En çılgın proje, yeni Anayasa

Afyonkarahisar Barosu Başkanı Avukat Turgay Şahin, 12 Haziran 2011’de yapılan Genel Seçimler’le oluşan Türkiye Büyük Millet Meclisi’nin bir uzlaşma Anayasası hazırlaması gerektiğini söyledi. Şahin, 'Seçim döneminin en çılgın projesi Anayasa’dır' dedi Afyonkarahisar Barosu Başkanı Avukat Turgay Şahin, 12 Haziran 2011’de yapılan seçimleri ve bundan sonraki süreci değerlendirdi. Şahin, yeni oluşan Türkiye Büyük Millet Meclisi’nin sivil [&hellip]

En çılgın proje, yeni Anayasa

Afyonkarahisar Barosu Başkanı Avukat Turgay Şahin, 12 Haziran 2011’de yapılan Genel Seçimler’le oluşan Türkiye Büyük Millet Meclisi’nin bir uzlaşma Anayasası hazırlaması gerektiğini söyledi. Şahin, “Seçim döneminin en çılgın projesi Anayasa’dır” dedi

Afyonkarahisar Barosu Başkanı Avukat Turgay Şahin, 12 Haziran 2011’de yapılan seçimleri ve bundan sonraki süreci değerlendirdi. Şahin, yeni oluşan Türkiye Büyük Millet Meclisi’nin sivil Anayasa için çalışması gerektiğinin altını çizerek “Bu seçim döneminin en çılgın projesi Anayasa’dır bana göre. Bırakın İstanbul Boğazı’na alternatif, paralel, ikinci bir boğaz oluşturmayı, Türkiye’nin ortasından bir boğaz da yapsanız, sivil bir Anayasa kadar heyecan verici, önemli ve elzem olmaz. Eski bir tabir vardır. Ehemmi, mühime tercih etmek. Ehem, eski dilden mühimden daha önce gelen demek. Mühimin bir adım daha ilerisi. Burada öncelikleri yarıştırdığınızda sivil Anayasa ve demokratikleşme, her türlü çılgın daha üzerinde ve daha çılgın projedir. Bu gerçekleşebilirse Türk siyasi hayatının en çılgın projesi hayata geçmiş olur. Geniş katılımlı, üzerinde uzlaşılan bir Anayasa’yı başarabilirsek bu bizim yüzyılımızın en çılgın en büyük en önemli projesi olur. Türkiye’deki demokratikleşme çalışmaları taçlanmış olur” dedi.
Uzlaşmak kolay değil
Türkiye’de partiler ve kişiler arası uzlaşmanın kolay olmadığının 12 Eylül 2010’da gerçekleştirilen Halkoylaması’nda görüldüğünü hatırlatan Şahin, “12 Eylül 2010 referandumunda uzlaşmanın çok da kolay olmadığını gördük. Çünkü Türkiye’de niyeti uzlaşmamak olan çevreler var. İçeriğine bakmaksızın sivil anayasa yaptırmamak isteyen bir ekip var. Bunların önüne ne koysanız, uzlaşmak istemeyeceklerdir. Hatta eski Anayasa’yı bile koysanız, farkına varmazlarsa ona bile itiraz ederler. Uzlaşmak sihirli bir kelime gibi görünüyor ama çok kolay bir hadise gibi durmuyor. İnşallah olur” diye konuştu.
Anayasa, siyasi bir metin
Anayasa’nın hukuki bir metinden çok siyasi bir metin olduğunu vurgulayan Şahin, bu bağlamda toplumdaki sivil toplum kuruluşları ve meslek örgütlerinin de görüşlerinin alınması durumunda geniş katılımlı bir Anayasa hazırlanabileceğini bildirdi. Şahin, şöyle konuştu:
