• Haberler
  • Genel
  • 'Hafızlar Hayatlarını Allah'ın Rızasına Adayacaklar'

'Hafızlar Hayatlarını Allah'ın Rızasına Adayacaklar'

Diyanet Akademisi Başkanı Doç. Dr. Enver Osman Kaan, İslam medeniyetinde kardeşliğin esas olduğunu, bu yolda yetişen hafızların haytalarını Allah'ın rızasına adayacaklarını söyledi. Diyanet İşleri Başkanlığı (DİB) Diyanet Akademisi Başkanı, Doç. Dr. Enver Osman Kaan, Hafızlık İcazet programında bir konferans verdi.

'Hafızlar Hayatlarını Allah'ın Rızasına Adayacaklar'

Diyanet Akademisi Başkanı Doç. Dr. Enver Osman Kaan, Afyonkarahisar Hafızlık İcazet programına katılması planlanan Diyanet İşleri Başkanı Prof. Dr. Ali Erbaş’ın menfur terör saldırısı nedeniyle program akışının değiştiğini söyleyerek Erbaş’ın Afyonkarahisar halkına selamlarını iletti. 

'Hafızlar Hayatlarını Allah'ın Rızasına Adayacaklar'
“HAFIZLIK HAK VE HALK NEZDİNDE ÖNEMLİ BİR PAYEDİR”
Afyonkarahisar Müftülüğüne bağlı 6 Kur'an Kursunda hıfzlarını tamamlayan 109'u erkek, 92'si kız toplam 201 hafızın icazet törenini gerçekleştirme mutluluğunu yaşadıklarını belirten Kaan, “Menfur terör saldırılarına karşı 201 genç hafızımız için düzenlediğimiz tören en büyük cevabımızdır. Şair diyor ya, ‘Girmeden tefrika bir millete düşman giremez. Toplu vurdukça sineler onu top sindiremez. Sen, ben dersen, aradan vahdeti kaldır. Milletlerin hezimeti işte o zamandır.’ Şu mevcut tablo, şu kalabalık şu sözleri değersiz kılmasa da çok önemli bir mesaj oluyor. Cenab-ı Hak hepinizden razı olsun. Bu vesileyle öncelikle hıfzlarını tamamlayan hafız yavrularımızı, onları okutan, rehberlik yapan hocalarımızı, idarecilerimizi ve onların çok kıymetli ailelerini, onları yetiştiren ailelerini tebrik ediyorum. Bu kursumuzun yapımında ve devamında emeği katkısı olan tüm hayır sahiplerimize İl Müftülüğümüzün himayelerinde bu hizmetlerin yürütüldüğü çok kıymetli Valimize ve katkı sunan tüm kurumlarımıza teşekkür ediyorum. Hafızlık Hak ve halk nezdinde önemli bir payedir. Hak Teâla, kelamını önce, vahyin ilk emini Cebrail'e indirmiştir. Kur'an-ı Kerim'de, ‘Bel Hüve Kur'an-ı Mecid, Fi Levhil Mehkûl’ ayeti bunu ifade ediyor. Kur'an, o şerefli Kur'an, Levh-i Mahfûzdadır. Levh-i Mahfûza indirilmesi, Cebrail'in onu alacağı, algılayacağı bir boyuta indirilmesi demektir. Onu alan, algılayan Cebrail, yine kimsenin karışamayacağı bir boyutta, vahyin ikinci emiri olan Muhammed Mustafa'ya onu farklı bir boyutta indirmiştir ki, ayetleri alırken, vahyi alırken terlemiş, titremiş, ağırlaşmıştır. Ama Kelamullah, onların dilinde tavle dönüşmüştür. Onun için Kur'an, '’İnnehu lekavdu Rasûlin Kerîm.’ diyor. O, şerefli bir Rasûlün sözüdür. İki yerde geçiyor. Hakka Suresinde, Muhammed Mustafa (SAV)  kastediliyor. Bir de Tekvir suresinde Cebrail kastediyor. Kelam, lafız ve manasıyla sahibine ait olan sözdür. Ama kavim başka bir yerden alınmış olan söz demektir. Bazılarının dediği gibi, bu Kur'an beşer sözü değil, Allah kelamıdır. Tüm insanlığa gönderilmiş ilahi kitap sonsuz hitaptır. Bu sözün ilk hafızı Cebrail (A.S.) ikinci hafızı beşer planında Muhammed Mustafa’dır. (SAV)” dedi.

