Ana Sayfa Arama Galeri Video Yazarlar
Üyelik
Üye Girişi
Yayın/Gazete
Yayınlar
Kategoriler
Servisler
Nöbetçi Eczaneler Sayfası Nöbetçi Eczaneler Hava Durumu Namaz Vakitleri Gazeteler Puan Durumu
WhatsApp
Sosyal Medya
Uygulamamızı İndir
Mustafa Yılmaz DÜNDAR
e-posta: YAZARIN TÜM YAZILARI

Edep; Ya Hu – 26

Hamd ve Şükür’ü tefekkür edeceğimiz bu paylaşıma küçük bir özetle başlayalım.
Hamd ve Şükür’den amaç hamd ve şükür halini yaşamaktır, sözle söylemekten öte yaşamaktır. Hamd halini yaşamaktır, şükür halini yaşamaktır. Bu işi bilen birisi seni tarif edeceği zaman, konuşmanı değil de halini tanımlayacağında senin için “hamd halinde, şükür halinde” diyebilmelidir. Ama o hamd hali ve o şükür hali nedir, onu bilelim ki o hali yaşayalım.
Elbette bu yol dille başlar, dille söylemekle başlar, dille söylemek önemsiz değildir. Ayeti hatırlayın: “Müşriklere karşı dille söyleyin, onlar öyle der, siz böyle deyin” diyor, demek ki bu kadar da önemli! Söz senin tarafını belirliyor: Hangi bilgilerin tarafındasın? Diğeri onu söyleyemiyor bile! Evet, iş söylemekle başlar, sonra da hali başlar…
HAMD ve ŞÜKÜR halini şöyle tarif edelim: Allah’a karşı ve yarattıklarına karşı yarattıklarında “var” olan sebebiyle nankör olmamaktır. Hamd konusunda nankör olmamak budur: Bilerek veya bilmeyerek Allah’a karşı ve yarattıklarında “var” olan sebebiyle yarattıklarına karşı da nankör olmamaktır. Gerçek hamd ve şükür hali nankör olmamaktır. Kişi Kur’an’a göre nankörse ama diliyle de bunları söylüyorsa onun bu hali çok makbul değildir. Aslolan davranışlardır, fiiller önemlidir. Yanınızda çalışan birisi hep nankörlük yaptığı halde gelip gidip size teşekkür etse “size asla nankörlük edemem, size müteşekkirim” dese ne olur ki? “Senin nankör olduğunu biliyorum, bu sözlerin neye yarar” dersiniz. O zaman Allah’a karşı bu hale düşmemek lazım. Bir insanın bile kabul etmediği bu hale Allah için de düşmemek lazım. Allah’a karşı nankör olmamak şarttır. Ve yarattıklarında da “var olan” sebebiyle onlara da nankör olmamak gerekiyor.
“Hamd” ve “Şükür” konusunda ne yaparsak nankör oluruz veya nasıl nankör olmayız?” bunu çok önemsemek, çok didiklemek gerekiyor. Hamd konusunda nasıl nankör oluruz, onu tanımlayalım: Bilerek veya bilmeyerek Allah’ın işine karışıyor olmak Hamd konusunda nankörlüktür. Bir kişi bilerek veya bilemeyerek “Hamd” kapsamındaki bir işe karışıyorsa, bilerek veya bilemeyerek Allah’a nankörlük yapıyordur. Dikkat edin, eğer o kişi “Hamd”ı bilse yapamaz. Hamd’ı dilinde kullanıyor ama manasını bilmediği için Allah’ın işine karışıp duruyor. Bunu ciddi takip etsek, gün içinde Allah’a, Allah’ın işine karıştığımız anları, olayları, o hallerimizi yazmaya sayfalar yetmez. O kadar çok çıkar ki…
İnsan yaşantısı içerisinde “Allah’ın işine karışmak” anlamına gelen o kadar çok iş yapar ki… Ama farkında değildir. Şükür kapsamındaki nankörlük ise verilen her türlü şeyde, bilerek veya bilmeyerek Allah’ı görmezden gelmektir. Verdiği her şeyde, ne varsa ne verdiyse, o verileni başka bir sebebe bağlamak Allah’ı görmezden gelmektir. İnsan bir nimeti, bir verileni kimseye bağlamasa bile kendisine bağlar. Demek ki, Allah’ın işine karışırsa Hamd konusunda nankörlük yapmış oluyor, verilen herhangi bir şeyde, her şeyde bir sebep bulur da Allah’ı görmezden gelirse o da Şükür konusunda nankörlük oluyor.
“İnsanlar için hamd gerçeğini göremeyen hamdı Allah’a mahsus kılamaz.” (Hadis).
“Hamd” gerçeğini insanlar için de göremiyorsanız hamdı Allah’a mahsus kılamazsınız.
Hamd bilinmeden şükür halinin başlamayacağını da bir başka hadisten öğreniyoruz:
“Hamd, şükrün başıdır. Elhamdülillah demeyen Allah’a şükretmiş olmaz.”
“Andolsun şükrederseniz elbette size (nimetimi) artırırım.” (İbrahim-7.
Şükredenler için böyle de bir müjde var…
Allahım, sana öyle şükrederiz, öyle şükrederiz ki bi adedi ilmike…

YAZARLAR

TÜMÜ

SON HABERLER