Ana Sayfa Arama Galeri Video Yazarlar
Üyelik
Üye Girişi
Yayın/Gazete
Yayınlar
Kategoriler
Servisler
Nöbetçi Eczaneler Sayfası Nöbetçi Eczaneler Hava Durumu Namaz Vakitleri Gazeteler Puan Durumu
WhatsApp
Sosyal Medya
Uygulamamızı İndir
Onur Bayram

Emniyet ve belediye 18 dakikada ne yapar?

Onur Bayram 14 Temmuz 2010 Çarşamba 03:00:00
  Emniyet Müdürü İsmail Türkmenli’yi bir süre önce ziyaret etmiş, hem Afyonkarahisar hem de emniyet-basın iliş-kileri hakkında sohbet etme fırsatı bulmuştuk. Bu ziyarette Emniyet Müdürümüz Türkmenli, bize vatandaşların kendilerinde ihbarda bulunmasının ne kadar önemli olduğunu anlatmış, Afyonkarahisarlılar’ın polisin gözü kulağı olmasını istemişti. Polisin her an, her yerde olmasının mümkün olmadığını ifade eden Türkmenli, olayların önlenmesi, çözülmesi ve duruma erken müdahale edilmesi açısından, 155 Polis imdat hattına erken ihbar yapılmasının önemine değinmişti. Biz de ulusal muhabirler olarak zaman zaman 155’ten bilgi alamamaktan yakınmıştık. Hatta biz elimizden geldiğince bu birimi rahatsız etmemeye çalıştığımızı, ancak arayıp kendimizi tanıttığımızda her habere gidip emniyet teşkilatı ve görevlileri engellememe açısından olayın durumu ve yeri ile ilgili bilgi vermelerinin mümkün olup olamayacağını sormuştuk. Gerçi ajans muhabiri arkadaşlar halen bilgi alamamaktan yakınsa da ben önceki gece 155’le yaşadığım bir olayı aktarmak istiyorum.
Karaman Mahallesi’nde Karaman Çok Katlı iş Merkezi civarında doğalgaz çalışmalarının gına getirmiş olması bir yana, önceki gece saat 01.30’dan sonra doğal gaz için kazılan kanalda bir su patlağı meydana geldi. Patlağı duyduğumda, doğalgaz kanalı olarak kazılan çukur su ile dolmuştu. İkinci kattan baktığım için aşağıyı tam olarak göremesem de 30 santimetre yarı çapında bir borudan su fışkırdığını fark ettim. Bir süre bekledikten sonra durumu bildirmek için 155 polis imdat hattını aradım. 155’le yaklaşık 1 dakika süren görüşmenin ardından telefonun saatini kontrol ettim. Saat 02.24’tü. Bir süre dikkatim dağılmış ya da başka bir şeyle ilgilenmiş olacağım ki su patlağı ve çalışmaya göz atma fırsatım olmadı. Ancak kısa hem de çok kısa bir süre sonra artık su patlağının sesini duymadığımı fark ettim.
Doğalgaz çalışmasının yapıldığı su patlağına doğru bir kez daha baktığımda belediye görevlilerinin su patlağını kapamış, geldikleri pikapla mahalleden ayrılmaya hazırlandıklarını fark ettim. Emniyet ve belediyenin ne kadar sürede haberleşip, sorunu çözdüğünü merak ederek saate yeniden baktığımda, telefonum saati bu kez 02.42’ü gösteriyordu. Üstelik benim emniyeti aramam, görüşmemiz ve onların belediyeyi araması ile görevlilerin suyu kapatması sadece 18 dakika içinde olmuştu. Şaşkınlığım ve etkilenmişlikle, ‘bizim de suyu kesmişlerdir’ diye düşünerek doğru banyoya koşup suları kontrol ettim. Gece gece ikinci kez hayretler içinde kalarak suyu kesmemiş olduklarını fark ettim. Bu nedenle belediyemizin gece çalışan ekibini de kısa sürede belediyeye haber vererek harekete geçmelerini sağlayan 155 görevlilerini de tebrik ediyorum. Bu olay Emniyet Müdürü İsmail Türkmenli’nin ne kadar haklı olduğunu ihbarda bulunmanın önemini gösterdi. Türkmenli’nin sözleriyle ihbarda bulunmak muhbirlik olarak değil vatandaşlık görevi olarak görülmeli.
Öte yandan suyun kesilmemesine neden şaşırdığımı açıklamam da gerekir diye düşünü-yorum. Nedense yaz aylarıyla birlikte su kesintileri gün aşırı yaşanmaya başladı. Hem evimin bulunduğu Karaman Çok Katlı İş Merkezi’nin bulunduğu Reşat Çiğiltepe Caddesi’nde hem de Kocatepe Gazetesi’nin bulunduğu Gazlıgöl Caddesi’nin başında su kesintileri artık bir iki günde bir gelenek haline geldi. Hatta ben bu satırları yazarken de evimde sular kesikti. Durup dururken kimseye haksızlık etmemek için doğal gaz çalışması yapan görevlilere suyu onların kesip kesmediğini de öğrendim. Mecbur kalmadıkça suyu kesmiyorlarmış. Örneğin bu günkü kesintinin sebebi doğalgaz çalışması değilmiş. Bakanımız Veysel Eroğlu 2050 yılına kadar Afyonkarahisar’ın su problemi olmadığını her fırsatta dile getiriyor. Oysa biz şehrin en merkezi bölgesinde susuzluk çekiyoruz.
O nedenle şehrimizin uzak semtlerinde oturan minibüs bulamayan insanları hiç boşa yakınmasın. Çünkü hepimizin ‘çarşı’ diye tabir ettiği şehir merkezinde yaşamak, uzak semtlerde yaşamaktan daha zor. Hadi nasıl zor olduğunu da anlatalım.
Örneğin Bakanımız Veysel Eroğlu’nun gürültü ile ilgili bir genelgesi var. Ancak örneğin Ambar Yolu’nun girişinde, Mecidiye’nin girişinde ya da minibüslerin kalktığı bir başka noktada eviniz varsa sabah 7’den itibaren korna diye tabir edilen klakson sesini dinlemeye mecbur kalıyorsunuz. Hem minibüs hem de otobüs şoförlerimiz hasta, yaşlı ya da gece çalışan olup olmadığını düşünmeden uçan sineğe bile korna çalıyor.
“Korna çalınması insanları hipnoz edip minibüse bindiriyor” diye bir inanç var mı bilmem ama tek sorun bu değil. İnşaatlar ve yol ve benzeri çalışmaların Pazar günleri yapılmaması ya da geç başlaması gerekirken, bu duruma da aldırış eden yok. Çevre ve Orman Bakanlığı boğazda, sahil kentlerinde ses kontrolleri yapıyor. Oysa tüm o müzik gürültülerinden daha fazlası ilimizin günlük yaşamı içinde var. Çevre ve Orman İl Müdürlüğümüz’ün benzer denetimler yaptığını duymadım. Ama gürültü kirliliğinin hat safhada olduğunun farkındayım. Durum böyle olunca da insan sormadan edemi-yor, “Bu şehrin yöneticileri, hemşerimiz Bakanımız Eroğlu’nun genelgesini görmedi mi, yoksa önemsemedi mi?”

YAZARLAR
TÜMÜ

SON HABERLER

Afyon Haber Son Dakika Afyon Namaz Vakti