Ana Sayfa Arama Galeri Video Yazarlar
Üyelik
Üye Girişi
Yayın/Gazete
Yayınlar
Kategoriler
Servisler
Nöbetçi Eczaneler Sayfası Nöbetçi Eczaneler Hava Durumu Namaz Vakitleri Gazeteler Puan Durumu
WhatsApp
Sosyal Medya
Uygulamamızı İndir
Mehmet Şenkaya
e-posta: YAZARIN TÜM YAZILARI

GERİYE HATIRA BIRAKIN – Kocatepe Gazetesi

Mehmet Şenkaya 26 Mart 2010 Cuma 02:00:00
  Eskiler iyi bilir. Şimdiki Hükümet konağının bulunduğu yerde, şehir kulübü vardı. Önünde, çevresi, çim ve çiçeklerle kaplı, fıskiyeli büyük bir havuz, çam ve akasya ağaçlarının kapladığı bahçe bulunuyordu. Buralar yıkıldı. Hükümet Meydanı açılırsa, buraların çok daha güzel olacağından kuşkumuz yok.
Merkez Endüstri Meslek Lisesi’nde çalıştığım yıllarda, idari çalışanları, öğretmeni, öğrencisi okulun 1500 ‘e yakın mevcudu vardı. Dersine girdiğim sınıflarda, şöyle derdim: “Bakın, şuraya her gün 1500 kişi geliyor. Herkes bir ağaç dikse Bin 500 ağaç eder. Diğer okulların da aynı kampanyaya katıldığını düşünün, sene katlayın, dağlar taşlar ağaç olur. Ağaçsız yer kalmaz. Ağacın, ormanın zengin olduğu yerde, her şey olur. İşte Medeniyetin ölçütü bu. Gerisi, boş sloganlarla geçen kuru kuru hevilti.
Yıllarca bahçeli evim olsun isterdim. Mevla’m, işini bilir. Bahçesizini, müstakilini verdi. Cephesi genişti. Bir başına Asma, diğer tarafına Hanımeli ağacı diktim. Bu mevsimde çiçek açtığında bizim sokağın havasını teneffüs edenlerin ciğerleri bayram ediyordu. Asmadan elde edilen yapraklar, evin yıllık dolma ihti-yacını karşılarken, koparılan üzümler komşularımızla paylaşılıyordu. Ev sit alanı içersinde olması, Bazı hizmetleri karşılayamaması nedeniyle satıldı. Dikilenler yerinde duruyor. Kalanlara hatıra kaldı.
Ağaca ve yeşile olan sevgi çocukluğumuzla başlar. Ataköy’de Bayraktepe Mezarlığı yakınında bağımız vardı. Şimdiki gibi ulaşımı sağlayan araçlar olmadığı için bağa eşekle ya da yaya gider, gelirdik. Yorulurduk fakat; yorgunluk duymazdık.
”Bakarsan bağ olur, bakmazsan dağ olur.” Toprağı çapalama, belleme, ağaçları budama, boğazını açma gibi zorlukları olsa da; üzümünü, meyvesini yeğince verilen emek karşılığını bulur, çekilen sıkıntı unutulurdu.
Evdeki küpler içi boş, kalmazdı. Tabii ki boğazlar durmadığı için, kışın içilen pekmez vücudu sıcak ve zinde tutar. Kayısıdan yapılan pestil, pekmezden yapılan köfter bütün kış yendiğinden soğuğa karşı direncimizi artırır, hemen hasta olmazdık.
Çocuğu tüketici olmaktan çok üretici olmaya yöneltmek için daha ilkokul sıralarında sınıf pencereleri çiçek saksıları ile donatılırdı. Okul bahçesi, ağaçlarla kaplıydı. Yeşil örtü üzerinde, ağaçların arasında koşar, oynardık.
İnsanlar yaptıkları iş kadar değer kazanırlar. Biri gelir, Hıdırlık eteklerine Çam ağacı diker. Her mahalleye çocuk parkı eder. Semt pazarları açar. Üretici malını Mahalle aralarında satarken. Köy ve ilçe minibüsleri yanını Hal ve Merkezi Pazar Yeri yapar.
Böylece: ilçe ve köylerden gelen üreticinin malını kolaylıkla pazarlamasını sağlar. Sadece şehirliyi değil, köylüyü de düşünür. Fakat bir başkası gelir, kurulmuş düzeni bozar.
Pazarın; Sanayi ve Şehirdeki çarşıya yakın olması, ilçe, köy halkının ihtiyaçlarının karşılanması açısından çok yerinde bir çalışma olur. Masrafa girilmez. Hem kaynaşma, hem de alışveriş düzeyi yükselir. Hizmet halkın ayağına getirilir. Halk hizmetin arkasından koşturulmaz. Peygamberimiz:”Kolaylaştırın, zorlaştırmayınız.”der.
Esnafla, Köylüyü birbirinden ayıramazsınız. İkisinin de birbirine ihtiyacı var. Bu dünyanın her yerinde böyledir. Dar düşünceler ve yanlış politikalar maalesef halkımızın aleyhine oluyor. Kaş yapayım derken göz çıkartılıyor.
Sayın Burhanettin Çoban, halk sizden hizmet bekliyor. Projelerinizi gerçekleştirin, insanımıza daha fazla sıkıntı çektirmeyin. Siz de, vebale girmeyin. Halka hizmetin, Hakk’a hizmet olduğunu, bilirsiniz.

YAZARLAR

TÜMÜ

SON HABERLER