Futbolla geçen bir ömür – Kocatepe Gazetesi
Afyonkarahisar futboluna yarım asırdan fazla bir süredir katkı sağlayan deneyimli spor adamı ve eğitimci Agah Bıyıkoğlu Gazeteniz Kocatepe'ye spor ve antrenörlük deneyimlerini anlattı. 7-8 yaşlarında topla tanıştığını belirterek Afyonspor tarihini kendi bakış açısından anlatan Bıyıkoğlu muhabirimiz Ali Fuat Güçlüer'in sorularını cevapladı: Güçlüer: Hocam futbola nasıl başladınız?Bıyıkoğlu: Futbolla daha doğrusu 'top'la tanıştığımda yedi sekiz yaşlarında var, [&hellip]
Afyonkarahisar futboluna yarım asırdan fazla bir süredir katkı sağlayan deneyimli spor adamı ve eğitimci Agah Bıyıkoğlu Gazeteniz Kocatepe’ye spor ve antrenörlük deneyimlerini anlattı. 7-8 yaşlarında topla tanıştığını belirterek Afyonspor tarihini kendi bakış açısından anlatan Bıyıkoğlu muhabirimiz Ali Fuat Güçlüer’in sorularını cevapladı:
Güçlüer: Hocam futbola nasıl başladınız?
Bıyıkoğlu: Futbolla daha doğrusu “top”la tanıştığımda yedi sekiz yaşlarında var, yoktum. Evimizin bulunduğu Yukarıpazar Mahallesi’nin sokak ve caddeler oyun yerleriydi bizim için. Özellikle Yukarıpazar Mescidi’nin önü… Bu düz ve oldukça geniş alan, mahallemizin çocuklarının toplandığı, birdir bir, saklanbaç, kovboyculuk ve de top oynadıkları bir yerdi. Top dediğimiz de bugünkü futbol topuna benzemeyen, lastikten yapılmış bir şeydi. Ben hiç oynamadım ama Çavuşbaş Mahallesi çocuklarının büyükbaş hayvan bağırsağından şişirilmiş yarı yuvarlak topa benzer “kavuk” dedikleri bir nesneyle oynadıklarını görmüştüm… Mahallemizin diğer çocukları gibi ben de Cumhuriyet İlkokulu’na başladım. Okulun bahçesi “teneffüse” çıktığımızda “top sahasıydı” artık bize… Okul çıkışlarında ve tatil günleri de Millet Hamamı önü ve Yukarıpazar Karakolu karşısındaki Karanlık Dede Sokağı’nda sürdürüyorduk maçları. Kaleler için dört taş yetiyordu. Bazen ceketleri koyuyorduk bazen de lapçınların üstüne giydiğimiz lastikleri… Hava kararınca biten maçımızdan sonra eve geldiğimizde, unuttuğumuz ceketleri veya lastikleri almak için top oynadığımız yere geri gittiğimiz çok olmuştur. Bir tarafımız Hıdırlık, bir tarafımız Afyon Kalesi… Hemen her gün in çık, in çık… Hemen her gün top… Dar ve taşlı topraklı sokak ve caddelerde başa baş dişe diş oynadığımız oyunlar, maçlar… Bu hareketli ve zorlu yaşam, küçük yaşlarda bize doğal olarak hareket eğitimi vermiş, koordinasyon, çeviklik ve çabuklukluğumuzu, top tekniğimizi de geliştirmişti… (Bu futbol terimlerini ben yıllar sonra antrenörlük kurslarında duyacaktım ilk kez)
Güçlüer: Hocam ilk formayı hangi takımda giydiniz?
