Ana Sayfa Arama Galeri Video Yazarlar
Üyelik
Üye Girişi
Yayın/Gazete
Yayınlar
Kategoriler
Servisler
Nöbetçi Eczaneler Sayfası Nöbetçi Eczaneler Hava Durumu Namaz Vakitleri Gazeteler Puan Durumu
WhatsApp
Sosyal Medya
Uygulamamızı İndir
Hasan Tahsin Günek

ESKİ HOLLANDA BAŞBAKANI DR. ABRAHAM KUYPER 115 SENE ÖNCE ŞEHRİMİZE GELMİŞTİ…

Hollandalı siyasetçi ve devlet adamı olan Abraham Kuyper (1837-1920) aynı zamanda etkili bir neo-Calvinist teolog ve bir gazeteciydi. O dönemkiHollanda politikasında sağ kanatta yer alan muhafazakâr lider Abraham Kuyper 1901-1905 yılları arasında Hollanda Başbakanlığı ve İçişleri Bakanlığı görevlerini yürütür.1905 yılında yapılan Hollanda seçimlerinde çoğunluğu kaybederek Başbakanlığı bırakır. Böylece Kuyper uzun yıllar boyu Akdeniz ve çevresindeki yerlere dönük olarak çıkmayı düşündüğü seyahati 1905 Ağustos ve 1906 Haziran tarihleri arasında gerçekleştirmeimkânı bulur.
Dr. Kuyper’in tek amacı, Avrupa, Asya ve Afrika’nın farklı bölgelerinde dini, sosyal ve politik durumları kişisel ziyaretlerle tanımaktı. Dokuz ay içinde Odessa-Hartum-Tangier (Fas’ın kuzeyinde bugünkü Tanca şehri) üçgeni dahilini seyahat etmeyi başarır. Yurtdışında kaldığı süre boyunca izlenimlerini 1872 yılında kurduğu ve aynı zamanda editörlüğünü yaptığı DeStandaard” adlı gazetede yayınlar. Daha sonra seyahat izlenimleri “Om de Oude Wereldzee” başlığı altında 1907 yılında iki cilt halinde yayınlanır.1
Kuyper, seyahat için neden Akde-niz ve çevresindeki ülkeleri neden seçtiğini şu sözlerle açıklamaktadır. Aynı zaman eski başbakan Dr. Kuyper’in Akdeniz’e ilişkin tespitleri bugün bu bölgede dünyanın önemli devletleri arasında yaşanan çatışma ve çekişmelere ışık tutması bakımından da dikkate şayandır. “Başlık olarak, Eski Dünya Denizi Çevresini seçtim. Çünkü Yüzyıllar boyunca, tarih her zaman bu deniz etrafında ve merkezinde gelişmiştir. Büyük boyutta bir deniz, birbirinden çok farklı karakterdeki alanları bir araya getiren ve bunları birbirine bağlayan ilginç özelliklere sahiptir. Birbirlerinden farklı ırkların, dinlerin, dillerin ve kültürel koşulların hegemonyayla ilgili olduğu ve insanlık tarihinin en güzel bölümlerinin verildiği mücadelelerdir. Heterojen olan bu derin mücadeleler onun bu dokusundan kaynaklanır. Karada buna paralel bir dizi mücadele devam ediyor. Ancak çatışmaya daha fazla homojenlik kazandırdıkları için, bu mücadeleler daha düşük bir düzeyde kalıyorlar. Akdeniz, eski çağlardan 15. Yüzyılın sonuna kadar, sürekli olarak gerek kıyıları boyunca ve gereksede sularında, büyük tarihi mücadelelerin yaşandığı bir deniz olmuştur. Akde-nizin önemi 15. yüzyıldan sonra sırasıyla kısmen önce Atlantik Okyanus-una sonra Kuzey Denizi ve Baltık Denizine kaydı. Ancak, 20. Yüzyılla birlikte değişen şartların çoğu Güney Denizi’nin (Akdeniz) tekrar lider rolü oynayacağını gösteriyor.”2 tespitini günümüzden 115 sene önce yapar.
Seyahati kapsamında Sivastopol üzerinden İstanbul’a gelen Dr.Kuyper, İstanbul’u ve İstanbul’un sosyo-ekonomik durumunu, tarihini, önemini ve diğer birçok konu hakkında görüp, duyduklarını ve öğrendiklerini kitabında uzun uzun anlatır.
Küçük Asya Seyahati
