• Haberler
  • Genel
  • “Ekmek, barış ve özgürlük için bir araya geldik”

“Ekmek, barış ve özgürlük için bir araya geldik”

1 Mayıs Emek ve Dayanışma Günü’nün de Türk-İş ve Kamu-Sen’e bağlı sendikaların üyeleri, Yeşilyol Caddesi’ndeki Türk Harb-İş Sendikası önünde bir araya geldi. Kutlamada konuşan Türk-İş İl Temsilcisi Muharrem Uslu, 1 Mayıs Emek ve Dayanışma Günü’nün işçilerin uluslararası düzeyde mücadele, dayanışma ve birlikte hareket etme kararlılığı gösterdiği gün olarak kutlandığını ifade etti. Uslu, ekmek, barış, özgürlük [&hellip]

"Ekmek, barış ve özgürlük için bir araya geldik"

1 Mayıs Emek ve Dayanışma Günü’nün de Türk-İş ve Kamu-Sen’e bağlı sendikaların üyeleri, Yeşilyol Caddesi’ndeki Türk Harb-İş Sendikası önünde bir araya geldi. Kutlamada konuşan Türk-İş İl Temsilcisi Muharrem Uslu, 1 Mayıs Emek ve Dayanışma Günü’nün işçilerin uluslararası düzeyde mücadele, dayanışma ve birlikte hareket etme kararlılığı gösterdiği gün olarak kutlandığını ifade etti. Uslu, ekmek, barış, özgürlük için bir araya geldiklerini söyledi

Afyonkarahisar’da 1 Mayıs Emek ve Dayanışma Günü, Türk-İş ve bağlı sendikalar tarafından kutlandı. Yeşilyol Caddesi’ndeki Harb-İş Şube Başkanlığı önündeki kutlamaya, yaklaşık 300 kişi katıldı. Saygı duruşu ve İstiklal Marşı ile başlayan kutlamada Karahisar halk oyunları ekibi tarafından gösteri sunuldu. Çocukları ile kutlamalara gelen vatandaşlar, çalınan marşlara eşlik etti.
“SURİYE SINIRINDAKİ
SİSTEM AFYON’DA ÜRETİLDİ”
1 Mayıs Emek ve Dayanışma Günü kutlamalarında ilk konuşmayı Türk Harb-İş Sendikası Afyonkarahisar Şube Başkanı Nihat Koçak yaptı.
Milli Savunma Bakanlığı’na bağlı olan Afyonkarahisar Ana Bakım Merkezi Komutanlığı’ndaki imkan ve kabiliyetler hakkında bilgi vererek yaşanan sıkıntıları dile getiren Koçak, “Fabrikamız Afyonkarahisar’da, 1952 yılında kurulmuştur. Kurulduğu günden itibaren kendisine verilen her türlü görevi üstün bir başarıyla tamamlayarak Türk Silahlı Kuvvetlerimizin gücüne güç katmıştır. Yüce milletimizin göz bebeği olarak terörle mücadele eden ve yurt savunmasını büyük bir başarıyla sürdüren Mehmetçiğimizin güvenle ve gururla kullandığı başlık ve yelekleri üretmek bizler için büyük bir övünç kaynağı olmuştur. Özellikle vurgulamak isterim ki, çok yakın geçmişte basın ve yayın organlarında bir haber yayımlandı. Habere göre Suriye sınırımız kurşun geçirmez engel sistemleri ile koruma altına alınmaya başlanmıştır. Burada bahsedilen sistem, tamamıyla Afyonkarahisar’da ürettiğimiz akordeon engel sisteminden başka bir sistem değildir. Böyle bir habere konu olmak ve sınır boylarımızın emniyetinde kullanılan sistemleri üretmek gurur kaynağımızdır. Bizler azim ve kararlılığımızla çalışanlar olarak daha fazla imkânlar sağlanması halinde, rekabet şartlarının lehimize gelişeceğine inanıyoruz. Silahlı Kuvvetlere lojistik destek görevlerinin, Afyonkarahisar’da yapılması ve daha fazla istihdamın gerçekleştirilmesi en büyük arzumuzdur bizler kutsal bir alanda görev yapmaktayız ve şehitlerimizin kanı ile sulanmış vatanımızın ebedi bekçisi olan Türk Silahlı Kuvvetlerine hizmet etmekten her zaman onur duymaktayız” dedi.
