Faiz Allah ve Resulü'ne karşı harptir
Ramazan'da İkindi Sohbetlerinin 11'ncisi 6 Haziran Salı akşamı saat 18.00'de AKÜ İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi'nden Doçent Dr. Kamil Güngör tarafından 'Faiz Ekonominin Vazgeçilmezi midir?' başlığında sunuldu. Gedik Ahmet Paşa Medresesi'nde (Taş Medrese) sürdürülen program başlangıcında AKÜ İslami İlimler Fakültesi'nden Öğretim Görevlisi Kadir Yıldırım tarafından Kur'an-ı Kerim tilavetinde bulundu.1789'DA FAİZ HUKUKEN KABUL GÖRDÜAKÜ İktisadi ve [&hellip]
Ramazan’da İkindi Sohbetlerinin 11’ncisi 6 Haziran Salı akşamı saat 18.00’de AKÜ İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi’nden Doçent Dr. Kamil Güngör tarafından “Faiz Ekonominin Vazgeçilmezi midir?” başlığında sunuldu. Gedik Ahmet Paşa Medresesi’nde (Taş Medrese) sürdürülen program başlangıcında AKÜ İslami İlimler Fakültesi’nden Öğretim Görevlisi Kadir Yıldırım tarafından Kur’an-ı Kerim tilavetinde bulundu.
1789’DA FAİZ HUKUKEN KABUL GÖRDÜ
AKÜ İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi’nden Doçent Dr. Kamil Güngör, “Faiz Ekonominin Vazgeçilmezi midir?” başlıklı sunumu gerçekleştirdi. Paranın takas ekonomisindeki güçlüğü insanların aşması amacıyla oluşturulup üzerine değer atfettikleri araca banknot denildiğini belirten Güngör; “Günümüz insanı artık internet ya da kredi kartlarıyla alışverişlerini yapmaktadır. Bunu hesabi bir şekilde görebiliyorlar. Bu anlamda banknotun yavaş yavaş kaybolduğunu söyleyebiliriz. Kur’an-ı Kerim’deki ilgili ayetten anladığımız üzere, faiz her dönemde hak dinlere yasaklanmış bir faaliyet türüdür. Ancak Yahudiler bunu dışarıda üçüncü kişiler bakımından Hıristiyanlar da özellikle 1500’lü yıllardan sonra reformlar yapıldığı için bu süreçte dinin günlük hayattan ayrıştırılmış olmasıyla süreç içerisinde yani 1700-1800’lü yıllara kadar yavaş yavaş insanların gündeminden çıktı. Özetle 1789 Fransız devrimi ile artık faiz hukuken de kabul gördü” dedi.
MUAMELAT ORTADAN KALKTI
1789 Fransız devrimi ile yaşanan sürece sekülerleşme, laikleşme denildiğini hatırlatan Doçent Dr. Kamil Güngör, önce sekilerleşmenin toplumda alt yapısı oluşturulduğunu belirtti. Sonrasında bu duruma hukuki zemin hazırlandığını ifade eden Güngör; “Din kurallarının devletin ve toplumun işleyişi bakımından İslam hukukunda muamelat dediğimiz ayağın kısmen de olsa bu dinlerde tamamen ortadan kaldırıldığını görüyoruz. Özellikle sanayileşme sürecinde aslında bu 1700’lü yıllardır ama 1492-1495’e kadar dayanır. Bu süreç ABD’nin keşfi, daha sonra matbaanın bulunuşuyla ilişkilendiriliyor. Ancak o dönemde Rönesans olarak ifade edilen gelişmelerin etkisiyle sadece kişi için değil de toplum için bir üretim süreci başladı. Bu süreç kaynak ihtiyacını doğurduğundan sömürgecilik bu dönemde hızlı şekilde hayata geçti” diye konuştu.