'Hafızlar Hayatlarını Allah'ın Rızasına Adayacaklar'
“HAFIZ KIZLARIMIZ HZ. AYŞE VALİDEMİZİN YOLUNDA YÜRÜYOR”
Dört Halifenin de hafız olduğuna dikkat çeken Kaan, “Hulefay-ı Raşid'in; Hz. Ebu Bekir, Hz. Ömer, Hz. Osman ve Hz. Ali hafızdılar. Hz. Ayşe Validemiz, Hz. Ümmü Seleme ve Hz. Hafsa Validelerimiz hafızdılar. Kızlarımız onların yolundan yürüyorlar. Muhacirlerden Talha bin Ubeydullah, Mus'ab bin Umeyr, Sa'd bin Ebi Vakkas ve Ebu Hureyre hafızdılar. Ensar’dan Ubey bin Kab, Muaz bin Cebel, Zeyd bin Sabit, Ebu Der’da hafızdılar. Ve Hak nezdin de değerli olan Kur'an hafızlığını alıp Müslüman toplumlara emanet ettiler. Müslüman toplumların nezdinde Kur'an'ı okumak, anlamak, usulüyle kıraat etmek her zaman farklı bir değere sahip olmuştur. Sayın Valimizin de ifade ettiği gibi Kur'an hıfzı için Selçuklular zamanından, Abbasiler döneminden Selçuklular'a, Selçuklular'dan Osmanlı'ya kadar Kur'an'a, okullar açıldı. Sıbyan mekteplerinde Kur'an okundu. Ve bu emaneti Cumhuriyet döneminin ilk başında her ne kadar bir aksaklığa uğratmış olsak da bu aksaklığı yapanlar hatasını anladılar, döndüler ve bugün ülkemizde 1800 Kur'an kursumuzla, 8 bin Kur'an Kursu öğreticimizle, 87 bin öğrencimizle bu hizmet devam etmektedir. 1975 yılından bugüne, Diyanet İşleri Başkanlığımızın kayıtlarına göre ülkemizde 217 bin hafızımız var. Yeter mi yetmez. Çünkü hafızlarımızın sayısı ne kadar çok olursa o kadar bu milletin geleceği hem günü hem de geleceği güvence altına alınır. Kur'an'ın hıfzı Kur'an-ı Kerim'in yine ifadesiyle Cenab-ı Hak diyor ki, ‘Biz diyoruz, bu Kur'an'ı, bu mübarek kitabı indirdik.’ İki tane sebebi var Kur'an'ın indirilişinin. Bir, ayetlerini tefekkürdür. İki, akıl sahipleri için tezekkür.” diye konuştu.

'Hafızlar Hayatlarını Allah'ın Rızasına Adayacaklar'
“BİZİM ADIMIZ VE MENSUBİYETİMİZ MÜSLÜMANLIKTIR”
“Derdimiz Allah'ın dinini yeryüzüne hâkim kılmak olacak. Davamız da İslam'ın gönüllülüğünü her yerde sağlamak olacak. Sevdamız, şu yaşadığımız cennet vatanı, yaşanılacak en güzel yer, en güzel memleket ve en güzel vatan haline getirmek olacak.” diyen Kaan, “Kur'an, insanın dünyada refah, ahirette felah bulması için sahip olması gereken, inşa etmesi gereken dört şeyi inşa etmiştir. Medeniyeti inşa etmiştir. Zihniyeti inşa etmiştir. Aileyi, mensubiyeti inşa etmiştir. Ve şahsiyeti inşa etmiştir. Kur'an-ı Kerim diyor ki Allah katında din İslam'dır. Din ile medeniyet aynı kökten gelir. Onun için şöyle söyleyebiliriz. Allah katında medeniyet İslam'dır. İslam medeniyetidir. Bugün bütün dünyayı etkisi altına alan batı medeniyeti vardır. İslam medeniyeti ile batı medeniyeti arasında temel iki tane fark vardır. İslam medeniyetinin kaynağı Kur'an hayat şekli, tarzı sünnettir. Allah Resûlü'nün yaşam, tarzıdır. Ama bugün batı medeniyetinin kaynağında modernizm önermiş olduğu hayat tarzında sekülerizm vardır. İslam medeniyeti yine Kur'an'ın inşasıyla bilin ki Allah'tan başka ilah yoktur zihniyetini inşa etmiştir. Bu zihniyet telif üzerine bina edilmiş bir zihniyettir. Bu zihniyette Allah bilgisi vardır, ahiret bilgisi vardır, cennet müjdesi vardır, cehennem korkusu vardır. Ama Batı'nın ve devletinin inşa etmiş olduğu zihniyette bunların hiçbirisi yoktur. Ne Allah bilgisi vardır, ne ahiret bilgisi vardır, ne ruh vardır, ne cennet vardır, ne cehennem vardır. Sekülerizmde bunlar yoktur. Modernizmin kaynağı olan pozitivizm ve rasyonalizm dediğimiz bilginin yegâne kaynağı olarak aklı gören, yegâne doğru inancın gelinin madde ve dünya olduğunu düşünen bu anlayışta bu bilgiler yoktur. Yine İslam medeniyetinde bir ahlak vardır, bir ahlak anlayışı vardır. Bu ahlak anlayışında zina haramdır, eşcinsellik haramdır, faiz haramdır, kumar haramdır, bütün bunlar haramdır. Ama bugünkü batı medeniyeti Bütün bu saydıklarımı haram olarak kabul etmez. Üçüncü olarak İslam medeniyeti, İslam, Kur'an, bir aileye, bir mensubiyet inşa etmiştir. Bizim ismimiz, bizim mensubiyetimiz, bizim ailemiz ne Türklüktür, ne Kürtlüktür, ne Boşnaklıktır, ne Gürcülüktür, ne İngilizliktir, ne Fransızlıktır. Bizim adımız ve mensubiyetimiz Müslümanlıktır. Çünkü Kur'an, Allah bize bu aidiyeti ve mensubiyeti vermiştir. Bizim en büyük aidiyetimiz ve mensubiyetimiz budur değerli kardeşlerim. Ve biz bu aidiyetimizi ve mensubiyetimizi günde kıldığımız beş vakit namazda güncelleriz. Yılda bir ay tuttuğumuz orucumuzla tazeleriz. Zekât vermek suretiyle toplumu bu anlamda birleştiririz. Senede haç yapmak suretiyle dünyadaki Müslümanların komplesini yine gerçekleştirmek suretiyle bu aidiyetimizi, bu mensubiyetimizi, bu ismimizi kendi öncelleriz. Ve Kur'an şahsiyet inşasında bulunmuştur.” şeklinde konuştu.


