Depremin şakası yok! – Kocatepe Gazetesi
Jeoloji Mühendisleri Odası İl Temsilcisi Yüksek Jeoloji Mühendisi Dr. Yusuf Ulutürk, bundan tam 18 yıl önce 17 Ağustos 1999'da Türkiye'nin en karanlık günlerinden birini yaşadığını söyledi.18 BİNDEN FAZLA ÖLÜYusuf Ulutürk, 17 Ağustos 1999 sabahı, yerel saatle 03.02'de Kocaeli/Gölcük merkezli, Richter ölçeğine göre 7,5 büyüklüğünde gerçekleşen depremin 45 saniye içerisinde binlerce can aldığını belirtti. Depremin 45 [&hellip]
Jeoloji Mühendisleri Odası İl Temsilcisi Yüksek Jeoloji Mühendisi Dr. Yusuf Ulutürk, bundan tam 18 yıl önce 17 Ağustos 1999’da Türkiye’nin en karanlık günlerinden birini yaşadığını söyledi.
18 BİNDEN FAZLA ÖLÜ
Yusuf Ulutürk, 17 Ağustos 1999 sabahı, yerel saatle 03.02’de Kocaeli/Gölcük merkezli, Richter ölçeğine göre 7,5 büyüklüğünde gerçekleşen depremin 45 saniye içerisinde binlerce can aldığını belirtti. Depremin 45 saniye sürede binlerce can aldığını, faciadan sağ kurtulanlara ise ömür boyu unutamayacakları bir acı bıraktığını söyleyen Ulutürk, “17 Ağustos depremi, tüm Marmara Bölgesi’nde ve Ankara’dan İzmir’e kadar geniş bir alanda hissedildi. Resmi raporlara göre, 17 bin 480 ölüm, 23 bin 781 yaralı oldu. 2010 yılında yayımlanan Meclis Araştıram Raporuna göre 18 bin 373 kişi hayatını kaybetti. 48 bin 901 kişi ise yaralandı” dedi.
16 MİLYON İNSAN ETKİLENDİ
O tarihte devletin tüm kurumlarının 17 Ağustos ve onu takip eden ilk birkaç günde tamamen etkisiz olduğunu vurgulayan Ulutürk, “İnsanların kaybettikleri yakınlarını hiçbir resmi işlem yapmadan toplu mezarlara defnetmek zorunda kaldıkları biliniyor. Bu nedenle can kaybının resmi rakamların üzerinde olduğu ve resmi olmayan verilere göre 50 bin ölüm, ağır ve hafif olmak üzere yüz bine yakın yaralı, 505 kişi de sakat kaldı. 285 bin 211 ev, 42 bin 902 iş yeri hasar gördü. Ayrıca 133 bin 683 çöken bina ile yaklaşık 600 bin kişi evsiz kalmıştır. Yaklaşık 16 milyon insan depremden değişik düzeylerde etkilenmiştir” diye konuştu.
SON YÜZYILIN EN BÜYÜK DEPREMİYDİ
18 yıl önce gerçekleşen Gölcük merkezli Doğu Marmara depreminin Türkiye yakın tarihini derinden etkileyen en önemli olaylarından biri olduğuna temas eden Yusuf Ulutürk, “Deprem gerek büyüklük, gerek etkilediği alanın genişliği, gerekse sebep olduğu can ve maddi kayıplar açısından son yüzyılın en büyük depremlerinden biridir. Depremin Türkiye’nin önemli bir sanayi bölgesi olan Marmara Bölgesi’nde meydana gelmiş ve çok geniş bir coğrafyayı etkilemiş olması ülkede büyük sıkıntılara neden olmuştur” şeklinde konuştu.
KİMİ KURTULDU
KİMİ HAYATINDAN OLDU
17 Ağustos 1999 tarihinde ki depremde iletişim alt yapısının çöktüğünü, çok övünülen iletişim şebekelerinin alternatifleri olmadığı için uzun süre sustuğunu dile getiren Ulutürk şöyle konuştu: “Binalar çöktü, iş bilmez gözünü para bürümüş ellerde deniz kumundan yapılan mukavemetsiz binalar bir bir yıkıldı. Nice canlar vardı. Kimisi enkaz altında hayatını kaybetti. Kimisi enkaz altından kurtularak hayata tutundu. O günün yaşattığı büyük acıyı yüreklerine hapsederek hayatlarına devam etti. İnsanlara mezar olan binaları yapanların bazılarının davası zaman aşımına uğradı. Bazıları tazminatla yırttı, bazısı da kısa ve indirimli ceza süresini doldurup cezaevinden çıktı. Kızılay sınıfta kaldı. Köhnemiş su alan çadırları ve çürümüş teçhizatıyla yardıma muhtaçtı. Enkaz altından sağ salim çıkan her can umutları yeşertti. Sesimi duyan var mı nidaları her yerde yankılandı. Kulaklar beton ve maloz yığınlarına dayandı. O anlarda etrafta ki tüm insanlar, makineler, mahlûkat ve tabiat sustu. Toplanan yardım paralarının akıbetleri ne kadarının alaşağı edildiği ve ne kadarının hizmet için harcandığı hiçbir zaman bilinemedi.”
CAN KAYIP NEDENLERİ BELLİ
Depremin bu kadar çok can kaybına yol açmasının sebebi olarak kaçak yapılar, standartlara uygun olmayan binalar, uygun olmayan gevşek zeminde ki yapılaşmalar ve daha ucuza mal etmek için malzemeden çalan müteahhitlerin gösterildiğini hatırlatan Ulutürk şunları söyledi:
“Depremden sonra, zorunlu deprem sigortası gibi bir takım düzenlemeler getirilmiştir. Yapım hatalarından çöken binaların müteahhitlerine yaklaşık 2 bin 100 dava açılmıştır. Bu davalardan bin 800’ü hukuki boşluktan dolayı cezasız sonuçlanmıştır. Geriye kalan 300 davanın, 110 kadarında ceza verilmiş, birçoğu ertelenmiştir. Bunun dışında kalan davalar ise 16 Şubat 2007 tarihinde 7,5 yıllık zaman aşımı süreleri dolduğu için zaman aşımına uğramış ve düşmüştür. Türkiye topraklarının yüzde 93’ü nüfusunun, yüzde 98’i deprem bölgeleri içinde yer almakta, barajlarımızın yüzde 95’i bu tehlikeli hat üzerinde bulunmaktadır.”
>> Burcu AYDIN’ın Haberi