“ASKERİ FABRİKA
GÜNDEN GÜNE KÜÇÜLÜYOR”
Geçmiş yıllarda faaliyetlerini yaklaşık bin işçi ile yürüten fabrikanın, uzun yıllar ciddi anlamda yatırım alamadığının altını çizen Koçak, “Bunun sonucu olarak da günden güne daralmış ve küçülmüştür. Ne yazık ki bugün itibarı ile faaliyetlerini yaklaşık 300 işçi ile yürütmektedir. Afyonkarahisar’da yarım asırdan fazla süredir hizmet veren, devletimizin gücünün ve kabiliyetinin yüzü olarak değerlendirdiğimiz fabrikamızın, günden güne küçültülmesi, halkımızda derin bir endişe uyandırırken, psikolojik bir çöküntü yaşanmasına da neden olmaktadır” diye konuştu.
“MİLLİ GELİRE KATKI
SAĞLAMAK İSTİYORUZ”
Afyonkarahisar’da üretmek, milli gelire daha fazla katkı sağlamak istediklere belirten Koçak, “Amacımız; Afyonkarahisar’da üretmek, milli gelire daha fazla katkı sağlamak, sosyal ve ekonomik anlamda ilimizin milli gelirden daha fazla pay almasını sağlamaktır. Tüm yolların kesiştiği ve ulaşım kolaylığının büyük bir avantaj olduğu ilimizde, Silahlı Kuvvetlerimizin bir parçası olan fabrikamızın daha da büyüyerek, milli ekonomimize geçmişte olduğu gibi önemli katkılar sağlayacağından hiç şüphemiz yok. Ülke güvenliğindeki görevlerimizin daha etkin hale getirilmesini büyük bir arzu ve istek ile beklemekteyiz. Buna yürekten inanıyoruz ve bu yönde verilecek her türlü görevin üstesinden başarıyla çıkabilecek kararlılığa sahibiz. Burada en önemli avantajımızın, yarım asırdan uzun bir sürede elde ettiğimiz tecrübe ve bilgi birikimi olduğunu düşünüyoruz. Amacımız, kendimizi her alanda geliştirmek ve ülke savunmasında daha etkin görev alırken milli bütçemize de önemli katma değerler sağlamaktadır. Afyonkarahisar’da 1952 yılından beri faaliyet gösteren ve ekonomik olarak ilimize çok büyük katkı sağlayan fabrikamızın gelişmesi ve ilerlemesi en büyük arzumuzdur. Ulusal güvenliğimiz için önem arz eden stratejik öneme sahip işyerlerimiz de maliyet hesabı yapılmamalıdır. Bu memleket dışa bağımlı olmanın bedellerini çok ağır bir şekilde ödemiştir” ifadelerini kullandı.
“GÜVENLİKLE İLGİLİ KONULARDA
KAR-ZARAR HESABI YAPILMAZ”
Güvenlikle ilgili konularda kar-zarar hesabı yapılmayacağını ifade eden Başkan Koçak, “Ulusal güvenliğimizi tehdit eden unsurları ortadan kaldırmak için faaliyet yürüten fabrikalarımızdan, devlet elini çekmemeli ve üretim faaliyetleri dış piyasaya aktarılmamalıdır. Türkiye bu konuda acı tecrübeler yaşamıştır. Daha geçen yıl BMC firması tarafından üretilen kirpi araçlarının imalatı durdurulmuştur. Sebep; işçi ücretlerinin ödenmemesidir. Türkiye’nin en zengin iş adamlarından birisi ödeme ahdine düştüğünü bahane ederek işçi ücretlerini ödememiş, işçilerde elinin emeğini, alnının terini alamadığı için, evine ekmek götüremediği için, borçlarını ödeyemediği için, üretim durdurulmuştur. Operasyonlara gidecek olan kahraman Mehmetçiğimizin bekleme gibi bir lüksü yoktur” dedi.
