönlendirilmesi noktasında örnek oluşturdukları şeklinde açıklayan Avcı; “Bana göre İstişare Kurulunun amacı buydu. İstişare Kurulunun toplanma sıklığını bilmiyorum. Bundan önce yapılan TSO seçimleri için toplantı kararı alınmıştı. İrtibat devamlı en üstteki kişiyle kuruluyordu. Dediğim gibi örnek, güvenilir kişi olmak şarttı. Ben 2013 yılı itibariyle irtibatı kopardım. Benim irtibatım makas gibi kesildi” diye konuştu.
HER SALI BİR ÜYE EVİNDE TOPLANTI
Kendisi gibi irtibatını kesen başka isim olup olmadığı sorusunu cevaplandıran Avcı; “Benim irtibatım makas gibi kesildi. Bir de Ali Acar’ın irtibatını kestiğini biliyorum. Bilgim olmadan beni Osman Bey Koleji’ne ortak ettiler. 2013 yılında hisse devrimi verip ayrıldım. Bunlarla en iyi özel okulu açarak mücadele etmeye karar verdim” dedi. Muhammed Hoca kod adlı Mehmet Kaya’nın kendisini hain ilan ettiğini açıklayan Avcı; “Mehmet Kaya beni hain ilan etti. Bu nedenle irtibatım kesildi. İlk zamanlar mütevelli heyetinde idim. Toplantıları, Mütevelli Heyetinin Toplantıları ve benzeri toplantıları HÜRSİAD Genel Sekreteri Necmettin Bey organize ederdi. Mütevelli Heyetinde tüm gruplardan üye vardı. Mehmet Kaya’dan duyduğuma göre Mütevelli Heyetinde 151 kişi vardı. Her Salı akşamı gruptan birinin evinde toplanılırdı” ifadelerini kullandı.
KİLİT İL İMAMI VE YARDIMCILARI  
Örgütün para toplama hedefine yönelik örnek veren Ramazan Avcı, örneğin 30 kurban alacak paranın toplanması yönünde sorumluluk verilen kişinin bu sayıyı bulamaması halinde gerekeni sorumluluk sahibinin toparladığını kaydetti. “Yukarıdan yani ABD’den gelen emir Pazar ya da Pazartesi günü Türkiye’deki ağabeye iletiliyordu” diyen Avcı; “İstişare Kurulu ile Mütevelli Heyetinin onlar kadar fonksiyonu yoktu. Her şey ABD’den gelen emirde, İl İmamı ve İmam Yardımcılarında bitiyordu. Kurban parası örneği verdim. Mesela ben annem için bir kurban ücreti ödediğimde, ‘Hocam kurban kesildi mi annem namazını kılsın mı?’ diye sorduğumda ‘Öğleden sonra kılabilir’ cevabı veriliyordu. O dönem ödenen paralarla kurbanların kesildiği inancındayım. Ama artık inanmıyorum” ifadelerine yer verdi.
AFYON’UN 2011 BÜTÇESİ 6 MİLYON LİRA
Cemaat yapılanmasının mali yönü hakkında bilgi veren Avcı şöyle konuştu: “Mali yapılanma üç dört kademedir. Burs, himmet, kurban ve sadaka şeklindedir. Paralar ana kasada toplanıyordu. Parasal hedef belirlenirdi. Afyon’un 2011 bütçesi 6 milyon lira olarak belirlenmişti. Yani 2011 yılında toplam 6 milyon lira toplanacaktı. Tam emin olmamakla birlikte o dönemde bir hoca maaşı 3 bin 500 lira civarındaydı. Bana pek inandırıcı gelmedi. Grupların uyumlu ve sinerji oluşturabilecek kişilerden olmasına dikkat edilirdi. Mesela işadamları içine kamu personeli giremezdi.”
ACAR CİDDİ TEPKİLER KOYDU
17-25 Aralık 2013 sürecinde işadamı Ali Acar ile sık görüştüklerini aktaran Avcı şunları söyledi: “17-25 Aralık sürecinde Ali Acar ile çok sık görüştük. İkimiz de Osman Bey Koleji davasında yargılanıyorduk. O dönem Ali Acar, cemaate karşı çok ciddi tepkiler ortaya koydu. Mehmet Taner ile çok görüşmem olmadı. Mazhar Kocaaslan ve diğer isimlerin o süreçte ayrılıp ayrılmadıklarını bilmiyorum. Çünkü okul inşaatı meselesi çok sıkıntılı idi. Hiçbir yere bakamadım”
PARALARIN KAYDI
TUTULMUYORDU
“Biz Allah kelamı ile gelen herkese yardım etmeye çalıştık” diyen Ramazan Avcı, burs yardımlarını da anlattı. Kendi çevresinden ihtiyaç sahibi öğrenciler için yapılan burs taleplerini de imkânlar ölçüsünde geri çevirmediğini belirten Avcı, bu tavrı nedeniyle cemaatten çok tepki aldığını söyledi. Avcı; “Burs konusunda da biz Allah kelamı ile gelen herkese yardım etmeye çalıştık. Kendi çevremden de burs taleplerine karşılık verdim. Cemaatte burs için istenilen rakamı vermeyince çok ciddi tartıştık. Burs, kurban bağışı, himmet ve sadaka adı altındaki ödemelere kayıt tutulmuyor” dedi. İl özelinde devlet bütçesi gibi bir rakam hedefi konulduğuna dikkat çeken Mahkeme Başkanı, kayıtsız para toplamanın suya yazı yazmaya benzediğini belirtti. Toplanan paraların ana kasaya gittiğini ya da ilgili kişiye teslim edildiğini anlatan Avcı; “Bana burs verilen öğrencilerin ellerinden bankamatik kartlarının alındığı bilgisi geldi. Ben de Kimse Yok Mu Derneği üzerinden ya da direk öğrenci hesabına para yatırma mücadelesi verdim” diye konuştu.

