'Enişte' veda etti – Kocatepe Gazetesi
Afyonkarahisarlıların eniştesi Ahmet Davutoğlu, 22 Mayıs'tan sonra AK Parti Genel Başkanlığı'nı ve Başbakanlığı bırakacak. Davutoğlu, dün düzenlenen Merkez Yürütme Kurulu toplantısının ardından kameraların karşısına çıktı.Davutoğlu, şöyle konuştu:'1 Kasım seçimlerine terör saldırılarına ve tahriklerine rağmen suhuletle gittik. Yüzde 85 katılım ve yüzde 49.5’la gelen AK Parti iktidarı. Yeni bir dönem başlamıştı. Biz bu yeni dönemin çerçevesini [&hellip]
Afyonkarahisarlıların eniştesi Ahmet Davutoğlu, 22 Mayıs’tan sonra AK Parti Genel Başkanlığı’nı ve Başbakanlığı bırakacak. Davutoğlu, dün düzenlenen Merkez Yürütme Kurulu toplantısının ardından kameraların karşısına çıktı.
Davutoğlu, şöyle konuştu:
“1 Kasım seçimlerine terör saldırılarına ve tahriklerine rağmen suhuletle gittik. Yüzde 85 katılım ve yüzde 49.5’la gelen AK Parti iktidarı. Yeni bir dönem başlamıştı. Biz bu yeni dönemin çerçevesini arkadaşlarımızla çizdik. Partimiz yeni bir dönemin eşiğinde. Son gelişmeler çerçevesinde 22 Mayıs 2016 günü partimizin olağnüstü kongresini yapma kararı aldık. Bu tabloya rağmen seçimleri 1 Kasım’da kaybeden muhalefet liderleri genel başkanlık koltuğunu muhafaza ederken neden siz bu kadar oy almışken aday olmayı düşünmüyorsunuz? Bu haklı bir sorudur.Son MYK’da bu karar geldiğinde ilk imzayı ben attım ama MYK’daki durumu refik (arkadaş, dost) olma özelliğiyle bağdaşlaştıramadım.Bizim dönemlerimiz bir başarı dönemidir. Bu kararı almamda başarısızlık duygusu ya da pişmanlık söz konusu değildir. Neden böyle bir karar aldım? Hayat insana birçok şey öğretiyor. Hiçbir zaman mevki ve makam talep etmedim. Mutabakatın olmadığı yerde genel başkanlığa aday olmayı düşünmem.”
“UYUM İÇİNDEYİZ”
DENİLİYORDU AMA…
Peki bu noktaya nasıl gelindi? AK Parti içinde “ikilik” olduğu, Cumhurbaşkanlığı ile Başbakanlık arasında gerilimin yaşandığı zaman zaman gündeme getiriliyordu. Fakat hem AK Parti Genel Merkezi, hem Cumhurbaşkanlığı kaynakları, hem de taşra teşkilatındaki yerel yöneticiler, böyle bir gerilimin yaşanmadığını söylemişti. Hatta AK Parti İl Başkanı İbrahim Yurdunuseven, haftalık basın toplantısında aralıklarla sorulan “Gerilim ve ikilik” sorusuna “Cumhurbaşkanımız ve Başbakanımız uyum içinde çalışıyor” cevabını vermişti.
KARAR GAZETESİ,
DAVUTOĞLU’NDAN YANA
2015’in Eylül ayında yapılan AK Parti Olağan Kongresi’nde Başbakan Ahmet Davutoğlu’na karşı Binali Yıldırım’ın liste hazırlayacağı iddia edilmiş, ama “kriz” ertelenmişti. 1 Kasım seçimi sürecinde Ahmet Davutoğlu’nun bazı talimatlarının AK Partili milletvekilleri tarafından yerine getirilmediği, bu durumla karşılaşan Davutoğlu’nun “Saray ekibini temizlemeliyiz” dediği öne sürülmüştü. Böyle bir dönemde çıkarılan “Karar” Gazetesi de “Hoca” olarak bilinen Ahmet Davutoğlu’nun yanında yer aldı.