“MAYIS İŞÇİNİN
KABUSU DEĞİL
BAYRAMI OLMALIDIR”
İşçi kesiminin dünya çapında coşkuyla kutladığı birlik dayanışma ve haksızlıklarla mücadele günü olarak anılan Türkiye’de gerçek manada coşkuyla kutlanmasına her yıl özlem duyulan 1 Mayıs İşçi Bayramı’na bu yılda buruk bir şekilde girdiklerini ifade eden Şeker-İş Sendikası Baş-kanı Murat Karamoçu, “Bir ülkenin kalkınma yolundaki en büyük gücü fedakarca çalışan emekçilerinin varlığı ve onların döktüğü kutsal alın terlerinin karşılığı olmalıdır. Ülkelerin gelişmesinde ve ekonomilerinin yapılanmasında büyük emeği bulunan işçi sınıfının hak arayışlarının mücadelesini simgeleyen bu önemli gün ancak onların her türlü sosyal hak ve emeklerinin karşılığını aldığı açlık ve yoksulluk sınırının üzerine çıktığı bir günde işverenlerle omuz omuza bayram havasında kutlanacak bir gün olduğunda kendisini bulabilecektir” diye konuştu.
“ASGARİ ÜCRET
DRAMATİK BİR SEVİYEDE”
Asgari ücretin dramatik bir seviyede olduğuna dikkat çeken Karamoçu, “Geçmişten günümüze bakıldığında ise işçi sınıfının hakları konusunda uzun yıllardan beri öngörülen uygulamaların ne kadar iyimser olsa da yeterli seviyede olmadığı görülmektedir. Varlığımız insanca yaşayarak sürdürebilmenin en önemli ayağı her ne kadar sendikalı olmak ve insan ilişkilerini kurallarına uygun olarak geliştirmek gibi olsa da asgari ücretin halen dramatik bir seviyededir. Günümüz Türkiye’sinde kanayan yaralardan biri haline dönüşen işsizlik rakamlarını kabartan ve sendikaların kan kaybetmesindeki en büyük etkenlerden biri olan sendikal nedenden dolayı işten atılmalar her seferde kural dışı uygulamalarıyla karşımıza çıkmaktadır. Ülkemizde sadece anayasal hakkını kullanarak sendikalı olan ve bu sebeple işten atılan işçilerimizin sayısı bu gün on binlerle ifade edilebilecek rakamlara ulaşmıştır. Hal böyle iken çağdaş ve modern devletlerin vazgeçilmez ödevlerinden biri olan vatandaşlarının yarınından emin olmasını sağlayacak bir yaşam olgusu nasıl oluşturulabilecektir. Özellikle kayıt dışı çalışma, bireysel düzeyde haksız rekabet ve düşük ücret düzeyinden başlayarak adil olmayan gelir dağılımı sosyal dışlanmayla karşı karşıya kalan büyük bir nüfus ve mali kaynak yaratma sıkıntıları şeklinde toplumun her bir kesimini doğrudan etkilemektedir. Ülkemizde milyonlarla ifade edilen kayıt dışı çalışmanın hem sosyal hemde ekonomik olarak kabul edilebilir tarafı yoktur. Türkiye gibi gelişmekte olan ülkelerde küreselleşme süreci tersine işlememeli haklar geriye gitmemeli çalışanlarımız açlık tehlikesiyle burun buruna gelmemelidir. Bu haliyle her yıl işçilerin bayramı olarak ifade edilen 1 Mayıs özellikle işini kaybeden emekçiler için bayramdan ziyade kabus gününden başka bir anlam ifade etmekten öteye gidemeyecektir. Bu sebeple zar zor iş bulabilen buna rağmen esnek ve kuralsız çalışma şartlarında ömür törpüleyen işçilerimizin gelecek kaygılarının önüne geçilmesi sosyal devletin en büyük görevlerinden biri olmalıdır” dedi.
