Duayene Fahri Doktora unvanı verildi
Türk Sineması’na 54 yılını veren yönetmen Türker İnanoğlu’na Afyon Kocatepe Üniversitesi Senatosu’nun kararıyla fahri doktora ünvanı verildi. Afyon Kocatepe Üniversitesi Atatürk Kongre Merkezi’nde yapılan törende konuşan İnanoğlu, bugüne kadar birçok ödül aldığını hatırlatarak “Ama hiçbiri fahri doktoralık mertebesinde değildir” dedi. Törene ünlü oyuncu Zeki Alasya da katıldı Afyon Kocatepe Üniversitesi Senatosu, Türk Sineması’nın 54 yıllık [&hellip]
Türk Sineması’na 54 yılını veren yönetmen Türker İnanoğlu’na Afyon Kocatepe Üniversitesi Senatosu’nun kararıyla fahri doktora ünvanı verildi.
Afyon Kocatepe Üniversitesi Atatürk Kongre Merkezi’nde yapılan törende konuşan İnanoğlu, bugüne kadar birçok ödül aldığını hatırlatarak “Ama hiçbiri fahri doktoralık mertebesinde değildir” dedi. Törene ünlü oyuncu Zeki Alasya da katıldı
Afyon Kocatepe Üniversitesi Senatosu, Türk Sineması’nın 54 yıllık emektarı Türker İnanoğlu’na Sinema ve Televizyon Alanı’nda fahri doktora verdi. İnanoğlu için hazırlanan Fahri Doktora Töreni, Afyon Kocatepe Üniversitesi Atatürk Kongre Merkezi’nde gerçekleştirildi. Türker İnanoğlu’nun yanı sıra ünlü oyuncu Zeki Alasya, Afyonkarahisar Valisi İrfan Balkanlıoğlu, Afyonkarahisar Belediye Başkanı Burhanettin Çoban, sivil toplum kuruluşları temsilcileri, akademisyenler ve öğrencilerin katıldığı Fahri Doktora Töreni’nde İnanoğlu’na temsili cübbeyi AKÜ Rektörü Prof. Dr. Mustafa Solak giydirdi.
“Bay Sinema” unvanlı yönetmen
Törende konuşan AKÜ Rektörü Prof. Dr. Mustafa Solak, “Yarım asırdır aralıksız çalışarak edinilen müthiş bir mesleki deneyim, sinema sektörünün yarışmalı alanında hakkıyla kazanılan onlarca büyük ödül, halkın sıcak sevgisi, özel ve devlet kuruluşlarının vefa, ilgi ve desteğiyle alınmış yüzlerce takdir ve başarı belgesi, kültür, sanat ve sinemaya verdiği katkı ve emeğinin belgelendiği muhtelif şilt ve belgeleri ile onlarca onur ödülünün sahibi; yönetmen, yapımcı, işletmeci ve ilklerin adamı Bay Sinema unvanının sahibi, Türk Sinemasının Duayen ismi; Sayın Türker İnanoğlu’na Üniversite Senatosu adına Sinema ve Televizyon Alanı’nda fahri doktora diploması vermekten duyduğum onuru sizlerle paylaşmak isterim” dedi.
Toplumu ileri seviyeye taşıdı
Afyon Kocatepe Üniversitesi Senatosu’nun 15 Haziran 2011 tarihli toplantısında oybirliğiyle bu kararın alındığını vurgulayan Solak, “Üniversiteler kimlere fahri doktora verir? Aslında ölçü bellidir. Bu unvan; bilim, sanat, edebiyat, siyaset ve düşünce dünyasına katkılarıyla, eriştiği başarı seviyesiyle, toplumun her kademesinin takdir ettiği ve ürettikleriyle toplumu daha ileri seviyeye taşıyan kişilere verilir. Afyon Kocatepe Üniversitesi Senatosu da söz konusu ölçüyü dikkate alarak böyle bir kararı almış bulunmaktadır. Bilindiği gibi üniversiteler, toplumsal değişme ve gelişmenin en etkili kurumlarından biridir. Üniversiteler bu işlevini, bir yandan bilgi üreterek; diğer yandan meslek elemanlarını yetiştirerek ve farklı kültürlerden bireylerin etkileşimine imkan tanıyarak yerine getirmektedir. Üniversite, yeni gelişmelere cevap verme-ye çalışan bir kurum olarak da kendini göstermektedir. Özellikle bilişim teknolojisine bağlı olarak gelişen yeni toplumsal yaşam, üniversiteden değişen bilgi ve beceriyi sürdürülebilir şekilde üretmesini beklemektedir” diye konuştu.
