Her zaman kendi üniversitemi tercih ederim

AKÜ Rektörü Prof. Dr. Mustafa Solak, Kocatepe Gazetesi’nde yayınlanan söyleşisi ardından kendisine yöneltilen soruları cevaplandırdı. Rektör Solak, zorunlu hallerin dışında hem Rektör sıfatı hem de etik olarak her zaman tercihini üniversitesinden yana kullanacağının altını çizerken, Isparta SDÜ ile AKÜ’deki profesör sayılarını da değerlendirdi. Buna göre AKÜ’de bulunan 95 profesörden 23’ü Tıp’ta, SDÜ’de bulunan 247 profesörden [&hellip]

Her zaman kendi üniversitemi tercih ederim

AKÜ Rektörü Prof. Dr. Mustafa Solak, Kocatepe Gazetesi’nde yayınlanan söyleşisi ardından kendisine yöneltilen soruları cevaplandırdı. Rektör Solak, zorunlu hallerin dışında hem Rektör sıfatı hem de etik olarak her zaman tercihini üniversitesinden yana kullanacağının altını çizerken, Isparta SDÜ ile AKÜ’deki profesör sayılarını da değerlendirdi. Buna göre AKÜ’de bulunan 95 profesörden 23’ü Tıp’ta, SDÜ’de bulunan 247 profesörden 60’ı Tıp’ta görev yapıyor