“BİRLİĞE, MÜCADELEYE VE
DAYANIŞMAYA İHTİYACIMIZ VAR”
Birliğe, mücadeleye ve dayanışmaya her zaman olduğundan daha fazla ihtiyaç olduğunu belirten Belediye-İş Sendikası Şube Başkanı Yücel Şahin, “Sendikalar sürekli kan kaybediyor. Örgütlü toplum sayısı giderek azalıyor bu da çalışma hayatında sorunların artmasına çığ gibi büyümesine sebep oluyor. Bu nedenle birliğe mücadeleye ve dayanışmaya her zamankinden daha çok ihtiyacımızın olduğu aşikadır. Bu gün ülkemizde küreselleşmenin bir sonucu olarak geliştirilen politikalar ile işçi haklarında gerilemeye ve ihlallere yol açmaktadır. Bunun en açık göstergesi olarak iş gücü maliyetleri düşürülmekte taşeronlaştırma, sendikasızlaştırma, hatta ve hatta toplu iş sözleşmeleri ile kazanılan haklarımız geri çekilmek istenmektedir” şeklinde konuştu.
“SEÇİMLERDEN SONRA BELEDİYELERDE
SORUNLAR ARTTI”
Seçimlerden sonra belediyelerde sorunların arttığını ifade eden Şahin, “Bizim temsil ettiğimiz kesim belediyelerdir. Bundan bir ay önce yerel seçimleri geride bıraktık. Belediyelerin yönetimi demokrasi ile seçilerek belirlenmektedir. Belediye işçileri de oy kullanmaktadır. Bu nedenle belediye çalışanları hem belediye başkanını hem işverenini seçmektedirler. Seçimlerden sonra belediyelerde sorunlar artmıştır. Oy vermedin diye işten atılmalar, baskı ile iş yeri değişiklikleri, vasıflı işçiler vasıfsız işe ve daha ağır şartlardaki işlere sürülmektedirler. Resmen arkadaşlarımız işlerini bırakmaya zorlanmaktadır. Belediyelerde yaşadığımız bir diğer sorun ise toplu sözleşmeyle kazanılan haklarımız maaş ve ücretlerimiz hatta sosyal haklarımız gününde ödenmemektedir. Haftalık çalışma saati 45 saat olmasına rağmen 45 saatin üzerinde çalışma yaptırılmaktadır. Hafta tatili, resmi tatiller ve bayram tatillerinde çalışma ücretleri dahil ödenmemektedir. Buradan sayın belediye başkanlarımıza sesleniyorum, seçimden önce hep iyi şartları sunacağınızı ve sağlayacağınızı söz vererek bu makamlara oturdunuz makamlara oturduktan sonra tam tersini yapan belediye başkanlarımızı uyarıyorum. Beş yıl çabuk geçer bu beş yıl içerisinde halkımıza biz çalışanlarla hizmet edeceksiniz gelin beş yılı birlikte huzurlu ve barış içerisinde verimli hizmet edelim. Burada işçinin alın teri benim için kutsaldır diyerek bakan, bizi bizden fazla düşünen belediye başkanlarımızda vardır. Buradan kendilerine şahsım ve temsilinden onur duyduğum üyelerim adına teşekkür ediyorum” ifadelerini kullandı.
