Etnik fitneciliğe karşı uyarı – Kocatepe Gazetesi
Türk Ocakları Şube Başkanı Doç. Dr. İsmail Demir, bin yıldan beri sürüp gelen birlikteliği devam ettirmekten öte, etnik iddialar bağlamında ayrışmaya yönelik çabaların ortaya konduğunu kaydetti. Demir, bu ortamda seçimlere gidilirken, etnik fitnecilerin yandaş ve sempatizanlarıyla oluşturdukları tuzaklara karşı “aklı duyguların önüne geçirmek suretiyle” görevlerin yapılması gerektiğini belirtti. İsmail Demir, Türk Milletinin tarihi bir dönemeçten [&hellip]
Türk Ocakları Şube Başkanı Doç. Dr. İsmail Demir, bin yıldan beri sürüp gelen birlikteliği devam ettirmekten öte, etnik iddialar bağlamında ayrışmaya yönelik çabaların ortaya konduğunu kaydetti. Demir, bu ortamda seçimlere gidilirken, etnik fitnecilerin yandaş ve sempatizanlarıyla oluşturdukları tuzaklara karşı “aklı duyguların önüne geçirmek suretiyle” görevlerin yapılması gerektiğini belirtti. İsmail Demir, Türk Milletinin tarihi bir dönemeçten geçtiğini vurguladı
“Hükümler ısrarla sıralandı”
Türk Ocakları Afyonkarahisar Şube Başkanı Doç.Dr. İsmail Demir yaptığı açıklamada, Başbakan Erdoğan’ın seçim otobüsüne eskortluk yapan polis aracına pusu kurulmasının sıradan bir terör eylemi olmadığına değindi. Bu saldırıyı kimin düzenlediğinin ortada olduğunu belirten Demir;
“Terör örgütünün bundan önce de benzer birçok eylemde yaptığı gibi, olayı üstlenmeyerek zihinlerde tereddüt ve karmaşa oluşturmak istiyor. Örgütün siyasî kanadı olan partiden de şu ana kadar herhangi bir açıklama yapılmadı. Taşıdıkları milletvekili sıfatını her fırsatta örgütün sözcülüğünü yapmak üzere kullanan, televizoyn ekranlarından eksik olmayan isimlerden de ses çıkmıyor. Buna karşılık demokratlık, liberallik yahut dindarlık adına Kürtçülük faaliyetlerini normal ve meşru sayan çevreler, eylemin terör örgütü ile bağlantısının bulunmadığını anlatmak ve insanları ikna etmek üzere seferber oldular. Televizyon ekranlarında ve yazdıkları gazetelerde hükümlerini ısrarla sıralamaya başladılar.” dedi.
“İstihbarat zaafı var”
Bu tarz değerlendirmelerin gerçekleri saklayarak hedef saptırmayı amaçladığını kaydeden Türk Ocakları Afyonkarahisar Şube Başkanı Doç.Dr. İsmail Demir, her şeyden önce terör örgütünün 15 yıldan beri THKP-C ile işbirliği yapmak suretiyle, Karadeniz’e inmeye çalıştığının bilindiğini ifade etti. Türk Ocakları Şube Başkanı Doç. Dr. İsmail Demir; “İki yıl kadar önce Tokat’ın Reşadiye ilçesinde aynen Ilgaz’da yaptıkları gibi yol üzerinde pusu kurarak askerî bir araca saldırı yaptıkları akıllardadır. Geçen Mart ayında Samsun’da, 07 Nisan’da Boyabat’ta polislere saldırı düzenlediler, görevlileri şehit ettiler. İstihbarat kaynakları Tunceli’den kırk kadar teröristin eylem yapmak üzere küçük gruplar halinde bölgeye sızdıklarını, dağlık ve ormanlık alanlara yerleşmeye çalıştıklarını tespit etti; valiliklere uyarı yazıları gönderildi. 26 Nisan’da Kastamonu ve çevresinde geniş bir operasyon düzenlenerek PKK’lıların izlerine ulaşılmaya çalışıldı. Buna rağmen bu eylemin yapılmış olması istihbarat zaafının varlığını ortaya koyuyor.” ifadelerini kullandı.
“Eylemden Kandil’in haberi var”
Terör örgütünün güvenlik güçlerinin her an enselerinde olduğunu bile bile bu eylemi yaparken, hükümete, siyasi partilere ve nihayet kamuoyuna bir mesaj ilettiğini ifade eden Türk Ocakları Şube Başkanı Doç. Dr. İsmail Demir; “Şehit sayısının bir olması yani olayın sayısal yanı önemli değildir. İçinde bulunmasa bile, sonuçta Türkiye Cumhuriyeti Devleti’nin Başbakanı hedef alınmıştır. Hangi şartlarda ve nerede olursa olsun bu tarz sansasyonel bir eylem yapacak güçte olduklarını göstererek seçim arifesinde örgüte moral verilmek isteniyor. Eylemden önce yol güzergahında ve çevresinde keşif yapılarak en elverişli yer seçiliyor. Olaydan hemen sonra geniş bir operasyon düzenleneceği bilindiğinden, en kestirme yollardan ormanlık alanda kaçıp gözden kaybolmaları sağlanıyor. Bu derece kritik bir eylemin örgütün en üst kademelerinin ve Kandil’in bilgisi dışında yapılması mümkün değildir.” dedi.