Çarkgil: Kandırıldık çok pişmanım

Avcı’nın ardından sırayla; Mazhar Kocaaslan, Mehmet Çarkgil, Ali Acar, Niyazi Güler, Ahmet Acar, Celalettin Soner, Mehmet Taner, Ahmet Genelioğlu söz aldılar. Diş Hekimi Celalettin Soner, cemaatin tasavvufi kısmında bulunduğunun göz önüne alınmasını isterken, işadamı Mehmet Çarkgil, 2013 yılı Aralık ayı itibariyle cemaat ile tüm ilişkisini bitirdiğini, Mehmet Taner’le birlikte, Belediye Başkanı Burhanettin Çoban’a destek ziyaretinde bulunduklarını söyledi. Çarkgil; “Hiçbir şekilde örgüt üyesi olma kastım olmamıştır. Allah rızası için, devletimiz için katkı sunmak istedim. Kandırıldık, ama çok pişmanım, affımı talep ediyorum” dedi.
SANIKLAR TAHLİYE TALEP ETTİ
İşadamı Mehmet Taner ise, söz konusu yapının inşaatlarında eğitim gönüllüsü olarak bulunduğunu belirterek; “18 Bin metrekarelik alanda Osman Bey Koleji 9 trilyona mal oldu. Ben sadece eğitim yuvası yapmaya çalıştım” diye konuştu. Ahmet Acar, Bank Asya ile teminat mektubu almak için zaruri bir ticari ilişkisi olduğundan söz etti. Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın FETÖ’ye yönelik “Tabanı ibadet, ortası ticaret, tavanı ihanet’ sözlerini hatırlatan Mazhar Kocaaslan kendisinin ibadet kısmında bulunduğunu, affını talep ettiğini belirtti. 17-25 Aralık sonrası cemaatle herhangi bir ilgisi kalmadığını belirten Ali Acar, beratini talep etti. Ahmet Genelioğlu da iddiaları kabul etmediğini ifade ederek tahliyesini istedi. Sanık avukatlarının savunma için ek süre talebi nedeniyle duruşma, sanıkların tutukluluk hallerinin devamı ile 9 Mayıs 2017 tarihinde görülecek.

