“Genel seçimde ülke geleceği düşünülmeli”
Referandum süreci ve sonucunu siyasiler yorumlamaya devam ediyor MHP MYK Üyesi Aziz Aslan, 12 Eylül referandum sürecinin başlangıç ve sonucuna yönelik düşüncelerini aktardı. Referandum sonrasında yakın gelecek için konuşmanın erken olduğunu düşünen Aslan, hâlâ demokratikleşmeden bahsedilmesi halinde oturup düşünmek gerektiğini, Başbakan’ın MHP’liler için geçmişte söylediği sözlerin bilindiğini, tarihin tekerrürden ibarettir olduğunu belirtti. Aziz Aslan, genel [&hellip]
Referandum süreci ve sonucunu siyasiler yorumlamaya devam ediyor
MHP MYK Üyesi Aziz Aslan, 12 Eylül referandum sürecinin başlangıç ve sonucuna yönelik düşüncelerini aktardı. Referandum sonrasında yakın gelecek için konuşmanın erken olduğunu düşünen Aslan, hâlâ demokratikleşmeden bahsedilmesi halinde oturup düşünmek gerektiğini, Başbakan’ın MHP’liler için geçmişte söylediği sözlerin bilindiğini, tarihin tekerrürden ibarettir olduğunu belirtti. Aziz Aslan, genel seçimlerde halinden memnun olmayan
her kesimin oylarını verirken evet-hayır oylamasını dikkate almadan, tamamen ülkenin geleceğini düşünerek oy kullanacaklarını düşündüğünü söyledi. Şekli ve zamanlaması olmadı
Milliyetçi Hareket Partisi’nde (MHP) iki dönem Afyonkarahisar İl Başkanlığı yapan iki dönem milletve-kili adayı ve halen devam eden iki dönem boyunca Merkez Yürütme Kurulu (MYK) Üyesi Mali Müşavir Aziz Aslan 12 Eylül 2010 tarihinde yapılan kısmi Anayasa değişikliği paketi referandumunun öncesi ve sonrasını analiz etti.
Aslan, yaklaşık 15 yıldır haftada bir veya iki kez Kocatepe gazetesinde yazdığı köşe yazıları vasıtasıyla okuyucularıyla buluştuğunu belirterek köşe yazıdığı sütunların dışında bir konuda görüşlerinin alınmasından duyduğu memnuniyeti vurguladı. Geride bırakılan 19 Eylül Gaziler Gününü kutlayan Aziz Aslan, bölünmez bütünlüğümüzün mücadelesinde her türlü fedakarlığı göstermiş olan gazilere sağlık, mutluluk dileyip bu uğurda canlarını vermiş olan bütün şehitlerimize Allah’tan rahmet diledi. Referandum sonuçlarına herkesin saygı göstermesi gerektiğini söyleyen Aziz Aslan, sonucun Türkiye’nin huzur ve mutluluğuna ne derece katkı sağlayacağının zamanla herkesin göreceğini belirtti. Sonucun hayırlar getirmesini dileyen Aslan ülkenin herkese ait olduğunu kaydetti. Öncelikle referandum sürecine nasıl gelindiği üzerine konuşan Aslan; “Bir kere 12 Eylül 1980 Anayasası bugüne kadar 17 kere değişti-rilmiştir. AKP’den önceki hükümetler döneminde anayasanın yarıya yakın 83 maddesi esasen değişti-rilmiştir. Bu değişikliklerin tümü siyasi partiler arasında uzlaşma yoluyla yapılmıştır. Hiç referanduma gidilip, millet evetçi, hayırcı diye gerildi mi? Hayır. Bütçeden para harcaması yapıldı mı? Hayır. İşte AKP dayatması ile bir anayasa değişikliği yapılmıştır. Üstelik 2007 seçimlerinden sonra Sayın Devlet Bahçeli bütün siyasi partilerin verebilecekleri temsilcilerle bir komisyon oluşturup uzlaşmayla Anayasa’nın değiştirilmesini teklif etmişti ve AKP olumlu bakmamıştı. Sonra durdular durdular iktidarlarının 8. yılında seçimlere 9 ay kala tutturdular Anayasa değişikliği. Anayasa değişimi tamam ama şekli ve zamanı bu olmamalıydı.” dedi.