“İSLAM MEDENİYETİNDE KARDEŞLİK ESASTIR”
Kaan, sözlerini şöyle tamamladı: “Buraya dikkat kesilmenizi istiyorum. Şahsiyet bireyde kişilik olarak ortaya çıkar. Bireyde, kişide hem mizaç vardır hem de karakter vardır. Bakınız bireyde hem mizaç hem karakter vardır. Mizaç değişmez. Bizim mizacımızda iyilikler olduğu gibi kötülükler de vardır. Yani adalet de var, zulüm de var, merhamet de var, sadakat de var, ihanet de var, cömertlik de var, cimrilik de var, vefa da var, öbür taraftan haset ve fesat da var. Ama karakter değişir. Kur'an-ı Kerim bunu ifade eder. Allah insanın nefsine, insanın kişiliğine ilham etmiş yerleştirmiştir. Yani bizde hem günah işleme potansiyeli vardır. Hem de sevap işleme potansiyeli vardır. O nefsini zulümden, cimrilikten, fesattan, temizleyen, nefsine cömertliği, misafirperverliği, adaleti, merhameti, şefkati koyan kurtuluşa ermiştir. İşte bu Kur'an, işte bu Kur'an Kursları, bu hizmetleri insanın nefsinde bulunan o kötülükleri kovmak için çalışmaktadır. Eğer bunu yapmazsak işte görüyoruz. Bir akademisyen geçenlerde şu dedi, ‘Eve geldim, baktım ki babam ölmüş kaldım, çöpe attım.’ Kızlarımızı lime lime doğrayıp çöpe atanları görüyoruz. Narin yavrumuza yapılanları gördük. Kur'an bir şahsiyet inşasında bulunmuştur. Ne yapmıştır? Bireyde bu ahlakı ve karakteri hâkim kurmaya çalışmıştır, çalışmaktadır. Toplumda şahsiyet inşası kimlikle ortaya çıkar. Toplumun kimliğiyle ortaya çıkar. Değerli kardeşlerim, toplumlar kimliklerini medeniyetlerinden alıp kültürlerini aktarırlar. İslam medeniyetinin konularında ilahilik vardır, barış vardır, hakkaniyet vardır, fazilet vardır ve gün batı medeniyetinin konularına baktığımızda beşeri akıl vardır. Batı medeniyetinin anlayışında kim kuvvetliyse o haklıdır. İşte Gazze'de, Filistin'de hepimiz bunu görüyoruz. Kim kuvvetliyse haklı olarak orada muamele gördüğünü, dünyadaki büyük devletler tarafından bu şekilde muamele gördüğünü orada bütün dünya izlemektedir. Ama bizde öyle değildir. Batı medeniyetinden savaş esastır dedik. Niye? Bugün dünyanın süper gücü Amerika bu güce savaş ekonomisiyle ulaşmıştır. İkinci Dünya Savaşı'ndan sonra onun için dünyada savaşın dinmesini asla istemez. Hep devam etmesini ister. Savaşın devam etmesini ister. Ama biz öyle değiliz. Biz eğer silah sanayimizi geliştiriyorsak, hep Allah'ın emriyle bizim düşmanlarımızı caydırmak, onları korkutmak, onları o kirli emellerinden vazgeçirmek için yapıyoruz. İslam medeniyetinde kardeşlik esastır. Batı medeniyetinde ırkçılık esastır. Almanya'da Hitler'i gördük. İtalya'da, Ruslar'ı gördük. Onların düşüncesinde ne vardır? Onların düşüncesinde gittiği yeri ele geçirmek ve oraya yerleşmek. Çünkü bütün dünyanın sahibini kendileri olarak görüyorlar. Ve bizde kardeşlik esastır. Rızayı manevi tahsil esastır. İşte hafız yavrularımız inşallah hayatları boyunca neşeli arzularını tatmin değil veya menfaatleri için Kur'an'ı ezberleme, bu hizmetlerin rütbe değil, hayatlarını Allah'ın rızasına adayacaklar ve geçirecekler.”
 

Bakmadan Geçme