ÇOBAN’A
TEŞEKKÜR ETTİ
YÜNTAŞ Anonim Şirketi çalışanlarına sendikal hakları verdiği için Afyonkarahisar Belediye Başkanı Burhanettin Çoban’a teşekkür eden Şahin, “Buradan bir noktayı da vurgulamadan geçemeyeceğim; Afyonkarahisar Belediyesi’nin iştiraki ile kurulan YÜNTAŞ Anonim Şirketi’nde Afyonkarahisar da bir ilke imza atıp YÜNTAŞ Anonim Şirketi’nde çalışan işçilerin sendikalı olmasını sağlayan Afyonkarahisar Belediye Başkanımız Sayın Burhanettin Çoban’a YÜNTAŞ Anonim Şirketinde çalışan üyelerim ve şahsım adına teşekkür ediyorum. Ülkemizin dünyada hak ettiği yer alması refaha kavuşmasının en önemli yolu eğitimli ve örgütlü bir toplu olmakla mümkündür. En büyük güç örgütlü güçdür. Bu vesile ile buraya uzaktan yakından gelen tüm emekçi kardeşlerimin 1 Mayıs İşçi bayramını ve mübarek Regaib Kandili’nizi kutlar hayırlara vesile olmasını dilerim” şeklinde konuştu.
“GELECEĞİN ANAHTARI BİRLİK,
BERABERLİK VE KARDEŞLİK”
Mutlu bir geleceğin kapılarını açacak tek anahtarın birlik, beraberlik ve kardeşlik olduğuna dikkat çeken Türk Eğitim-Sen Şube Başkanı ve Kamu-Sen İl Temsilcisi Nizamettin Şenol, “İçinde bulunduğumuz karanlıklardan bizlere mutlu bir geleceğin kapılarını açacak tek anahtar, birlik, beraberlik ve kardeşliğimizdir. Bu birlik ve dayanışma ruhu bizlere; yapılmaz denileni yaptıracak, olmaz denileni olduracak güç vermektedir. 1 Mayıs bir hesaplaşma günü değil, çalışanların sorunlarının gündeme taşındığı ve çözümlerin bulunduğu gün olmalıdır. Ülkemizi gerginliğe sürükleyerek, memurun, işçinin, emeklinin sorunlarını hasıraltı etme, gündemi saptırma amacı güdenler, çalışanlara ve sendikacılığa en büyük darbeyi vurmaktadır. Çalışanların örgütlü mücadelesini zayıflatarak, küresel saldırılar karşısında bizleri çaresiz bırakmak isteyenler var. Ne yazık ki bugün, çalışanlara karşı uygulanan hukuksuzluklar var. Bugün, kamu görevlilerine verdiği sözleri unutanlar, attıkları imzaya sahip çıkamayanlar var. Yandaşlarına yer açabilmek için bir gecede 73 bin okul yöneticisini görevden alan idareciler var. Koltuklarını koruyabilmek için yüz binlerce kamu görevlisini oradan oraya savuran sözde siyasetçiler var. Bugün en küçük ekonomik olumsuzlukta işten çıkarılan, sendika üyesi olduğu için sürülen, tehdit edilen, iş akdi feshedilen çalışanlar var. Bugün çalışanları devletin ve işverenin omuzlarındaki yük, gereksiz bir maliyet unsuru olarak gören ve kaderine terk eden bir iktidar var. Bugün emeğinin karşılığını alamayan, alın terini akıtan ama kıymeti bilinmeyen çalışanlar var. Birlikteliğimizi kaybettikçe haklarımızı da kaybediyoruz. Bizler birlik oldukça, hiç bir güç çalışanların haklarını gasp etmeye yetmeyecektir” ifadesini kullandı.