YETKİ DEVRİ, PELİKAN DOSYASI
Süreç bu minvalde ilerlerken, geçen Nisan ayının sonunda il ve ilçe teşkilatlarına atama yapılması yetkisinin Ahmet Davutoğlu’ndan alınması ve parti yönetimine bırakılması Davutoğlu’nun tepkisini çekti. Toplantının birkaç gün sonrasında internette yayınlanan “Pelikan Dosyası” isimli yazı ise, Başbakanlık ile Cumhurbaşkanlığı arasındaki iplerin tam anlamıyla koptuğunu gösteriyordu.
REİS VE HOCA TANIMLAMASI
“Hocanın ekibi yeterince konuştu. Hocalarıyla beraber yeterince ortalığı karıştırdı.
Biraz da biz konuşalım mı?” diye başlayan Pelikan Dosyası, özetle şöyle devam ediyordu:
“Reis’in ekonomi yönetimini ekarte etmek için ilk iş “Şeffaflık Yasası”nı çıkartalım dedi hoca. Reis’in haberi olmadan hazırladı yasa paketini.
Ve kamuoyuna bizzat kendisi açıkladı. Sonra Reis kendisiyle istişare edilmeden bu paketin hazırlandığını söyledi. Hoca ve muhteris danışmanları tırstılar.
Paketi geri çektiler. Ama hoca kararlıydı. Gelir gelmez Reis’i yiyecekti. 17-25 Aralık üzerinden 4 bakanı Yüce Divan’a gönderme oylaması sırasında bir konuşma bahanesiyle İngiltere’ye gitti, meclis grubunun başında durup liderlik etmedi. Ardından Davos’a gitti. Oradan da New York’a sermaye gruplarıyla buluşmak için geçti. Davutoğlu’nun ABD ziyareti hakkında soru sorulan Beyaz Saray yetkilisi bile ‘Türk Başbakanı’nın burada olduğuna dair bilgimiz yok’ dediği bir geziydi bu. Biliyorsunuz mesele 4 bakan meselesi değildi. Reis’ti. Önce bunlar Yüce Divan’a gönderilecekler, sonra da Reis.”
“Beştepe’ye karşı paralellerin İsrafsaray hakaretleri, 250 bin dolarlık masa iftiraları kol gezer, Reis bu kepaze ithamlarla boğuşurken bir kez olsun sesini çıkarmayan hocamızın partisi;
Can Dündar serbest bırakılınca, sevinçle karşıladı.
Reis ‘karara saygı duymuyorum’ deyince, hükümet sözcüsü Numan Kurtulmuş çıkıp Cumhurbaşkanı’nın şahsi fikridir, diyerek makamı küçümsemeye kalktı.
Reis’in ‘yalan söyleyen zat’ dediği, ‘paralel için cübbemi giyerim” diyen Arınç, Manisa’da özel törenle hocamız tarafından karşılandı ve ağırlandı.
Reis’e yönelik hemen her gün hakaretamiz haberlerin çıktığı Taraf gazetesinin sahibi Arslan’la Alkım Kitabevi’ne ziyaretine gidip el sıkıştı hocamız.
O gün bugündür Taraf, hocaya taraf.
Hoca, ‘her şeye ben karar vereyim’ hırsıyla bakanların müsteşar atamasına bile izin vermedi. 4 aydır müsteşarı atanamayan bakanlar var.
Hocamız, REİS’in şiddetle eleştirdiği, 1100 terör destekçisi Akademisyen’in imza kampanyası için “görmezden gelsek olay bu kadar büyümezdi” yorumu yaptı.
Sonuç: hoca ile REİS arasındaki hikaye basit bir ihtiras hikayesi değildir.
Çünkü hoca kendi ihtiraslarının peşinden koşabilmek için, Reis karşıtı, ve dolayısıyla Reis’i destekleyen halkın karşıtı kim varsa, onunla işbirliği kurma yoluna gitmiştir.”