Ana Sayfa Arama Galeri Video Yazarlar
Üyelik
Üye Girişi
Yayın/Gazete
Yayınlar
Kategoriler
Servisler
Nöbetçi Eczaneler Sayfası Nöbetçi Eczaneler Hava Durumu Namaz Vakitleri Gazeteler Puan Durumu
WhatsApp
Sosyal Medya
Uygulamamızı İndir
Misafir Kalem

Günlük Hayatta Matematik

Matematik… Aslında sadece bir bilim dalından ibaret olduğunu düşünüyor olabilirsiniz. Tıpkı biyolojinin dünyamızdaki canlılarla ilgilendiği gibi, tıpkı coğrafyanın yer şekilleriyle ilgilendiği gibi kendisi de temelde sayılar ve hesap-kitap işleriyle ile ilgilenen bir bilim dalı aslında. Fakat bu bilim dalının kendine özgü, ilgi çeken bir özelliği var: Ya kendisi sizi kendisine hayran bırakır ya da ondan nefret edersiniz. Ortalama bir pozisyonda bulunmak pek de olası değildir. Peki, bu kadar net bir ayrım nasıl yapılabiliyor? Yani, matematik nasıl bazı insanlara çok uzakken bazılarına da bir o kadar yakın olabiliyor? Belki de matematikten nefret edenler onu çok uzaklarda arıyor ve gerçek matematiğin farkına varamıyorlar. Belki de onların gözünde matematik belli kalıplara sokulduğu için onlar gerçek matematiğin hazzına varamıyorlar. Bu yazımda matematiğin aslında çok yakınımızda olduğundan hatta matematik ile iç içe bulunduğumuzdan bahsedeceğim. Elimden geldiğince sizi gerçek matematiğin dünyasıyla tanıştırmaya çalışacağım. Bazılarınızın fikri belki hala aynı kalacak, bazılarınızsa matematiğin şu ana kadar okullarda öğretilenden ibaret olduğunu düşündüğü için matematiğe karşı haksızlık yapmış olduklarının farkına varacaklar. Matematiğe karşı tutumunuz her ne olursa olsun bu yazıda illaki sizin ilginizi çekecek kısımlar olduğunu düşünüyorum.
Matematiği çoğumuz soyut bir kavram olarak yorumlarız. Dolayısıyla çoğu zaman günlük hayattaki kavramlarla ilişkilendiremez veya hayatımızda bulunduğunun farkına varamayız. Belki de bu bizim matematiği aşırı abarttığımızdan kaynaklanıyordur. Oysaki matematiğin hayatımızda her zaman çok kompleks bir şekilde bulunmadığının farkına vardığımızda matematik ile iç içe olduğumuz gerçeğiyle yüzleşiyoruz. Gelin günlük hayatımızda matematiğin bulunduğu yerlere bir göz atalım. Sabah uyanır uyanmaz çoğu kişi gibi elimize cep telefonlarımızı alıyoruz. Telefonumuzu açarken kullandığımız şifreler aslında matematiksel algoritmalardan oluşuyor. Herhangi bir sosyal medya platformuna giriyoruz ve karşımıza ilgimizi çeken bazı haberler çıkıyor. Tabii ki de bu haberler tesadüfen bizim “keşfetimizde” bulunmuyor. Veri analizi sayesinde algoritmalar istatiksel analizler yaparak bizim karşımıza ilgimizi çeken manşetleri yerleştiriyor. Bu analizlerin temelinde de tahmin ettiğiniz gibi matematik yer alıyor. Belli bir süre telefonumuzla meşgul olduktan sonra sabah koşusu yapmaya karar veriyoruz. Üstümüze nasıl kıyafetler giymemiz gerektiği konusunda bilgi almak için meteoroloji verilerine danışıyoruz. Meteoroloji, hava durumu tahminleri yapmak için istatistiksel modeller ve matematiksel analizler kullanıyor. Evden çıkıyoruz ve yaklaşık 1 saat boyunca koşumuzu yapıyoruz. Eve dönünce kaç kalori yaktığımızı merak edip telefonumuzdaki bir uygulamaya giriyoruz. Uygulama koştuğumuz mesafeyi, süreyi ve koşuş hızımızı göz önünde bulundurarak matematiksel işlemler sayesinde bize ne kadar kalori yaktığımızı gösteriyor. Daha sonra tam kahvaltı yapacakken aklımıza o sıralarda epeyce popüler olan bir omlet tarifi geliyor ve o an omlet yapmaya karar veriyoruz. Tarifi açıyoruz ve tarifin iki kişilik olduğunu görüyoruz. Bu andan itibaren beynimiz bize otomatik olarak malzemelerin