“BİZİM MÜCADELEMİZ, TAKSİMİN ADİL
YAPILMASI İÇİN”
Gezi Parkı eylemlerine dikkat çeken Şenol, “Bu nedenle bir olacağız, iri olacağız, diri olacağız. Hak aramak kutsal bir mücadeledir. Bizler bu mücadeleyi yalnızca bir alanda değil; her alanda, her platformda veriyoruz. Bu nedenle Taksim, yalnızca bizlerin 1 Mayıs kutlamalarını gerçekleştirme mücadelesi verdiğimiz alanın adı değil. Bugün taksim sorunu, memuruyla, işçisiyle, işsiziyle, emeklisiyle, hepimizin sorunudur. Sorunumuz gelirin adil taksimi, hakların adil taksimi, hukukun adil taksimi, külfetin de nimetin de adil taksimidir. Umudumuz ve dileğimiz, gelirin de, hakların da, hukukun da, adaletin de, nimetin de, külfetin de adil taksim edildiği bir ülkedir. Bizim mücadelemiz, taksimin adil yapılması içindir. Ne mutlu ki, bugün burada toplanan kalabalığa baktığımda, her şeye rağmen aydınlık bir gelecek görüyorum. Bugün burada toplanan kalabalığa baktığımda; insanımızın adil bir ülke, hakça bir paylaşım, barış içinde bir yaşam özlemini ve bu uğurda mücadele etmekte ne denli kararlı olduğunu görüyorum. Bugün burada, “gerçek anlamda toplu sözleşme ve grev hakkı olmayan sendika, sendikalı olmayan çalışan kalmasın” diyen milyonlarca emekçinin iradesini görüyorum. “Babam bugün işten atılmasın” diyen çocukların, yaşama sevinçlerini görüyorum. Baharın kurumuş dallara hayat verdiği gibi bu 1 Mayıs da çalışanın mücadelesine yeni bir soluk, yeni bir hayat verecek inşallah. Gözlerinize baktığımda gördüğüm ışık, inanmışlığımızın, azmimizin ve kararlılığımızın işareti. Güzel ülkemin dört bir yanından yayılan coşku, kardeşliğimizin eseri; geleceğimizin teminatı. İnanıyorum ki bu coşku, azim ve umut, çalışanlarımızın üzerine çöken kara bulutları dağıtacak, güneşli, güzel günlerin habercisi” dedi.
“EMEK SAVAŞTA DEĞİL, BARIŞTA”
Günün anlamına ve önemine ulusal çapta dikkat edildiğini ve kutlandığı belirten Demiryol-İş Sendikası Şube Başkanı ve Türk-İş İl Temsilcisi Muharrem Uslu, “Bugün işçilerin uluslararası düzeyde mücadele, dayanışma ve birlikte hareket etme kararlılığı gösterdiği gün olarak kutlanıyor. Bugün tüm dünyada emekçiler, emeğin uğradığı haksızlıklara karşı hep birlikte sesini yükseltiyor. Ülkesi, ulusu, ırkı, siyasal görüşü, dini, mezhebi, dili, cinsiyeti, yaşı, mesleği ne olursa olsun, yurdumuzda ve dünyanın dört bir yanında emekçiler bir araya gelip taleplerini haykırıyor. Ekmek, barış, özgürlük için bir araya geldik. Siyasal ve ekonomik demokrasi yoluyla özgürlük. Adalet temeline dayalı toplumsal barış. Çoğulcu ve özgürlükçü demokratik düzenin tüm kural ve kurumlarıyla ülkede egemen olması için bir araya geldik. Yine alanlardayız. Yine dünyaya ve ülkemize eşitliği, barışı, kardeşliği, özgürlüğü çağırıyoruz. Emeğin çıkarının savaşta değil, barışta olduğunu biliyor, savaştan yana hiç bir politikaya onay vermeyeceğimizi haykırıyoruz. Biz daha çok demokrasiyi herkes için istiyoruz, çünkü bunu hak ediyoruz. Bugün 1 Mayıs 2014. Dün, tüm dünyada emekçiler, kölelik koşullarında çalışmaya karşı çıkarken, 8 saatlik çalışma uğruna canlarını verirken, bugün, hala birçok ülkede, benzeri çalışma koşullarının var olmasını kabul etmiyoruz. Ülkemizdeki güvencesiz çalışma biçimlerine, adaletsizliklere, işsizliğe, yoksulluğa karşı çıkıyoruz. Sağlık ve eğitim, sosyal güvenlik hizmetlerinin paralı hale getirilmesine, sosyal devletin gün geçtikçe budanmasına karşı çıkıyoruz” şeklinde konuştu.