Dr.Kuyper, Kasım ayının ortalarında trenle Konya’ya gitmek üzere Haydarpaşa’dan hareket eder. Hareketinden önce Osmanlı Hükü-meti güzergâh üzerindeki bütün vilayetlere telgrafla geleceğini haber verir. Böylece herhangi bir zorlukla karşılaşmaz. Eskişehir’e geldiğinde gece Madam Tadya’nın otelinde konaklar. Demiryoluyla yaptığı yolculuklar hakkında özellikle kendisini Konya’ya ulaştıran Almanlara ve nezaketle Afyonkarahisar’dan İzmir’e ulaştıran Fransızlara açıkça teşekkür etmek gerektiğini belirtir. Afyonkara-hisar’dan sonra ulaştığı Konya hakkında oldukça ayrıntılı bilgiler aktarır. Burada Mevlevihaneyi ziyaret eder. “Küçük Asya ve tüm Türk İmparator-luğu’ndaki Mevlévihanelerin sayısı, 10’u büyük, 56’sı küçük olmak üzere toplam 66’dır. Konstantinopolis’te üç büyük Mevlevihane vardır. İlki Beyoğlu yakınlarındaki, ikincisi Yeni Kapı ve üçüncüsü de Kasım Paşa’dır. Diğer kalan yedisi, Konya, Manisa, Kara-hisar, Bahariye, Bursa, Gelibolu ve Mısır’dadır. İkinci sıradakiler Medine, Şam ve Kudüs’e kadar uzanır.” Bilgisini verir. Mezarlıkları, camileri, mahalleleri ve diğer yerleri dolaşır. Buralarla ilgili gözlemleri ve izlenimleri hakkında bilgiler verir. Konya ziyareti sonunda İzmir’e gitmek için demiryolu ile Afyonkarahisar’a geri döner.
Afyonkarahisar’a Gelişi
Bu seyahatini Abraham Kuyper şöyle anlatır: “Konya-Afyonkarahisar arası 274 Km olup, trenle sekiz saattir.Yukarıda bahsedilen “Afyon” bu bölgelerde afyon ekimini akla getirir. Karahisar ise kentin etrafında yerleştiği volkanik koniye atfen söylenir. Üstündeki eski tahkimatlara karşı uzanan camilerin kasaba ile muhteşem bir bütün halinde birleştiği bir manzara vardır. Karahisar’ın nüfusu yaklaşık 35.000 civarındadır. Küçük Asya’nın merkezindenİzmir’e olan ticareti giderek artan bir ulaşım merkezi haline geliyor. Fransızların işlettiği İzmir hattı burada sona ermekte ve mal taşımacılığının iyi bir kısmını Bağdat hattından ayırmaktadır. Bu çekişmenin sonucu, bir hattın istasyonu ile diğer hattın istasyonu arasında bir bağlantı olmaması ve her şeyin yirmi dakikadan daha uzun bir mesafeye sahip İzmir istasyonuna aktarılması gerektiği gerçeğidir. Vagonlar oraya varışta hazırdı.Kaymakama beni almaları ve eşlik etmeleri emredildi. Böylece şehrin diğer ucuna çabucak gittik. Ayrıca Fransız hattında, Bay André Scala, emriyle de yolcu vagonunda bir bölüm tahsis edildi. 133 Km süren yolculuktan sonra akşam saatlerinde hava kararırken Uşak’a vardım.”Yazar. Daha sonra İzmir’e ulaşan Kuyper buradan denizyolu ile Beyrut’a gitmek ve seyahatini sürdürmek üzere Anadolu’dan ayrılır.3
Abraham Kuyper’in Akdeniz çevresindeki ülkelere ve özellikle Osmanlı Coğrafyasına yaptığı seyahatleri anlatan iki ciltlik eseri mutlaka okunmalıdır. Bir siyaset adamı ve Hollanda gibi bir ülkede Başbakanlık dahil pek çok görevlerde bulunmuş olması Kuyper’i diğer gezginlerden farklı kılmaktadır. Gözlemleri ve izlenimleri çok dikkat çekicidir. Osman-lının ömrünün son yıllarını yakinen ve yerinde görmüştür. Osmanlının içinde bulunduğu sosyal ve ekonomik sıkıntılara tanıklık etmiş ve Osmanlının içinde bulunduğu meselelerin nedenlerine ve sonuçlarına ilişkin kendi düşünce ve kanaatlerini eserinde aktarmıştır.
Dr. Kuyper, 13 Kasım 1905 tarihinde sosyal ve siyasal alanlardaki başarılarından ve hizmetlerinden dolayı Osmanlı Devleti tarafından Mecidiye Nişanı ile ödüllendirilir.4 Dr. Abraham Kuyper geride pek çok eser bırakarak 1920 yılında ölmüştür.

YAZARLAR
TÜMÜ

SON HABERLER