miktarının yarısı kadar kullanmamız gerektiğinin sinyalini veriyor. Daha sonra birkaç kıyafet almak için alışveriş yapmaya karar veriyoruz. Evden çıkıyoruz ve navigasyonu açıp arabamızla alışveriş merkezine doğru yol alıyoruz. Bu sırada navigasyon bizim ortalama hızımızı ve alışveriş merkezinin konumunu göz önüne alarak bize tahmini bir varış zamanı belirliyor. Bunu yaparken matematiği kullandığından bahsetmeme gerek olduğunu düşünmüyorum bile. Bir mağazaya giriyoruz ve karşımıza bir yazı çıkıyor: Yeni Sezon Tüm Şortlarda 3 Al 2 Öde. Hemen bu kampanya sayesinde bir şortun fiyatının kaça düştüğünü ve kaç liralık bir indirim yapıldığını hesaplamaya çalışıyoruz. Diğer mağazalarla fiyatını karşılaştırıyoruz ve bütçemize en uygun olanı seçiyoruz. Bu sırada bütçemizi hesaplarken aylık gelir ve giderlerimize göre bir hesap yapıyoruz. Kasada bize taksit isteyip istemediğimiz soruluyor. Taksitli fiyatta faiz olduğu taktirde ne kadar daha fazla harcamamız gerektiğini düşünüp ona göre seçimimizi yapıyoruz. Bütün bu olaylar sırasında matematiğin kullanıldığı konusunda hemfikir olduğumuzu düşünüyorum.
Özellikle gençler arasında çok yaygın olan bir yanılgıdan bahsetmek hissediyorum. Konu şu şekilde: Madem biz temel matematiği günlük hayatımızda sıklıkla kullanıyoruz fakat neden biz hiç karşımıza çıkmayan türev, integral gibi konulara bizi maruz bırakılıyoruz? Aslında kendi düşünme şekillerine göre onlar da bir bakımdan haklılar. Şahsen ben marketten alışveriş yaparken limit kullanan birisini görmedim. Şimdiki kısımda bu konuların neden bize öğretildiğinden bahsedeceğim.
Analitik düşünme, problemleri yapılandırılmış ve mantıksal bir şekilde çözme yeteneğidir. Bu düşünme biçimi, bilgileri dikkatle analiz etmeyi, ilişkileri ve desenleri tanımlamayı, ve mantıksal çıkarımlar yapmayı içerir. Matematik, analitik düşünme sürecinde merkezi bir rol oynar çünkü matematiksel yöntemler ve prensipler, karmaşık problemlerin çözülmesinde ve doğru sonuçlara ulaşılmasında vazgeçilmez araçlardır. Analitik düşünme ile matematik arasındaki bu derin bağlantı, bilimsel araştırmalardan günlük hayatımızdaki kararlara kadar geniş bir alanda etkisini gösterir. Analitik düşünme problemin tanımlanması, hipotez oluşturulması gibi küçük birtakım adımlardan oluşur. Bu adımlar, matematiksel düşünme süreçleriyle birebir örtüşür. Bunun dışında matematiksel düşünmede ve analitik düşünmede ortak olan bazı kavramlar vardır. Bunların başında mantık gelir. Mantık, hem matematiksel düşünmenin hem de analitik düşünmenin temel yapı taşıdır. Mantığın doğru bir şekilde kullanılması problem çözme becerisini ortaya çıkarır. Hayatımızda her an karşımıza farklı farklı problemler çıkar. Bu problemleri çözebilmek için çoğu zaman belli bir analitik düşünme kabiliyetine sahip olmamız gerekir. Aslında bize öğretilen o bütün konuların temel amacı bizim problem çözme becerilerimizi ve analitik düşünme yeteneğimizi geliştirmektir. Bu konular dolaylı yoldan bizim hayatımızı kolaylaştırır diyebiliriz.
Yazımı bitirmeden önce sevdiğim ünlü bir matematikçi olan Lobachevski’nin bir sözüne değineceğim. Ancak bu sözü sizin bulmanızı istiyorum. Bu yüzden cümledeki kelimelerin harflerinin yerlerini değiştirip sizin biraz kafa yorarak cümleyi bulmanızı ve söze ulaşmanızı istedim. Şimdi sizi bu sözle baş başa bırakıyorum.
“ağietmkanmi çiibhr ıdla tkoyru ik, en rakda tyosu lruoas nsuol, rbi üng çgkeer aüydand myuagual nıala mlısbanu”

YORUMLAR

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

YAZARLAR
TÜMÜ

SON HABERLER