Çağın gerekleri
yerine getiriliyor
Afyon Kocatepe Üniversitesi’nin 21’inci yüzyılın gereklerini yerine getirdiğini hatırlatan Solak, “Yirmi bi-rinci yüzyılın ilk çeyreğinde, kaliteye ve bilgiye dayalı bir öğrenme ortamı sunan, öğrencilerine mezuniyet sonrası mesleki bilgi ve becerilerini güncelleştirme eğitimi veren, bölgenin ve ülkenin kalkınmasına gerekli katkıyı sağlayan, kendini dünyaya entegre olmaya adamış, sanal yapılanma faktörlerini harekete geçirerek uzaktan eğitim, iletişim ve bilgi teknolojilerini sunan, yeniliklere ve patent geliştirme-ye önem veren, yaşayarak öğrenme ve sürekli eğitim tekniklerini etkin kılabilen, dinamik ve etkileşimli eğitim sürecini esas alan Afyon Kocatepe Üniversitesi, geleceğin ideal üniversitesi olmanın çabası içerisindedir. Bu sorumluluklar ve sahip olduğu vizyon – misyon doğrultusunda eğitim öğretim ve araştırma faaliyetlerini sürdüren Üniversitemiz; markalaşma, tasarım, insana yatırım, yaşam boyu eğitim, farklılıklara ve etik değerlere saygıyı dikkate alan, demokrasi, yenilik üretme, bilim, araştırma, çevreye duyarlılık ve küresel işbirlikleri konusunda atılımlar yapmaktadır. Bütün bunları yaparken, gelişen ve kontrollü bir şekilde büyüme çabası içerisinde olan bir üniversitedir. Bu doğrultuda üniversitemizin çeşitli fakültelerinde bölge ve ülke ihtiyaçları dikkate alınarak yeni bölümler, yeni fakülte ve araştırma merkezlerinin kuruluşu sağlanmaktadır. Bu akademik birimlerin büyümesine paralel olarak bir yandan öğretim elemanı düzeyinde akademik alt yapı, diğer yandan da fiziksel alt yapının yeterli hale gelmesine ilişkin çalışmalarımız hızla devam etmektedir” ifadelerini kullandı.
İşbirlikleri gelişiyor
AKÜ bünyesinde yeni çalışmalara da imza atılacağını aktaran Solak, konuşmasını şöyle sürdürdü:
“Üniversite – sanayi, üniversite – kent işbirliği kapsamındaki faaliyetlerimize devam etmekteyiz. Bu doğrultuda sağlık, termal sağlık, gıda, mermer, seramik, hayvancılık ve toplumsal sorunlarla ilgili alanlardaki çalışmalarımız yeni projeler ile sürdürülmektedir. Üniversite-miz bulunduğu bölgeye katkı yapmaya büyük önem vermektedir. Bu nedenle bu yıl başlatmış olduğumuz tema-tik araştırma projeleri için ilk olarak Afetler, Aile içi şiddet, Alternatif gelir kaynakları, Alternatif enerji kaynakları ve verimli kullanım, Biyoteknoloji, Çevre, Doğal taş endüstrisi, Eğitim, Ekonomi, Engellilerin durumu, Gıda, Sağlık, Şehirleşme, Tarım, Hayvancılık, Turizm ve Yoksulluk konularında, ilimiz ve çevresinde; sorunların tespiti, çözüm önerileri ve yeni kaynakların geliştirilmesi ile işbirliği ağları oluşturmayı” hedefleyen projelere öncelik verilmesi kararlaştırılmıştır. Hepimizin bildiği gibi üniversitelerin sanat dünyasına katkı sunmak gibi önemli bir sorumluluğu da bulunmaktadır. Üniversitemizin misyonu kapsamında; evrensel düşünce ve değerlere sahip, ülke ve dünya kültürüne sanat yoluyla katkıda bulunma ilkesi de yer almaktadır.
