Ana Sayfa Arama Galeri Video Yazarlar
Üyelik
Üye Girişi
Yayın/Gazete
Yayınlar
Kategoriler
Servisler
Nöbetçi Eczaneler Sayfası Nöbetçi Eczaneler Hava Durumu Namaz Vakitleri Gazeteler Puan Durumu
WhatsApp
Sosyal Medya
Uygulamamızı İndir
Sezer Küçükkurt

DONALD TRUMP AFYON’A GELİR Mİ?

Sezer Küçükkurt 17 Ağustos 2017 Perşembe 13:28:56
 

Gelmiş bile…
Evet, başlıktaki sorunun cevabı “Trump Afyon’a geleli 4 yıl olmuş”…
Peki ne işi varmış Donald Trump’ın Afyonkarahisar’da? Bir çok Avrupalı dolar milyarderi, lordlar ya da zengin Arap şeyhlerinin yaptığı gibi, geyik avına gelmiş Trump da…
Biz de bilmiyorduk, yeni öğrendik. Orman 5. Bölge Müdürlüğü’ne bağlı Doğa Koruma ve Milli Parklar Şube Müdürlüğü’nün Akdağ’da konuğu olana kadar, Afyonkarahisar’da, burnumuzun dibinde böylesine bir imkanın bulunduğunu, Karadeniz’in eşsiz yaylalarını aratmayacak doğal güzelliklere bu kadar yakın olduğumuzu biz de bilmiyorduk.

 

AV MERAKLILARININ UĞRAK YERİ

 

Afyon’un Sandıklı ilçesi ile Denizli’nin Çivril ilçesinin ortasında yüzde 58’ine tekabül eden 8535 hektarı Afyonkarahisar sınırlarında, yüzde 42’sine tekabül eden 6245 hektarı Denizli sınırları içerisinde kalan tam anlamıyla bir doğal yaşam cenneti Akdağ.
Şimdilerde yaz ve kış turizmine yönelik çalışmalar ile yeni bir döneme hazırlanıyor Akdağ. Yapılacak olan projeler arasında; günübirlik kullanım alanları, Akdağ tanıtım birimleri, Kayak ve Kızak Merkezleri, Gençlik Merkezi Kamp Alanları, Kır Evleri, Av Köşkleri, Butik Otel, İşletme Birimleri ve 1250 metre uzunluğunda suni gölet var. Afyonkarahisar turizmi açısından önemli bir değer olmaya aday Akdağ.
Bu önemini şimdiden kanıtlar gibi. Yıllardır dünyanın av meraklısı zenginleri bölgeye geldikleri için bu yatırımlara ihtiyaç duyulmuş ve harekete geçilmiş. ABD’nin şimdiki Başkanı Trump’ın da başkan seçilmeden önce av için geldiği Akdağ’da Türkiye Cumhuriyeti Devleti ihale ile geyik avı izni veriyor. Devlet’ten av iznini kazanan av organizatörleri bu iş için para harcamayı sevenlerle temasa geçiyor. Av meraklısı milyarderler silahçısı ayrı, aşçıcı, uşağı, bakıcısı vs. ayrı olacak şekilde neredeyse 40-45 kişiyi bulan kafilelerle av merkezine geliyor. Günlerce konaklıyor. İşte yapılacak olan av köşkü bu heyetlere hizmet verecek. Daha küçük çaplı organizasyonlar için kır evleri ve diğer birimler kullanılacak.

 

GEYİKLERİ NEDEN AVLATIYORSUNUZ?

