Dinimizde Astral Seyahat Var Mı?

İslam dininde astral seyahat kavramı doğrudan yer almaz. Ancak, ruhun bedenden ayrılması, rüya ve miraca yükselme gibi bazı dini anlatılar, astral seyahatle ilişkilendirilmeye çalışılmıştır.

İslam’da, uyku sırasında ruhun bedenden geçici olarak ayrıldığına dair bazı ayet ve hadisler bulunmaktadır. Zümer Suresi 42. ayette, Allah’ın insanların ruhlarını uyku sırasında aldığını, eğer ömürleri dolmamışsa tekrar geri verdiği belirtilir:
"Allah, ölüm anında ruhları alır, ölmeyenin ise uykudayken ruhunu alır. Sonra hakkında ölüm hükmü verileni tutar, diğerini belli bir süreye kadar salıverir..." (Zümer, 42)
Bu ayet, bazı İslam alimleri tarafından rüyanın ruhun farklı bir boyutta yaşadığı bir deneyim olabileceği şeklinde yorumlanmıştır. Ancak bu, astral seyahatin tasavvur edildiği şekilde bir bilinçli ruh yolculuğu anlamına gelmez.


MİRAC VE RUHSAL DENEYİMLER
Peygamber Efendimiz Hz. Muhammed’in (s.a.v) Miraç hadisesi, ruhsal bir yolculuk olarak değerlendirilmiştir. Ancak bu olay, ilahi bir mucize olarak kabul edilir ve bilinçli bir astral seyahatle kıyaslanamaz.
Bazı tasavvuf ehli, manevi yolculuklar ve keşifler sırasında ruhun bedenden ayrılabildiğini ifade etmiştir. Ancak bu deneyimler, kişinin Allah'a yakınlaşması ve içsel keşif amacı taşıyan tasavvufi haller olarak değerlendirilir.


ASTRAL SEYAHATİN İSLAM’DAKİ YERİ
İslam inancına göre gayb, yani bilinmeyen alemler Allah'ın bilgisi dahilindedir. İnsan, kendi iradesiyle ruhunu bedenden ayırıp başka alemlere yolculuk edemez. Ruhun bedenden ayrılması ölümle gerçekleşir ve bu durum insanın kontrolünde değildir.
Dolayısıyla astral seyahat adı altında bilinçli şekilde ruhun bedenden ayrılması ve başka boyutlarda gezinmesi gibi inanışlar, İslam’ın temel inançlarıyla örtüşmemektedir. Eğer bu tür uygulamalar cinler veya metafizik varlıklarla iletişim kurma amacı taşıyorsa, İslam alimleri bunu büyü, sihir veya batıl inançlar kategorisine sokarak sakıncalı görmektedir.
 

Bakmadan Geçme