KÜÇÜKİLHAN’A 12 YIL CEZA VERİLDİ

Silahlı Terör Örgütünü Kurma veya Yönetme suçlaması ile tutuklu olarak yargılanan Av. Ali Rıza Küçükilhan hakkında 12 yıl hapis cezası verildi. İddiaları kabul etmediğini ve avukatının yaptığı savunmaya katıldığını belirten Küçükilhan Mahkeme Başkanına; “Avkatımın beyanlarına katılıyorum. Darbe girişimi sonrası üç ayrı gazeteye darbeye karşı olduğumu bildiren ilan verdim. Sayın Başkanım 62 yaşında tansiyon hastasıyım. Mahkemenizin vicdanına sığınıyorum” ifadelerini kullandı. Mahkemeden Küçükilhan’a 12 yıl hapis cezası kararı çıktı.

Sağlık kolu da yargılanıyor

Silahlı Terör Örgütüne Üye olma gerekçesiyle hakkında dava açılan ve tutuklu yargılanan Bayram Suyuçok da sendikanın sağlık iş koluna üye olma, bylock kullanımı, Bank Asya hesabına yönelik iddiaları cevaplandırdı. Bank Asya’yı faizsiz bankacılık anlayışı nedeniyle tercih ettiğini, araç alma niyetiyle parasını değerlendirdiğini anlatan Suyuçok; “Herhangi bir sendikaya üye değildim. Sağlık iş kolunda sendikaya üye oldum. Ama hiçbir aktiviteye katılmadım” dedi. Sanığın tutukluluk halinin devamıyla duruşması 18 Mayıs 2017 tarihinde görülecek.
GÖREVE İADE
BEKLERKEN GÖZ ALTI
Afyon Kocatepe Üniversitesi (AKÜ) Hastanesi’nde hemşire iken görevden alınan ve tutuklu yargılanan Yasemin Erol, örgüte ait olan Körfez Dershanesine gitme, bylock kullanımı ve Bank Asya’da 2008 yılında hesap açtırma iddiaları ile yargılandı. AKÜ Hastanesi’nde hemşirelik yaparken görevden alındığını, göreve dönmeyi beklerken gözaltına alınma şaşkınlığı yaşadığını belirten Erol; “Suçlamaları kabul etmiyorum. Ben FETÖ/PDY tarafından kullanılan bylock adı verilen bu programı kullanmadım. Örgütle hiçbir bağlantım yoktur. Yaşam tarzım ortadadır. 2006-2007 yılları lise döneminde Körfez Dershanesine gittim. Çünkü oraya tüm başarılı öğrenciler gidiyordu. Ayrıca burs imkânı sunuluyordu” dedi. Sanığın tutukluluk halinin devamına karar verilirken duruşma 18 Mayıs 2017 tarihinde görülecek.
“HAİNLERLE YARGILANMAK
AĞRIMA GİDİYOR”
Silahlı Terör Örgütüne Üye Olma suçlamasıyla yargılanan AKÜ Diş Hekimliği Fakültesi eski Dekan Yardımcısı ve Çene Cerrahisi Uzmanı Yrd. Doç. Dr. Cafer Şahbaz suçlamaları reddetti. 15 Temmuz darbe kalkışmasını gerçekleştiren hainlerle yargılanmanın ağrına gittiğini söyleyen Şahbaz şunları söyledi: “15 Temmuz darbe girişimini yapanlarla yargılanmak ağrıma gidiyor. Benim örgütle hiçbir alakam yok. Bank Asya’yı ekonomik çıkar doğrultusunda faizsiz bankacılık nedeniyle tercih ettim. Bu noktada Albaraka Türk’le de çalıştım. Çocuğumu Osman Bey Anaokulu’na fiyatının makul oluşu ve evime yakınlığı nedeniyle gönderdim. Bylock programını telefonuma bilinçli olarak yüklemedim. Hastanede çok yoğun çalışıyorum. Bu programın telefonuma nasıl yüklendiğini bilemiyorum. Örgütle doğrudan ya da direkt hiçbir ilişkim yoktur. Hayat boyu iyilik yapmayı karşılığını Allah’tan görmeyi distur edindim. Tahliyemi talep ediyorum” diye konuştu. Şahbaz’ın da tutukluluk hali sürerken duruşma 18 Mayıs 2017 tarihinde görülecek.
“TAYİN İÇİN ÜYE OLDUM”
Önceden AKÜ İscehisar kampusunda memur olarak görev yapan, aynı suçlama ile yargılanan Ali Rıza Ferşat, FETÖ ile ilgisinin olmadığını, sendika inancının olmamasına rağmen Kars-Ardahan’a tayin yaptırabilmek için hatırını kıramadığı bir arkadaşının tavsiyesi ile Aktif Eğitim-Sen’e üye olduğunu söyledi. Sendika üyeliğinin ailevi baskı ve içine düştüğü boşluk sonucu araştırmadan gerçekleştiğini açıklayan Ferşat, Bank Asya’ya iki-üç ayda bir para yatırdığı hesap açtırdığını ama hiç toplu para yatırmadığını kaydetti. Tutukluluğu devam eden Ferşat’ın duruşması da 18 Mayıs 2017 tarihinde görülecek.