Bu ilkeyi gerçekleştirmek amacıyla akademik örgütlenme ağımıza Güzel Sanatlar Fakültesi, Devlet Konservatuvarı, Müzik Uygulama ve Araştırma Merkezi ve Kocatepe Radyo-TV Uygulama ve Araştırma Merkezi gibi kurumları katmış bulunmaktayız.”
Sanata büyük önem veriliyor
Üniversite olarak sanat faaliyetlerini de desteklemeyi bir görev edindiklerini hatırlatan Solak, bu bağlamda Ahmed Şemseddin Karahisari adına düzenlenen Sanat Günleri’ne ev sahipliği yaptıklarını hatırlattı. Solak, “Bir bilim ve sanat adamı duyarlılığı ile ülkemiz sinema sektörüne hayatını vakfeden, sosyal dokumuzun beyaz perde ve ekrana olabildiğince doğal haliyle yansıtılmasını sağlayan, Bilim ve sanat alanında araştırmacılara yaşayan bir arşiv sunan, Toplumsal iletişimi bir sanat olarak gerçekleştirirken halkımızın değerlerini ve duygularını en saf haliyle yansıtarak iletişimi kitlesel eğitime dönüştüren, Çektiği filmlerle ve yerli – yabancı koprodüksiyon yapımlarla Türk sinemasına elli yıldan beri hizmet eden, Sinema Eseri Sahipleri Meslek Birliği’nin (SESAM) kurucu üyesi, 14 yıllık başkanı ve halen onursal başkanı olan, kurduğu Sinema Vakfı kanalıyla Üniversitelerin Sinema Bölümlerinde okuyan ihtiyacı olan öğrencilere burslar vererek sanata ve eğitime destek olan, kurucusu olduğu Sinema-Televizyon Eğitim Merkezi ve Türkiye’nin ilk Sinema-Tiyatro Müzesi ile görsel kültürün ve sanatların gelişimine katkı sağlayan, Ülkemiz Sinema ve Televizyonunu yöntemi, misyonu, vizyonu ve geleneği olan bir meslek ve kurum haline getirmede, özverili çalışmaları, katkıları ve ürünleriyle özdeşleşmiş, Tatbiki Güzel Sanatlar Okulu’nda eğitim almış olan Sayın Türker İnanoğlu’na Sinema ve Televizyon Alanında fahri doktora unvanı verilmesi teklifini, üniversitemiz Senatosu büyük bir memnuniyetle ve oy birliğiyle kabul etmiştir” dedi. Solak, AKÜ’ye destek veren tüm kişi, kurum ve kuruluşlara teşekkür etti.
“Söyleselerdi inanmazdım”
Fahri Doktora ünvanının kendisi için bir onur kaynağı olduğunu belirten usta yönetmen Türker İnanoğlu ise duyduğu memnuniyeti dile getirdi. İnanoğlu, “Mesleğe girdiğim günlerde biri bana gelip akademik bir ünvan sahibi olacağımı söyleseydi ‘Dalga geçme benimle’ derdim. Ama bugün sizlerin sayesinde böyle bir ünvanı taşıyacağım. Ben 54 yıllık sinema geçmişimin içinde 2 Cumhurbaşkanı, 3 Başbakan, 10 Bakan, muhtelif kurumların festival komitelerinin 18 tane onur ödülünü aldım. 100’lerce de başarı ödülüne sahip oldum. Ama hiçbiri bugün aldığım fahri doktora ünvanı mertebesinde değildi” dedi.