“Örgüt meydan okudu”
Terörist başının 26 Nisan’da avukatları vasıtasıyla bilinen mesajlarından birini daha verip “Bundan sonra olacaklardan sorumlu olmadığın.” ifade ettiğini hatırlatan Ocak Başkanı Doç. Dr. İsmail Demir; “Bilinen çevrelerin ısrarla tekrarladıkları safsatalar gerçeği gizleyemez. Örgüt Türkiye Devleti’ne, Hükümete ve Türk kamuoyuna meydan okumuştur. Üstelik bir taraftan örgütün eylem kanadı terör örggütü bu saldırıyı yaparken, siyasi kanatları da aldıkları talimat doğrultusunda işlevlerini yerine getiriyor. DTK’nın Diyarbakır’da yaptığı toplantıda, 12 Haziran seçimlerinde yeniden meclise girmeye hazırlanan Aysel Tuğluk ültimatom anlamına gelen ve hazırlanıp eline verilen bildiriyi oku-yor: ‘Kürtler Devlet’le olmuyorsa kendi demokrasilerini kendileri kurar; inkar isyanı büyütür.’ Bu sözlerle ne denmek istendiği gayet açıktır. Bir yandan kırsal alanlarda düzenlenen saldırılarla, diğer yandan hem Güneydoğu’da hem de Batı bölgelerinde ‘sivil itaatsizlik’ adıyla sergilenen kitlesel gösterilerle (sık sık Mısır ve Libya olayları anımsatılarak) isyan halinde oldukları beyan ediliyor. Hem örgüt sözcülerinin hem de yandaş ve sempatizan kalemlerin bu yapılanların başına demokrasi sözcüğünü eklemek suretiyle girişimlerinin demokratik eylemler olduğunu iddia etmeleri, meşrulaştırmaya çalışmaları gerçekleri gizleyemiyor. Tam tersine demokrasi sözcüğünü sık sık kullanarak bu evrensel değerin halk nezdindeki itibarını düşürüyorlar; inandırıcılığının kaybolmasına sebep oluyorlar.” ifadelerine yer verdi.
“Etnik iddialar
ayrıştırmaya yönelik”
Yüksekova’da, Hakkari’de caddelerde yürümenin dahi imkansız hale getirilmeye çalışılmasından duydukları rahatsızlıığı dile getiren Türk Ocakları Şube Başkanı Doç.Dr. İsmail Demir sözlerine şöyle devam etti: “Son birkaç haftadan beri buralarda çok çarpıcı ve düşündürücü olaylar yaşandı. İki uzman çavuş Yüksekova’da güpegündüz saldırıya uğrayıp şehit edildi; polisler linç edilmeye çalışıldı. Diyarbakır’da başka bir eylemde göstericiler polis arabasına saldırıp polislerden birini bıçakladılar. Seçimlere doğru bu saldırıların daha da yoğunlaşacağı, her fırsatta şiddete başvurularak, polis ve askerler hedef alınarak bölgenin terörize edileceği anlaşılıyor. Örgütün bu prog-ramının engellenmemesi durumunda, 12 Haziran’da bölgede sandıklardan demokratik tercihlerin çıkacağını düşünenler hayal görüyorlar. Etnik fitnenin yakın hedefi ülke genelinde genel bir yılgınlık ve bezginlik havası oluşturarak, seçimlerden hemen sonra gündeme gelmesi beklenen Anayasa değişikliğiyle, Türkiye’yi iki milletli ve yerel yönetim reformu adı altında federatif ilkelere göre düzenlenen iki merkezli devlete dönüştürmektir. Örgütün yani ayrılıkçı Kürtçü girişimlerin plan ve projeleri ortadadır. Bütün beyan ve eylemleri bin yıldan beri sürüp gelen birlikteliğimizi devam ettirmeye değil, etnik iddialar bağlamında ayrışmaya yöneliktir. Bu ortamda seçimlere gidilirken, etnik fitnecilerin yandaş ve sempatizanlarıyla oluşturdukları tuzaklara karşı ‘aklı duyguların önüne geçirmek suretiyle’ görevlerini yapmaları gerekiyor. Milletimizin tarihi bir dönemeçten geçtiğini görmek zorundayız.” (Kocatepe)