Ana Sayfa Arama Galeri Video Yazarlar
Üyelik
Üye Girişi
Yayın/Gazete
Yayınlar
Kategoriler
Servisler
Nöbetçi Eczaneler Sayfası Nöbetçi Eczaneler Hava Durumu Namaz Vakitleri Gazeteler Puan Durumu
WhatsApp
Sosyal Medya
Uygulamamızı İndir
Murat Arısoy

ET-MEYİN

Hükümet et ithalatı için Et ve Balık Kurumu’na yetki verdi. Malum.
Artık et ile ilgili şöyle haberler okuyabiliriz:
Hükümet et ithal etti.
Üretici feryat etti.
Muhalefet itham etti.
Tüketici önce isyan etti, sonra ihtar etti, ardından seyretti.
Hükümet ile muhalefet sözcükleri içine gizlenmiş “et” sözcükleri de bu tartışmanın işareti olabilir.
İşaret tahlilim doğru çıkarsa ok, hedefe isabet etmiş olur mu?
Futbolcular etten duvar ördü denir, klasik bir cümledir. ‘Etten duvar’ denilince hemen sorabiliriz:
“İthal etten mi, yerli etten mi?”
Büyüklerim, “Aman oğlum, etliye sütlüye karışma” der.
İyi de nasıl karışmayayım?
Daha ilkokulda –bizim zamanımızda ilkokul vardı, ilköğretim yoktu- bize öğrettiler:
Bazı hayvanların hem etinden hem sütünden yararlanılır.
O hâlde nasıl etliye ve sütlüye karışmam?
İkisinden de yararlanıyormuşuz madem….
Büyüklerimin bu tavsiyesine çoğu zaman itiraz ettim.
Arkadaşlarımı da itiraz etmeye davet ettim.
Davete icabet etti bir kısmı, bir kısmı etmedi.
Yani bazı arkadaşlar, davetimi reddetmiş oldular.
İTHAL ET / İTHALAT
Öte yandan…
Bir haberde en sevdiğim bölümdür bu. İlgisi olmayan konuları öyle bir bağlar ki “öte yandan”, sanırsınız ki aynı olay haber metninde kavuşmuş birbirine.
Evet, bağlıyorum.
Öte yandan konuşma esnasında “ithal et” ile “ithalat” karışıyor. Aslında şu sıralar aynı kapıya çıkıyor: İthal edilecek ürün, et. Dolayısıyla ifade ettiklerimiz de birbirine benziyor.
Benzetme fiili içinde de malum kelime var ya, hayırlısı.
Şaka bir tarafa, ithalat deyince aklıma Attila İlhan’ın yazdığını zannettiğim bir konu geliyor:
1930’larda Türkiye, kendi uçağını yapabilecek konuma gelmiş. Sonra “ithal” uzmanlar mealen demiş ki:
-Kardeşim neden kendinizi heder ediyorsunuz? Siz 5 liraya imal edeceğinize, biz size 2 liraya satıverelim aynı ürünü.
Bizimkiler de kabul etmiş.
Sonra?
Sonra şarkılarda kalmış “uçak”:
“Uçak yaparım, alır seni uçarım…”
Oktay Sinanoğlu da benzer bir örnek verir:
Türkiye, kendi otomobilini üretmeye karar verdiği sırada, dışarıdan gelenler “Boşverin” demişler.
Biz yine boşvermişiz.
CEREMESİNİ BİZ ÇEKECEĞİZ
Boşvermişiz de günümüzde gelinen nokta ortada:
İthal ikamecilik anlayışı yerine sadece ithalata dayalı bir iktisat anlaşışına doğru seyahat edi-yoruz.
Canlı hayvan ithalatı, bunun son aşaması belki de.
Üreteni yaralayacak, tüketeni de uzun vadede rahatsız edecek bir uygulama bu.
Ne hayvan kalacak kesilecek, ne de o hayvanı yetiştirecek kişi.
Ceremesini yine biz çekeceğiz.
Afyonkarahisarlı üretici şimdilik “ithalat” konusunda sessiz. Belki de “bekle ve gör” diyorlardır. Ancak et ithalatıyla birlikte “kazan-kazan” siyasetinin yürütüleceğini ummak, fazla iyi niyet olur.
Et ithalatından, canlı hayvan ithalatından en çok üretici zarar görecek. Üretici zarar gördüğü zaman da silsile tüketiciye kadar gelecek.
Bu yazı içinde Türkçenin “yumuşama kuralı”nı da hesap ederek kaç tane “et” kelimesinin geçtiğini sormayacağım. Çünkü bilinçli olarak “etmek” yardımcı fiilini kullandım.
Benim istediğim, konuya dikkat çekmek.
“Kendim ettim, kendim buldum” dememek için, ses çıkarmak gerek.

YAZARLAR
TÜMÜ

SON HABERLER