“ASKERDE SIHHİYE İDİM”

İlker Demir, İsmail Biçer, Osman Uysal, Yakup Koçpınar, Cemil Er ve Mehmet Eren de Silahlı Terör Örgütünü Kurma veya Yönetme iddiasıyla yargılanıyorlar. Tutuklu sanıklardan Veteriner Hekim Osman Uysal örgüte katılmadığını, desteklemediğini, örgütün İl İmam Yardımcısı olduğu yönündeki iddiaların doğru olmadığını belirtti. Uysal, Muhammed kod adını kullanan Mehmet Kaya ile aynı sitede oturduklarını ifade etti. Örgüt geleneğinden gelen bir anlayışa sahip olmadığını, Veteriner Hekim olarak dini bir eğitimi bulunmayıp sadece kişisel ibadetini yapabilecek kadar din bilgisi bulunduğunu aktaran Uysal; “Emniyet ortamına alışkın değilim. Dolayısıyla şaşkınlık ve yönlendirme ile ifade verdim. Evimdeki aramada öğrenci isimlerinin bulunduğu, kurban parası notlarının olduğu yırtılmış bir ajanda bulunduğu ifade ediliyor. Ben bu delilleri görmedim. Mahkemeden üç kez avukatımla istedik. Ama verilmedi. Somali’deki sağlık dramında insanlara yardım etmek için Afyon Sağlıkçılar Derneği ile irtibatım oldu. Önce İl Sağlık Müdürlüğüne başvurdum almadılar. Müdürlükten doktorların dernek çalışması olduğunu söylediler. O nedenle dernekle irtibata geçtim. 2008’in ilk ayında TİKA tarafından alınan biletlerle dernek vasıtası ile Somali’ye insanlara yardıma gittim. Bu derneğin meşru bir dernek olması ve çalışmalarının takdir edildiğini biliyordum. 2014 yılında ise dernekle bağım koptu. Dernekte sohbet toplantıları yapılmazdı. Ama derneğin yönetim kurul toplantıları yapılırdı. Doktorlar kendi aralarında serbest konuşurlardı. İçlerinde uzman olanlar kendi branşların da bilgiler verirdi. İmam Hatip kökenli olanlar tarafından Kur’an-ı Kerim okunurdu. Ben de Veteriner Hekim olduğumdan kırmızı ve beyaz et üzerine zaman zaman konuşurdum” dedi. Mahkeme Başkanı “Hep kırmızı ve beyaz et mi üzerine mi konuşuyordunuz?” diye sordu. Uysal, iddia makamının “Veteriner Hekim olarak Somali’de nasıl sağlık hizmeti verdiniz?” sorusuna “Askerde sıhhiye idim” cevabını verdi. Bu duruşmada yargılanan sanıkların duruşması 18 Mayıs 2017 tarihinde görülecek.

