Ana Sayfa Arama Galeri Video Yazarlar
Üyelik
Üye Girişi
Yayın/Gazete
Yayınlar
Kategoriler
Servisler
Nöbetçi Eczaneler Sayfası Nöbetçi Eczaneler Hava Durumu Namaz Vakitleri Gazeteler Puan Durumu
WhatsApp
Sosyal Medya
Uygulamamızı İndir
Mustafa Yılmaz DÜNDAR
e-posta: YAZARIN TÜM YAZILARI

Edep; Ya Hu – 25

Euzü Billâhi mineş Şeytanir Raciym, Bismillahir Rahmânir Rahıym. “Ya eyyühelleziyne amenu, Aminû Billâhi: Ey iman edenler, “Billâhi” ile iman edin, “Billâhi” şeklinde iman edin.” (Nisa Sûresi 136)
Ayet iman edenleri bu hitabıyla uyarıyor: Ey, iman edenler! Ey, iman etmek isteyenler! Ey, “iman ettim” diyenler, iman ettiğini zannedenler, “Billâhi” diyerek inanın. Ana fikir, bu uyarı yüzünden, Âmentü Billâhi’dir ve bu yüzden ” Âmentü Billâhi”yi canlı tutacak ameller çok önemlidir. Onlar nelerdir göreceğiz ve onlara sâlih amel diyeceğiz. Çünkü “Billâhi” anlamındaki imanı sürdürülebilir ve yükselebilir yapacak, onu canlı kılacak şey yalnızca sâlih ameldir. Kişi “Billâhi” imanı ile doğru yola girer, bu yolda ilerlemesi ise “sâlih amel” iledir. Bu ayrılmazlık ayetlerde “Amenû (Billâhi) ve Amilus Sâlihati” ifadesiyle çok sık geçer. Bu birlikteliği önemsememiz gerekiyor. Önemsenmesi gereken bu birliktelikten, bu ayrılmazlıktan maksat; bizdeki Kader bilincinin “radıyAllahu anhum ve radû anHU” haline ulaşmasıdır; “onlar Allah’tan razı, Allah da onlardan razı” noktasına ulaşmaktır, Râdıye ve Mardıye idrakına yerleşmektir. Anlatılamayacak derecede önemli olan bu “Amenû Billâhi ve Amilus Sâlihati” ayrılmazlığını bir örnekle açıklamaya çalışalım:
“Sâlih amel”i araba sürmek gibi düşünelim. “Sâlih amel” araba sürmekse, arabanın doğru yolda olması “Âmentü Billâhi ve RasȗliHİ”dir. Doğru cadde, doğru adres budur: Âmentü Billâhi ve RasûliHİ. Siz “Âmentü Billâhi ve RasȗliHİ” idrakıyla iman etmekle arabanızı Hakk Yol’a (doğru caddeye) çıkarmış olursunuz. Eğer bulunduğunuz caddeyi önemsemezseniz, adresinize dikkat etmez de yalnızca “araba sürme”ye odaklanırsanız yanlış yolda, yanlış yerde araba sürüyor olabilirsiniz ki; o durumda tüm gayretleriniz boşa gider. Önce doğru caddeye girecek, arabanızı doğru yere getireceksiniz, sonra o caddede caddenin kurallarına uygun araba kullanacaksınız. Bu yüzden doğru yolda, doğru idrakta olduğumuzdan emin olmalıyız.
Doğru cadde Hakk Yol’dur ve oraya giriş yalnızca “Âmentü Billâhi ve RasȗliHİ” iledir. Girdin, o yolda ilerlemek ise Sâlih Amel iledir, yolda ilerlemek amelle mümkündür. Yola girmek Âmentü Billâhi ile mesafe almak Sâlih amel iledir. Ayetlerde bu yüzden ikisi beraberdir, bu yüzden hedefe ulaşan başarılı bir hayat “Amenû Billâhi ve Amilus Sâlihati” ile tanımlanıyor. Bu ayrılmazlığın, bu birlikteliğin kastının Kader Bilinci’ni “Râdıye, Mardıye” noktasına taşımak ve o noktada geri dönüşsüz hale getirmek olduğunu paylaşmıştık.
Bizim için çok öncelikli olan, mutlaka anlamamız ve idrak etmemiz gereken iki önemli şey var: Birisi Kelime-i Tevhid’e yüklenen mânâ, diğeri Kader Bilinci. “Amenû Billâhi ve Amilus Salihati” ayrılmazlığı bu yüzden şu önemi de taşır ve ifade eder: Kelime-i Tevhid’i “Billâhi” idrakıyla kabul ile yapacağınız ameller “sâlih amel” olur. Ve ancak onlar sizin kader bilincinizi “radıyAllahu anhum ve radû anHU” noktası’na taşır, kader idrakınızı getirip oraya oturtur. Bu, özellikle Beyyine Sûresi’nde geçen Râdıye ve Mardıye idrakıdır. Ve öyle bir noktadır ki, o noktada onlar Allah’tan razı, Allah da onlardan razıdır. İşte bu “iman” ve “sâlih amel” kişiyi Râdıye ve Mardıye Noktası’na götürüyor ve orada sabitliyor.
