Hasan Basri Gök Kimdir?
Yenidoğan Çetesinde hemşire olarak çalışan Hasan Basri Gök kimdir?
İstanbul’da, bebekleri belirli hastanelere yönlendirerek haksız kazanç elde eden ve ihmalkar davranışlarıyla bilinçli olarak ölümlerine yol açan çeteyle ilgili soruşturma sona ermiş ve fezleke düzenlenmişti. Peki soruşturma içerisinde ismi geçen hemşire Hasan Basri Gök kimdir?
Yenidoğan Çetesinde hemşire olarak çalışan Hasan Basri Gök, etkin pişmanlık yasasından faydalanmak istediğini belirterek zincirleme skandalları detaylı şekilde anlattı. Gök, "Yoğun bakıma gelen bebeklerin sağlık durumları ile ilgili basamaklar değiştirilerek SGK’ya fazla fatura kesilmiş ve bu yolla usulsüz kazanç sağlanmıştır. Fırat Sarı, kan gazı parametrelerini Excel'de hazırladığı bir programla istediği gibi değiştirip SGK’ya faturalandırıyordu. Epikriz raporlarının, Fırat Sarı'nın talimatıyla benim ve diğer personelin elinden geçirilip yeniden düzenlendiği de doğrudur. Tüm bu usulsüzlüklerden dolayı derin bir pişmanlık duyuyorum" dedi.
“BEBEĞİ AĞIR NARKOTİK İLAÇLARLA UYUTTUK”
Bir bebeğin ölümüne dair bildiklerini de paylaşan Gök, "Bir bebek hastaneye getirildiğinde durumu çok kötü değildi ancak 2. ya da 3. günde durumu ağırlaştı ve kalp sorunları başladı. Fırat Sarı, bebeği olumsuz koşulları olan Birinci International Hastanesi’ne sevk etti, burada kalp ameliyatı yapılmadığı için müdahale edilemedi. Bebekten sorumlu kişi Hakan Doğukan Taşcı’ydı. Taşcı, bebeğin ailesiyle doktor gibi konuşmuş ve bebeğe doktor sıfatıyla müdahalede bulunuyordu. Bebek için gerekli olan tek tedavi kalp ilacıydı ve bu ilacı Hakan Doğukan veriyordu. Ancak bir süre sonra ilacı kesip bebeği ağır narkotik ilaçlarla uyuttu. Bebek kalp anomalisi nedeniyle günden güne daha da kötüleşti ve morarmaya başladı ama Hakan Doğukan ilaçlarla yaklaşık 1.5 ay boyunca bebeğin hayatta kalmasını sağladı" diye konuştu.
KAN DONDURAN MESAJ: “GEBERT ONU”
Hasan Basri Gök, Hakan Doğukan Taşcı ile arasında geçen "gebert onu" içerikli konuşmaya ilişkin olarak da şunları söyledi: "Bebeğin durumunun kötüleştiğini bildiğim için Hakan Doğukan'a, bebeğin fazla yaşamayacağını, sürekli ilaç vererek yapay şekilde hayatta tutmanın anlamsız olduğunu ve bu koşullarda bebeğin öleceğini söylemiştim. Bu sözlerden dolayı çok pişmanım, ancak bu ifadeler tamamen hastane ortamında, stres altında söylenmiş cümlelerdi. Kesinlikle kasıtlı bir şey söylemedim" şeklinde ifade verdi.