Ana Sayfa Arama Galeri Video Yazarlar
Üyelik
Üye Girişi
Yayın/Gazete
Yayınlar
Kategoriler
Servisler
Nöbetçi Eczaneler Sayfası Nöbetçi Eczaneler Hava Durumu Namaz Vakitleri Gazeteler Puan Durumu
WhatsApp
Sosyal Medya
Uygulamamızı İndir
Sezer Küçükkurt

EĞİTİMDEKİ EĞİLİM

Eğitimdeki karnemiz “sınıfta kaldı” malum…
Bu konuya dair sıkıntı o kadar büyük ki, bunu gazete manşetleri ile köşe yazıları ile anlatmak yetersiz kalıyor. Biz yine de gücümüz yettiğince izaha çalışalım.
Aslında konu izaha muhtaç değil. Tıraşımız önümüze döküldü. 40’lı sıralarda iken düştük geldik 60’ıncı sıraya. Daha neyin izahını yapacağız ki?
Eğitimde “liyakat mi, siyaset mi” tartışmaları uzun süredir gündemimizi işgal ediyor. Hatırlayınız geçtiğimiz aylarda Türk Eğitim Sen Başkanı Nizamettin Şenol basın açıklaması ile kamuoyunu bilgilendirmişti. Sonrasında CHP Afyonkarahisar Milletvekili Burcu Köksal da konuyu TBMM gündemine taşımıştı.
Bu tartışmaların odak noktasına “Puan ve başarıya göre hazırlanan atama listesinde 1. Sırada yer alan bir müdür ile 82. Sırada yer alan bir müdürün yerlerinin siyaset gözetilerek değiştirildiği” konusu yer almıştı.
O zaman “1’inci ve 82’inci sıralar” olarak gündeme gelen konudaki isimlerin kim olduğunu biz yeni öğrendik. Meğerse atama listesinin zirvesine hakkıyla oturan isim Ahmet Akın’mış.
Ahmet Akın bizim de yakından tanıdığımız, öğrencisi olma şansına eriştiğimiz, ilimizin değerli eğitimcilerinden birisidir. Biz tüm bu tartışmalar sürerken listesinin zirvesindeki ismin Ahmet Akın Hocamız olduğundan habersizdik. Öğrendiğimizde üzüntümüz bir kat daha arttı. Herkesin üzerinde ittifakla görüş birliğine vardığı gibi Ahmet Akın öğretmenliğinden itibaren sicili tertemiz, yöneticilik yaptığı okullarda başarılara imza atmış, sıfırdan kurulumuna emek sağladığı okulları şehrimizin gözde eğitim kurumlarından birisi haline getirmiş, ömrümü öğrencilerine ve eğitim camiasına adamış, idealist bir insandır.
Bu ismin “puan ve başarı” kıstaslarına göre yapılan atama listesinde 1’inci sırada olması kadar doğal bir şey düşünülemez. Lakin, eften-püften bahanelerle hakkının yenilmesi de vicdanlarda yara açmıştır.
Afyonkarahisar Merkez Halk Eğitim Merkezi ve Akşam Sanat Okulları için tercih yapan, puan sırasında 1. olan aday Ahmet Akın’ın Müdür olarak atanamamasının nedeni anlaşılamamaktadır.
Ve bu bariz örnek eğitimdeki “liyakat mi, siyaset mi” tartışmalarının en ciddi örneği olarak karşımızda dikilmektedir. Örneklerin sayısını artırmak mümkündür.
Eğitimdeki karnemizle ilgili değerlendirmelere ışık tutacak olan şu sorular kamuoyu tarafından yanıt beklemektedir: Eğer ki, atamalar siyasete göre yapılacaksa bu listelemeler, başarı puanları neyin nesidir? Yok eğer atamalar ve eğitim sistemi başarıya göre, liyakate göre, hakka, hukuka göre yapılacaksa bu yapılan atamalar neyin nesidir?

 

 

“SİYASET SINIFLARA KADAR İNMİŞ DURUMDA”

 

Konuyla ilgili olarak bize ulaştırılan bir okuyucu görüşü ile yazımızı sonlandıralım. Avukat ve arabulucu Şükrü Elbir ilimiz eğitimiyle ilgili görüşlerini şöyle dile getiriyor:
“Yazınızı beğenerek okudum. Yazının onunda sormaktasınız öğretmenler aynı öğrenciler aynı okullar aynı sonuç niye daha kötüye gidiyor diye. Ben bir eğitimci değilim ama eğitimci bir ailenin çocuğuyum. Annem babam, amcam yengem, teyzem, eniştem, gelinlerimiz v.s. etrafımız hep eğitimcilerle çevrili olarak büyüdüm.
Hali hazırda Afyon’da matematik öğretmeni olarak görev yapan bir müvekkilim ile eğitim sorunlarından sohbet açıldığında ben liyakat meselesini gündeme getirip aile büyüklerimin görev yaptığı yıllarda okullardaki müdürlerin siyasi görüşlerinin müdürlük makamına atanmaları için çokta önemli olmadığını, annemin okul müdürü sol görüşlü iken babamın okul müdürünün ülkücü olduğunu, benim okulumun müdürünün milli görüşçü, başka bir okul müdürünün ise muhafazakar birisi olduğunu, bu yıllarda iktidarın kah ANAP tek parti iktidarı, kah sonrasındaki koalisyon yılları olduğunu, iktidar partilerinin okul idarecilerini atama noktasında partizanlık gütmediklerini hatırlatıp şimdiki zamana kıyaslama yaptım. Müvekkilim ise 2002 yılından bu yana yapılan tüm seçimlerde AK Parti’ye oy verdiğini beyan ederek söze başlayıp, şu anda Afyon’da Eğitimbirsen Sendikası’nın il milli eğitimini yönettiğini, okullardaki tüm müdür ve müdür yardımcısı kadrolarının bu sendika mensuplarına tahsis edildiğini, artık eğitim camiasının bunu yadırgamaz hale geldiğini, ancak sendikanın işi daha da ileriye götürüp sendikalı öğretmenlere sınıf seçme hakkı dahi tanıdığını, parlak öğrencilerin birkaç sınıfa toplandığını, diğer öğrencilerin rastgele sınıflara dağıtıldığını, mesleki olarak yetersiz olan, ancak aktif olarak sendikacılık yapan öğretmenlerin sendika gücünü kullanarak parlak öğrencilerin ağırlıkta olduğu sınıflara ders vermek için okul idarecilerine baskı yapıp bu sınıflara güya eğitim verdiklerini, mesleki olarak bu öğretmenlerden çok daha donanımlı olan öğretmenlerin ise vasat öğrencilerle dolu sınıflara verildiğini, bu sınıflarda birkaç tane bile iyi öğrenci olmadığı için öğretmenlerin çalışma azminin kırıldığını, Afyon özelinde eğitim sisteminin böyle bir sorununun da olduğunu, zira kendisinin İstanbul’da da görev yaptığını, orada böyle bir şeyle karşılaşmadığını dile getirmiştir.
Yazınız il milli eğitim müdürü açısından yerden göğe kadar haklı eleştiriler içermektedir. Ancak sizin de belirttiğiniz üzere bu kişinin değişmesi tek başına sorunu çözmeyecektir, yukarıda izah ettiğim saçmalıklara son verilmediği takdirde gelen kim olursa olsun sonuç hep kötüye gidecektir.”

YAZARLAR
TÜMÜ

SON HABERLER