FAİZ İNSAN ELİYLE MEŞRULAŞTI
Geçmişte Hıristiyanlık ve Yahudilik dinlerinde haram, yasak olan faizin insanların eliyle meşrulaştırıldığına değinen Doçent Dr. Kamil Güngör, bunda kiliselerin rolünün sıfırlanması, arkasından özellikle laikleşme hareketleri bu neticeye yol açmıştır. Günümüz ekonomilerinin kabaca yüzde 90 üzerindeki kısmının kapitalizm tarafından temsil edildiğini dile getiren Güngör; “Kapitalizm kapital sermaye demektir. Dolayısıyla sermaye birikimiyle ilgili bir konudur. Bunun alternatifi yok mu? Bunun alternatifi şöyle var ya da yok diyebiliriz. Bilindiği üzere sosyalist ekonomi vardı. Bu bir alternatifti. Ancak Sovyetler Birliği’nin 1990’lı yıllarda, Çin’in 1970’li yıllarda bunu terk etmesi nedeniyle Çin 1978’de ekonomik olarak sosyalizmi terk etti. 1990’lı yıllarda da aynı şey Sovyetler Birliği bakımından geçerli oldu ve çöktü. Günümüzde var olan Kuzey Kore, Küba, Vietnam gibi bazı ülkelerin bunu temsil ettiği söylenemez. Dolayısıyla bunu alternatif olarak değerlendiremiyoruz” şeklinde konuştu.
İSLAM EKONOMİSİ
ÜZERİNDE ÇALIŞILMALI
İslam ekonomi modelinin bir potansiyeli olduğunu söyleyen Doçent Dr. Kamil Güngör, bu potansiyelin dünya civarında kabaca yüzde 10 olduğunu dile getirdi. Bu ekonominin yüzde doksanı dominant olarak kapitalizm tarafından temsil edildiğini aktaran Güngör şöyle konuştu: “Bu ekonomi 1990’lı yıllardan itibaren tamamen alternatifsiz kaldı. Tekel haline dönüştü. Ancak 1960’lı yıllardan itibaren gelişip zemin bulan ve adına İslam Ekonomisi dediğimiz faizsiz bankacılığın da merkezinde olduğu bir anlayış hızla yayıldı. Tabi bu hızı kendi içerisindeki hız olarak bahsediyoruz. Şu an itibariyle İslam ekonomisi olarak isimlendirdiğimiz bu sistemin bir alternatif değil bir tamamlayıcı olduğunu söyleyebiliriz. Sistem içerisinde bir alternatiftir ama şu anda bir sosyalizm gibi ekonomik alternatiftir diyemiyoruz. Buna dönük çalışmalar yapılması gerekiyor”
ŞİRKTEN SONRA EN BÜYÜK GÜNAH
İslam dininde en büyük günah olarak şirkin değerlendirildiğine dikkat çeken Güngör şunları söyledi: “Şirke ilişkin çok ayet vardır. Ama şirkten sonra en tehditkâr ifade Kur’an-ı Kerim de faize ilişkin gözüküyor. ‘Eğer siz faiz alıp vermekten vazgeçmezseniz Allah ve O’nun Resulüne karşı bir savaş içerisinde olduğunuzu bilin’ buyrulmaktadır. Bu çok ağır bir ifadedir. Dolayısıyla biz kendi içerisinde faizin bir takım gereklerini anlatmak yerine bunun sırrını anlamaya çalışmakta fayda var diye düşünüyorum. Faiz aslında yasaklanmıştır ama her dönemde vardır. Var olmaya devam etmiştir. Eskide Mısır, Sümer, Babil, eski Yunan Roma gibi büyük kültürlerde de faizi görüyoruz. Ancak faiz bu kültürlerde ve sistemlerde de kerih görülerek devlet kontrolü konulmuştur. Bu çerçevede mesela eski Mısır’da faizin ana parayı geçemeyeceği hükmü konulmuştur. Eski Yunan da bir limit belirlenmiş. Bilim denildiğinde akla gelen ilk kişiler olan Aristo ve Eflatun gibi kişiler faize kesinlikle karşı çıkmışlar. Faizin nihai olarak zenginlerle, fakirlerin arasını açacağını devletin selameti bakımından sorun teşkil edeceği yönünde görüş bildirmişler. Milattan önce bu yaşıyor” >> Burcu AYDIN’ın Özel Haberi