Eğitimde vesayetin izleri silinmelidir – Kocatepe Gazetesi
Eğitim Bir-Sen Başkanı Abdullah Çelik yeni eğitim-öğretim yılındaki beklentilerini sıraladı 2011-2012 eğitim-öğretim yılının yaklaşık 16 milyon öğrenci ve 750 bini aşkın eğitim çalışanı için bugün başladığını belirten Eğitim Bir-Sen Afyonkarahisar il Başkanı Abdullah Çelik, 'Eğitim öğretim yılının açılmasına sayılı günler kala Milli Eğitim Bakanlığının Teşkilat ve Görevleri Hakkında Kanun'da KHK ile yapılan değişikliği öğretmenlerin özür [&hellip]
Eğitim Bir-Sen Başkanı Abdullah Çelik yeni eğitim-öğretim yılındaki beklentilerini sıraladı
2011-2012 eğitim-öğretim yılının yaklaşık 16 milyon öğrenci ve 750 bini aşkın eğitim çalışanı için bugün başladığını belirten Eğitim Bir-Sen Afyonkarahisar il Başkanı Abdullah Çelik, “Eğitim öğretim yılının açılmasına sayılı günler kala Milli Eğitim Bakanlığının Teşkilat ve Görevleri Hakkında Kanun’da KHK ile yapılan değişikliği öğretmenlerin özür grubu tayin hakkına getirilen kısıtlama dışında temel sorunlara yaklaşım açısından önemli bir adımdır. Kök sorunlara yönelik kalıcı çözüm üretme adına 1739 sayılı Milli Eğitim Temel Kanunu’nda da paralel değişiklikler yapılmalıdır” dedi.
Eğitim çalışanlarının mesleki performansını artıracak, onları, verdikleri hizmetin önemine uygun bir hayat standardına çıkaracak adımların atılması gerektiğini ve eğitimde vesayetin izleri silinmesi gerektiğini belirten Eğitim Bir-Sen İşube Başkanı Abdullah Çelik, “Yeni dönemde, başta sivil anayasa olmak üzere eğitimin ve eğitim çalışanlarının sorunlarına çözüm üretilmesi, 28 Şubat döneminden kalma militarist uygulamaların kaldırılması yönündeki beklentilerin bir an önce karşılanması gerekmektedir” dedi.
Değişikliklerin Çoğunu Olumlu Buluyoruz
Eğitim Bir-Sen Şube Başkanı Abdullah Çelik karşı çıktıkları ve destekledikleri uygulamaları şöyle özetledi:
“652 sayılı Kanun Hükmünde Kararname (KHK) ile yeniden düzenlenen Milli Eğitim Bakanlığının Teşkilat ve Görevleri Hakkında Kanun’da yapılan değişiklikleri bir iki nokta hariç olumlu karşılamaktayız. Milli Eğitim Bakanlığı merkez teşkilatının hantal yapısını ortadan kaldırmaya yönelik daire başkanlığı, genel müdürlük, müsteşar yardımcılığı gibi üst yönetim ve İl Milli Eğitim Müdürlüğü kadrosunun daha esnek istihdam şekline dönüştürülmüş olması önemlidir.
Milli Eğitim Bakanlığı merkez teşkilatı birimleri arasında birbirleriyle benzer görev alanlarına sahip birimlerin birleştirilerek hizmet birimlerinin sayısının azaltılmış olması, hem eğitim sisteminin bütünlük içinde değerlendirilmesini hem de eğitim sistemine yönelik değişim arayışlarının ortak bir kurguda yürütülmesini sağlayacak olması tarafımızca olumlu karşılanmıştır.
Genel İdare Hizmetleri sınıfında ek ders alanlara makam tazminatı verilmesi ve ek ders ücretinin sadece derse girenlere verilmesi talebimizin de yeni değişiklikle “ek ödeme” ve “ek ders” ayrımı ile dikkate alınmış olması memnuniyet vericidir. Ayrıca VHKİ, memur, teknisyen, hizmetli, şoför, kaloriferci gibi kadrolarda görev yapanlar da ek ödemeden yararlandırılmalıdır.
İl milli eğitim müdürü, ilçe milli eğitim müdürü gibi hizmet noktalarında görev yapanların yer değiştirmeleri, hizmet süreleri, performans ve yeterlikleri dikkate alınarak, bölge hizmeti ve rotasyon şartı düzenlemesini bir başka önemli yenilik olarak görüyoruz.