 

Duramadık bize eşlik eden Doğa Koruma ve Milli Parklar Afyonkarahisar Şube Müdürü Hüseyin Bozoklu’ya sorduk; “Neden avlatıyoruz ki geyiklerimizi, bıraksak doğada büyüseler, doğal yolla ölseler. Elin gavuruna vurduruyoruz da elimize ne geçiyor?” diye.
Şöyle özetledi Müdür Bozoklu durumu: “Geyikler özellikle 8 yaşlarına ulaştıklarında fiziken çok büyürler. Sürü içerisinde de genç erkeklerin çiftleşme için egemenlik kurmaları gerekir. 8 yaşındaki bir geyikle sürüdeki diğer erkek geyiklerin baş etmesi fiziken imkansızdır. Genç geyikler üreme hakkını elde edemeyince sürünün üreme dengesi bozulur. Devlet 8 yaşındaki geyiklerin avlanmasına izin vererek bir nevi doğal dengeye destek sağlıyor. Yani yaşlı geyiklerin avlanması zarar değil, fayda getiriyor”
Koruma altındaki bu bölgede yaşayan her hayvan türü belirli aralıklarla sayımdan geçiriliyor. Hangi türden kaç hayvan var, yaşları ne, durumları nasıl biliniyor. Mesela geyik varlığının 500’ün üzerinde olduğu belirtiliyor. Ona göre de av düzenlemesi yapılıyor. Yani gelişi güzel dağa çıkıp geyik vurmak yok. Cezası ağır.
Bilmemek ayıp değil, öğrenmemek ayıp. Öğrenmiş olduk.

 

KIREVLERİ DİNLENMEK İÇİN İDEAL

 

Akdağ eteğindeki Kocayayla ortalama 1.600 metre. Akdağ’ın zirvesi ise 2.500 metre yükseklikte. Akdağ Kocayayla’daki Kır evleri kısa süre önce yapılmış olmasına rağmen vatandaşlardan büyük ilgi görüyor. Karadeniz’in meşhur Ayder yaylasındaki gibi plansız yapılaşmaya, beton yığınlarına müsaade edilmeden yapılmışlar. Evlerde doğal ahşaptan başka pek bir şey göremiyorsunuz. Oysa çok tanınmıyor, bilinmiyor. Akdağ’da böyle bir konaklama imkanı olduğunu bilen sayısı oldukça az. Kır evlerinde 6 kişilik bir ailenin kalması için elektrik, duş, tuvalet, tv, tüpgaz gibi imkanlar mevcut. Mevcut olan 10 kırevi talebi karşılamakta zorlanıyor. Bu nedenle yenileri yapılacak. Kır evlerinden faydalanmak isteyenlerin izlemesi gereken yol şöyle:
Doğa Koruma ve Milli Parklar’ın Sandıklı Şube Müd��rlüğü’ne 0.272 512 00 70 numaralı telefondan ulaşmak gerekiyor. Oradan alınacak olan banka hesap numarasına günlük 85 TL olan bir kır evi konaklama bedeli yatırıldıktan sonra, kalacak olanların nüfus cüzdan bilgileri ile birlikte banka dekontu mail, faks ya da mesaj yoluyla DKMP Sandıklı Şube Müdürlüğü’ne ulaştırılıyor. Böylece rezervasyon işlemi tamamlanıyor.
Akdağ’a ulaşmak için Afyonkarahisar’dan önce Sandıklı’ya, Sandıklı girişinden Hocalar istikametine ve oradan da Sorkun Beldesi’ne ulaşmak gerekiyor. Sonrasında tabelalar sizi Akdağ-Kocayayla’ya ulaştırıyor. Afyon’dan yaklaşık 70 kilometrelik bir yol sizi bekliyor. Sorkun kasabasına kadar asfalt yol ile Sorkun’dan itibaren ise stabilize orman yoluyla meşe ormanlarıyla başlayan ve yükseldikçe çam ağaçlarının yoğunlaştığı virajlı yollardan 1.600 m. yükseklikteki vadiye ulaşılıyor.

 

AKDAĞ’A GİDEN
NELER GÖREBİLİR?

