Hayasızlık imansızlığa götürür – Kocatepe Gazetesi
Ensar Vakfı'nın Ramazan'da İkindi Sohbetlerinin 21. konuşmacısı Afyon Kocatepe Üniversitesi (AKÜ) İslami İlimler Fakültesi'nden Araştırma Görevlisi Faruk Oruç oldu. Oruç, 'İslam'da Haya' konusunda bilgiler verdi. Programın sunumunu ve Kur'an-ı Kerim tilavetini aynı fakülteden Araştırma Görevlisi Emin Uz yaptı.EN ÖNEMLİSİ HAYA EDEBİLMEAKÜ İslami İlimler Fakültesi'nden Araştırma Görevlisi Faruk Oruç, Ramazan-ı Şerif ayının herkese hayırlı olmasını diledi. [&hellip]
Ensar Vakfı’nın Ramazan’da İkindi Sohbetlerinin 21. konuşmacısı Afyon Kocatepe Üniversitesi (AKÜ) İslami İlimler Fakültesi’nden Araştırma Görevlisi Faruk Oruç oldu. Oruç, “İslam’da Haya” konusunda bilgiler verdi. Programın sunumunu ve Kur’an-ı Kerim tilavetini aynı fakülteden Araştırma Görevlisi Emin Uz yaptı.
EN ÖNEMLİSİ HAYA EDEBİLME
AKÜ İslami İlimler Fakültesi’nden Araştırma Görevlisi Faruk Oruç, Ramazan-ı Şerif ayının herkese hayırlı olmasını diledi. Mahlukatın gözbebeği insanın bilindiği üzere başı boş yaratılmadığını ifade eden Oruç; “Belli bir hikmet ve gaye için yaratılmıştır. Mevla Kur’an-ı Kerim’de ‘O hayatı ve ölümü, dünyaya geliş ve gidişi yarattı, mukadder kıldı. Niçin, sizden hanginiz daha iyi amel işleyecek bunu sınamak için buyuruyor’ İmtihandaki insanın imtihandan muzaffer şekilde ayrılabilmesi için cennet ve cemal bulmak için öncelikle iman etmekle mükellef olduğu gibi imanının gereği amel etmekle ve imanının gereği bazı hasletlere sahip olmak mecburiyetindedir. Konuşma mevzumuzun ser levhasını teşkil eden ‘İslam’da Haya’ da imanın gereği olan hasletlerden hatta belki de en önemli olanlarındandır” dedi.
HAYA RUHUN HAYATIDIR
Araştırma Görevlisi Faruk Oruç, hayanın sözlük anlamı itibariyle; utanma duygusunu oluşturan, insanın işin akıbetini düşünerek yüzünün kızarabilmesi ve akıbetteki çirkinliği düşünerek içindeki kırılma olarak tanımladı. Şerri anlamda hayanın insanı çirkin fiil işlemekten alıkoyan anlam içerdiğini belirten Oruç; “Malum olduğu üzere taat işlememekte aynı şekilde çirkin bir fiildir. Taati işlemeye sevk eden bir haslettir. Haya aslında Allah’tan utanmaktır. Yani Allah’tan utanarak, Allah’ın hoşnut olmadığı fiilleri yapmamak, Allah’a itaat etmektir. Haya kelimesi Arapça’dır. Hayat kelimesi ile aynı kökten türemektedir. Arapça’da bazı kelimelerinin kökleri itibariyle birbirleriyle hikmet dolu ilişkileri var. Haya ve hayatta belki bununla alakalı. Ruhun hayatı demek olan haya hadisi şeriflerde imana bir şube kılınmış, imandan sayılmıştır” diye konuştu.
