Hastane personeline seminer – Kocatepe Gazetesi
Afyon Kocatepe Üniversitesi Ahmet Necdet Sezer Araştırma ve Uygulama Hastanesi çalışanlarına eğitim semineri verildi. AKÜ Güzel Sanatlar Fakültesi Dekan Yardımcısı Yrd. Doç. Dr. İsmail Hakkı Nakilcioğlu tarafından verilen seminerde 'İnsan İlişkileri ve Hasta İletişimi' konuları ele alındı 'İletişim insanı tanıyarak başlar'Mavi Hastane Halkla İlişkiler Müdürlüğü tarafından organize edilen seminerlere, hastanede hizmet vermekte olan hemşireler, hasta [&hellip]
Afyon Kocatepe Üniversitesi Ahmet Necdet Sezer Araştırma ve Uygulama Hastanesi çalışanlarına eğitim semineri verildi. AKÜ Güzel Sanatlar Fakültesi Dekan Yardımcısı Yrd. Doç. Dr. İsmail Hakkı Nakilcioğlu tarafından verilen seminerde “İnsan İlişkileri ve Hasta İletişimi” konuları ele alındı
“İletişim insanı tanıyarak başlar”
Mavi Hastane Halkla İlişkiler Müdürlüğü tarafından organize edilen seminerlere, hastanede hizmet vermekte olan hemşireler, hasta bakıcılar, sekreterler ve temizlik görevlileri ile kurum yöneticileri katıldı. Bundan önceki dönemlerde de yapılmış olan ve bu dönem üç ayrı oturum halinde gerçekleştirilen seminerde, insanı ve hastayı iyi tanımak gerektiğini belirten Yrd. Doç. Dr. İsmail Hakkı Nakilcioğlu şunları ifade etti:
“İletişim insanı tanıyarak başlar, ama kişi önce kendini tanımalı, daha sonra da klinik bir vaka olarak değil, insan olarak hastayı tanımalıdır. Tıp dili olan Latince’de hasta kelimesinin karşılığı pati’dir, anlamı ise acı çeken demektir. Soğanın acısını, yiyen değil, doğrayan bilir derler, derdi de çeken bilir. Hastayla iletişim kurmayı öğrenmek için önce canlıyla iletişim kurmayı öğrenmeliyiz. İletişimin temeli sevgiye, saygıya, güvene ve hoşgörüye dayanır”dedi.
“Kendinizi hastanın yerine koyun”
Sevginin yüzde değil, özde olması gerektiğini vurgulayan Yrd. Doç. Dr. Nakilcioğlu, “Sevgi içten olmalı, yürekten gelmelidir, makyaj maskesi gibi taşınmamalıdır. Hasta, sevgiyi sizin dudağınızdan değil, gözünüzden okur. Bütün kapıları açacak iki altın anahtar, sevgi ve nezakettir.” diyerek şöyle devam etti:
“Peki, ne yapalım? Hastayı iyi dinleyin, derdine kulak verin. Empatik olun, kendinizi hastanın yerine koyun. Masada yatanla neşteri tutan aynı değildir. Unutmayın, bir gün siz de bıçak altına yatabilirsiniz. Hastanın duygularını, sıkıntılarını iyi anlayın.
Hastayla Türkçe konuşun, Latince kelimeler ya da teknik terimler kullanmayın, onun bilgi ve yaşam düzeyine göre hitap edin. İletişim kurarken yalnız ağız dilini değil, beden dilini de kullanın. Sözler yalan söyleyebilir, ama gözler yalan söylemez. Sözünüzle gözünüz çelişmesin, uyumlu olsun”dedi.
“Hayır derken bile nezaketili olunmalı”
Hastaneden içeriye girdiğinde hastanın ilk izleniminin, onun tedavisi ve moral gücü açısından son derece önemli olduğuna dikkat çeken Nakilcioğlu bu konuda şunları söyledi:“Girişteki danışma memurundan en üst düzey sağlık görevlisine kadar herkes hastalara ve hasta yakınlarına karşı dikkatli, özenli davranmalıdır. Sizler hastanenin vitrinisiniz, kurumun saygınlığını temsil ediyorsunuz. Yapılacak en küçük bir hata, kurum imajının zedelenmesine, hastane itibarının yerle bir olmasına yol açabilir. Hastalarla ve ziyaretçilerle asla tartışmayalım, onlara hoşgörülü davranmaya çalışalım. Kendilerine kuralları nazikçe hatırlatalım, bu kuralların hastanın sağlığı ve korunması açısından ne kadar önemli olduğunu açıklamaya çalışalım, ama hayır derken bile nezaketi elden bırakmayalım.Görevimiz, hastalığı değil, hastayı tedavi etmektir. Bizim insanımız garibandır, kalenderdir. Onun istediği, biraz ilgi, biraz sevgidir, tatlı dil ve güler yüzdür. Bunu da ondan esirgemeyelim”dedi.
“Mesleki gücünüzü lütfen
hoşgörü ile dengeleyin”
İyileşeceğine inanmayan hastanın sağlığına asla kavuşamayacağını kaydeden Nakilcioğlu şöyle konuştu:“Önce onu inandırın! Sağlık ekibinin deneyimli ve uzman kişilerden oluştuğu, hastanede her türlü modern teknik cihazın mevcut olduğu, yüzlerce hastanın başarılı bir tedavi sürecinden sonra sağlıklarını kavuşarak ve gülerek taburcu oldukları konusunda hastayı ve yakınlarını bilgilendirin, onları ikna edin.Sağlık alanında yapılan araştırmalar gösteriyor ki, tedavisi biten her 10 hastadan 6’sı hâlâ ‘ben iyileşmedim’ diyor. Bunun nedeni, yalnızca o kişiye gösterilen ilginin yetersizliğidir. Hasta ‘Beni adam yerine koymadılar!’ diye yakınıyor. Sözümüzle, davranışımızla hastaya saygın bir insan olduğunu hatırlatalım��dedi.
Hastanede hizmet veren her kademedeki görevlinin, kendi sorumluluk alanı kapsamında yetkiye, otoriteye ve kuvvete sahip olduğuna değinen Nakilcioğlu, sözlerini şöyle tamamladı: “Kendisini size etiyle, kemiğiyle teslim etmiş olan hastaya karşı mesleki gücünüzü lütfen hoşgörü ile dengeleyin. Yüzünüzden gülümsemeyi eksik etmeyin, hatta her gün botoks yaptırın.Hastaya sevgi ve merhamet göstermeyene, insana acımayana Allah da acımaz!”dedi.