• Haberler
  • Siyaset
  • 'Doğal afet kuraklık planlı iyi yönetimle aşılır'

'Doğal afet kuraklık planlı iyi yönetimle aşılır'

AK Parti Milletvekili Prof. Dr. Veysel Eroğlu, son dönem kuraklığını değerlendirerek kuraklığın tabi bir afet olduğunu, su kaynaklarının planlı şekilde iyi yönetimiyle bu sorunun aşılabileceğini açıkladı   Eski Orman ve Su İşleri eski Bakanı, İSKİ ve DSİ Eski Genel Müdürü, Cumhurbaşkanlığı Irak Özel Temsilcisi ve AK Parti Afyonkarahisar Milletvekili Prof. Dr. Veysel Eroğlu, Türkiye'deki su [&hellip]

AK Parti Milletvekili Prof. Dr. Veysel Eroğlu, son dönem kuraklığını değerlendirerek kuraklığın tabi bir afet olduğunu, su kaynaklarının planlı şekilde iyi yönetimiyle bu sorunun aşılabileceğini açıkladı

Eski Orman ve Su İşleri eski Bakanı, İSKİ ve DSİ Eski Genel Müdürü, Cumhurbaşkanlığı Irak Özel Temsilcisi ve AK Parti Afyonkarahisar Milletvekili Prof. Dr. Veysel Eroğlu, Türkiye’deki su durumu, yağışlar, kuraklık ve suyun yönetimi ile ilgili hazırladığı çalışma kapsamında önemli bilgiler verdi.
“YILLIK YAĞIŞ TOPLAMI 450 METREKÜP TAHMİN EDİLİYOR”
Türkiye’nin, yarı kurak iklim bölgesinde olan bir ülke olup, yağışların, mevsimlere ve bölgelere göre farklılık gösterdiğini belirten Eroğlu, “Karadeniz Bölgesinde ortalama yıllık yağış miktarı 2 bin 500 milimetre iken, İç Anadolu Bölgesinde Konya, Karapınar civarında 250 milimetreye kadar düşmektedir. Özellikle son yıllarda kendini daha fazla hissettiren küresel iklim değişikliğinden en fazla etkilenecek ülkelerden biri de Türkiye’dir. Bu sebeple ülkemizde su kaynaklarının sürdürülebilirlik ilkesi çerçevesinde yönetimi, son derece büyük ehemmiyet arz etmektedir. Öncelikle Türkiye geneli yağışlar ile alakalı genel bir değerlendirme yapılacak olursa, hidrolojik bakımdan ülkemizde 1 Ekim ile 30 Eylül tarihleri arası ‘Yağış Yılı’ olarak kabul edilir. Misal olarak 1 Ekim 2019 ile 30 Eylül 2020 tarihleri arası bir yağış yılıdır. Ülkemizin genel yağış ve su durumuna kısaca göz atacak olursak; Ülkemizde uzun yıllar yağış ortalaması 574 milimetredir. Ülkemize düşen toplam yağış miktarı 450 milyar metreküp olarak ölçülmektedir. Yıllık toplam kullanılabilir su miktarı ise 112 milyar metreküp olarak tahmin edilmektedir.” dedi.
“UZUN YILLAR ORTALAMASINA GÖRE YAĞIŞTA YÜZDE 3,7’LİK AZALMA VAR”
Milletvekili Veysel Eroğlu, Türkiye’de 2019 yılında tüketilen su miktarının 57 milyar metreküp olduğunu, bu suyun yüzde 77’si olan 44 milyar metreküpün sulamada, yüzde 23’ü olan 13 milyar metreküpün içme, kullanma ve sanayi suyunda kullanıldığını kaydetti. Eroğlu sözlerini şöyle sürdürdü: “Ülkemizin yıllık aldığı yağışlara da kısaca bakmakta fayda var. 1 Ekim 2019-30 Eylül 2020 tarihleri arasındaki yağış yılına baktığımızda Türkiye geneli yağışlarında normal kabul ettiğimiz yani uzun yıllar ortalamasına göre sadece yüzde 3,7’lik bir azalma olduğu görülmektedir. Yağışlarda görülen bu azalma oranı büyük bir azalma olarak değerlendirilemez. Bölge bölge değerlendirecek olursak; yağışların en fazla azaldığı bölgeler Marmara, Ege, İç Anadolu ve Karadeniz Bölgesi olduğu görülmektedir. Uzun yıllar ortalamasına göre Marmara Bölgesinde yüzde 15,7, Ege Bölgesinde yüzde 14,2 azalma görülmüştür. Güneydoğu Anadolu Bölgesinde ise bu seneki su yılında yağışlarda artış olmuştur. Uzun yıllar ortalamasına göre Güneydoğu Anadolu Bölgesinde yüzde 18,3’lük artış söz konusu olmuştur. Ülkemizde geçmiş yıllar yağış verilerini incelediğimizde ortalama 7 yılda bir orta şiddette, 19 yılda bir ise çok şiddetli kuraklık vuku bulmaktadır. Son 50 yılı değerlendirirsek misal olarak 1973 yılında ülkemiz büyük bir kuraklık yaşamıştır. Daha sonra 1989 yılında ve benim İSKİ Genel Müdürü olduğum 1994 yılında başka bir büyük kuraklık vuku bulmuştur. Yine 2001, 2007 ve 2017 yılında da kuraklıklar yaşanmıştır.”