Tanık Bursa’dan
telekonferansla katıldı

AKÜ Hastanesi Eski Başhekim Yardımcısı Yrd. Doç. Dr. Ela Yüksel’in yargılanmasında “etkin pişmanlıktan” yararlanan tüm AKÜ’nün örgüt sorumlusu olduğunu açıklayan Serkan Erol, Bursa’dan telekonferans aracılığıyla bağlanarak tanıklık yaptı. Kendisine örgütten görevlendirmenin İzmir’den Tarık kod adlı şahıs tarafından yapıldığını dile getiren Erol; “İzmir’den Tarık kod adlı şahıs tarafından görevlendirildim. Benim kod adım ise Kasım’dı. AKÜ’de Tıp Fakültesi ve diğer fakültelerin sohbet grupları vardı. Yapılanma bu şekilde idi. Yüksel Ela’yı da sohbet grup sorumlusu olarak biliyorum. Yüksel Ela’nın kaçıncı grup sohbet sorumlusu olduğunu hatırlayamıyorum. Çünkü grup üyelerini tam olarak hatırlayamıyorum. Uzun vakit geçti. Ben AKÜ’ye 2014 yılının Temmuz ayında geldim. Yaklaşık 2 yıl kadar kaldım” şeklinde konuştu.
“MEHMET YAMAN’DAN
SORUMLUYDUM”
Mahkeme Başkanının ne işle uğraştığı sorusuna daha önce bir şirkette Halkla İlişkiler biriminde görev yaptığını söyleyen Tanık Serkan Erol şöyle konuştu: “Gruplardan paralar toplanıyordu. Tüm üniversiteden sorumlu olarak parayı ben Mehmet Yaman’dan alıyordum. Yüksel Ela’nın para verip vermediğini bilmiyorum. Kendisini ismen tanırım şahsen tanımam. Mehmet Yaman sorumluluğum altındaydı. 45 ile 60 günlük periyotta aylık 20 bin ile 35 bin lira arasında değişen rakamlarda para toplanıyordu. O dönem 2 bin 500 lira civarında maaş alıyordum.”

“REKTÖRE KİTLESEL BASKI YAPILIYORDU”

Nazlı Şensoy da duruşmada tanık olarak dinlendi. Şensoy, fakülte de Aladdin Avşar’a örgüt mensuplarının “ağabey” diye hitap edip ondan icazet alındığı yönündeki iddiaları cevaplandırdı. Konu hakkında net bir bilgisi bulunmadığını söyleyen Şensoy; “Net bir bilgim yok. İdari kadro uyumlu çalışacak kişilerden oluşturulur. Aksi halde problem çıkar. Bu anlamda o dönemde uyum içerisinde çalıştıklarını söyleyebilirim” dedi. Tanık Sezgin Yılmaz ise, daha önceki beyanında Tıp Fakültesi’nde yaşadıklarını anlattığını dile getirdi. Söz konusu kişilerin Tıp Fakültesi’ndeki idari yapılanmada istedikleri atamaları yaptırmak için Rektöre baskı yaptıkları, aksi halde istifa ederek hastanenin felç olacağı tehdidinde bulundukları duyumlarını aldığını anlatan Yılmaz ; “Fetullah Gülen cemaati o dönemde çok popülerdi. Etkisi hastanede de vardı. Rektöre kitlesel baskı uygulanıyordu. Aladdin Avşar’a bir sempati vardı. Gözlemim toplantılar onun odasında yapılıyordu. Ama örgütsel bir bağlantı içinde olduklarını iddia edemem. Ben sadece gözlemimi aktarıyorum. Bu toplantıların ne tür saiklerle yapıldığını da bilemem” diye konuştu. Yardımcı Doçent Dr. Ela Yüksel, hakkındaki tüm iddiaları ret ederek Tanık Serkan Erol’u daha önce görmediğini belirtti. Duruşma 18 Mayıs 2017 tarihinde görülecek. Silahlı Terör Örgütüne Üye olma iddiasıyla yargılanan Osman Ünal’ın duruşması da 18 Mayıs 2017 tarihinde görülecek. Sanığın tutukluluk hali devam ediyor. Ünal’ın duruşmasında da Kasım kod adlı örgütün AKÜ Sorumlusu Serkan Erol tanık olarak dinlendi. >> Burcu AYDIN’ın Haberleri

Bakmadan Geçme