Ana Sayfa Arama Galeri Video Yazarlar
Üyelik
Üye Girişi
Yayın/Gazete
Yayınlar
Kategoriler
Servisler
Nöbetçi Eczaneler Sayfası Nöbetçi Eczaneler Hava Durumu Namaz Vakitleri Gazeteler Puan Durumu
WhatsApp
Sosyal Medya
Uygulamamızı İndir
Aziz Aslan
e-posta: YAZARIN TÜM YAZILARI

HEPİMİZ YAŞLANACAĞIZ

Ülkemizde bazı vazgeçilemezlerin değeri günlere, haftalara sıkıştırılmaya çalışılır hale geldi. Yaşlılar haftasında olduğu gibi. Hoş dünyanın diğer ülkelerinde de öyle. Hatta aile düzeni daha da bozulmuş olduğundan bizden de kötüler.
Malumunuz bu dünyalık problemlerde iki konuya çare yok. Birisi; Ölüm, diğeri de ihtiyarlık. Ailemizin değerini ne kadar biliyoruz? Özellikle bizi yetiştiren, bugünkü bulunduğumuz konuma getirmek için ellerlinden gelen her türlü fedakârlığı yapmaya çalışan ve yapan o muhteşem anne ve babalarımız için ne yapı-yoruz? Onları sadece önemli gün ve bayramlarda mı hatırlıyoruz? Yoksa onların bizlere; bıkmadan sabırla, sevgiyle, anlayışla yaklaştıkları gibi mi yaklaşıyoruz? Yoksa boş mu veriyoruz? Bizler onların en değerli varlıkları olduğumuz gibi; onlarda bizlerin en değerli varlıkları değil mi? Onlara gereken önemi kaybettikten sonra mı vereceğiz? Belki de birçoğunun kıymeti onları kaybettikten sonra anlaşılıyor. Doğarken –kimin çocuğu olmak istersin? Diye size soruldu mu ki onları beğenmeme gibi bir lüksünüz olsun? Bu durum size ve hepimize Cenab-ı Allah’ın bir lütfu değil mi?
Yukarıdaki sorulara hepinizin vereceği bir-den çok cevap olduğunu biliyorum. Bir Hadis-i Şerif’te ‘ihtiyarlara saygı gösteren ve yardım edene, ihtiyarlayınca Allah ona da yardımcılar nasip eder.’ buyruluyor.
Ülkemizde saygıdan, sevgiden uzak, kimisi çocukları tarafından sokağa atılmış, kimisi dövülmüş, kimisi istenmemiş vb. nedenlerden dolayı huzurevlerinde kalmak zorunda olan yüzlerce yaşlımız bulunmaktadır. Bunların hepsi mutlak birer tarih, birer kütüphane olan sevimli ihtiyarlar. Oralarda istemeyerek bulunmaları onların suçu değil tabi ki, toplum olarak her geçen gün bencilleşiyor ve duyarsızlaşı-yoruz. Evlerimizi genişletiyor ama ne yazık ki gönüllerimizi daraltıyoruz.
Size ufak bir hikâye anlatmak istiyorum; kasabanın birinde baba ve oğlu tartışırlar. Oğlu daha fazla dayanamayıp, kirişlerin arasında bulduğu bir değnekle babasını evire çevire döver, zavallı yaşlı, gözyaşları içinde ne olduğunu soranlara, bende babamı aynı yerde dövdükten sonra o değneği oraya ben koymuştum der. Ama hiç kimse kapının arasından bütün olup biteni seyreden küçük torunu görmez.’
‘Atalarınıza hürmet ediniz ki, çocuklarınız size hürmet etsin!

YAZARLAR

TÜMÜ

SON HABERLER