Bıyıkoğlu: Şimdiki “Kadınlar Pazarı”nın arkasındaki 30×40 metre boyutlarında boş bir alan bizim hemen her gün çevre mahallelerdeki çocuklarla top oynadığımız bir yerdi. İşte o yıllarda Afyon Gençlerbirliği kulübünden ayrılarak sarı-kırmızılı Doğanspor’a geçen futbolcu ağabeylerimizden Kunduracı Kamil Çoban, Celal Tunca, Çeçin Hoca lakaplı Mehmet Cirit orada bizi görüp Doğanspor’a aldılar… Bugün hepsi rahmetli olan bu futbolculardan Kamil ağabey çok sert ve geçit vermezdi, keza “zandi” lakaplı Celal ağabey de öyle.. Çeşin Hoca, kırk yaşlarına kadar futbol oynadı, çok süratliydi; centilmenlik ve sportmenliği ondan öğrendim… Kamil Çoban, Celal Tunca ve Mehmet Cirit, Doğanspor takımının tecrübeli üç ismi hem yönetici hem de futbolcuydular. Çeşin Hoca derlerdi Mehmet Cirit’e… Ne demek nedendir bilmiyorum; ama. Kamil Ağabey kunduracı-sayacı bir usta, Mehmet Ağabey de Kadınlar Pazarı civarında hazır elbise satan bir esnaftı. Evi buraya yakın olan ve sonradan Doğanspor, Çimentospor ve Kütahya Şekerspor’da futbol oynayan “kula” lakaplı ciğerci Hidayet de bizimle oynardı. Yine bizim adeta toplanma yerimiz olan burada İhsan Mesci’nin getirdiği futbol topu ile maçlar yapardık. Zira çoğumuzda beş kuruş bile olmazdı. İhsan’da ise para eksik olmazdı. Nitekim üniversite öğrenciliğim sırasında kendisinden on lira yirmi lira borç aldığım çok olmuştur…
Güçlüer: İlk antrenmanlar veya o zamanın ilk çalışmalarını anlatır mısınız?
Bıyıkoğlu: Afyon Lisesi’nden mezun olup da Ankara’ya üniversite, için giden ve Gençlerbirliği formasını giyen Kaya Öztekin o zamanki futbol dünyamızın bir idolüydü… Sömestr tatillerinde yaptığımız özel maçlarda yanında oynamıştım… Sonradan Hakimlik ve Avukatlık yapan bu ağabeyimizle Afyonspor’la Adıyaman’a giderken karşılaştım. Maça geldi bizimle… Bu yaşlarımda mahallemizde birlikte top oynadığımız arkadaşlarımdan Ahmet Özbay’la, sarı kırmızı renkli Doğanspor’da oynadık. Futbola elverişli bir fiziki yapıya sahip, her iki ayağı ile çok sert şutlar atabilen, kafa vuruşları isabetli bir futbolcuydu Ahmet. Hemen her gün birlikte antrenman yapardık. Doğanspor’a başladığımız ilk yıllarda bugünkü stadyumla spor salonu arasında, çeşitli spor aletleri vardı. Barfiks, tırmanma merdiveni bir de halatlara bağlı çemberler… Biz de bu çemberlerin içinden ayağımızla attığımız topları geçirmeye çalışırdık. Zamanla bu işte başarılı olunca çemberleri sallayıp şut atmaya başladık. Afyon genç karmasında da oynadık birlikte. Manisa’da genç karmalar maçlarında dikkati çekmişti oynadığı futbolla. Daha sonra gittiğimiz Isparta’da şampiyon olup da Ankara 19 Mayıs Stadı’nda ilk gece maçı yapan Afyonlu futbolcular arasına girdik. Bu maçlar sonrasında Ahmet ve Abdurrahman Öksüz o zamanların