“ASIL OLAN KURAKLIĞIN NASIL YÖNETİLDİĞİDİR”
Kuraklığın meteorolojik bir olay olarak artık tabii afetler sınıfına da girdiğini ancak asıl olanın kuraklığın nasıl yönetildiğini olduğunu dile getiren Eroğlu, “Biz özellikle 1994 yılından sonra İstanbul’da ve daha sonra 2003 yılından itibaren bütün Türkiye’de suyu çok iyi bir şekilde yönettiğimizi ifade etmek istiyorum. Çünkü ister içmesuyu, ister sulama suyu maksadıyla olsun tek bir kaynaktan su sağlıyorsanız o zaman her hangi bir optimizasyon söz konusu değildir. Ama özellikle İstanbul’da olduğu gibi, Avrupa yakasında 7 tane Istranca Barajları, Büyükçekmece Gölü, Alibeyköy Barajı, Sazlıdere Barajı, Terkos Gölü ve Anadolu Yakasında Elmalı Barajı, Ömerli Barajı, Darlık Barajı, Şile Keson Kuyuları, Yeşilçay Sistemi ve Melen Sistemi gibi çok sayıda kaynaktan su sağlıyorsanız, o kaynakları yönetebilmeniz için iyi bir optimizasyon yapmanız gerekir. Bu şekilde çok sayıda kaynaktan şehre su veriyorsanız bu kaynakları en iyi şekilde yönetmeniz çok önemlidir. Aksi takdirde bir yerde fazla su varken, başka bir kaynakta su tükenir ve neticede o bölgenin beslediği alan susuz kalır.” dedi.
“GEÇMİŞ DÖNEM KURAKLIĞI BU SENE Kİ SU YILINA GÖRE DAHA FAZLAYDI”
Her konuda olduğu gibi, su konusunda da tasarruf yapılması gerektiğine temas eden Eroğlu, “Biz vatandaşlarımız endişeye kapılmasın diye hiçbir zaman ‘tasarruf yapın’ diye bir talepte bulunmadık. Çünkü vatandaş geçmişte, özellikle 1994 öncesi büyük su sıkıntısı yaşadığı için su kesintisine karşı büyük bir rahatsızlığı vardı. Zaman zaman kuraklık olmasına rağmen, biz hiçbir dönemde psikolojik bir etkisi olmaması için ‘Suyu keseceğiz, su sıkıntısı var, suyunuzu tasarruflu kullanın’ şeklinde açıklama yapmadık. Vatandaşlarımızı rahatlatmak esastır. Kuraklık olabilir ama vatandaşa sürekli ve istenilen evsafta su temin etmek yönetimin vazifesidir, vatandaşın değildir. Bunu özellikle ifade etmek istiyorum. Son zamanlarda kuraklıktan söz edilmesinin sebebi şudur: Bilhassa 1 Ekim 2020 tarihinde başlayan yeni su yılında, 25 Aralık tarihine kadar takriben 3 aylık dönemde Türkiye geneli yağışlarda uzun yıllar ortalamasına göre yüzde 46,7 nispetinde bir azalma söz konusu olmuştur. İç Anadolu Bölgesi ve Karadeniz Bölgesinde bu azalma biraz daha fazla görülmüştür. İç Anadolu Bölgesinde yüzde 57,2 ve Karadeniz Bölgesinde yüzde 49,5’lik azalma vardır. Netice olarak vatandaşlarımız bu durumdan dolayı endişe etmişlerdir. Ancak geçmişteki su yıllarına baktığımızda 1973, 1989, 1994, 2001, 2007 ve 2017’de yaşanan kuraklığın şiddeti bu seneki su yılına göre daha fazlaydı.” dedi.
“BELEDİYELER ŞEBEKE YENİLEMEDE GAYRET GÖSTERMİYOR”
