Dikkat ve önlemle hayatta kalabiliriz

Afet Bilinci Derneği, Proje ve Kaynak Koordinatörü Özgür Demir, Afyonkarahisar'da muhtemel afet durumlarına karşı okulların hazır olması gerektiğini belirtti. Demir, okulların hem eşyaların sabitlenmesi, hem de binanın güçlendirilmesi ile afetlere hazır olabileceğini kaydetti 17 Ağustos 1999'da meydana gelen ve Türkiye'yi sarsan Marmara Depremi'nin ardından İsviçre Kalkınma ve İşbirliği Dairesi'nin yürüttüğü Mahalle Afet Destek Projesi'nde görev [&hellip]

Dikkat ve önlemle hayatta kalabiliriz

Afet Bilinci Derneği, Proje ve Kaynak Koordinatörü Özgür Demir, Afyonkarahisar’da muhtemel afet durumlarına karşı okulların hazır olması gerektiğini belirtti. Demir, okulların hem eşyaların sabitlenmesi, hem de binanın güçlendirilmesi ile afetlere hazır olabileceğini kaydetti

17 Ağustos 1999’da meydana gelen ve Türkiye’yi sarsan Marmara Depremi’nin ardından İsviçre Kalkınma ve İşbirliği Dairesi’nin yürüttüğü Mahalle Afet Destek Projesi’nde görev alan Özgür Demir, Afyonkarahisar’da Afet Bilinci Derneği’nde görev aldı. Mahalle Afet Gönüllüleri Vakfı’nın İstanbul Ofisi’nde Yerel Yapılanma Koordinatörlüğü sorumluluğunu üstlenen Demir, Afyonkarahisar merkezli Afet Bilinci Derneği’nin Proje ve Kaynak Koordinatörü. Demir, doğal afetlere karşı okulların nasıl hazırlanması gerektiğini Gazeteniz Kocatepe’ye anlattı.
Gazeteniz Kocatepe: Okullarımızda eğitim sezonu açıldı. Ancak okullarımız, yurtlarımız muhtemel bir afete hazır mı?
Özgür Demir: Birtakım hazırlıkların yapıldığını, yapılmaya çalışıldığını biliyoruz. Belki istisnai olarak özel bir hazırlık sürecinden geçmiş olanlar bulunabilir. Ancak ne yazık ki alınan tedbirler ve yapılan hazırlıklar yeterli değil ve öğrencilerin toplu olarak bulunduğu okul ve yurt gibi mekânlar hem yapısal hem de yapısal olmayan riskler ile karşı karşıya. Yapısal risklerin bertaraf edilmesi hem uzun soluklu hem de çok maliyetli bir iş olmasına karşın çok küçük maliyetler ve kolayca ortadan kaldırılabilen yapısal olmayan riskler zaman zaman daha büyük zararlar verebiliyor.
Yapısal olmayan riskler ve bu risklerin ortadan kaldırılmasını biraz daha açabilir miyiz?
Yapısal olmayan riskleri binaların içinde hareketli ve hareketsiz eşyalar olarak ayırabiliriz. Hareketli eşyaları mobilyalar, elektronik eşyalar, beyaz eşyalar, sobalar ve ısıtıcılar olarak sıralayabiliriz. Bunu okullar özelinde düşündüğümüzde ise öğrenci ve öğretmen dolaplarını, öğrenci sıralarını sayabiliriz. Hareketsiz eşyalar ise asansör ve aydınlatma sistemleri, radyatörler, yangın merdivenleri gibi sıralamak mümkün.Bu yapısal olmayan risklerin bertaraf edilmesinin en temel yolu eşyaların sabitlenmesi. Ancak okullarda, yurtlarda kısa bir tur atarsanız bırakın herhangi bir deprem ya da sarsıntıyı ayakta zor duran dolapların, kırık camların, eğreti olarak tutturulmuş çerçevelerin büyük tehdit oluşturduğunu görebilirsiniz.
Yapısal olan risklerden ne anlamamız gerekiyor?
Yapısal riskler, adından da anlaşılacağı üzere yapıya ait olan temel, kolon, kiriş, duvar, çatı gibi yapı elemanlarını ifade etmekte. Bunlar bildiğiniz üzere artık yapım aşamasında denetleniyor. Ya da biz öyle olduğunu umuyoruz. Yasal düzenlemelerden önce yapılmış binalar da yapı denetim şirketlerince kontrol edilmekte ve depreme dayanıklılıkları tespit edilmekte. Kamu kurumları için bu süreç bürokratik sebeplerle çok yavaş ilerlediği için pek çok eski okul binası da aslında ciddi birer tehdit olarak karşımızda duruyor.
Okullarımızda ve yurtlarımızda muhtemel afet durumlarına karşı tüm kapıların dışa doğru açılması gibi standart uygulamalar var mı?