ünlü hocalarından Sabri Kiraz’ın çalıştırdığı genç milli takım kampına çağrılmışlardı. Ben, Ahmet Özbay, Mikro Mustafa (Özgüven), Abdurrahman Öksüz ve İhsan Mesci hemen her gün birlikte top oynardık. İhsan Mesci iyi bir futbolcu ve çok renkli bir kişilikti. Afyon’un ünlü kahvehanelerinden biri olan “Kristal”i çalıştırırlardı kardeşleriyle. Biz de müdavimdik oraya… Maçlar sırasında bile yaptığı hareket ve esprilerle herkesi neşelendiren Mesci ile dostluk ve arkadaşlığımız onun vefatına kadar sürdü. Unutulmaz bir insandı İhsan Mesci… Abdurrahman Öksüz, sınıf arkadaşımdı Afyon Lisesi’nde… Ben İstanbul Türkoloji’ye girdim O da Hukuka… Önce Avukatlık yaptı Afyon’da sonra da çeşitli yerlerde ve Ankara’da noterlik. Ahmet Özbay, benim üniversiteye başladığım yıllarda askerliğini bitirdi ve çimento fabrikasına girdi. Bizim kuşağın idolü “kaleci Hamdi Ağabeyin” (Aliç) Çimentospor’a almak istiyordu zaten onu… Uzun yıllar oynadı Çimentospor’da. Ahmet’in Kardeşleri Süleyman ve Lutfi Özbay benim çalıştırdığım Afyonspor genç takımında oynadılar. Lütfi Altınordu’da oynadı sonraları. Lisenin hemen iki yüz metre kadar aşağısında Vali konağının arkasında “eski saha” denilen bir alan vardı ki futbol oynamaya elverişli bir yerdi. Kısa süre sonra sınıf takımı kurarak bu sahada maçlar yapmaya başladık. Stadyum uzaktı ve bugünkü konumunda değildi. Maçları izliyordum orada; fakat mahalle aralarında, kadınlar pazarı sahasında, Yaman Apartmanının arkasındaki arsalarda bazen de müzenin önündeki alanda… (Müze o zamalar Gedik Ahmet Paşa Camii yanındaydı.) İhsan Mesci’yle arkadaşlığımız bu yıllarda başlar. Bize göre daha fazla parası olan İhsan alırdı futbol toplarını… Ve de kaptan oydu… Salim Dikmen’le de aynı sınıftaydık, Salim de Afyon Gençklik’te oynadı sonraları…
Güçlüer: O zamanlarda Afyonkarahisar’da hangi takımlar vardı hocam?
Bıyıkoğlu: Ortaokul üçüncü sınıftayken Doğanspor’un kaptanı Kamil Ağabey gördü beni ve çağırdı ve o yıl giydim sarı kırmızılı formayı. Yıl 1958-59… Giyiş o giyiş. Doğanspor formasını giydiğim yıllarda Afyon’da; Demirspor, Doğanspor, Kalespor, Afyon Gençlerbirliği, Esnafspor, Çimentospor, Çetinkayaspor, Havagücüspor ve Karagücüspor, takımları vardı. Daha sonraları Kalespor ve Esnafspor birleşerek Kocatepespor kulübünü kurdular. İşte ben o yıllarda ta Afyonspor genç takımının antrenörlüğünü üstlendiğim zamana kadar futbol oynadım. Çok güzel, çok renkli ve dostluk, arkadaşlık centilmenlik dolu futbol vardı o zamanlar. Çetinkayaspor’un Başkanı İhsan Akıntürk (Uzun İhsan) ise başka bir güzel insandı. Pür amatör, herkesin sevdiği bir yönetici “Uzun İhsan”la ilgili çok anılar vardır.
Güçlüer: Peki hocam Afyonkarahisar’da o zamanın futboldaki başarılı isimleri kimlerdi?