Afyon Kocatepe Üniversitesi Rektörü (AKÜ) Prof. Dr. Mustafa Solak’ın Kocatepe Gazetesi’nde yayınlanan söyleşisinin ardından Kocatepe’yi telefonla arayan Op. Dr. Mehmet Telek, gazete aracılığıyla Rektör Solak’a üç soru yöneltmek istediğini bildirdi. AKÜ Rektörü Prof. Dr. Mustafa Solak, söyleşinin devamı niteliğinde kendisine yöneltilen soruları cevaplandırdı. Dr. Telek’in sorularını Rektör Solak’a aktaran gazetemiz muhabiri Burcu Aydın’ın Solak’la olan ek söyleşisi şöyle:
Burcu Aydın: Sayın Hocam, sizinle yaptığımız söyleşi akabinde gazetemizi arayan Dr. Mehmet Telek, bizim aracılığımızla size yöneltmek istediği sorular olduğunu ifade etti. Bunlardan ilki 30 Ağustos Zafer Bayramı resepsiyonuna katılmama gerekçenizi kızınızın göz ameliyatı için il dışına çıkmanız olarak açıklamıştınız. Dr. Telek, bir üniversite Rektörünün kızının ameliyatı için neden üniversitesinin hastanesini tercih etmediğini soruyor.
AKÜ Rektörü Prof. Dr. Mustafa Solak: Kızım 40 yaşlarına yakın bir öğretmendir. Özellikle tatile geldiğinde gözünde sıkıntı çıktı. İleri derece de miyopi problemi vardı. Benim de öyle, kısmi genetik kökenli bir hastalık. Üniversitemizin Göz Hastalıkları Ana Bilim Dalı’nda lazerle göz ameliyatı yapılmıyor. Durum böyle olunca en kolay pratik şekilde nerede ameliyat yaptırabileceğimizi araştırdık. Rahatça gidip denetleyebileceğimiz bir yeri tercih etmek durumundaydık. Ankara’dan üç yer seçtik. İstanbul’da Dünya Göz Merkezini seçtik. İzmir’deki arkadaşımızı aradık tatilde imiş. Böyle olunca Ankara’da bir kamu kurumunu seçtik. Yıldırım Beyazıt Üniversitesi ile Atatürk Eğitim Hastanesi Göz Hastalıkları Ana Bilim Dalına başvurup oradan sıra aldık. Bir gece hastanede yattı. Lazer operasyonu geçirme uygunluğu belirlenip, enfeksiyon açısından tespiti yapıldı. Bir hafta sonraya gün verildi. Lazer operasyonundan sonra da gözünü beş gün kullanamadı. Hem araç kullanamadığı hem de hareketlerde kısıtlama olduğundan ben özellikle 30 Ağustos Zafer Bayramı’nda tüm resmi törenlere katıldım. Ancak akşam resepsiyona katılamayacağımı, Vali Bey ile Belediye Başkanımıza kızımı alıp geleceğimi bildirdim. Kızımı İzmir’e getirdim. Bende orada bir gece dinlendikten sonra döndüm. Lazerle göz ameliyatı üniversitemizde henüz yapılmıyor. Eğer yapılıyor olsaydı hiç gitmez ameliyatı burada yaptırırdım. Ben bunu özellikle söylüyorum ama üniversitemizden bir sürü öğretim üyesi ve öğretim elemanı Sosyal Güvenlik Kurumu kapsamında rahat davrandıkları için Dr. Mehmet Telek Bey’in hastanesine de giden var. Diğer hastanelere de gidenler var. Niye gidiyorsunuz ya da gitmiyorsunuz cümlesini de ben söyleyemem. Çünkü hepsi belli yaşta ve belli mevzuatı bilen insanlar. Bazen hekim seçme, bazen hastalığın tanı ve tedavisinde hareket kabiliyetini bilen insanlar. Hastanın hekim ve tedavi seçme şansı var. Ama ben zaruriyetten dolayı Ankara’ya gittim. Kızımın başında bir erkek olmadığı için bizzat nezaret ettim. Bir baba olarak üzerime düşeni yaptım. Ola ki başka bir durum da olabilirdi. Kendimi üniversitemi her zaman tercih ederim. Zaten onu yapıyorum.
Burcu Aydın: İkinci soru ise; aynı yıllarda kurulan AKÜ’de kaç, Isparta Süleyman Demirel Üniversitesi’nde kaç profesör olduğudur.
AKÜ Rektörü Prof. Dr. Mustafa Solak: Süleyman Demirel Üniversitesi veya Manisa Celal Bayar Üniversitesi olsun üniversitelerde profesör sayısı her zaman değişkendir. Süleyman Demirel Üniversitesi ile bizim üniversitemiz aynı anda kuruldu ama kuruluş kanundaki kadro sayıları da farklı. Yani profesör, doçent, yardımcı doçent kadroları da farklı. Örneğin Süleyman Demirel Üniversitesi kurulan üniversitelerde ilk sırada, Afyon Kocatepe Üniversitesi son sıradadır. Niye derseniz meclis öyle görüşmüş. Peki kadrolar dağıtılırken niye bu kadrolar böyle verilmiş? TBMM o anki tablonun getirdiği takdirinde olan birşey. Sonra süreç içerisinde de profesör, doçent, yardımcı doçent kadroları ihtiyaca binaen dönemin yöneticileri tarafından değişim yapılabiliyor. Diyelim ki doçent kadrosuna daha fazla ihtiyaç varsa profesör kadrosunu doçent olarak değiştirebiliyor. Uzman kadrosunu yardımcı doçent yapabiliyor. Belki değişim olmuş olabilir. Süleyman Demirel Üniversitesi’nin gelişme sürecinde, profesör atamalarında veya sayısında uygulamalarını bilmiyorum. Ama bizim üniversitemize baktığımızda Personel Dairesi Başkanlığı’ndan aldığımız kesin sayıya göre 5 Eylül 2014 Cuma günü itibariyle 91 adet profesörümüz var. Bunların 23 adedi Tıp Fakültemizdedir. Bu resmi bilgidir. Atamalarla birlikte bu sayı 15 gün içerisinde 95’e kadar yükselir. Bunlardan birinin her zaman bir nedenle başka bir ile gitmesi söz konusudur. Bu sayı atamalara göre değişir. Eksilir ya da artar. Sayıca doksanın üzerinde bir öğretim üyesi kapasitemiz var. Bu önümüzdeki süreçte 110 olur, 108 olur, 101’e iner. Aşağıdan kadro geldikçe profesör ataması artar. Başka bir nedenle bir yere gittikçe azalır. Emekli olanlar da oldu. Tıp Fakültesi’nden Çocuk Sağlığı ve Hastalıkları Ana Bilim Dalından üç profesör emekli oldu. İstanbul’da özel bir hastanede çalışıyorlar. Onlara niye gittiğiniz diye sormak mümkün değil. Engel olmak gibi bir lüksümüz yok. Ama şu var ki; özel nedenlerin dışında gitmesini istediğimiz bir profesör yok. Profesörler kıymetli yetişmiş, entellektüel insanlar. Ömrünün en az 20-25 yılını akademik ortamda yaşamış insanlar. Onların tecrübelerine bizim üniversitemizin mutlaka ihtiyacı var. Bunu söylüyorum. Süleyman Demirel Üniversitesi’nde toplam 247 adet profesör olduğunu 5 Eylül 2014 tarihi itibariyle öğrendik. Bunların 60’ı aşkını Tıp’ta görev yapıyorlar.