 

-Tokalı Kanyonu, Sığır Kuyruğu Yaylası,
-Obruk yaylasının kuzey batısında Porsuk ağacı (Taxus baccata) topluluğu
-İlk defa bu alandan bilim dünyasına tanıtılan Barbarea hedgeana, Polygonum afyonicum bitkileri
-Kızıl Geyik, Yılkı Atları,
-Kızıl Akbaba,  Kara Akbaba, Sakallı Akbaba, Akkuyruk Kartal, Kaya Kartalı ve Küçük Kartal Gibi Yırtıcı Kuşlar
– Geyik, yılkı atları, yaban domuzu, kurt, tilki, sansar, porsuk, sincap, tavşan gibi hayvanlar, kartal, şahin, keklik gibi kuşlar

 

KARADENİZ’İ ARATMAYAN TARİHİ VE DOĞAL GÜZELLİKLER

 

Tabiî görünüşünü bozmadan patika yolları, atlı gezi yolları, bisiklet parkurları, yaban hayatı izleme noktaları, alabalık üretilmesi için küçük barajlar, gölcükler, günübirlikçiler ve kampçılar için sosyal tesisler, havuzlar bu güzellikleri daha da çekici ve eşsiz kılar. Doğa severlere, tabiatla başbaşa kalmak isteyen her yaş grubu insana hizmet edecek etkinliklerin yapılabileceği Kocayayla civarında, görülmeye değer pek çok mağara var. Tahminen 20 km. uzunluğunda olan kanyon ve kanyondan Çivril gölüne dökülen Akçay görülmeye değer. Kanyon boyunca insanoğlunun ayak basmadığı mağaralar, trekkingcilerin ilgisini çekecek güzergahlar bulunmakta. Akdağ, Romalılar döneminde yerleşim birimi olarak kullanılmış. Karakaya’da temel kalıntıları, lahit şeklindeki mezarlar, Saraç’ta sur kalıntısı, küfüde kuyu, seren, zincir ve kova resmi olan taş anıt Roma döneminden izler taşımakta. Akdağ; Kanyonu, mağarası, yaylası, tarihî yapısı, yılkı atları, yaban hayatı, bitki örtüsü ile Karadeniz yaylalarını aratmayacak bir güzellikte. Akdağ – Tokalı Kanyon Macera tutkunları 12-13 kilometre uzunluğundaki Tokalı Kanyon kıvrımları sizin için tabiat tarafından özel olarak hazırlanmıştır. Genişliği 10-15 metreden, 1-1,5 metreye kadar daralan kanyonu geçerken zaman zaman yüzmek, zaman zaman tırmanmak zorunda kalabilirsiniz. Ortalama 7-8 saatte geçilebilen kanyon geniş bir vadi ile son bulmakta. Akdağ Tabiat Parkı, İç Anadolu ile Ege Bölgesi arasında geçiş niteliği taşıması sebebiyle bitki örtüsü ve hayvan türleri yönünden önemli ekolojik değere sahip. Park 550 adet bitki türüne ev sahipliği yapmakta. Akdağ Tabiat Parkı’nda belirlenen 84 endemik türden ikisi ( Barbarea hedgeana ve Polgonum afyonicum ) ilk defa bu alandan toplanarak bilim dünyasına tanıtılmış. Parkın zengin bitki örtüsü fotoğrafçılar, botanik turizmi ve doğa merakı olan araştırmacılar için alanı çekici ve değerli hale getirmekte. Akdağ Tabiat Parkı hayvan türleri açısından da oldukça zengin.  Bu eşsiz yer, Orman Bakanlığı, Millî Parklar ve Av-Yaban Hayatı Genel Müdürlüğünce, “Yaban Hayatını Koruma Alanı” ilan edilmiş.
Bir zamanlar yöre halkının yaşlanan ve hizmetini tamamlayan ve dağa salınan atlar birbirleri ile çiftleşerek üremişler ve yabanileşmişler. Yılkı atları, 10-12 attan oluşan öğrekler (gruplar) halinde dolaşıyorlar. Öğrekler halinde yaşıyorlar çünkü kışın zor şartlarında kendilerine saldırmak isteyen kurtlarla bu şekilde mücadele ediyorlar. Kışın yiyecek bulmak zor. Karın boyu metrelerce olabiliyor. Onlar burunlarıyla karı delerek altındaki ota ulaşıyorlar. Kocayayla’daki yılkı atlarına 50 metre bile yaklaşmak mümkün değil. Biraz yaklaşmaya çalışıldığı zaman ürküyor ve gruplar halinde dört nala koşuyorlar. Kocayayla’da köylülerin yaz aylarında bıraktıkları sığır sürüleri göze çarpan canlılardan.