Usta-çırak ilişkisi vardı
Fahri doktora törenine katkıda bulunan herkese teşekkür eden İnanoğlu, “54 senedir sinemanın içinde-yim. Milyonlarca kişiye hitap ettim. Heyecanımı bir türlü o gün de bu gün de atamadım. Kusurlarım olursa affola. Ben bu mesleği seçtiğimde sinema akademik bir alan değildi. Üniversitelerimizde okutulmazdı. Bugün ise sinemanın okutulmadığı üniversite kalmadı ülkemizde. Eski-den sinema, usta-çırak ilişkisiyle yürüyordu. Setlerde, stüdyolarda alınıyordu eğitim. Ben de geçen hafta yitir-diğimiz büyük üstad Lütfü Akad’ın asistanlığını yaparak bu mesleğe adım attım” şeklinde konuştu. (Kocatepe)
“O’nun sayesinde…”
Zeki Alasya da, Türker İnanoğlu ile yıllarca beraber çalıştığını, İnanoğlu’nun Bay Sinema ünvanının yanında Bay Tiyatro, Bay Televizyon ünvanına da sahip olması gerektiğini söyledi. Alasya, İnanoğlu’nun sinemadan kazandığı parayı sinema ve oyunculuğun gelişmesi için harcadığının altını çizdi. Alasya, İnanoğlu için şöyle dedi:
“Bay Sinema yetmez. O, Bay Televizyon aynı zamanda. Bay Tiyatro. İlklerin adamı. Herkesten farklı. Bugün sinema saygın bir sanatsa, gururla bir Türk Sineması gösteriyorsak, bunu Türker İnanoğlu denilen olağanüstü kişiye borçluyuz. 1960’lı yıllarda burnundan kıl aldırmayan tipler, Türk Sineması’nı aşağılarlardı. Amerikan Sineması ile karşılaştırmaya çalışırlardı. Eğer bugün Türk Milleti Türk Sineması’nı seviyorsa onu da bu kişiye borçluyuz. Ortalama insan ömrünün 3’te 2’si, 54 yıl. Bu işlerden çok para kazandı. O kazandığı parayı kuruşuna kadar bu iş için harcadı.”
Örnek yaşam öyküsünün
başrol oyuncusu
Afyonkarahisar Sanayici ve İşadamları Derneği Yönetim Kurulu Başkanı Şükrü Demirayak da törende bir konuşma yaptı. Demirayak, “Bugün burada tüm yaşamını, Türk Sineması’nın geleceğine adayan, Türk Sineması’na sayısız eser değil, birçok yetenek ve sinemanın geleceğine saygın kurumlar kazandıran Sayın Türker İnanoğlu’na hizmet ve katkılarından dolayı teşekkürlerimizi takdim etmek üzere bir araya geldik”dedi. Türker İnanoğlu’nun hayatı boyunca çok önemli başarılara imza attığını belirten Demirayak, “Örnek bir yaşam öyküsünün başrolünde olup da bu kadar mütevazi olan birisine ne kadar teşekkür etsek azdır” diye konuştu.
Sohbet ettiler
Yönetmen Türker İnanoğlu için hazırlanan Fahri Doktora Töreni’nin ardından il protokolü ve İnanoğlu, Üniversite’de bir süre sohbet etti. Tören, kokteylle devam etti.
Kocatepe
siluetiyle selam
Konuşmasından önce kendisine Fahri Doktora cübbesi takdim edilen İnanoğlu’na Afyonkarahisar Sanayici ve İşadamları Derneği Başkanı Şükrü Demirayak tarafından eski bir film makinesi ile Atatürk’ün Büyük Taarruz öncesinde Kocatepe sırtlarındaki düşünceli siluetinin heykeli hediye edildi. İnanoğlu, Kocatepe siluetini havaya kaldırarak, coşkusunu seyircilerle paylaştı. İnanoğlu’nun bu hareketi, büyük alkış aldı. Afyonkarahisar Valisi İrfan Balkanlıoğlu da İnanoğlu’na Bayat Kilimi ve mermer satranç takımı hediye etti.
