'Ermeni meselesinde haklılığımızı hukuki olarak ortaya koymuştuk'
Afyonkarahisar Baro Başkanı Av. Turgay Şahin, Ermeni meselesinde Türk Milleti'nin haklılığını Baro olarak geçtiğimiz yıllarda TBB çatısı altında düzenledikleri çalıştayla ortaya koyduklarını hatırlattı   Afyonkarahisar Baro Başkanı Av. Turgay Şahin, 24 Nisan 2022 tarihinde sözde Ermeni Soykırımı anma vesilesi olarak açıklamada bulunan dâhili ve harici bedhahlara karşı, tekraren ve bir kez daha cevap haklarını kullanmak [&hellip]
Afyonkarahisar Baro Başkanı Av. Turgay Şahin, Ermeni meselesinde Türk Milleti’nin haklılığını
Baro olarak geçtiğimiz yıllarda TBB çatısı altında düzenledikleri çalıştayla ortaya koyduklarını hatırlattı
Afyonkarahisar Baro Başkanı Av. Turgay Şahin, 24 Nisan 2022 tarihinde sözde Ermeni Soykırımı anma vesilesi olarak açıklamada bulunan dâhili ve harici bedhahlara karşı, tekraren ve bir kez daha cevap haklarını kullanmak ve necip Türk Milletini müdafaa etmek istediklerini açıkladı.
“ERMENİLER BATI KAMUOYUNU OSMANLI’YA KARŞI KIŞKIRTTI”
Ermeniler’in yüzyıllarca Türk topraklarında barış içinde yaşadığını ifade eden Şahin, “Ermeniler 1890’dan 1896’ya kadar devam eden isyan sürecinde, propaganda gücüyle Batı kamuoyunu Osmanlı Devleti’nin aleyhine kışkırtmışlardır. Kendilerinin yol açtığı vahşete karşı devletin uygulamış olduğu yöntemleri manüpüle ederek ve zalimane bir şekilde göstererek kendilerini mazlum ve mağdur gibi lanse etmişler, bugüne kadar algı ve propaganda üstünlüklerini de maalesef başarılı bir biçimde sürdürmüşlerdir. Bu üstünlükleri ile sürekli mevzi kazanan Ermeni diasporası birçok devletin sözde Ermeni soykırımı iddiasını kabul etmesini sağlamışlardır. İddialarını savunurken ‘soykırım’, ‘sürgün’ gibi kavramları kabul ettiren diaspora, ne yazık ki ülkemiz ve milletimiz üzerinde de etkili olmuş gözükmektedir. Van’da kanlı bir ayaklanma düzenleyen Ermeni çeteleri, şehrin Türk nüfusunu neredeyse tamamen katleden Ermeniler’in bunu unutturmuş ve kendilerine karşı bir sözde soykırım yapıldığına dünyanın ekseriyetini ikna etmiş olmaları acıdır. Ama daha acı olan, Türk Milletinin bu güne kadar politik tercihleri birbirinden çok farklı olanlar dâhil, soykırım suçlamalarını topyekun olarak reddetmiş, bu suçlamaya, milletine yapılan bir iftira olarak bakmış olmasına karşın günümüzde bu reddin yerini mahcup bir kabullenmeye bırakmasıdır.” ifadelerine yer verdi.
“KAFALAR KARIŞIK KAVRAM UYUŞMAZLIĞI VAR”
Şahin açıklamasını şu sözlerle sürdürdü: “2005 Eylül ayında Bilgi Üniversitesi’nde gerçekleştirilen ‘Osmanlı Ermenileri ve Bilimsel Sorumluluk konferası akademik alanda ve medyada bu hedefe ulaşmanın ilk aşaması olmuştur. Bilgi Üniversitesi, Boğaziçi Üniversitesi ve Sabancı Üniversitesi Rektörlerinin açış konuşmaları dâhil, yapılan oturumlarda Ermeniler mazlum, Türkler zalim gösterilmiş, 1915’te Ermeni soykırımı yapıldığı dile getirilmiştir. 24 Nisan’ı Ermeni Soykırımını Anma Günü ilan edenler, 2019 yılında İstanbul’da bu anmanın gerçekleşeceğini hesap etmişler midir bilmiyoruz ama bu derin ihanetin, mankurtlaşmanın yaşandığını biliyoruz. Haydi, ihanet demeyelim ama gaflet cephesinde durum bu iken, milli duyarlığa sahip olan kesimin bile bir kafa karışıklığı, kavram uyuşmazlığı olduğu da ortadadır. Örneğin, hepimizin sürekli telaffuz ettiği ve beylik tabirle kullanılan ‘tehcir’, kavramını zikredebiliriz. Oysa Osmanlı devleti meşru bir süreçte, Meclis-i Vükela kararı olarak çıkartılan ‘Sevk ve İskân Kanunu’ ile bu işin adını ‘sevk ve iskân’ olarak koymuştur.”
“ÇALIŞTAY’DA
HUKUKİ HAKLILIĞIMIZ ORTAYA KONULDU”
Sevk ve iskânın kavram ve süreç olarak hukuki olduğuna değinen Şahin şunları kaydetti: “1915 yılının 27 Mayıs’ında kabul edilen bu kanun neticesinde bir yerden başka bir yere, ama başka bir ülkeye değil, Osmanlı Devleti ülkesinin bir noktasından yine başka bir noktasına nakillerini ön gören bir kanuni düzenleme görmekteyiz. Dönemin olağanüstü şartları, Kafkas Cephesinin çökmüş ve ordunun dağılmış olmasından istifade eden Ermeni paramiliter örgütlerinin cephe gerisindeki masum insanları rahatsız etmesi, katliamlara girişmesi bu kanunu ve düzenlemeyi mecbur kılmıştır. Olağanüstü koşullara rağmen, hukuk sınırları içinde kalan, meclis onayı ile düzenleme yapmaya gayret eden, şartların elverdiği ölçüde alınabilecek tüm tedbirleri alan Osmanlı Devleti kendi yüzyılında başka devletlerin riayet etmediği hak ve hukuka riayet etmiş, etmeye çalışmıştır. Dış mihrakların yoğun biçimde üzerimize geldiği bugünlerde, Ermeni meselesinin hukuki yönü, alınan tedbirlerin hukukiliğinin ve parlamenter sistem içinde çözülmeye çalışılmasının altını çizmek üzere bir çalıştay düzenlenmesinin, yargının unsuru olan avukatların meslek örgütü olan Afyonkarahisar Barosu tarafından organize edilmesi çok önemliydi. Tarihe not düşen bu önemli çalıştayın avukatlık mesleğinin çatı örgütü olan TBB tesislerinde gerçekleşmesi ve TBB Yönetiminin iştiraki de bir o kadar önemli ve semboliktir. Bu çalıştay da Ermeni meselesindeki haklılığımızı, hukuk sınırları içinde kalmak gayretimizi daha iyi anlatabilmek için çözüm ve önerileri belirlenmiştir.” >> Burak AYDIN’ın Haberi