“Anayasa bir hukuki metin olmaktan çok, siyasi bir metindir. Oluşum süreci de uygulama süreci de herkesi ilgilendirir. Anayasa, devletin esas teşkilatını belirleyen ve sınırlayan bir metin olduğu için bu sadece Meclis’i, hukukçuları, siyasileri ilgilendiren bir metin değildir. Anayasa, tüm meslek örgütlerine, sivil toplum kuruluşlarına sorulması ve görüşlerinin alınmasını gerektiren bir süreç içinde hazırlanmalı. 21’inci yüzyıl hedefleri de önümüze konulmalı. Olmazsa olmazlarımız saptanmalı. Ama artık kırmızı çizgiler, yasaklar, üstü kapalı, ne anlama geldiği anlaşılmayan ifadeler bu metinden çıkarılmalı. Kısa, anlaşılır ve sadece gerekli unsurları taşıyan bir Anayasa metni oluşturulmalı. Eskiden ‘efradını cami, ağyarını mani’ olarak tanımlanan tarzda olmalı. Lüzumsuz, Anayasa’da yer almaması gereken hükümler dışında bırakılmalı, ayrıntılara girilmemeli. Anayasa’da olması gereken temel hak ve özgürlükler, vatandaşların hak ve özgürlüklerinin güvence altına alınması, demokrasinin güvence altına alınması ve sürekliliğinin sağlanması, demokrasinin vesayetten kurtulması, vesayete artık teşebbüs bile edilememesinin önünün açılması, daha önce vesayet alışkanlığına sahip kurumların bir ön önce olması gereken yere çekil-mesi gerekir. Genelkurmay Başkan-lığı’nın Milli Savunma Bakanlığı’na bağlı olması, Jandarma teşkilatının kaldırılması ya da doğrudan İçişleri Bakanlığı’na bağlanması, Polis-Jandarma ikileminden vazgeçilmesi gibi demokrasilerin olmazsa olmazları bu Anayasa’da güvence altına alınmalı ve hayata geçi-rilmeli.”
“Ayrıntılar olmamalı”
Yeni Anayasa’nın ideolojik olmaması yönünde fikrini açıklayan Afyonkarahisar Barosu Başkanı Avukat Turgay Şahin, “Vatandaşın, yasamanın, yürütmenin önünü tıkayarak yorum yapma imkanı dahi tanımayan ayrıntılar olmamalı. Bu konuda uygulama esnekliği bu ülkenin vatandaşlarına bırakılmalı. İdeolojik bir Anayasa yerine ideolojik olmayan, özgürlükleri ön plana çıkaran bir yeni Anayasa hazırlanmalı” ifadelerini kullandı.
Bağımsızlık mı,
tarafsızlık mı?
Son seçimlerin Yüksek Seçim Kurulu ve seçim sistemindeki aksaklıkları da gözler önüne serdiğini aktaran Şahin, “AK Parti her seçimde oy oranını artırmasına rağmen milletvekili sayısı düştü. Türkiye seçim sistemiyle de modernleşmeli artık. Türkiye, Anayasa Mahkemesi, Yargıtay ve Danıştay konularını aştı. Yüksek yargıda ciddi bir reform yapıldı. Bu reformun devamını Yüksek Seçim Kurulu’nda bekliyoruz. Demokratik, çağın gereklerine uygun, sadece bağımsız değil, aynı zamanda tarafsız bir Yüksek Seçim Kurulu istiyoruz. Yüksek yargının şöyle bir iddiası var: Biz bağımsızız. Bağımsızlık, tarafsızlığı desteklemek için verilen bir malzemedir. Aslolan tarafsız olmaktır. Türkiye’de yüksek yargı, tarafsız olmadan bağımsız olmayı ve açıkça taraf tutmayı bir hedef haline getirmişti. Bu Referandum’la birlikte değişti. La yüsellik, hesap sorulamamazlık, bir tek Allah’a mahsustur. Kendisinde bu gücü vehmetmek isteyen birtakım çevreler, sınırsız yetkiye sahip olmak istiyorlar ancak hesap sorulmasına razı değiller. Yüksek yargı da dahil olmak üzere hiçbir kurum hesap sorulamaz olmamalıdır. Bu büyük ölçüde çözüldü ama Yüksek Seçim Kurulu ayağı eksik kaldı” yorumunu yaptı.
“YSK, gelişimin gerisinde kaldı”
Şahin, şöyle devam etti:
“Yüksek Seçim Kurulu, bu seçimden önce birçok skandal karara imza attı. Yurtdışındaki seçmenin oy kullanamaması, arkasından Güneydoğu’daki bağımsız milletvekillerinin adaylıklarının önce iptal edilip sonra geçerli sayılması, bu süreçte binlerce insanın sokağa dökülmesi, yüzlerce insanın yaralanması hadiselerini hatırlayabiliriz. YSK’nın da ciddi anlamda revize edilmesi gerekiyor. Türkiye’nin gelişiminin gerisinde kalan bir Yüksek Seçim Kurul var.”
Doğu ve Güneydoğu’ya dikkat
12 Haziran 2011 seçimlerinde ülke genelinde huzur ortamı sağlandığını, ancak Güneydoğu Anadolu ve Doğu Anadolu Bölgeleri’nde bazı sıkıntıların yaşandığını söyleyen Şahin, “Seçimler, huzur içinde yapıldı. Güneydoğu’yu katmıyorum. Ne yazık ki orada yapılan seçimlerin demokratik, asgari güvenlik şartları içinde yapıldığına bir vatandaş olarak inanmıyorum. Bu soruna çok ciddi çözüm bulunmazsa sorunun daha da büyüyeceğini ve ülkeyi gerçekten tehdit edeceğini düşünüyorum. Doğu ve Güneydoğu’da sandık güvenliğinin sağlanabildiğini hiç kimse zannetmiyor. Orada devlet yerine başka bir silahlı güç var. Bir eşkıya çetesi var. Bu çete ne yazık ki kısmen uluslararası ve ulusal düzeyde meşruluk kazanmış durumda ki bu yaptıkları ne yazık ki hoş görülüyor. Bu yaptıkları ne yazık ki hoş görülüyor. Basın hoş görüyor, devlet hoş görüyor , siyaset hoş görüyor. Ama dünyanın hiçbir yerinde arkasında silahlı bir güç bulunan bir partinin demokratik olduğu iddia edilemez” dedi.
“Silahların gölgesinde seçim”
Güneydoğu Anadolu ve Doğu Anadolu Bölgeleri’nde silahların gölgesinde bir seçim yapıldığını savunan Şahin, “Orada meşru yollarla 36 milletvekilini Meclis’e sokmuş olabilirler ama onların seçilme yönteminin meşruluğu konusunda benim ciddi endişelerim var. Vatandaşın orada iradesinin birebir sandığa yansıyıp yansımadığı konusunda ciddi endişelerimiz var. Bütün bunlar baraj oranının yüksek olmasından doğan antidemokratik uygulamayı bertaraf etmek için bulunmuş bir yöntem olarak adlandırılabilir. Ama bu yöntemi gelin Afyonkarahisar’da uygulayın. Uygulayamazsınız. Seçmene bu kadar hakim olmak, bir tek teşkilat disipliniyle izah edilemez. Orada ben silahların gölgesinde yapılmış bir seçim olduğu kanaatindeyim. Bu milletini ve bu devletin geleceği adına o konuda bazı endişelerimiz var” şeklinde konuştu.
“Projeler ve vaatler yarıştı”
Şahin, Güneydoğu Anadolu ve Doğu Anadolu Bölgeleri dışındaki seçim ortamının umut verdiğini belirterek “Hem seçim güvenliği açısından son derece medeni olduğu, liderlerin olağan söylem gerginliğini saymazsak da normal bir seçim dönemi yaşadık. Karakolda bitmeyen tatlı sürtüşmeler oldu. Herkes kozlarını sandıkta paylaşacağını düşünerek hesabını buna göre yaptı. Seçimlerden birkaç ay öncesine kadar yapılan araştırmaların neticeleri doğru çıktı. Bu iktidar partisi açısından ciddi bir seçim zaferi. Çok sevindirici olan şey, artık laiklik üzerinden ya da rejim krizi üzerinden bir siyaset yapılmadı. Projeler yarıştı. Projeler ve vaatler yarıştı. Yalnızca siyaset yapılan bir seçim yaşadık. Bu anlamda korku siyasetine dayanmayan ilk seçimdi.” ifadelerini kullandı. (Kocatepe)

Bakmadan Geçme