Bıyıkoğlu: Bugün Atatürk Spor Tesisleri adıyla anılan alandaki stadyuma önümde yuvarlanan küçük topun arkasından tesadüfen gittiğimde dokuz on yaşlarında bir çocuktum. Yani 1953-54’lü yıllar. Yukarıpazar Mahallesi ve civarında top oynadığımız yıllar. İşte stadyum denilen ve benim yaşamımın vazgeçilmez bir parçası olacak büyülü yeri o zaman gördüm. Ordu Bulvarı-stadyum kavşağının olduğu yerden hastaneye gidilirdi o zamanlar. Ankara-İzmir yolu yoktu henüz, Çimento fabrikası da… Haşhaş veya buğday tarlalarıydı buralar. İstasyon Caddesi üzerindeki dayımların evinden çıkıp da ayağımdaki lastik topun arkasından koşarken tel örgülerle çevrilmiş yarı yeşil yarı toprak bir alanda mavi beyaz formalı bir takımla kırmızı siyah çizgili formalı bir takımın maç yaptığını görünce izlemeye başladım maçı. Mavili takım Eskişehir Havagücü kırmızı siyahlı takım da Afyon Gençlerbirliği imiş… “hususi maçmış” (Hazırlık Maçı) bu. Kale ağları yoktu ve top sık sık auta gidiyordu, ben de kale arkasında hem top topluyor hem de maçı kaçırmıyordum. 5 numaralı uzun dalgalı saçlı sonradan adının Adnan olduğunu öğrendiğim futbolcunun kafa vuruşları dikkatimi çekmişti. Hiçbir hava topunu kaçırmıyor kornerden gelen topları en az 30-40 metre uzağa atıyordu. Rakip kaledeki korner atışlarına da gidiyor ve çok sert kafa vuruşları yapıyordu… Futbol yaşamımda gördüğüm en iyi kafa vuranlardan biriydi Adnan Ağabey, (Bu ağabeyimiz o yıllarda bir cinayete kurban gitti ve ben ilkokul üçüncü sınıfındayken cenazesine katılmıştım. Bütün Afyon ağlamıştı ardından) keza daha sonra Çimentospor’da oynayan Kemal Tezcan da hem iyi kafa vurur hem de müthiş röveşata atardı. Kocatepe’de birlikte oynadığımız siyahi futbolcu arkadaşım Çivrilli Ruhi gibi kafa vuruşu yapan ve Kemal gibi röveşata atan bir futbolcuya rastlamadım henüz… Yine bu dönemde Afyon’daki efsane futbolculardan biri de sonraları “jet Hakkı” diye anılan Hakkı Yeşilçimen’dir. Hakkı Abi, askerliği sırasında Kayseri Havagücü’nde oynamış… Ben onu ilk kez Afyon Karagücü’nde gördüm. Lisanslı futbolcu değildim daha. Çimento Fabrikası açılıp da Çimentospor kurulduğunda fabrikaya girdi bu takımın formasını taşıdı uzun yıllar… Doğanspor (27 Ağustos) takımının sarı kırmızı formasını giydiğim yıllarda karşılıklı oynadık… Çok efendi bir futbolcuydu. Hiç faul yaptığını görmedim diyebilirim. (Faul kelimesi yoktu o zamanlar, ayıcılık denirdi; “İyi futbolcu faul yapmaz” anlayışı hakim ve geçerliydi) Şoförlük yapıyor personeli fabrikaya getirip götürüyordu. Mübalağa etmiş olmayayım, bu 2017 yılı dahil bırakın Afyon’u Türkiye’yi; dünyada bile onun gibi hızlı ve bu hız sırasında top sürebilen şut atabilen bir futbolcu görmedim. Yalnız kafa vuruşları zayıftı “Jet Hakkı’nın”. 19 Mayıs Bayramları sırasında yapılan 100 metre yarışlarına maçların devre arasında katılır, birinci olurdu açık ara ve ikinci devrede de maça devam ederdi…
AFYON’DA PROFESYONEL
İLK FUTBOL TAKIMI: AFYONSPOR
Güçlüer: Hocam peki Afyonkarahisar’ın ilk profesyonel takımı hangisiydi?
Bıyıkoğlu: 30 Ocak 1967’e Afyonspor için yapılan büyük toplantının ardından Afyonspor kurulur. Bu sürçte zamanının Vali, Belediye Başkanı ve İl yöneticilerinin büyük katkıları olmuştur. Ayrıca Kocatepe Gazetesi’nin Yazı İşleri Müdürü İbrahim Küçükkurt’un gayretleri kuruluşa hız kazandırdı. 30 Ocak 1967’de Afyonkarahisar’da büyük bir toplantı yapılır. O toplantıda Afyonspor’un kurulması için bir “müteşebbis” heyetin seçilmesi kararlaştırılır. 31 Ocak 1967’de, müteşebbis heyet, bir toplantı daha yapar. 1 Şubat 1967’de Kocatepe Gazetesi’nde şu manşeti görürüz: “Bütün Afyonluların arzu ettiği Afyonspor kuruldu”
MÜTEŞEBBİS HEYET KURULDU
Haberin içeriğinde şunlar yazar:
“Bugün resmi formaliteleri ikmal edilecek Afyonspor’un tescil muamelesi için Vali Balkan, Ankara’ya gidecek. Müteşebbis heyet, dün ilk toplantısını samimi bir hava içerisinde yaptı.”