Yeni yapılan okul binaları, özel olarak bu konuda düzenleme yapmaya çalışan okullar da var. Ancak üzülerek belirtmek gerekir ki, yeterli düzeyde değil. Yangın tüpleri düzenli olarak kontrol edilmiyor. Okulların, yurtların nüfusu ve muhtemel yangın çeşitleri göz önünde bulundurulmaksızın temin söz konusu. Okullarda en önemli sorunlardan birisi yapısal olmayan riskler. Bir o kadar önemli ve hassas olan diğer bir sorun tahliye. Muhtemel bir afet durumunda ne yazık ki öğrencileri soğukkanlı ve sağlıklı bir şekilde tahliye edebilmek hem fiziki hem de beşeri sebeplerle mümkün gözükmüyor.Okul ve sınıf kapılarının çok büyük bir kısmının dışarı açılmıyor olması, yeterli sayıda kapı bulunmaması, öğretmen ve idarecilerin bu konularda yeterli eğitim ve donanıma sahip olmaması gibi sebeplerle durum pek parlak değil.Özellikle kış aylarında havanın erken kararıyor olması sebebiyle okul çıkış saatleri öğrenciler için büyük bir risk oluşturuyor. Pek çok okul yeterli bahçe ve çevre aydınlatmasına sahip değil. Bırakın bir afet durumunu kısa süreli bir elektrik kesintisi bile çok ciddi bir karışıklığa sebebiyet verebilir. Bu sebeple her okulda, yurtta illâ ki bina içlerinde ve çıkış kapılarında acil durum aydınlatmaları ve mümkünse jeneratör bulunmalı.
Peki bu durumda ne yapmalı? Afet Bilinci Derneği olarak sizin bu konuda çalışma, proje ve girişimlerinizin olduğunu biliyoruz. Neler yapıyorsunuz, neler yapmalıyız?
Derneğimizin misyonu eğitim, farkındalık oluşturma, planlama ve önlem alma üzerine kurulu. Bu misyon doğrultusunda çalışmalar yürütüyoruz. Daha önce pilot olarak uyguladığımız ‘Geleceğimiz Sadece Salıncakta Sallansın’ projesinin tescil işleri sürüyor. Farklı türlerde paket programlara dönüştürdüğümüz projeyi özellikle okul öncesi, birinci ve ikinci kademe için uygulanabilir hale getirmeye başladık.Geçen yıl bir devlet okulunu pilot olarak yapısal olmayan risklerden arındırmak ve afete hazır hale getirmek için bir girişimde bulunduk. Hem öğrenciler hem de öğretmenler için eğitim programını kapsayan Taslak bir Okul Afet Planı hazırladık. İl Milli Eğitim Müdürlüğü’nün desteklerine karşın okul yönetiminin projeyi benimsememiş olması sebebiyle uygulayamadık. Oysa hem Afyon için hem de Türkiye için örnek teşkil edecek bir proje idi. Bu yıl bir özel okul bir sınıf grubu için paket bir eğitim talebinde bulundu. Özel olarak geliştirilen bu uygulamalı eğitimi hazırladık ve değerlendirmelerine sunduk. Ancak bu özel bir iki taleple olacak bir iş değil. Topyekün bir afet hazırlık seferberliği başlatılmalı. En azından Afyon merkezden başlayarak bunu tüm ile yaymak mümkün.
Afet planlama ve koordinasyonunda sivil toplumun etkinliği hakkındaki düşünceleriniz nelerdir?
Sivil toplum kuruluşları afet planlamasında, afetler hakkında farkındalık sağlanmasında ve koordinasyon aşamasında devletin ilgili kurumlarının alternatifi değil, tamamlayıcısı olmak gibi bir misyona sahiptir. Özellikle muhtemel afet durumlarına hazırlık aşamasında sivil toplumun üstlenmesi gereken özel bir görev olduğunu düşünüyoruz. Afet sırasında yetişmiş arama-kurtarma gönüllülerinin önemli bir destek unsuru olduğunu ve afet sonrası yaşamın normalleştirilmesi aşamasında yine gönüllü ekiplerin hayati bir rol üstlendiğini biliyoruz.
Afet Bilinci Derneği’nin bu konudaki ufku nedir?
Afet Bilinci Derneği olarak bizler, Afyon İl Afet ve Acil Durum Müdürlüğü’nün tamamlayıcısı ve temel paydaşı olarak faaliyet gösteriyoruz. Öğrenci kulübü iken başlayan bu paydaşlık dernek statüsüne dönüşmemizle birlikte daha derinlikli ve daha profesyonel bir düzeye erişti. İl Afet ve Acil Durum Müdürlüğü Yerleşkesi içindeki ofislerimiz, depomuz ve gönüllü ekibimiz ile İl Müdürlüğü’nün vereceği her türlü göreve talibiz. Dernek olarak ürettiğimiz istisnasız her projede her türlü imkân ve motivasyon ile arkamızda duran İl Afet ve Acil Durum Müdürlüğü’ne de bu vesile ile müteşekkir olduğumuzu ifade etmek isteriz.

Bakmadan Geçme