Delil Başbakan’ın sözleri
Biraz daha geriye bakılacak olunduğunda ABD Başkanı Barack Obama’nın Türkiye ziyareti sırasında iktidarın söylemlerinin birden değiştiğini ifade eden MHP MYK Üyesi Aziz Aslan, Cumhurbaşkanı’nın “Güzel şeyler olacak” sözünün arkasından İçişleri Bakanı’nın görevlendirmesiyle adını koyamadıkları ve içeriğinde nelerin olduğunu kendilerinin bile bilmediği bir açılım furyasına kapılındığını ileri sürdü. Aslan, inadına hazmettire hazmettire diyerek bu millete Habur rezaletinin yaşatıldığını söyledi. “Dünyanın neresinde var teröristlerin devlet töreniyle karşılanması ve özel mahkeme kurularak affedilmesi?” diyen Aziz Aslan; “Başka bir ülkede yoktur ve olamaz. Size soruyorum; bir açılım konusu gündeme geldikten bu yana, bebek katili Apo’nun itibar kazanması, şehitlerimizin artması ve ülkenin daha da karışmasından başka ne faydasını gördük? O günden bugüne ülke olarak kazanç mı sağladık? Yoksa çok kayıp-lar mı verdik? Elbette kaybımız büyüktür. O zaman bu inat neden? Neden açılım konusuna girdiniz? Çünkü anayasa değişikliği açılım paketinin bir parçasıdır. Bunun delili de Başbakan’ın kendi sözleridir. Ne diyor: 17 Nisan TV 24’de; ‘Doğrusu biz bu anayasa değişikliği sürecini aynı zamanda bizim milli birlik ve kardeşlik projesiyle alakalı, onun bir önemli adımı olarak da değerlendiriyoruz. İşin bir de bu boyutu var. Bununla orada da uzun vadede atacağımız adımların önü açılı-yor. Bu çok önemli bir konudur. Bölünmez bütünlüğü yıkacak, Türk kimliği ile oynayacak, eyaletler sistemi ve Kürtçe eğitim sistemi ile ilgili alt yapı hazırlıkları dışarıdan alınan talimatlarla başlatılmıştır. Anayasayı değiştirdik, tamam önceden uzlaşmayla değişen 83 maddeye ilave olarak 26 maddesi de referandumla değişti. 12 Eylül 1980 anayasası da referandum ile hem de yüzde 97 oranla kabul edilmişti. Demek ki yüksek oranda vatandaşın tercihi de uygulamaya geçildiğinde vatandaşa çare olamayabiliyor.” diye konuştu.
AB ve GB hatırlatması
Bu değişen 26 maddenin hayata nasıl geçirileceğinin görüleceğini dile getiren MHP MYK Üyesi Aziz Aslan, değişikliklerin artan işsizlik ve yoksulluğa çözüm olan, işçi, memur, çiftçi, emekli, köylü ve esnafa kök salmış olan yolsuzluk ve hırsızlığa azan törere, meşruiyet kazanmış olan etnik bölücülüğe demokratikleşme ambalajıyla çare bulunup bulunamayacağının zamanla gözlemleneceğini belirtti. Anayasa maddelerinde ki kısmi değişiklikle neyin demokratikleştirildiği kavramının açılması gerektiğini savunan Aslan; “Bu meşhur demokratikleşme; vergi veren, şehit veren aynı zamanda öz yurdunda garip bırakılan ben Türk vatandaşına mı kazandıracak, yoksa hainlerin amaçlarına mı katkı sağlayacak? Ben bunu merak ediyorum. Çünkü demokratikleşme uğruna yüzde 58 oy alındı. Doğu da ve güneydoğu da oyların yüzde 98’i evet çıktı. Bunun anlamı sizce nedir? Evet çıktı ya şimdi ülkede her şey güllük gülistanlık oluverecek sananlar AB mücadelimizi hatırlasınlar. Biliyorsunuz 1994 yılında Gümrük Birliğine (GB) girdik diye eğlenceler yapmıştık. Ama GB’den çok zarar gördüğümüz herkesçe biliniyor. 2004 Yılında AB Türkiye raporuna olumlu puan verdi diye bu işi bitti zannettik. Tayyip Erdoğan’ın Avrupa’dan dönüşüne Melih Gökçek Ankara’da binlerce insanı toplayarak AB’ye girmiş gibi sanki bütün problemler halloldu edalarıyla eğlenceler kutlamalar yapılmıştı. Sonuç ne oldu? O gün bugündür sonuç bir hiç. AB bizim için anlamsız bir yarış halini alıyor. Söylemek istediğim erken konuşmamak lazım. Bekleyip görmek lazım. Umarım milletin güzel umutları boşa çıkmaz.” şeklinde konuştu.