En dikkat çekici konuşma
Fahri Doktora Töreni’nindeki en dikkat çekici konuşmayı AKÜ Güzel Sanatlar Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Recep Aslan yaptı. Sivil toplum ve sanatın, ülkeler için ne kadar önemli olduğunu aktaran Aslan şu ifadeleri kullandı:
“Sivil toplum kuruluşlarımızla, yöneticilerimizle, gönüllülerimizle, sektörümüzle el ele, omuz omuza olmalıyız. Aksi takdirde sürdürülebilir bir hayatın olması mümkün değil. Bugün bir sivil toplum kuruluşu kapatıldığında, yarın kızlarımız okula gidemiyorlarsa, aç ailelerden kimsenin haberi olmuyorsa, o ülkede sürdürülebilir bir hayatın devam etmesi mümkün olmayacaktır.” Aslan, İnanoğlu’na Fahri Doktora verilmesi teklifinin AFSİAD Yönetim Kurulu Başkanı Şükrü Demirayak tarafından geldiğini belirtti.
Aslan, “Okuyabilenlerden olabilmek, okuduklarımızla yaşamı evrensel onurun merkezi haline getirebilmek, insanlığın barışı ve huzuru için çalışan bir roman olarak hayatımızı ortaya koyabilmek ve böyle yaşayanlarla bir ve beraber olabilmek umuduyla hepinize teşekkür ediyorum” dedi.
Sabun köpüğü değil, kalıcı
Fahri Doktora Töreni’nde konuşan Afyonkarahisar Valisi İrfan Balkanlıoğlu, Türker İnanoğlu’na geç de olsa böyle bir unvanın verilmesinin doğru olduğunu söyledi. Günümüzdeki popüler kültür üretim sürecini de eleştiren Vali Balkanlıoğlu, “Günümüzde insanlar bir günde şöhreti yakalıyor. Bir günde kamera arkasına geçip yönetmen olabiliyor. Bu iş büyük bir zekâ, analitik bir mantık, iyi bir yetenek gerektirir. Herkes aynı başarıyı ve etkiyi doğuramaz. Sabun köpüğü gibi çıkar ve kaybolur hayatımızdan. Ancak Türker İnanoğlu, böyle bir insan değil” dedi.
“En mutlu ânım”
Usta yönetmen Türker İnanoğlu, Afyon Kocatepe Üniversitesi’ndeki Fahri Doktora Töreni’nin ardından basın mensuplarının sorularını yanıtladı. İnanoğlu, Fahri Doktoralık için “En mutlu ânım” dedi
Ömrünün 54 yılını Türk Sineması’na adayan usta yönetmen Türker İnanoğlu, Afyon Kocatepe Üniversitesi Atatürk Kongre Merkezi’ndeki Fahri Doktora Töreni’nin ardından, il protokolü ile bir süre sohbet etti. Sohbet sırasında basın mensuplarının sorularını yanıtlayan İnanoğlu, “Bu kadar mutluluğu hayatımda tatmamıştım. En mutlu ânım” dedi.
“Seyirciyi hiçbir zaman aldatmadım”
Yıllardır zirvedeki yerini korumasının da sırrını açıklayan İnanoğlu, şöyle konuştu:
“Sinema dünyasında ben seyirciyi hiçbir zaman aldatmadım. Onun için de karşılığını buldum daima. Hiçbir şekilde istismara gitmedim. İdeolojik yönlere sapmadım. Daima halkımızın, ailelerin ilgilenebileceği programlar yaptım. Bu da beni 5 nesildir ayakta tuttu.” (Kocatepe)
66 uzun metrajlı filme imza attı
Türker İnanoğlu 18 Mayıs 1936’da Safranbolu’da dünyaya gelir. Babası Abdülhamit’in huzur hocası Mustafa Lütfi Efendi’nin oğlu Dr. Hakkı Nevin, annesi Safranbolu eşrafından Çizmecioğlu ailesinin kızı Nazmiye Hanım’dır.
Türker İnanoğlu’ndan sonra aileye Sezer ve Berker ikizleri gelir, ama Sezer 3 aylıkken vefat eder. Türker İnanoğlu’nun yaşamının ilk 15 yılı Safranbolu ile İstanbul arasında geçer. Okul ve ilk gençlik yıllarında
İnanoğlu’nun en büyük tutkularından biri futbol ve sinemadır. Futbolculuk yönünü okul takımlarında ve semt
kulüplerinde sürdüren İnanoğlu, lise eğitimi sonrasında Tatbiki Güzel Sanatlar Akademisi grafik bölümünde yüksek öğrenimini tamamlamadan çok sevdiği sinema mesleğine geçer.