 

TOKALI KANYONU BİR BAŞKA ALEM

 

Bir gezgin Akdağ Tokalı kanyonu şöyle anlatmış:
Bir akarsuyun kalkerli bir alanda oyarak oluşturduğu derin, darboğaza kanyon deniyor. Akdağ kanyonu bütün olarak 20 km.lik alana uzanıyor. 1600 m. rakımlı kanyon Çivril’in Gümüşsu (Homa) beldesinin 900 m. Rakımlı yerleşiminde sona ermektedir. Kanyonun 1200 metre uzunluğundaki kısmı bıçakla kesilmişçesine yüksekliği yer yer 200 m.yi bulan kaya kütlelerinden oluşuyor. En geniş yeri 4 metre en dar yeri ise 1,5 metre aralıktaki bu kayaların arasından akan derenin oluşturduğu Akdağ kanyonu ancak 7-8 saatte geçilebiliyor. Akdağ’ın Sandıklı-menteş sınırında yer alan kanyona Kocayayla’dan giriliyor ve Gümüşsu beldesinden çıkılıyor. Yöre halkı kanyonu ” geçilemez ” bildiği için bu kanyon 7 Kasım 1993’de 10 kişilik bir ekip tarafından ilk kez geçilmiş. Ondan sonra ise Kültür ve Turizm Bakanlığı yetkilileri kanyondan geçerek incelemelerde bulundu ve kanyonun turizme açılması gündeme geldi..
Bu iki derenin birleştiği noktadan itibaren kanyon başlar. Bir vadide ilerleyen dere takip edilerek keyifli bir yürüyüşle kanyonun girişine ulaşılıyor. Kanyon girişine yaklaştıkça sarplaşan kayalar ve kartal yuvaları insanları bir bambaşka aleme götürüyor. Göbet adı verilen ve küçük bir gölcükten itibaren kayalar arasındaki dere yatağının en geniş yeri 4 metre civarında. Buna karşılık yan taraflarda bıçakla kesilmiş gibi yükselen 200 metreyi bulan yükseltileri manzaranın vahşiliğini anlatmak için yeterli.
Bu bölgeden itibaren güneşi görmek derenin çizdiği mendereslere bağlı. Kanyonun kimi yerinde yürünür kimi yerinde tırmanılır. Bazen de 1,5 metreyi geçen serin sulardan yüzülerek geçilir. Kanyonun 1,5 metre genişliğindeki en dar yerinde gökyüzü görülmez olur. Çünkü 25 metre yükseklikte büyük bir kaya kütlesi yukarıdan düşerek kanyon arasına sıkışıp kalmıştır. En zor iş ise 25 metre yükseklikte yer alan bu kayanın altından yüzerek geçmektir. Bu dar geçitten sonra kayaların yükselişi yavaş yavaş azalır ve sonunda geniş vadilere dönüşerek menteş akdagindan gümüssü ovasına ulaşılır. Dere yatağından yamaçlara tırmanıldığında ise Işıklı Gölü ve Gümüşsu kasabası görülür. Ve kanyon çıkışından sonra 2 saatlik bir yürüyüşle Gümüşsu’ya varılıyor.

YAZARLAR
TÜMÜ

SON HABERLER