Su kaynaklarının inşasıyla birlikte özellikle su kayıplarının azaltılması için muazzam altyapı tesisleri inşa ettiklerini kaydeden Eroğlu, “1994 öncesi İstanbul’da elek gibi olmuş şebekelerdeki su kayıpları yüzde 65’di. Biz bütün şebekeyi ileri teknoloji ile imal edilmiş borularla yenileyerek takriben 20 bin kimoletre hat döşedik ve bu oranı yüzde 25’e düşürmüştük. Ancak şunu üzüntü ile ifade edeyim; Belediyelerimizin özellikle içmesuyu şebekelerini yenileme konusunda gayret göstermediklerini müşahede ediyorum. Hatta bir keresinde ‘Festival yapacakları yerde su şebekelerini yenilesinler.’ şeklinde bir beyanatım olmuştu. Bakanlığım döneminde Su Yönetimi Genel Müdürlüğü, bu konuda yönetmelik de hazırlamıştı. Ülkemizde ilk defa entegre su yönetimi sistemini uyguladık. Yani geçmişte her bir yerleşim yeri için ayrı tesis kurulurken biz entegre su yönetimi ile aynı tesisten pek çok yerleşim yerine içmesuyu sağladık. Misal olarak Çankırı’da inşa ettiğimiz Güldürcek Barajından, Çankırı şehir merkezine ve ilçeler ile 30 yerleşim yerine birlikte su verdik. Bu uygulama Türkiye’de bir inkılâptır. Yine Marmara Bölgesinde nüfus yoğun olduğu için Düzce’den başlayarak Bulgaristan sınırına kadar olan Sakarya, Kocaeli, Yalova, İstanbul, Tekirdağ ve Kırklareli, illerini de içine alan entegre su yönetim planı hazırladık. Bu entegre planın büyük kısmını hayata geçirdik, bir kısmının da projeleri hazırlanmış olup, onlar da zamanla hayata geçirilecektir diye düşünüyorum.” ifadelerini kullandı.
“SUSUZLUK ÇOK BÜYÜK BİR SIKINTIDIR”
Kuraklığın ilk defa vuku bulmadığına değinen Eroğlu sözlerine şu ifadelerle devam etti:
“Ülkemizde geçmişte de pek çok defa kuraklık yaşanmıştır. Ortalama 7 yılda bir orta şiddetli kuraklık, 19 yılda bir de büyük şiddetli kuraklık yaşanmaktadır. Kur’an-ı Kerimde Yusuf Suresinde bu durum ‘Bolluk yıllarından sonra 7 kıtlık yılı geleceği’ şeklinde ifade edilmektedir. Burada asıl olan bu kuraklıklara karşı tedbir almaktır. Ben Bakanlıklarım döneminde sadece içmesuyu için değil, sulama, sanayi suyu ve enerji üretimi için de her zaman A, B ve C planlarımızı hazırlardım. Bu planlara göre iyi bir su yönetimi sağlardık. Bir söz vardır, ‘At binicisine göre kişner.’ diye. Suyun yönetimi tek bir elden ve liyakat sahibi kişiler tarafından yapılabilecek hassas bir konudur. Su canlı hayatının idamesi için elzem bir maddedir. Susuzluk çok büyük bir sıkıntıdır. Susuzluk, hem psikolojik, hem de salgın hastalıklar bakımından pek çok sıkıntıya sebep olabilir. Dünya Sağlık Teşkilatı, salgın hastalıkların yüzde 95’nin sudan kaynaklandığını belirtmiştir. Özellikle 1994 öncesi İstanbul’da susuzluğu yaşayan vatandaşlarımız bu durumu çok daha iyi bilirler. O dönem bu sıkıntıları yaşayan anne ve babalar lütfen yaşadıklarını evlatlarına anlatsınlar.”
“SU YOKSA HAYAT YOK”
Kovid-19 salgınında su olmaması halinde temizlik yapılamayacağını belirten Eroğlu, “Şayet şehirlerimizde bu salgın döneminde içmesuyu problemi olsaydı, Allah korusun salgının boyutu tahmin edemeyeceğimiz kadar büyük olurdu. Akademik, bürokrasi ve siyasi hayatımda yakından müşahede ettiğim bir konu da şudur: Özellikle su ve altyapı gibi vatandaşımızı doğrudan ilgilendiren çok önemli konuların ehemmiyeti yeterince anlaşılamıyor. Ne zaman ki bu konularda bir sıkıntı yaşanırsa o zaman bütün ülkenin gündemine geliyor. Su hayatın her anında, bütün canlılar için hayati olan bir maddedir. Su yoksa hayat yoktur. Nitekim uzay araştırmalarında bir gezegende hayat olup olmadığının anlaşılması için önce suya bakılıyor. Bu sebeple su ile alakalı hizmet yapanlar çok önemli ve ulvi bir vazifeyi yerine getirirken, bu alanda vazifesini yerine getirmeyenler için de büyük bir mesuliyet söz konusudur.” dedi. >> Burcu AYDIN’ın Haberi

Bakmadan Geçme