Ana Sayfa Arama Galeri Video Yazarlar
Üyelik
Üye Girişi
Yayın/Gazete
Yayınlar
Kategoriler
Servisler
Nöbetçi Eczaneler Sayfası Nöbetçi Eczaneler Hava Durumu Namaz Vakitleri Gazeteler Puan Durumu
WhatsApp
Sosyal Medya
Uygulamamızı İndir
Hasan ÖZPINAR

Gecek Tren İstasyonu’na ne zaman bakılacak?

Hasan Özpunar 3 Aralık 2010 Cuma 02:00:00
  Geçtiğimiz günlerde Haydarpaşa Tren İstasyonu’nun yanışını üzüntü içinde izledik. Yıllar yılı İstanbul yolculuklarında treni tercih eden ve bir de rahmetli babamın 10 yıl çalıştığı bir tarihi mekan olunca ister istemez trenin her yaklaştığında içimin ürperdiği mekan. Bir kıvılcımla böyle yanıp gidiyor işte.
Yaş itibariyle pek hatırlamasam da Haydarpaşa açığında denizin ortasında batık bir geminin su üstünde kalan burun kısmını o yıllarda sıkça görürdük. Nedenini sorduğumuzda bir tanker geminin patladığını, batığında orada öylece durduğunu söylerlerdi. Aklımız ermeye başladığında bu geminin 1979 yılında infilak eden Romen akaryakıt tankeri ”İNDEPENDENTA” olduğunu öğrendik. Uzun yıllar burada bekleyen batık, sanırım 1992 yılında kaldırıldı ve boğaz bir hayalet gemiden kurtuldu.
Demiryolu dedik de Afyonkarahisar’ı demiryolu ile bir şehre bağlama hayali kaynaklara göre İzmir güzergahında 1879 yılında gerçekleşmiş ve İzmir -Kasaba (Alaşehir)-Uşak demiryolu hattı ilimize kadar uzanmış. Bu hattın son noktasına da bugün İzmir İstasyonu dediğimiz tarihi gar binası yapılmış. (Bu bina ile aynı tarihlerde inşa edilen Balıkesir İstasyon binası da bizimkiyle bire bir aynıdır). “Smyrna Cassaba Railway” (SCR) adlı İngiliz şirketi tarafından yapımı tamamlanan bina 1895 yılında İstanbul Hattı ve İstasyon binasının açılışına kadar önemini korumuştur.
Bu istasyon binaları yerini zamanla yeni yapılan binalara bırakmıştır. 1939 yılında yapımı tamamlanan Ali Çetinkaya Gar binası da bunlardan biridir.
Afyonkarahisar’ı tanıtıcı eski yayınlarda özellikle vurgulanan bir cümle hep dikkatimi çeker: “Şehrin önemli kaplıcalarından Gazlıgöl ve Gecek’e banliyö trenleri çalışır” Pek çok kişinin hatıralarında yer etmiştir. Gecek Hamamları’na trenle giderek hem hamama girmek, hem o güzel ağaçların içerisinde Balıklı Çeşme’nin yanında piknik yapmak ve bir de çocukların Araplı deresinde tutması.
Çok uzun yıllar var ki hamamlara ayrıca bir tren çalışmıyor. Çalışmasını gerektirecek bir durum da kalmadı zaten. Bindiğiniz minibüsler sizi 20 dakikada Ömer-Gecek veya Gazlıgöl’e ulaştırıyorlar. Hamamlar değişti, termal turizm merkezine, kaplıcalara dönüştü. Devre mülkler, villalar her yeri sardı. Fakat o sahipsiz binalar, eski istasyonlar harabe olmaktan kurtulamadı.
Gecek Hamamlarının içinde yıllarca gidip gelenleri ağırlayan o güzel İstasyon binası bugün ne halde bilir misiniz? 1900 yılı başındaki haliyle Sultan II.Abdülhamid’in fotoğraf koleksiyonuna giren yapı bugün tam bir harabe halinde.Taban tahtaları sökülmüş, duvarları her çeşit yazıyla doldurulmuş ve kazma darbeleri ile yıkılmış belki de her eski yapıda define arama hastalığına tutulanların gazabına uğramış. Dış duvarında sadece eski ve yeni rakamlarla 47 yazısı okunmakta. Belki onlarda kadir bilmez biri tarafından sökülecekleri günü beklemekte.
TCDD yetkilileri neden bakmaz bu tarihi yapılara anlaşılır değil, son yıllarda istasyon binalarındaki bakım ve iyileştirme çalışmalarını görünce acaba buralara sıra gelir mi diyoruz fakat anlaşılan o ki Gecek’teki yapı gözden çıkarılmış. Kim bilir belki de Gecek Kaplıcaları işletmecisi buraya el atar da dinlenmeye gelenlerin oturabilecekleri güzel bir mekan ortaya çıkar.
Laf istasyon binalarından açılmışken bir diğer hususta halen kullanılan bazı binaları süsleyen Çanak antenler !..TCDD bünyesindeki binaların Korunması Gerekli Tarihi Yapı olarak tescili var mıdır bilmiyoruz ama yoksa da bir an önce tescillendirilmesi zaruridir. 100 yılı aşkın bir zamandır varlığını sürdüren bu binalar bir bakıyorsunuz tam pencere önünde duvara monteli bir çanak anten. Çatıya koymaktansa pencere yanına çakalım hem kablo masrafı olmaz hem de elimizin altında olur diye düşünenler oturuyor galiba bu binalarda.
1926 yılında Gazlıgöl’e gelen bir Alman profesör, Richart Hartman anılarında şöyle der;
“Buradaki evlerin görüntüsü çok fakir ve batılı insanların bir gün bile kalmaya tahammül edemeyecekleri bir yer. Pencerelerinde cam yerine kağıt yapıştırılmış evler. Biraz uzakta bu evlerle karşılaştırıldığında saray sayılabilecek istasyon binası.”
Alman profesörün diğer evlerle karşılaştırınca saraya benzettiği eski istasyon binası bugün lojman olarak kullanılıyor ve pencerelerini de yukarda bahsettiğim gibi çanak antenler süslüyor.
Bünyesinde çok fazla tarihi yapıyı barındıran TCDD bu yapıların envanterini çıkartmış mıdır bilmi-yoruz. Fakat acilen bu yapılarla ilgili bir birim kurulmalı ve bu yapılar asli hüviyetine döndürülmelidir.
İzmir İstasyonu gibi bir tarihi yapıyı lojman olarak kullanmak yerine kültürel bir mekan haline dönüştürülmesi uygun olacaktır.
Haydarpaşa’dan çıktık buralara geldik

YAZARLAR
TÜMÜ

SON HABERLER