Burcu Aydın: AKÜ Tıp Fakültesi’nde kaç doçent profesörlüğü hakkettiği halde profesör olamadı?
AKÜ Rektörü Prof. Dr. Mustafa Solak: Tıp Fakültesi’nde bekleyenlere gelince; 6 adet doçentimiz 5 Eylül 2014 tarihi itibariyle 5 yılını doldurmuş pozisyonda. Bir tanesi ise daha yeni doldurmuş. Böyle sokakta sağda solda çok konuşulduğu gibi onlarca, 20-30 gibi kadro bekleyen öğretim üyesi kalmadı. Ama üniversiteler dinamik yapıda. Süreyi dolduran belli bir pozisyona geliyor. Fabrika işçisi gibi sabit değil. Örneğin siz bir yıl sonra gelirseniz bu sayı tekrar değişecek. Altı ay sonra gelirseniz yine değişecek. Ama şu unutulmasın; Beş yılını doldurana mutlaka bir üniversite kadro verecek diye bir yasa ve uygulama yok. Biz ilanları bölgesel değil ulusal düzeyde yayın yapan gazetelere veriyoruz. En son çıkan yönetmelikle de Başbakanlığın talimatı gereği ilan bir de Resmi Gazete’de yayınlanıyor. Bizler, hiçbir üniversite kişiye kadro ilan etmiyor. Ülke genelinde kadronun adı, özellikleri, derecesi ve ihtiyaç duyulan ek açıklamalarla ilan ediliyor. Siz herhangi biri için zihnen kadro düşünebilirsiniz. Ama bu kişi jüriye gittiğinde ana kriterler ve atama ilkelerine kim uygunsa profesör adayları için beş profesöre dosya gidiyor. Salt çoğunlukla kararlar verilip, sistem ülke genelinde işliyor.
Burcu Aydın: Profesör ünvanlı öğretim üyesi sayısının belirleyici faktörleri net değil mi?
AKÜ Rektörü Prof. Dr. Mustafa Solak: Anadolu illeri ile Ankara, İstanbul, İzmir ve yakın iller genellikle profesör ünvanlı öğretim üyelerinin tercih ettiği iller. Bakın Aydın’a aynı şeyi görürsünüz. Ama Uşak ve Kütahya’da aynı şeyi göremezsiniz. Manisa Celal Bayar Üniversitesine profesör atanıyor, Bornova’da oturuyor. Aydın’a Adnan Menderes Üniversitesi’ne atanıyor İzmir’in Gaziemir mahallesinde oturuyor. Kırıkkale Üniversitesi’ne atanıyor Ankara’da oturuyor. Bu özelliklerin unutulmamasında yarar var. Aynı şey İstanbul içinde geçerli. Profesör ünvanına yakın öğretim üyelerinin beklentileri belli yaşa gelince üniversite düzeyinde okuyan çocukları olduğundan belli sosyal endikasyon ortaya çıktığı için imkan varsa ilk tercih edilen ya büyük şehrin kendisine ya da yakınında bir kadroyu tercih ediyor. Bir Aksaray’la, bir Kırşehir’le, Konya ile mukayese edilemez. Konya büyükşehir. Nüfusu bir milyonu aşkın. İmkanları orta Anadolu illerinden farklı. Dolayısıyla profesör düzeyindeki öğretim üyelerinin sayılarını etkileyen faktörlerden biri kendi ihtiyaçları nedeniyle ya büyük iller ya da büyük illere yakın olan illerdir. Buna bakıldığında Samsun’un etrafındaki iller yine öyle. Ankara etrafındaki iller. İzmir, İstanbul ve Adana’nın etrafındaki iller gibidir.
Burcu Aydın: Beş yıllık süreyi doldurup profesör olma hakkını yakalamaya yaklaşan Doçentlerin jüriye takılmasına kimsenin yapabileceği birşey olmadığı ortaya çıkıyor.
AKÜ Rektörü Prof. Dr. Mustafa Solak: Üniversitemizin sitesinde bilgiler mevcuttur. Toplam akademik sayımız, fakültelere göre, bölümlere göre dağılım yer almaktadır. Örneğin tıp fakültesine girdiğinizde profesör sayısının 23 olduğunu görürsünüz. Altı tane de beş yılını yakınlarda dolduran doçentimiz var. Jüriye takılanlara kimsenin yapabileceği birşey yoktur. Gidilen jüriler üniversitenin kıdemli profesörleridir. YÖK ve üniversitenin atama kriterleri gönderiliyor. Gizli şekilde gidiyor. O ne yazdı ise kendi gönderiyor. Personel Daire Başkanlığı’nda toplanıyor. Gelen evraklar doğrudan üniversite yönetim kuruluna okunuyor. Orada da oylanarak resmi statü kazanıyor. Asla müdahale şansınız yok. Küçük bir resmi hata halinde görevinizi kötüye kullanmış olursunuz. Yoksa göndermenin ne anlamı kalır? Ya da ilan etmenin? Kişiye özgü ilan yoktur. Beş yılın dolduran her doçent potansiyel bir profesör adayıdır. Ama hak etme diye bir tanımlama yoktur. Beş yılını dolduran her doçent Türkiye genelinde ilan edilen herhangi bir profesör kadrosuna başvurabilir. İlanların ülke genelinde, ulusal yayın yapan gazeteler ve Resmi Gazete de yayınlanma nedeni budur. Katılımın herkesçe sağlanıp, en başarılı, en uygun, en liyakatli olanların atanması gerekçedir. Sizini üniversitenizde bu kadar profesör adayı var. Alın bunları kadroya ilan edin demiyor. Böyle bir kanun yok. Ama genellikle büyük illerin dışında çok sayıda açılan üniversiteler nedeniyle arz talep dengesi tam oturmadığından ‘Aman benim elemanım kaçmasın ben kadro vereyim gayretleri bunun resmi bir statüye dayandığı algısı oluşturuyor. Bu bir gayret. Gayretin ben hiç lehinde aleyhinde konuşamam. Bir Rektör olarak her zaman kendi üniversitemi tercih ederim. Hem etik olarak hem de destek vermek amacıyla tercihimi bu şekilde kullanırım.

Bakmadan Geçme