“Seviye düştü,
dokunulmazlıklar kaldırılmadı”
Referandum propaganda çalışması sürecinin müberek Ramazan ayına rast geldiğni ve bu özel günlerde seviyenin çok düştüğünü ifade eden MHP MYK Üyesi Aziz Aslan, neyin ne olduğunun halka iyi anlatılamamasından yakındı. Anayasa değişikliğine gerek olmadan kanunla düzeltilecek kanunların makyaj malzemesi olarak konulduğunu dile getiren Aslan; “Tek tek değil hepsine bir oy istendi. Boy pos tartışmalarına bile girildi. ‘Boyum şu kadar tepe tepe kullan.’ gibi yakışıksız ifadeler. Lüzumsuz konular konuşuldu. Ama AKP’nin taahhüdün de olan dokunulmazlıkların kaldırılması neden anayasaya konulmadı? Ondan bahseden yok. Çünkü AKP milletvekillerinin dokunulmazlık nedeni ile işleme konulmayan TBMM’de bekleyen 137 dosyası var. Bunların 3 tanesi Başbakan’a aittir. Bu üç dosyanın suçları; zimmet, kalpazanlık, resmi evrakta sahtecilik, cürüm işlemek için teşekkül oluşturmak, görevi ihmal, suçu ve suçluyu övmek, halkı kin ve düşmanlığa tahrik etmek giib ağır suçlardır. Başbakan’ın, çocukları ve yakınlarının muazzam servetlerinin kaynağı açıklanamamaktadır. 1 Mart 2010 tarihi itibariyle mal beyanı resmi Başbakanlık sitesinde mevcuttur. Sadece bankalarda ki nakit parası 3 trilyon civarındadır. İstanbul Belediye Başkanı olduğundaki servetiyle şimdiki servetine bir bakmak lazımdır. Referandum da darbecilerin yargılanacağı üfürülmüştür. Yüzde 58’le değişen anayasa ile nasıl yapacaklar merak ediyorum. Hukukçu değilim ama geçici 15. madde bir sorumsuzluk hükmü, bir af maddesidir. Bu maddenin kaldırılması geriye dönük yargılamanın önünü yolunu açmaz. Bu engelin ve zaman aşımının aşılması için anayasaya bu yönde bir açık hüküm konulması gerekirdi.”ifadelerini kullandı.
“Ben böyle demokrasi istemiyorum”
Anayasa değişikliği görüşmelerinde MHP’nin bu yönde açık bir hüküm konulması için yazılı teklifte bulunduğunu kaydeden Aziz Aslan, bu önergenin AK Parti oylarıyla ret edildiğini iktidar cephesinde amacın yargılamak olsaydı önergenin ret edilmeyeceği düşüncesini bildirdi. Bu söylemleriyle ilgili belgelerin mevcut olduğunu belirten Aslan şöyle konuştu: “Bu iş için MHP ile yollarını her ne sebeple ayırmış adını da eski ülkücü koyan bir takım insanları yem olarak kullanmışlardır. Ülkücülere yıllardır mikrafon bile vermeyenler kerameti kendin de görenleri belli kanalların ekranlarından indirmemişlerdir. Buradaki amaç, MHP’yi küçültme ve bölme amacıdır. Bu oyun küresel sermayenin bir oyunudur. Hazine arazilerinde, göllerde, ormanlarda gözü olan küresel sermayenin iştahı kabarmaktadır. Bir diğer amaç da Büyük Ortadoğu Projesi (BOP) ve savaşlarıyla İsrail’i Ortadoğu da hakim kılmaktır. Bakınız Tarsus’ta St. Paul Kilisesi ile başlayan kilise açılımı, Sümela Manastırı ve Akdamar’ın ayine açılmasından cesaret alanlar Ayasofya da ayin yapacaklarını açıkladılar. İşte demokratikleşme bunları getirecekse ben böyle demokrasiyi istemiyorum. İsteyen Türk vatandaşı varsa kendi bilir. Cezasını hep birlikte çekeceğiz. Siviller ölüyor, iktidar duygu sömürüsü yapıyor. Bakınız devlet doğu ve güneydoğuda yok. Ceza yazan trafik polisi canını zor kurtarıyor. Bir olayı yatıştırmak için güvenlik kuvvetleriyle vatandaşın yanına gelen bir devletin kaymakamı taş ve sopa yağmuruna tutuluyor ve hala demokratikleşmeden bahsediliyorsa oturup düşünmek lazım. İlk defa devletin en güvenilir sınavları olan KPSS ve ÖSS şaibe, rüşvet ve kayırmacılıktan dolayı iptal ediliyorsa düşünmek lazım. Bunları çoğaltmak mümkün. Bundan sonra darbe olmayacakmış. Kimse darbe istemez. Ama darbeleri de kanunlar ve anayasa engelleyemez. Çünkü darbe zaten kanunla yapılmamaktadır.”
