Hadım Etme Caiz Midir?

Hadım etme, Arapçada 'hizmet etmek' anlamına gelen 'hıdme' kelimesinden türetilmiş ve saraylarda, özellikle haremde görev yapan, erkeklik yetisi alınmış hizmetkârları tanımlamak için kullanılmıştır.

Zamanla bu terim, “iğdiş edilmiş” anlamını da kazanmıştır. Arapça'da "hasî" kelimesi de yaygın olarak "husyeleri alınmış insan veya hayvan" anlamında kullanılır. Erkeklik organının tamamen alınarak hadım edilenlere ise "mecbûb" denir. Ancak, bu tür hadım etme örnekleri daha az görülmüştür.
Hadım etme, İslam dünyası dışında da tarih boyunca farklı coğrafyalarda uygulanmıştır. Örneğin, Avrupa'da beyaz köleler İspanya'ya getirilip Yahudi kökenli tüccarlar tarafından hadım edilerek doğuya satılırdı. Bu ticaretin merkezi olarak Verdun kenti öne çıkar. Bizans İmparatorluğu’nda ise bazı aileler, çocuklarını kiliseye hizmet etmesi için hadım ederdi, fakat bu uygulama İznik Konsili tarafından yasaklanmıştı.

İslam öncesi dönemde de (Cahiliye devri) hadım etme uygulamaları mevcuttu ancak yaygın değildi. Kur’an-ı Kerim’de de bu konuya dolaylı bir atıf yapılarak “evin hanımına şehvet duymayan erkek hizmetçilerden” (en-Nûr 24/31) bahsedilir. Hz. Peygamber’in döneminde ise hadım etme desteklenmemiştir. Örneğin, Hz. Peygamber, ashabından Osman b. Maz‘ûn’un kendini iğdiş etme talebini reddetmiş, Sa‘d b. Ebû Vakkâs bu kararı duyunca, "Eğer Resûl-i Ekrem ona izin verseydi hepimiz kendimizi iğdiş ederdik" demiştir.

Hadım etme, İslam dünyasında daha çok saraylarda hizmet amacıyla tercih edilmiştir. İslam, hayvanların bile hadım edilmesine karşı öğretiler sunmasına rağmen, Emevi Halifesi I. Muâviye döneminden itibaren hadım edilmiş hizmetkârlar kullanılmıştır. Hadım etme, İslam öncesi Grek, Roma, Bizans, Pers ve Sâsânî imparatorluklarında da yaygın olarak görülmüştür.

Abbâsîler döneminde, hadım edilmiş hizmetkârların sayısı artmış ve saraylarda önemli görevler üstlenmişlerdir. Örneğin, Halife Muktedir-Billâh’ın sarayında 11.000 kadar hadım hizmetkâr bulunduğu kaydedilmiştir. Hadım etme uygulaması, Sâmânîler, Gazneliler, Selçuklular ve Eyyûbîler gibi diğer İslam devletlerinde de yaygınlaşmıştır.

Mısır, Kuzey Afrika ve Endülüs gibi bölgelerde de hadımlar önemli görevler almış, hatta bazıları orduya liderlik etmiştir. Osmanlı Devleti'nde de hadım etme uygulaması, özellikle saray ve haremde büyük önem kazanmıştır. Çelebi Sultan Mehmed döneminden itibaren beyaz ve siyah hadımlar sarayda görev almış, sayıları zamanla artmıştır. Özellikle siyah hadımlar, Afrika’dan getirilir ve küçük yaşta hadım edilip İstanbul’a gönderilirlerdi. Ancak Osmanlı'da zaman zaman hadım etme uygulamasına karşı çıkılmış, Sultan Abdülmecid döneminde (1839-1861) bu uygulama yasaklanmıştır.

Hadım etme işlemine tabi tutulan kişiler, genellikle efendilerinin yanında yaşar ve toplumla fazla iç içe olmazlardı. Sarayda serbestçe hareket eder, efendileri ile hanımları arasında iletişim kurarlardı. Fakat toplumda kolayca tanındıkları için bazen alay konusu olabilirlerdi.

İslam dini genel anlamda, hem insanları hem de hayvanları hadım etmeyi uygun görmemektedir. Hz. Peygamber'in bu konudaki tutumu ve bazı İslami kaynaklarda yer alan yasaklamalar, İslam’ın hadım etme işlemine sıcak bakmadığını göstermektedir. Ancak tarihsel süreçte, sosyal ve politik gerekçelerle bazı İslam devletlerinde hadım edilmiş hizmetkârların kullanımı görülmüştür.

Bakmadan Geçme