Afyonspor’un Kurucu İdare Heyeti’nde, dönemin Belediye Başkanı Asım İzmirli, Ticaret ve Sanayi Odası Başkanı Veli Başaran, Topraksu Ekip Başmühendisi Erdoğan Bayık, Bayındırlık Müdürü M. Berker Abi, YSE Müdürü Mehmet Serteser, Tüccar Terzi Mustafa Özgündüz, Ticaret ve Sanayi Odası Umumi Katibi Mustafa Akkent, Beden Terbiyesi Bölge Müdürü Muammer Gökemre ve Kocatepe Gazetesi Yazı İşleri Müdürü İbrahim Küçükkurt yer alır. 1 Şubat 1967 tarihli haberin sonu dikkat çekicidir:
“Gayret, gayret ve büyük başarı…”
Afyonspor’un kurulmasına ilişkin haber, büyük yankı uyandırır.
O günlerde “Her şey Afyonspor için” sloganı kullanılır, vatandaşlar Afyonspor’a üye olmaya davet edilir. Bu davet yerini bulur ve kulüp için açılan banka hesabına para yatırılmaya başlanır. Şehrin çeşitli bölgeleri, Afyonspor’un rengi olan mor-beyaz bayraklarla donatılır.
Nitekim 4 Şubat 1967 tarihinde de Kocatepe Gazetesi’nde “Afyonspor’un kuruluşunun heyecanı, şehrimizde bayram havası yarattı” denilerek durum özetlenir.
Güçlüer: İlk profesyonel takımı Afyonspor’un mücadele ettiği lig hangisi?
Bıyıkoğlu: Afyonspor’un 2. Milli Lige alınmasında önemli bir rol oynayan zamanın Futbol Federasyonu Başkanı Orhan Şeref Apak, Afyon’a geldiğinde büyük bir coşku ve heyecanla karşılandı. Yüzlerce kişi Orhan Şeref Apak’ı omuzlarda taşıdı, kurbanlar kesildi, her taraf mor beyaz renkli bayraklarla donandı… Büyük bir coşku ve heyecan içindeydi Afyonlular… Ferah, Oruçoğlu, Emirgan kahvelerinde, Kocatepe Spor Kulübü ve Çetinkaya Spor Kulübü lokallerinde, Emek sineması ve otelinin önlerinde geç saatlere kadar konuşuluyordu Afyonspor… (Bugün bu kahvehanelerin yerlerine iş merkezleri ve çarşılar yapılmıştır. Emek oteli ve sineması da vilayet binasıyla beraber yıkılmış olup yerleri kent meydanı projesinde kullanılıyor.)
Güçlüer: İlk takımın oyuncuları kimdi?
