Ana Sayfa Arama Galeri Video Yazarlar
Üyelik
Üye Girişi
Yayın/Gazete
Yayınlar
Kategoriler
Servisler
Nöbetçi Eczaneler Sayfası Nöbetçi Eczaneler Hava Durumu Namaz Vakitleri Gazeteler Puan Durumu
WhatsApp
Sosyal Medya
Uygulamamızı İndir
Ramazan Balkan
e-posta: YAZARIN TÜM YAZILARI

DEVLET – Kocatepe Gazetesi

Ramazan Balkan 11 Ocak 2010 Pazartesi 02:00:00
  Lise yıllarımda Dündar TAŞER’in bir kitabını okumuştum. Bu kitapta rahmetlinin Devlet Gazetesi’nde çıkan yazıları toplanmıştı. O kitaptan aklımda kalan bir cümle var, sanki bugünler için söylenmiş; “devleti devletleştirmek.” Tabi buradaki, devleti devletleştirmek, deyimi iktisadi manada bir devletleştirme değil, devleti devlet gibi davranmaya çağırmaktı. Çünkü rahmetli-nin bu yazıyı kaleme aldığı yıllar 1970’lerdi. Devlet yavaş yavaş sokağa teslim olmaya başlamıştı. Neticede sokağa teslim olan devletin 1980’lerde Türkiye’yi ne hale getirdiğini hep birlikte gördük.
Devlet niye kurulur, nasıl kurulur ve devlet ne işe yarar ? Bu konuda en kabul edilen tez “Sosyal Toplum Sözleşmesi” olup bu tezi Thomas HOBBES, John LOCKE ve J.Jacques ROUSSEAU savunmuşlardır. Bu teze göre; insanlar doğal durumda en ilkel halini yaşarken gayet özgürdü. Ancak doğal yaşam döneminde, insan yaşantısı ilkel olduğundan, insanların can ve mal emniyeti yoktu. İnsanlar kuvvet üstünlüğüne dayanarak bir birine zarar verebiliyordu. Neticede, insanlar kargaşa ve düzensizlikten kurtulmak için aralarında sözleşmişler ve adı devlet olan kurum ortaya çıkmıştır.
Bu tezden de anlaşılacağı gibi insanların devlet denilen kurumu oluşturmalarının temel sebebi; can ve mal güvenliğini, sağlamaktır. İslam alimleri ise can ve mal güvenliğinin yanına devletin; namusu ve nesli korumak, görevi olduğunu da eklemişlerdir. Türklerde ise devletin görev alanı daha geniştir. Can, mal, namus güvenliği ve nesli korumanın yanında devlete; açları doyurmak, çıplakları giydirmek, yoksulları varsıl kılmak gibi devlete aynı zamanda sosyal devlet olma görevini yüklemişlerdi. Bizdeki “Devlet Baba” anlayışının özü budur.
Bunlardan yola çıkarak Türk devlet anlayışında devletin görevi; can güvenliği sağlamak, mal güvenliği sağlamak, namusu korumak, yetişen nesli korumak ve vatandaşını koruyup gözeten sosyal devlet olmak gibi zorunluluğu vardır.
Şimdi gelelim neden bu yazıyı yazdığımıza. Öcalan’ın hücresi bilmem kaç santimetre daha dar diye güneydoğuda örgüt yandaşları sokağa döküldü. Bütün dükkanlar kapalı, halk evlerine çekildi. Devlet ise ana caddelerde panzerlerin gerisine sığındı. Arka sokaklarda hakimiyetin kimin eline geçtiği malum. Peki devletin en temel görevi vatandaşının canını ve malını korumak değil mi ? Bu halde devlet devletlik görevini ifa ediyor mu ?
Muş’un Bulanık ilçesinde yaşananları gördük. Borçlarını ödeyebilmek ve evine ekmek götürmek isteyen esnaf, terör örgütüne boyun eğmeyerek dükkânını açtı diye linç edilmek istendi. Kapısının önündeki arabasını ve iş yerini yakmak isteyenlere karşı, devletin koruyamadığı vatandaş, kendi kendini korumak için elini kana buladı. Vatandaşının can ve mal emniyetini sağlayamayan devlet onu gözaltına almak için Hızır gibi yetişti. Peki vatandaşın arabası ve işyeri yakılırken bu devlet neredeydi ?
Bundan otuz sene önce “devleti devletleştirmek lazım” diyen rahmetli Dündar TAŞER ne kadar haklı imiş.
Son olarak belirtelim ki; bu olayda başka bir de çirkinlikte yaşandı. Neymiş bu esnaf aslında JİTEM üyesi imiş, Korucu imiş, MHP’li imiş, devlet yanlısı imiş. İnsanların korucu veya devlet yanlısı olmaları onların dükkanlarının, arabalarının yakılmasına haklılık mı kazandırıyor.

YAZARLAR

TÜMÜ

SON HABERLER