Seyr-i sülûka girmiş olan için Râdıye ve Mardıye yolun çok önemli birer durağıdır. Ama dikkat edin, bu duraklar yalnızca doğru yoldadır. Siz doğru idrakla seyirdeyseniz bu duraklar karşınıza çıkar, yanlış caddede o duraklar yoktur. Cadde yanlışsa arabayı istediğin kadar güzel kullan, o durakları göremezsin, o noktalara ulaşamazsın. Hâl böyle olunca kişi öncelikle “Âmentü Billâhi” tanımını çok önemsemelidir. “Âmentü Billâhi” ne demektir, ben bunu doğru biliyor muyum, ben bunu doğru uyguluyor muyum? Bu nedir ve ben ne durumdayım?” sorularını kendinize ısrarla, tatmin oluncaya kadar, mutmain oluncaya kadar sormalı ve araştırmalısınız, mutlaka! “Şöyle duymuştum” diyerek olmaz! İçinizde küçücük ikilemler varsa olmaz! Neden olmaz, ayetle göreceğiz. Hiçbir ikilem olmamalıdır, ikilem kalmamalıdır, ikilem bırakmayacaksınız. Çünkü ikilem cehennem biletidir. Her bir ikilem cehenneminizi artırır: Ne kadar ikilem, o kadar cehennem bileti! O biletlerin hepsini yırtıp yok edeceksiniz, ikilemleri yok etmek için gayret edeceksiniz, bu gayrette olacaksınız. “Ben bu gayrete talibim” diyen kişi, bu gayreti göstermek isteyen kişi ise önce “Âmentü Billâhi” tanımını çok önemsemelidir. Çünkü “Âmentü Billâhi” dışındaki inanış biçimleri tamamen şirk kapsamındadır! Hakk Yol dışında girilen diğer yollardır, yanlış caddelerdir. Yol yanlışsa amel ile ilerlemek zaten mümkün olmaz!
“Muhakkak ki; Allah, kendisine şirk koşulmasını mağfiret etmez. Ondan başkasını dilediği kimseler için mağfiret eder. Kim Allah’a şirk koşarsa, gerçekten azim bir günah olarak iftira etmiş olur.” (Nisa-48).
Kime iftira ediyor? Allah’a! İnsanlara değil, Allah’a! Bu iş Allah ile ilgilidir, insanlarla ilgili değil! Hedefin “iyi kul” olmaksa Allah’a iftira etmeyeceksin, insanlara iftira etmemek de zaten bu kapsamdadır; “Allah’a iftira etmemek” ana başlığı altındaki konulardan birisi de insanlara iftira etmemektir. Bu yüzden sen hedefini “Allah’a iftira etmemek” olarak belirle, hedefin bu olsun. Çünkü Nisa-48; “Şirk koşarsan Allah’a iftira etmiş olursun” diyor.
“Muhakkak ki Allah şirk koşulmasını mağfiret etmez. Ondan başkasını, dilediği kimseler için mağfiret eder. Kim Allah’a ortak koşarsa, gerçekten uzak bir sapıklığa düşmüştür.” (Nisa-116).
“Bu Allah hidayetidir. Kullarından kimi dilerse onunla hidayet eder. Eğer onlar dahi şirk koşarlarsa yaptıkları ameller boşa gider.” (En’am-88).
Eğer “onlar dahi” şirk koşarlarsa, elbette yaptıkları tüm ameller hiç olur, boşa gider! Hitap bize: Siz dahi…
“Andolsun ki, sana ve senden öncekilere vahyolundu ki: Yemin olsun ki eğer şirk koşarsan kesinlikle amelin boşa gidecek ve hüsrana uğrayanlardan olacaksın.” (Zümer-65).
Allah “yemin olsun” diyor. Yemin ederek bizi uyaran Allah! “Yemin olsun, eğer şirk koşarsan amelin boşa gidecek ve kesinlikle hüsrana uğrayanlardan olacaksın.” Bunu duyduğun halde “Âmentü Billâhi” tanımını nasıl önemsemezsin? “Âmentü Billâhi” diyerek iman etmenin ne demek olduğunu nasıl önemsemezsin? Mutlaka, mutlaka bunu öğrenmelisin! Bunu sana öğretecek şeyi bulmalı, bunu sana öğretecek kişinin yakasına yapışmalısın. Düşünün ki rahatsızsınız, bir hastalığınız var ve çaresini de birisi biliyor, ilacı da birisinde mevcut. Ama ilacı saklamış vermiyor, ne yaparsınız? Yakasına yapışırsınız, “öleceğim ya, ver o ilacı” dersiniz. Bu geçici dünya için böyle davranan kişi sonsuz hayatı için nasıl davranır acaba? Sonsuz hayatın için reçete “Âmentü Billâhi”nin tarifini bilmektir. O zaman onu bulacaksınız. Aksi halde “amelleriniz boşa gider” deniyor…

YAZARLAR

TÜMÜ

SON HABERLER