Evlilikte kadının hakkı öncelikle korunmalı
Afyon Kocatepe Üniversitesi (AKÜ) İslami İlimler Fakültesi'nde düzenlenen 'İslam Hukuku Paneli'nde 'Nikâh ve Talak' konuları tartışıldı. Panelde kadının hakkının korunması gerektiği vurgulandı AKÜ İslami İlimler Fakültesi Dekan Yardımcısı Yrd. Doç. Dr. Abdullah Damar'ın açış konuşmasıyla başlayan panelin başkanlığını ise AKÜ İslami İlimler Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Remzi Kaya yaptı.Panelde ilk olarak söz alan Arş. Grv. [&hellip]
Afyon Kocatepe Üniversitesi (AKÜ) İslami İlimler Fakültesi’nde düzenlenen “İslam Hukuku Paneli”nde “Nikâh ve Talak” konuları tartışıldı. Panelde kadının hakkının korunması gerektiği vurgulandı
AKÜ İslami İlimler Fakültesi Dekan Yardımcısı Yrd. Doç. Dr. Abdullah Damar’ın açış konuşmasıyla başlayan panelin başkanlığını ise AKÜ İslami İlimler Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Remzi Kaya yaptı.
Panelde ilk olarak söz alan Arş. Grv. Münir Yaşar Kaya, nikâhta velayet konusunu anlattı. Kaya yaptığı konuşmada evlenmede velayetin gerekli olup olmadığı konusunun tartışmaya açık bir konu olduğunu söyledi. Bütün mezheplerin evlenme akdinde velayete büyük önem verdiklerini ifade eden Kaya, “Çünkü Kur’an-ı Kerim’in ifadesiyle evlilik akdi ‘ağır ve mesuliyetli bir sözleşmedir.’ O halde bu ağır yük paylaştıkça hafifleyecek ve ortaya çıkabilecek problemlerin çözümünü bu paylaşıma paralel olarak kolaylaştıracaktır. Bu açıdan bakıldığında evlilik akdinde velinin ayrı bir yeri bulunduğu inkâr edilemez” dedi. Evlenecek kişinin velisinin o kişinin menfaatini koruyan bir yakını olarak onun problemlerini benimseyen ve bunu kendi sorunları ile eşdeğer konumda tutan bir konumda bulunduğunu ifade eden Kaya, şöyle konuştu:
“Ancak bu noktada velinin velayeti altında bulunan kişilerin evliliğinde yetki sınırının nereye kadar uzandığı problemi karşımıza çıkmaktadır. Her şeyden önce bütün mezhepler velayet yetkisiyle evlenecek kızın haklarının öncelikli olarak korunması noktasında görüş birliği içindedirler. Bu noktada kızın dengi ile ve emsal mehri ile evlenmesi asıldır. Bu hem kızın hem velilerin hem de akraba kızların haklarını korumaktadır. Böyle bir evlilikte Hanefiler velinin iznine gerek görmezlerken, diğer mezheplerde ise bu izin formaliteden ibarettir. Çünkü böyle bir evliliğe veli izin vermez ise yetkisini suistimal etmiş olacağından kızı, sıradaki veli evlendirecektir. Bu durumda anlaşmazlık çıktığında kızın dengi ve emsal mehri ile evlenmesi velinin haklarını koruma açısından yeterli olacağından kızın tercihi esas alınmalı, yetkinin diğer veliye geçmesi gibi bir formalitenin aile içi çekişmeleri beraberinde getirebileceği de düşünülerek velinin velayeti sona ermiş olmalıdır.”
EVLENMEK İSTEYENLER
BUNU DUYURMALI
Kaya, Hanefi mezhebine göre nikâhta velinin izni şart değildir denilerek, velinin haberi olmaksızın sadece iki şahidin huzurunda yapılan evlilikleri İslam’ın değerleriyle bağdaştırmanın zor olduğunu belirterek şöyle devam etti:
“Her şeyden önce nikâh akdi, kadının haklarını güvence altına almalıdır. Bu noktada iki tedbir önem arz etmektedir. Birincisi evlenmek isteyen gençlerin mutlaka ailelerine haber vermeleri ve evliliği ilan edip duyurmalarıdır. İkincisi de nikâhın tescil ve hukuki güvenceye alınmasıdır. Bu durumda veli izin vermese bile yapılan evlilik daha sonra ayrılmayla sonuçlanacak olursa kızın problemlerinin ailesi ve toplum tarafından kabulü daha kolay hale gelecek; tescil ile de kadının hakları güvenceye alınmış olacaktır. Veliler kızlarının evliliğinde mutluluğu arama dışında bir amaç gütmemeli ve dengi çıktığında bir başka saikle evliliğe engel olmamalıdırlar. Zira Hz. Peygamber, Hz. Ali’ye hitaben ‘Üç şeyi geciktirme. Vakti geldiğinde namazı, hazırlandığında cenazeyi, dengini bulunca evlenecek kızı’ buyurmuştur.”
EMİR DEĞİL, RUHSAT VAR
AKÜ İslami İlimler Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Remzi Kaya ise Müslüman ve gayrimüslimlerin nikâhı ile ilgili bilgiler aktardı. Kaya, Kuran’ı Kerim’in Maide suresinde Müslüman bir erkeğin gayrimüslim bir kadınla iffetli olması şartıyla evlenebilme ruhsatı verdiğini söyledi. Kaya, “Maide suresi beşinci ayetinde Müslüman erkeğe gayrimüslim bir kadınla, iffetli olmak kaydı şartıyla yani iffetini korumuş, hiçbir gizli veya açık dost edinmemiş, flört hayatı yaşamamış bir kadının mehrini ödemek şartıyla evlenme ruhsatı verilmiştir. Ancak Müslüman kız yoksa onlardan evlenme durumu söz konusu olmuştur” dedi. Kaya, “Müslüman erkeğe bu cevaz mezhebinin sağlam bir şekilde korunması ve çocukların�� Müslüman üzere yetiştirmek kaydıyla verilmiştir. Bu bir emir değil, bir ruhsattır” diye konuştu.
BOŞANMA, TAVSİYE EDİLMEZ
Afyonkarahisar Müftüsü Burhan İşliyen ise İslamiyet Peygamberi Hz. Muhammed’in boşanmayı helallerin en sevimsizi olarak tabir ettiğini söyledi. İşliyen, “Peygamberimiz ‘bir meşru mazeret olmamasına rağmen bir eş boşanmayı arzu ederse, boşanmaya teşebbüs ederse Allah ona cenneti haram kılar’ der” diye konuştu. Boşanmada şahit bulunması gerektiği konusunda 4 mezhepte şart olmasa da Kuran’da ayet bulunduğuna işaret eden İşliyen konuşmasını şöyle sürdürdü:
“İnsanın kullandığı lafızları çok önemlidir. Kur’an-ı Kerim’deki Talak suresi, Talak ile hükümleri düzenlerken şahit getirilmesini ister ama İslam hukukunda müştehidler arasında boşanma esnasında şahit 4 mezhepte şart koşulmaz. Hanefi, Maliki, Şafi, Hanbeli mezhepleri ister dağın başında olsun, ister karanlıkta, ister aydınlıkta, ister kalabalıkta, ister tek başına kocanın eşine karşı söylediği boşama anlamına gelen cümlelerin boşama sonucunu doğurduğu kanaatindedir.” (Kocatepe Haber Merkezi)