Eğitimcilerin eylem ve mücadelesi sürüyor
Türk Eğitim-Sen Şube Başkanı Erol Özsoy, PTT önünde her hafta Çarşamba günü düzenledikleri eşit işe eşit ücret konusudaki eylem ve mücadelenin sonuç alıncaya kadar devam edeceğini bildirdi Türkiye Eğitim, Öğretim ve Bilim Hizmetleri Kolu Kamu Çalışanları Sendikası (Türk Eğitim-Sen) Afyonkarahisar Şubesi Yönetim Kurulu Başkanı Erol Özsoy, kamudaki ücret dengesizliğini ortadan kaldırmak için hazırlandığı iddia edilen [&hellip]
Türk Eğitim-Sen Şube Başkanı Erol Özsoy, PTT önünde her hafta Çarşamba günü düzenledikleri eşit işe eşit ücret konusudaki eylem ve mücadelenin sonuç alıncaya kadar devam edeceğini bildirdi
Türkiye Eğitim, Öğretim ve Bilim Hizmetleri Kolu Kamu Çalışanları Sendikası (Türk Eğitim-Sen) Afyonkarahisar Şubesi Yönetim Kurulu Başkanı Erol Özsoy, kamudaki ücret dengesizliğini ortadan kaldırmak için hazırlandığı iddia edilen eşit işe eşit ücret düzenlemesinin beraberinde yeni eşitsizlikler doğurduğunu söyledi. Özsoy, eşit işe eşit ücret düzenlemesiyle öğretmenlerin, profesörlerin, doçentlerin, yardımcı doçentlerin, araştırma görevlilerinin, Din Hizmetleri sınıfındaki din görevlilerinin, Sağlık Hizmetleri sınıfından hekim dışı sağlık personelinin, Maliye Bakanlığı, Gelir İdaresi Başkanlığı, Sosyal Güvenlik Kurumu, Türkiye İş Kurumu gibi kurumlarda çalışanların ek ödemelerinde artış olmadığını vurguladı.
Yöneticilerin vicdanı rahat mı?
Sendikaların görüşü hiçbir şekilde alınmadan hazırlanan Kanun Hükmünde Kararname (KHK) ile asıl iyileştirme yapılması gereken kesimlerin göz ardı edildiğini savunan Türk Eğitim-Sen Şube Başkanı Erol Özsoy, “Anlaşılan o ki, bir harf öğretenin kırk yıl kölesi olunan günleri çoktan geride bırakmışız.” dedi. Bugüne kadar öğretmen ve akademisyenlerin maaşlarında hiçbir şekilde iyileştirme yapılmayıp, bu meslek grubunun ikinci plana atıldığından yakınan Erol Özsoy; “Yetiştirdiğimiz insanların, bize verdiği değer ortadadır. Bu ülkenin nesillerini yetiştirenlere karşı yapılan bu vefasızlık bizleri derin üzüntülere boğmaktadır. Hak ettiğini almaktan başka bir talebi olmayan bu insanlara reva görülen bu muameleyi kınıyoruz. Adalet diye haykırarak, adaletsizliklere imza atanların, birbiriyle çelişen uygulamaları hayata geçirenlerin, ayrımcı politikalarla çalışanlar arasında barış ve huzuru bozanların artık tüm bunlara bir son vermesini istiyoruz. Yeni uygulamayla üst düzey yöneticiler 759 TL ek ödeme alırken, 1 milyon 400 bin memurumuzun ek ödemelerinde artış yapılmamasını, maaşlarının yerinde saymasını kabul edemiyoruz. Doğrusu merak ediyoruz, bu ülkeyi yönetenlerin vicdanı şu anda rahat mı? ” diye konuştu.
Artışı başarı olarak
sunmak talihsizlik
Öğretmen ve akademisyenlerin yüzde 3, yüzde 4 gibi komik zam oranları ile oyalanıp, ek ders göstergelerinde artış yapılmadığını; üst düzey kesimi onurlandırıp, onları ihya etmenin ne kadar adil, olduğunu kamuoyunun takdirine bıraktıklarını söyleyen Erol Özsoy; “Öte yandan Maliye Bakanı Mehmet Şimşek’in öğretmenlerin özlük haklarının iyileştirileceğine yönelik açıklamasını okuduğumuzda yaşadığımız mutluluk, bugün yerini derin bir kedere bırakmıştır. Çünkü Şimşek, adeta anında çark ederek, sözlerinin yanlış anlaşıldığını, öğretmenlerin maaşlarının, memurlarla yapılacak toplu görüşmeden çıkacak oran ve enflasyon farkı göz önünde bulundurularak artacağını, hükümetin öğretmenlere yönelik ayrı bir çalışması olmadığını söylemiştir. Şimşek’in ‘Öğretmenlerin 2002 yılında aldığı maaş 470 liraydı ve 165 lira da ek ders ücreti alıyorlardı. Bugün yaklaşık bin 600 lira en düşük öğretmen maaşı ve 457 lira da ek ders ücreti alıyorlar.’ demesi ise ayrı bir tartışma konusudur. Çünkü 9 yılda zamlar peşi sıra gelmiş, hayat giderek pahalanmıştır. Üstelik her öğretmen ek ders ücreti almamaktadır. Tüm öğretmenleri ek ders ücreti alıyor gibi göstermek konunun uzmanı bir Bakana hiç yakışmamıştır. Bu en hafif deyimle kamuoyunu aldatmak, yanlış yönlendirmek anlamına gelmektedir. Öte yandan tüm gider kalemlerindeki ezici artışları görmezden gelerek, öğretmenlerin 9 yılda gerçekleşen maaş artışını bir başarı gibi sunmak büyük bir talihsizliktir ve siyaset etiği ile bağdaşmayan bir davranıştır.” şeklinde konuştu.
Adaletsizlik üzerine
adalet inşa edilmez
Başöğretmen Ulu Önder Atatürk’ü hatırlamamanın elde olmadığını ifade eden Türk Eğitim Sen Şube Başkanı Erol Özsoy, 1923 yılında bir öğretmenin maaşı ile 25 Cumhuriyet altını alınırken, bugün göreve yeni başlayan bir öğretmen maaşıyla sadece 2,3 Cumhuriyet altını alınabildiği örneğini verdi. O günden bugüne köprünün altından çok sular aktığını söyleyen Özsoy sözlerine şöyle devam etti: “Bugün milletvekilleri öğretmenlerden 6,7 kat daha fazla maaş almaktadır. Durum böyle olunca, bir nesli fedakârca, büyük bir özveri ile yetiştiren, bu ülkenin kilometre taşı olan öğretmenlerimizin ve akademisyenlerimizin alınterinin karşılığını istemesi son derece doğaldır. Türk Eğitim-Sen olarak, adaletsizlikler yaratanları her Çarşamba günü olduğu gibi bu Çarşamba da protesto ediyoruz. Bir kez daha tekrarlıyoruz: Eylemimiz, mücadelemiz sonuç alınıncaya kadar sürecektir. Hükümetin, mağdur olan öğretmenlerin, akademisyenlerin ve diğer çalışanların sesine kulak vermesini istiyoruz. Haklarımızın tırpanlanmasına, yok sayılmamıza izin vermeyeceğiz. Unutulmasın ki; Adaletsizlik üzerine adalet inşa edilemez.” (Kocatepe)