“KIDEM TAZMİNATIMIZA GÖZ DİKİLİYOR”
Farklı yaklaşımlarla kıdem tazminatlarına göz dikildiğini belirten Uslu, “Bugün ülkemizde emek karşıtı yaklaşımlarla kıdem tazminatımıza göz dikiliyor; asgari ücret düşük tutuluyor; esnek ve kuralsız çalışma biçimleri egemen kılınmak isteniyor; taşeron işçiliğini yaygınlaştırma, işçiyi büro aracılığıyla kiralama planları yapılıyor; örgütlenen işçiler işten atılıyor; iş kazası adı verilen cinayetler durmak bilmiyor; özelleştirme adı altında talan sürdürülüyor; çocuklarımızın geleceği karartılmak isteniyor. Şimdiye kadar uygulanan ekonomik ve sosyal politikalarla, işçiler, kamu emekçileri, emekliler, köylüler, esnaf, yani iktisaden güçsüz geniş halk kesimleri bedel ödemek durumunda bırakılıyor. Artık bu gidişe “dur” diyoruz. Biz insana yakışır koşullarda çalışmak ve yaşamak istiyoruz. Biz sosyal adalet, eşitlik ve refah istiyoruz. Tüm çalışanlar için insan onuruna yaraşır yaşama koşulları ve sendikal haklar istiyoruz. Özgürlükçü, adaletli, barış içinde bir dünya ve ülke istiyoruz. Alanlardan yankılanan bu sesimiz iyi anlaşılmalıdır. Emekçilerin hak ve özgürlük taleplerine kulak verilmelidir. Emek karşıtı politikaların ekonomik refah ve toplumsal barış getirmeyeceği bilinmelidir” ifadelerini kullandı.
“İNSAN ONURUNA YARAŞIR
İŞ HERKESİN HAKKIDIR”
Taşeron firmaların engellenmesi gerektiğini belirten Uslu, “Toplumsal barış ve huzurun sağlanması demokratikleşme ile mümkündür. Özgürlükçü ve çoğulcu bir demokrasi için gerekli adımlar ivedilikle atılmalı, uzlaşma, hoşgörü ve bir arada yaşama kültürünün geliştirilmesi için çaba gösterilmelidir. Anayasa, katılımcı demokrasinin tüm kurum ve kurallarının sağlıklı işleyeceği bir yapıya kavuşturulmalıdır. Emekçilerin çıkarları savaşta değil barıştadır. Atatürk’ün “yurtta sulh, cihanda sulh” ilkesi rehber edilmelidir. Türkiye Cumhuriyeti Devletinin tüm kurumları hukuk devleti anlayışıyla hareket etmelidir. Basın, düşünce ve ifade özgürlüğünün önündeki kısıtlamalar kaldırılmalıdır. “İnsan onuruna yaraşır iş” herkesin hakkıdır. İstihdamın korunması, geliştirilmesi ve işsizliğin önlenmesi temel yaklaşım olmalıdır. Taşeronlaşma engellenmeli, asıl işin taşeronlara yaptırılması uygulamasından ve bu uygulamanın yasalaştırılması girişimlerinden vazgeçilmelidir. Taşeron çalıştırmayla ilgili yargı kararları uygulanmalıdır. Kamuoyunda iş beğenmeme, işsizlik yok. Gibi nedenlerden dolayı bazı kesimlerce gündeme getirilen ithal işçilik gibi saçmalıklara son verilmelidir. Yıllardır geçici işçi statüsünde istihdam edilenler sürekli işçi kadrosuna alınmalıdır. Cinayet haline gelen iş