“Çünkü MHP direniyor”
“Gelin hep birlikte özümüze dönelim. Dışarıdan gelecek talimatlarla ve küresel güçlerin basımıyla pompalanan projelerin sonu bize hayır getirmez. Geçmişte çok defa yaşadık.” diyen MYK Üyesi Aziz Aslan şunları söyledi: “Millet olarak araştırmayı, okumayı öğrenmeli-yiz. Sonu nereye varacağı belli olmayan ucube açılımlar yerine iş ve aş açılımı, gençlik açılımı, sanayi açılımı, tarım açılımı, eğitim açılımı gibi açılımlar yapmalıyız. Belli amaçlara yönelik, hamasi ve kuru beyanlardan ibaret demokrasiler yerine millet olarak bizi, hepimizi top yekün mutlu ve huzurlu edecek somut üretim politikaları ve sosyal politikalar üretmekteyiz. Türk Milleti için devletin bütün kurumları önemlidir ve yüce kurumlardır. Bunları yıpratmakla bir yere varamayız. Ordu hepimizin ordusudur, adalet hepimize lazımdır. Suçlular elbette cezalandırılsın ama kurumların özellikle yıpratılması farklı bir tehlike yaratır. Bana göre burada yabancıların oyununa geliyoruz. Çünkü Müslüman ülkeler arasında düzenli ve ciddi ordusu olan tek devlet Türkiye’dir. Dikkatli olmak lazımdır. Türkiye’ye biçilen kefen Haçlı’nın ‘Bosna saldırısı’ sıralarında, 1990’lı yıllarda ‘Sonra sıra size de gelecek’ diye önümüze konmuştu. Büyük projeleri yol alamıyor. PKK özerk bölgesi bir hamle de ilan edilemiyor. yabancı sermaye istilasının önü birden açılamıyor. ‘Türk’ kelimesi anayasadan sökülüp atılamıyor. Anadolu arazisi İsrail-Petro dolar talanına istenildiği gibi sunulamıyor ve Türkiye federe edilemiyor. Çünkü MHP direniyor. İşte bundan sonraki oyun da MHP üzerinedir. Emperyalizmin karşısında dik duran tek lider Dr. Devlet Bahçeli’dir. Hatırlayınız ABD’nin Irak’a girme planına Bahçeli ve Ecevit’in izin vermemesi üzerine yeni hükümet arayışları sonucunda 57. hükümet düşürüldü ve AKP getirildi. Hemen Irak’a girdiler. O dönemlerde Mehmet Ağar ve Erkan Mumcu ortak oldu. Yorumlara göre tarih başka akacaktı. Bir katakulli ikisi de tasfiye.”
“1946’dan beri ilk defa…”
MYK Üyesi Aziz Aslan, BBP’nin merhum lideri Muhsin Yazıcıoğlu’nun helikopterinin düşürülüp öldüğünden emin olana kadar küçük arazi de bulunamadığını söylerken Yazıcıoğlu’nun partisi BBP’nin AK Parti’ye yedek lastik olduğunu iddia etti. CHP ile ilgili olarak da kuruttaya 15 gün kala Deniz Baykal’ın evine gönde-rildiğini sonra referandum sonrası CHP’de kurultayın konuşulmaya başlandığını dile getiren Aslan şu ifadelere yer verdi: “Sizce bunların hepsi tesadüf olabilir mi?