Özür Grubu Tayinleri ile İlgili KHK Kararı Kabul Edilemez
Öğretmenlere eş durumu, sağlık, eğitim gibi zorunlu nedenlerden tanınan özür grubu tayin hakkının, yılda iki kez yapılırken, 652 sayılı KHK düzenlemesi ile yılda bir kez yaz tatillerinde yapılacak olması kabul edilemez bir durumdur. KHK’da mağduriyete kapı aralayan, aile bütünlüğünü engelleyen bu düzenlemenin ortadan kaldırılması gerekmektedir.
Sendika olarak, öğretmenlerin özür durumuna bağlı yer değiştirmelerine getirilen kısıtlamaya karşı süreç içerisinde her türlü demokratik ve hukuki mücadelemizi sürdüreceğiz.
Değerler Eğitimine Önem Verilmelidir
Eğitim sistemimizin değerlerden, karakter eğitiminden çok test çözmedeki başarıyı kıstas alması hep tartışma konusu olmuştur. Yeni eğitim-öğretim yılında gerek geride kalan 12 Eylül 2010 Anayasa referandumunda getirilen değişikliklerin gerekse gündemde olan sivil anayasa taleplerinin çerçevesinde eğitim müfredatı içeriğinin masaya yatırılmasını, eğitim sistemimizin karakter, ahlak ve değer kazandıran bir muhtevaya kavuşturulmasını bekliyoruz.
Öğretmenliğin gelir düzeyi ve statüsünün yükseltilmesine dönük çalışmalara hız verilmelidir. Katkı düzeyi yüksek öğretmenler ödüllendirilmeli, ayrıca zorunlu hizmet alanlarındaki eğitim kurumlarında görev yapan eğitim çalışanlarına zorunlu bölge hizmet tazminatı ödenmelidir.
Eğitim çalışanlarına ödenmekte olan ek ders ücreti en az 12 TL’ye çıkarılmalı; ek ders ücretleri vergiden muaf tutularak, vergi matrahına dâhil edilmemeli, okul yöneticilerinin 6 saat derse girme zorunluluğu ‘6 saate kadar derse girer’ şeklinde değiştirilmelidir.
28 Şubat dayatmalarından olan biri olan ‘Kur’an kurslarına yaş sınırlaması getiren düzenlemenin’ Kanun Hükmünde Kararname ile yürürlükten kaldırılmasını yerinde ama geç kalınmış bir karar olarak değerlendiriyoruz.
Çıraklık eğitimini sekteye uğratan anakronik uygulamaya da ivedilikle son verilmelidir.
Meslek liseleri aleyhine uygulanan ‘katsayı’ uygulaması hala devam etmektedir. YÖK’ün bu uygulamayı kaldırmaya yönelik yeni yaklaşımlarını destekliyor ve çözümün gecikmemesini istiyoruz.
Üniversitelerde GİH sınıfı çalışanlarının ve akademik personelin sorunlarının çözümü kolay olmamaktadır. Üniversite yönetimlerinin sendikaları paydaş olarak görme ve çözüm ortağı olarak kabul etme alışkanlıkları maalesef gelişmemiştir. Disiplin kurullarında yargısız infazlar engellenememektedir. Kamuda olduğu gibi, üniversitelerin de disiplin kurullarında mutlaka sendika temsilcileri bulunmalıdır.
Eğitim kurumlarına bütçe ayrılmaması nedeniyle Okul Aile Birlikleri vasıtasıyla velilerden aidat ve ‘zorunlu bağış’ alınması sorununa hala bir çözüm bulunamamıştır. Okul yönetimi, öğrenci, öğretmen ve veli arasına ‘zorunlu bağış’ ve tahsildarlığın girmiş olması, eğitimi olumsuz etkilemektedir. Eğitimde hizmet satın alınarak okullara yardımcı hizmetli personel takviyesi yapılmış olması, okul idarelerini biraz rahatlatmış ama takviyenin sınırlı sayıda kalması nedeniyle sorunu kökten çözmemiştir. Okullara, ihtiyaçlarına göre bütçe ayrılmalı, eğitim çalışanları tahsildarlık yapmak gibi onur kırıcı ve eğitim dışı bir angaryadan kurtarılmalıdır.
Öğretmen Açığı ve Derslik İhtiyacı Giderilmelidir. Kariyer Basamakları Sınavı ile İlgili Düzenleme Bir An Önce Yapılmalıdır. MEB Personeli Yer Değiştirme Yönetmeliği Çıkarılmalıdır. 4/C’li Personel İçin de Bir Yıl 12 Ay Olmalıdır”