Ö. Lütfi Akad ve Nişan Hançer’e 9 filmde asistanlık yapar. 1959 yılında “Senden Ayrı Yaşayamam” adlı filmle yönetmenliğe başlar. Yeşilçam’da çeşitli yapımcılara 10 adet film çektikten sonra 1960’ta kendi şirketi Erler Film’i kurar. Erler Film bünyesi içinde bugüne dek, 52 yıldır 200’ün üzerinde siyah-beyaz ve renkli film çeker. Bunlardan 21 adedi Yunanistan, İtalya, İran ve Hong Kong’la yapılan Co-Production yapımlardır.
Ayrıca ülkemizde uzun metraj ve belgesel çekimleri yapan Amerikan – Japon – Fransız – Alman yapımcıların yürütücü prodüktörlüğünü de üstlenmiştir. Erler Film ülkemizde şu anda halen faaliyet gösteren en eski ve en uzun ömürlü film şirketidir. Türker İnanoğlu bugüne dek 66 adet uzun metraj sinema filmine yönetmen olarak imza atmıştır.
1963 yılında İnanoğlu, yedeksubay öğretmen olarak askerlik hizmetine başlar. Taksim ve Hacıhüsrev’de ilkokul öğretmenliği yapan Türker İnanoğlu vatani görevinin kıta hizmeti bölümünü ise Ezine’de tamamlar.
1964 yılında Filiz Akın’la evlenir. Bu evlilik on yıl sürecek ve çift 1974’te ayrılacaktır. Türker İnanoğlu’nun Filiz Akın’la evliliğinden daha sonraları çocuk yıldız olarak “Yumurcak” filmleri ile ünlenecek İlker adlı bir oğulları olur.
1975 yılında ise Türker İnanoğlu halen evli olduğu Gülşen Bubikoğlu ile yaşamını birleştirir. Bu evlilikten de Zeynep adlı bir kızları vardır.
İnanoğlu 1979 yılında Ulusal Video şirketini kurarak Türkiye’de ilk kez video olayını başlatmıştır. Yurtiçinde ve yurtdışında 1860 video kulübüne prog-ram vererek yerli filmlerin video kaset olarak dağıtımını sağlamış ve Türk sinemasının çok büyük bir krizin içinde olduğu dönemde video olayı ile Yeşilçam’ın 5 yıl nefes almasını sağlamıştır.
İnanoğlu 1985 yılında televizyon programları hazırlamak amacıyla bir televiz-yon stüdyosu kurdu. Bu stüdyolarda o dönemde ülkemizde tek yayın kuruluşu olan TRT’ye “Bir Başka Gece”, “Hodri Meydan”, “Gecenin Getirdikleri” gibi haber ve eğlence programları hazırladı. Daha sonra ülkemizde özel televizyonların yayına girmesi ile Star TV – Show TV – Kanal 6 – ATV ve Kanal D yayın kuruluşlarına 10.000 saatin üzerinde program hazırladı.
İnanoğlu 1987 yılında “İcraatın İçinden” adlı prog-ramı dönemin başbakanı Turgut Özal ile başlatarak, Yıldırım Akbulut ve Mesut Yılmaz’ın başbakanlık dönemlerinde de aynı prog-ramın yapımcılığını sürdürdü.
1994 yılında ATV Televizyonu’nun yönetim başkanlığını üstlenen İnanoğlu, bu kanalın çok büyük aşama yapmasına büyük katkıda bulunmuştur. Türker İnanoğlu, kendi adına da Süper Kanal adıyla yayın yapan bir kanal kurmuştur. Bu kanal halen Kanal D adına Dream TV adıyla müzik yayını yapmaktadır.