İşte bu sebeple MHP mensuplarını uyanık olmaya davet ediyorum. Şu anda toplam borçlarımız 450 milyar dolar. Öğretmen açığımız hat safhada. Eğitimimiz rezalet, emekli, memur, işçi, köylü perişan. İşsizlik en çok üniversite mezunları arasında. Ülke her geçen gün karışıklığa sürükleniyor. Referandumun sonucu bu problemleri ne derece çözecek buna bakmak lazım. Referandum için seçilen 12 Eylül tarihi de hem Ramazan ayı hem de bu ayın akabinde özellikle hazırlanmıştır. Genelleme yapmak çok doğru olmaz ama milletin dini duygularının sömürülmesi için çok önemli bir ay. Dinin siyasete alet edilmesi için. Biz propaganlarada gittik. Bizim daha önceki dönemlerde muhtar olmadan önce bizim toplantılarımıza gelen bizim ilçe yönetim kurulu üyeliğimizi yapan sonradan da muhtar olan devamlı görüştüğümüz arkadaşımızın köyüne gittiğimiz zaman muhtar bizimle gözükmekten çekindi. Çünkü kaymakamlar vasıtasıyla baskı yapılmış. Köyünüze hizmet gelmez evet gelmezse diye baskı yapılmış. Biz bunları yaşadık, yönledirmeler yapıldı. Sanıyorum 1946 yılından beri valiler ve kaymakamlar ilk defa iktidarın, bir siyasi partinin il başkanı gibi çalıştırıldılar. Bu devletin parti devleti haline dönüştürülmesinden başka bir şey değildir. Çok da üzücü bir olaydır. Kaymakamsa devletin kaymakamı muhtarsa da devletin muhtarıdır. Elbette orada yaşayan insanların siyasi görüşlerine göre hizmet götürülmemesi gerekir. Herkesin bir siyasi görüşü olabilir. Baskı yapıldığını söyleyen muhtarlarda oldu. Biz bunları yaşadık. Bir Aydın’da valiliğin MHP afişini devlet gücüyle indirip mahkemede suçlu olduğunun anlaşılıp kaybetmesi de bunun bir göstergesidir.”
Hayır demek kolay değildir
Referanduma gidilen süreçte partizanca nahoş tavırlar sergilendiğini söyleyen Aziz Aslan, bunların hiç hoş olmadığını, bugüne kadar ülkenin gördüğü zararın sert ve sivri siyasetçiler yüzünden gördüğünü kaydetti.
Bu düşünceler ışığında MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli’nin son 15 yıllık siyaset tarihinde referandumun siyasi parti seçimi olmadığı düşüncesiyle mecliste grubu bulunan partiler içinde en az miting yapan genel başkan olduğunu söyledi. Mübarek Ramazan ayının çok sıcak olduğunu insanların mitinge gelip gitmelerinin sıcakta bir parti liderini dinlemelerinin kolay bir şey olmadığını hatırlatan Aslan; “Genel Başkanımız insanlarımızı bu eziyete sokmamak için ortamın daha fazla gerilmemesi düşüncesiyle az miting yapıp kısa salon toplantıları ve televizyon konuşmalarıyla propaganda dönemini bitirdi. İnsanların psikolojisinde birşeyi danışmak danışılan insanlara hoşnutluk verir. Referandum da millete anayasanın değiştirilip değiştirilmemesi gerektiği soruldu. Konum olarak bu soruyu hükümet sordu. İnsanlarımız hükümetin sorduğu soruya sıcak bakmaları gerektiği iç güdüsü vardı. Oy pusulasında evet beyaz hayır kahverengi idi. Hayır zaten başlıca olumsuz bir kavram. Hayır demek kolay değil evet demek her zaman kolaydır. Evet demek durumu kabullenmektir. Demokrasi gelecek bunda ne var değişecekse değişsin, zaten ülke de bir şey olmuyor anlamında bir başka partiye oy verecek olan insanlarda evet verdiler. Eski ülkücü adıyla MHP’de 12 Eylül de çile çekmiş olan insanların bir kısmı da kandırıldı. Bunlara yönelik özel programlar kullanıldı. Bunlara girmek istemiyorum ama bu samimiyetsizlikler milletin gözünde cerayan etti. Başbakan’ın MHP’liler için geçmişte söylediği sözler ortadadır. MHP’lileri kardeş, arkadaş edinmeye kalkması tamamen referandum oylamasına yönelik göstermelik tavırladır. Başka bir şey değildir. Bunu zamanı geldiğinde yine göreceğiz. Tarih tekerrürden ibarettir her şey asılan döner. Ben bundan sonra genel seçimlerde halinden memnun olmayan her kesimin az biraz okuyan insanlarımızın gelecek nesilleri düşünen vatandaşlarımızın oylarını verirken evet hayır oylamasını dikkate almadan tamamen ülkenin geleceğini düşünerek oy kullanacaklarını düşünüyorum.” dedi. (Kocatepe)