Edep, sizin hakkınızın başladığı yerde benim hakkımın bitmesidir. Edep olmadan terbiye, terbiye olmadan edep olmaz. Yani edep, hak gözetmek, hakka razı olmak, kul hakkı yememek, adaletli ve liyakatli olmak demektir. Kendisi için istediğini kardeşi için de istemektir.
Edep, insanın içinin ve dışının güzelleşmesidir. Ahlaken doğru yolu bulabilmesidir. Atanın evladına vereceği en güzel hediyesidir.
Üç şey her kimde bulunursa, hiçbir yerde garip olmaz; Güzel edep, şek ve şüphe ile hareket etmemek ve insanlara zulüm ve eziyet etmemek.
Her şey çoğaldıkça ucuzlar, kıymeti azalır. Edep bunun aksinedir ki; ne kadar çok olursa, insanın kıymeti de o nisbette artar. Edep, insanın süsü ve hayasıdır. Ahir zamanda edepli olabilmek ve edepli kalabilmek elbet kolay değildir. Şartlar zordur. Zaten, atın iyisi yolda, adamın iyisi zorda belli olmaz mı?
Edep, aklın tercümanıdır. Herkes edebi kadar akıllı, aklı kadar şerefli, şerefi kadar değerlidir.
Takva, ahirete zarar verecek şeylerden korunmaktır. Küfürden imana, isyandan itaata dönmektir.
Her zaman Allahtan korkmak demektir. İnsanın hayrı kendinde toplamasıdır.
Yardım eden ancak Allahü Teala’dır. Delilimiz, rehberimiz Resülullah’tır. Ahiret azığı takvadır. Hakiki amel de takva üzere sabretmektir. Takvanın içinde sabır da, şükür de vardır. Hayrın ve şerrin Allah’tan geldiğine kayıtsız şartsız inanmaktır.
Vefaya gelince, toplumumuzun en büyük yarasıdır. Vefasızlıktan hepimiz dertliyiz. Bugün böyle yarın şöyle olanlar var ya! Yol arkadaşını yolda satan hainler. Emek hırsızlığı yapıp bununla öğünen yüzsüzler. Zaten edepsiz birisinden de vefa beklememek gerek. Bu konuyu ayrıca yazalım.
“İLİM meclisine girdim, kıldım talep, ilim tâ ileride kaldı, illa edep illa EDEP” denir ya!
Yüce Yaradan, edepli ve vefalı insanlarla bizleri dost eylesin inşallah.