Beyoğlu Saray, Beşiktaş Yumurcak, Kadıköy Reks, Karagümrük Hakan, Bakırköy Ünverdi, Ankara Akay Dedeman, Bahçelievler Dedeman sinemalarının işletmeciliğini yapan, halen Beyoğlu Atlas, Şişli Kent, Kavacık Boğaziçi ve Maslak TİM Sinemaları’nın da sahibi olan İnanoğlu, 2005 yılında İstanbul Maslak’ta, 2000 kişilik dev sahneli bir büyük salonu, 300 kişilik bir tiyatro salonu, 5 salonlu sinemalar kompleksi, toplantı salonları, restoran, cafe-bar ve hediyelik eşya dükkanlarının bulunduğu ve müzikaller, gösteri-ler, konserler, kongre, lansman ve konferansların yapılmakta olduğu TIM – Türker İnanoğlu Maslak Show Center’ı Türkiye’ye kazandırmıştır.
İnanoğlu, filmcilikle ilgili meslek birlikleri, dernekler ve İstanbul Ticaret Odası meslek komitelerinde uzun yıllar yöneticilik yapmıştır. 1960’lı yıllarda Filmciler Cemiyeti Yönetim Kurulu Üyeliğiyle başlayan dernekçilik faaliyetlerini 1973 yılında 8 arkadaşı ile birlikte Türk Filmciler Derneği’ni kurarak sürdürdü. Bu derneği başkanı iken 1980 yılında dernek kapa-tıldı. Yerine 1982 yılında FİYAP – Film Yapımcıları Derneği’ni kurdu. Buranın uzun süre başkanlığını yaptı. Daha sonra devletin öncülüğünde kurulan SE-SAM’ın kurucu üyesi ve ilk başkanı oldu. 14 sene kesintisiz bu dernek ve birliklerin başkanlığını yapan Türker İnanoğlu, bu süre içinde Türk sineması için gerekli birçok kanunun çıkartılması, mesleki düzenlemelerin yapılmasında öncülük etmiştir.
Halen SE-SAM Sinema Eseri Sahipleri Meslek Birliği’nin onursal başkanı olan Türker İnanoğlu’nun yaşamı mesleki başarı ve ödüllerle doludur. Antalya Altın Portakal Film Festivali’nden, İzmir Belediyesi İzmir Fuarı İdaresi’nden, İstanbul Kültür ve Sanat Vakfı’ndan ve Kültür Bakanlığı’ndan başta olmak üzere birçok özel ve tüzel kurum ve kuruluştan gerek filmleri, gerek, çalışmaları, gerekse hizmetleri nedeniyle ve yaşam boyu onur ödülleri dahil onlarca ödülün sahibidir.
Türker İnanoğlu 1997 senesinde TÜRVAK – Türker İnanoğlu Sinema Vakfı’nı kurarak prodüksiyonunun yaptığı tüm filmlerini ve hakları kendisinde olan TV programlarını bu vakfa devretmiştir. Vakıf, ihtiyaç sahibi sinema çalışanları ve aileleri-ne maddi yardımda bulunmakta, sinema ile ilgili üniversitelerde okuyan ve ihtiyaç sahibi olan öğrencilere burs vermektedir. İnanoğlu, ayrıca 16 derslikli bir ilköğretim okulu ile sinema – TV konusunda eğitim veren TÜRVAK – Sinema Televizyon Eğitim Merkezi’ni kurmuştur.
Türkiye’de ilk ve tek olan TÜRVAK – Sinema Tiyatro Müzesi’ni de kurmuş olan Türker İnanoğlu,yayıncılık alanında da TÜRVAK Kitapları adı altında “Sinema-TV Üzerine Denemeler”, başlangıcından itibaren Türk sinemasında üretilen filmlerin afişlerinin tamamına yakın bir kısmını bir araya getiren “5555 Afişle Türk Sineması”, otobiyografik yaşamının pers-pektifinden ülkemiz sinema, televizyon, sanat, kültür ve sektörün teknolojik gelişim sürecinin sergilendiği “Bay Sinema” gibi yapıtları hazırlamıştır. Yaşam öyküsü TRT, CNN, ATV, NTV, SHOW TV televizyonlarınca hazırlanan biyografik programlarda ele alınan İnanoğlu’nun yaşamı işte bu “Bay Sinema” kitabında detaylı olarak anlatılmaktadır.