Bıyıkoğlu: Yeni kurulan takımın kadrosunu oluşturmak amacıyla transfer çalışmalarına başlandı. Bir taraftan da futbolcu seçmeleri yapılıyordu. Afyon’da yeni bir profesyonel takım kurulduğunu duyan pek çok futbolcu akın etmeye başladı Afyon’a. Bu seçmelerde çevre illerden gelen futbolcuların karşısına bir takım çıkarma işi de çok zaman bana düşmüştür. Çünkü futbola başladığım ve henüz on dört on beş yaşlarındayken formasını giydiğim Doğanspor takımına Yukarıpazar Mahallesi’nin gençlerini getirmiş ve antrenman yaptırmaya başlamıştım onlara. Takım kaptanımız Kamil Ağabey ve Celal Ağabeyler de benim bu hevesimi kırmamışlar takımın antrenörlüğünü vermişlerdi sanki. Doğanspor 27 Mayıs 1960 ihtilalinden sonra 27 Ağustos adını aldı. 1963’te Afyon Lisesi’nden mezun olduktan sonra İstanbul Üniversitesi Edebiyat Fakültesi’nde Türkoloji okurken FB, GS, BJK takımlarının antrenmanlarını izler notlar alırdım ve tatillerde takımı çalıştırıp sezonun ilk maçlarında da oynardım. Zamanın yabancı antrenörlerinin antrenman drilleri, taktik, teknik ve kondisyon çalışmaları bende antrenörlük hevesini kamçılamıştı. İşte Afyonspor’un futbolcu seçmelerinde bu niteliklerim ön plana çıkmış Ferah Kahvesi’nde yaptığım Afyonlu futbolculardan oluşan takımlara karşı, seçilmeye gelen oyunculardan oluşan takımların oyuncu seçme amaçlı maçlarını organize eder kendim de oynardım… Bu maçları kenardan izleyen antrenör Zekai Selli Hoca, Kazım Gürer, İbrahim Karayiğit ve öteki yöneticiler seçilen futbolcularla transfer pazarlıklarına başlardı. Maçları izleyen yüzlerce taraftar da alkışlarla hangi futbolcunun alınmasını istediklerini belli ederlerdi. Bu süreçte Afyonspor’da oynayacak beş altı futbolcunun takıma alınmasında rolüm olduğunu söyleyebilirim… Bu denemeler sırasında sert ve agresif futboluyla dikkati çeken İzmirli Vahdet uçarak kafa vuruşları, röveşatalarla seyircileri coşturuyordu; yine aynı denemede sol ayağını iyi kullanan ve süratli bir futbolcu Ayhan da beğenilerek transfer edildi. Bu iki İzmirli futbolcu Afyon’dan evlenmişler ve takıma çok yararlı olmuşlardır. Konya’dan garip Ahmet, kaleci Muzaffer (uçan manda), bunlar arasındadır. Muzaffer Konya’da çeşitli amatör takımlarda antrenörlük yaptı. Buradan futbolcu götürdü. TÜFAD Başkanlığım sırasında Afyon’da açtığımız antrenör kursuna kursiyer getirdi. Muzaffer’in birkaç yıl önce vefat ettiğini duydum Allah rahmet eylesin. 2. Milli Lige fırtına gibi başladı Mor-beyazlılar. Kaleci Metin Türel, Güngör Tetik, Aykut, Sezai, Burhan Geçer gibi tecrübeli kramponlar ses getirdiler bu ligde. Antrenör Zekai Selli de orta sahada oynuyordu… Metin Türel 1992’deki Teknik direktör kursunda hocam oldu.. TÜFAD başkanları toplantılarında Afyon’u sorardı bana…
Güçlüer: Hocam antrenörlük hayatınız nasıl başladı?
Bıyıkoğlu: Ertesi yıl Afyonspor’a oyuncu yetiştirmek amacıyla bir genç takım kuruldu. Bu takımın antrenörlüğünü üstlenmemi o zaman Genel Kaptan olan rahmetli Efsane Avukat ve Futbolcu Attila Kurtbaş istedi. Deplasmanlı gençler ligine katıldık ve pek çok genci kazandık. Yirmili yaşlarda ve genç takım hocalığı yaptığım sıralarda takımın antrenörsüz kaldığı zamanlarda takımı antrene ediyor ve maçlara çıkarıyordum. O yıllarda henüz antrenör lisans mecburiyeti yoktu. Daha sonraki yıllarda çeşitli kurs ve seminerlere katılarak antrenör lisansları aldım. Yaklaşık yedi yıl süren bu ilk Afyonspor döneminde yüze yakın futbolcu giydi mor-beyaz formayı. Hepsinin birer hikayesi vardır elbet. Bunların çoğu il dışındandı. Çeşitli vesilelerle karşılaştığımızda, o güzel eski günleri anıyoruz…
>> Ali Fuat GÜÇLÜER’in Özel Röportajı’nın devamı yarın