ÜÇ HASLET EHEMMİYET
ARZ EDİYOR
“Nasıl ki iman, sahibini kötü fiil işlemekten alıkoyuyor, salih amel işlemesine sevk ediyorsa şeriatta muteber olan haya da aynısı yapar” diyen Faruk Oruç; “Bir hadisi şerifte Peygamber (A.S) şöyle buyuruyor, ‘İman dal olarak meyve olarak 70 küsur şubedir. Bu meyvelerin en üstünü la ilahe illallah sözüdür. Bu şube kısımlarıın en aşağısı da yolda insanlara eza, cefa veren şeyleri kaldırmaktır. Haya da imandan bir kısım bir şubedir’ Hadisi şerifte tasvir yoluyla iman birçok meyve veren büyük bir ağaca benzetilmiştir. Sayılan 70 küsur haslette güzel ahlak güzel hasletlerdir. Malum olduğu üzere 70 küsur kısım sayılmış, aslında biliyoruz ki iman; Kalbi tasdik ve dille ikrardan ibarettir. Yani Allah-u Teala’nın zatına, birliğine, Hz. Muhammed’in (A.S) O’nun Resulü olduğuna inanmak ve Allahu-u Tealadan getirdiği tüm hükümlerin doğru olduğunu tasdik etmek ve bunu dille ikrar etmektir. İcma ile amel yani namaz kılmak gibi oruç tutmak gibi ameller imanın bir parçası değildir. Ama hadisi şerifte dikkat edilirse iman 70 küsur kısım sayılmış bunda fiili ameller, sözlü ameller la ilahe illallah demek sayılmıştır. Bundan şunu anlıyoruz; İmanın üç hasletine mecaz yoluyla iman denilmiş bunların ehemmiyetine binaen. Yoldan eza ve cefa veren birşeyleri kaldırmaya, la ilahe illallah demek veya hayalı olmaya mecazen iman denilmiştir. Çünkü bunlar en önemli hasletlerden, imanın en gereği olan hasletlerden sayıldığı için böyledir” şeklinde konuştu.
SÖZÜN EN ÜSTÜNÜ LA İLAHE
İLLALLAH
İman denildiğinde tasdik ve dille ikrarın anlaşıldığına değinen Faruk Oruç, iman ile haya arasında ki sıkı ilişkiye dikkat çekti. Bundan dolayı yine ekabirin “İman ve haya ikiz kardeş gibidir. İnsandan biri kalktığında diğeri de kalkar” denildiğini aktaran Oruç; “Bu hadisi şerifte aslında birşeye daha değinmekte fayda var. Malum olduğu üzere imanın 70 küsur şube sayıldığını belirterek konuşmamıza başladık. Burada sayılanlar imanın esası değil, rükunları değil gerekleridir. Öyle ise hadisi şerifteki la ilahe illallah sözü bizim kelime-i şehadette ki la ilahe illallah değildir. Çünkü kelime-i şehadetteki la ilahe illallah imana girişin ve bu tasdikin dille olan ifadesi biçiminde söylenmiştir. Eğer burada 70 küsur şube imanın gereği sayılmış ise öyle ise hadiste ki la ilahe illallah sözü kelime-i şehadetteki la ilahe illallah değil sahir zamanda Müslümanların söyledikleri sözlerdir. Yani la ilahe illallah zikridir. Zikir var mıdır yok mudur, kişinin belli adet üzere la ilahe illallah demesi meşru mudur diye tartışılır. Belki bunun bir nebze aklımızda kalmas için söylüyoruz. Başka bir hadisi şerifte Hz. Peygamber (SAV) ‘Sözün en üstünü, zikirin en üstünü la ilahe illallahtır’ diye buyumuştur” ifadelerini kullandı
AZALARI KORUYARAK HAYA EDİLİR
Haya’nın sırf Allah’tan utanarak masiyet işlememek olduğundan söz eden Faruk Oruç, hayanın asıl maksat değil bilakis imanın gereği olduğunu kaydetti. İnsanın işlediği her bir günahın küfüre götüren bir yolu olduğunu vurgulayan Oruç şöyle konuştu: “İman ve haya arasındaki ilişki ile alakalı olarak insanın işlediği her bir günahın küfüre götüren bir yolu vardır. Bu ne demek? Aslında amel imanın bir kısmı bir cüzü değildir. Peki neden böyle söylenmiş? Eğer bir insan günah işlemeye devam ediyor, ısrar ediyorsa tövbe istiğfarda bulunmuyorsa bu o kişinin işlemiş olduğu günaha karşı kalbinde onun günah olmadığına onu hafif görmeye veya inkar etmeye sevk edecektir. Malum olduğu üzere dinde en ufak bir meseleyi hafife almak, bunun dinde olmadığını söylemek veya inkar etmek kişiyi dinden eder. Bu anlamda işte hayasızlık aynı şekilde insanı imansızlığa götüren tehlikeli bir yoldur. İmanla eşdeğer kardeş sayılan hayaya nasıl ulaşılır? Peygamberimizin (SAV) buyurduğu üzere ‘Allah-u Tealadan gereği gibi haya etmek demek; başı, başın içinde ki gözü, kulağı, dili korumaktır’ Yani azaları korumakla mümkündür. Dünyanın sonsuz olmadığını hatırlamak, ecelin emelleri keseceğini hatırlamakta hayadır” >> Burcu AYDIN’ın Haberi