kazaları önlenmeli, iş sağlığı ve güvenliği önlemleri artırılmalı, gerekli denetim yapılmalıdır. Haksız işten çıkarmalar önlenmeli, iş güvencesi, işe iadeyi sağlayacak biçimde yeniden ve öncelikle düzenlenmelidir. Kayıt dışı ekonomi, kayıt altına alınmalıdır. Kıdem tazminatı işçiler bakımından vazgeçilmez ve tartışılmaz bir hak olarak kabul edilmelidir. Buna el uzatılması, ortadan kaldırılması ya da daraltılması yönündeki talepler gündeme dahi getirilmemelidir. Asgari ücret insan onuruna yakışır bir biçimde ulusal düzeyde belirlenmelidir. Yasal hak olan ve büyük ölçüde uygulanmayan Asgari Geçim İndirimi mutlaka denetlenmeli ve uygulatılmalıdır. Esnek ve kuralsız çalışma biçimlerini yaygınlaştırma girişimlerine son verilmelidir” diye konuştu.
“VERGİ ADALETSİZLİĞİ
GİDERİLMELİDİR”
Vergi adaletsizliğinin giderilmesi gerektiğini belirten Uslu, “Doğal yaşam korunmalı, ekolojik çevre tahribatına son verilmeli, genetiği değiştirilmiş GDO’lu ürünlerin tüketilmesi önlenmelidir. Engellilerin toplumsal yaşama eşit bireyler olarak katılması sağlanmalıdır. Öğrenim kurumları, demokratik yapının ve bilgi toplumunun gerektirdiği nitelikte özgür bireylerin yetiştiği, istihdam edilebilirliği destekleyen yapıda olmalıdır. İnsan odaklı ekonomik ve sosyal politikalar uygulanmalıdır. İşçiler, Kamu Emekçileri, Esnaf, Emekliler, İşsizler, Yoksullar, Kadınlar, Gençler, Öğrenciler Güzel Yurdumuzun Emek ve Demokrasi Sevdalıları 1 Mayıs İşçi Bayramınız kutlu olsun” diyerek sözlerini tamamladı. >> Ali Fuat GÜÇLÜER’in haberi

“Demokrasiden vazgeçmeyeceğiz”

1 Mayıs Emek ve Dayanışma Bayramı CHP Merkez İlçe Gençlik Kolları üyeleri tarafından da kutlandı. CHP İl Binası önünde yapılan kutlama
etkinliğinde konuşan CHP Merkez İlçe Gençlik Kolları Başkanı Ümit Turan, demokrasiden, barıştan ve sosyal devletten vazgeçmeyeceklerini söyledi

Cumhuriyet Halk Partisi İl binası önünde biraraya gelen CHP’li gençler 1 Mayıs Emek ve Dayanışma Bayramı’nı kutladılar. Parti binası önün-de halay çeken CHP’li gençler adına konuşan CHP Merkez İlçe Gençlik Kolları Başkanı Ümit Turan, “İşsizlik, açlık, yoksulluk her geçen gün artıyor. Yaşadığımız her anda özgürlüklerimize saldırı var. Adaletsizlik almış başını gidiyor. Bizler ise her şeye rağmen sosyal adalet için, barış için, demokrasi için, savaşsız bir dünyada sömürüsüz baskısız insan onuruna yaraşır bir yaşam için birlikteyiz ve bu arayışlarımız uğruna mücadelemiz durmaksızın devam edecektir. Bizler özgürlükçü, eşitlikçi, demokrasiden, barıştan ve sosyal devletten vazgeçmeyeceğimizi ilan ediyoruz” dedi. (Kocatepe Haber Merkezi)

Bakmadan Geçme