'Depremden sağlam bina yaparak korunulur'

AK Parti Milletvekili Prof. Dr. Veysel Eroğlu, 17 Ağustos depreminin yıldönümünde insanları depremin değil binanın öldürdüğünü kaydetti. Eroğlu, 'İnşaat Yüksek Mühendisi olarak şunu açıklıkla söylemek istiyorum. Herkesin bildiği gibi deprem öldürmez, bina öldürür. Depremden korunmak için sağlam zemine sağlam bina yapmak şarttır' dedi   Orman ve Su İşleri eski Bakanı AK Parti Afyonkarahisar Milletvekili Prof. [&hellip]

AK Parti Milletvekili Prof. Dr. Veysel Eroğlu, 17 Ağustos depreminin yıldönümünde insanları depremin değil binanın öldürdüğünü kaydetti. Eroğlu, “İnşaat Yüksek Mühendisi olarak şunu açıklıkla söylemek istiyorum. Herkesin bildiği gibi deprem öldürmez, bina öldürür. Depremden korunmak için sağlam zemine sağlam bina yapmak şarttır” dedi

Orman ve Su İşleri eski Bakanı AK Parti Afyonkarahisar Milletvekili Prof. Dr. Veysel Eroğlu, 17 Ağustos 1999 tarihinde saat 03.02’de meydana gelen büyük Marmara Depremini kendisinin de yaşadığını belirtti. Eroğlu, Allah’tan Türkiye’yi ve Türk Milletini her türlü deprem, sel, heyelan, yangın gibi bütün tabii afetlerden korumasını diledi.
“İSKİ 99 DEPREMİNDE
ÜZERİNE DÜŞENİ YAPTI”
1999 tarihinde gerçekleşen Marmara Depreminde İSKİ Genel Müdürlüğü görevinde olduğunu belirten Eroğlu, “Deprem meydana geldiğinde Erenköy’de ikamet ediyordum. Oturduğumuz bina da depremde sallandı ancak yıkılmadı. Depremden hemen sonra eşim ve çocuklarımı güvenli bir yere bırakıp Aksaray’daki İSKİ Genel Müdürlüğü binasına gittim. O dönem İstanbul su, kanalizasyon, elektrik ve altyapıdan sorumlu Afet Grup Başkanıydım. İSKİ’nin Aksaray’da bulunan binası da deprem açısından sıkıntılı bir binaydı. Hemen bina önünde su, kanalizasyon, elektrik gibi altyapı işlerinden mes’ul ekibimi topladım. Durumu koordine ederek iş bölümü yaptık ve gerekli talimatları vererek çalışmalara başladık. İstanbul’da özellikle Küçükçekmece ve Avcılarda bazı binalar yıkılmıştı. Bu binaların su ve elektrik bağlantılarını hemen kestik. Daha sonra bütün kanalizasyon ve içmesuyu tesisleri ve depoların kontrollerini gerçekleştirdik. 17 Ağustos 1999 günü saat 13.00 gibi İstanbul’da bütün elektrik ve su bağlantılarını kontrol ederek işletmeye aldık.” dedi.
“AFET BÖLGESİNE KOORDİNATÖR VALİ GÖREVLENDİRMEK YERİNDE KARAR”
Deprem veya tabii afetlerde o bölgede bulunan Valilerin, hadiseden çok fazla etkilenebildiklerine dikkat çeken Eroğlu, “Geçtiğimiz günlerde yaşadığımız Kastamonu, Bartın, Sinop sel baskınlarında olduğu gibi başka illerin Vali ve Vali Yardımcılarının bölgeye koordinatör olarak gönderilmesi çok yerinde olmuştur. Nitekim Afyonkarahisar, Kütahya, Çorum Valileri gibi bazı Valilerimiz sel bölgesinde koordinasyonu sağlamaları için görevlendirilmişlerdir. 17 Ağustos Marmara Depreminde İSKİ olarak biz bütün imkânlarımızı seferber ederek depremzedelerin çok acil ihtiyaçlarını gidermiştik. Merkezi hükümet ise ancak 15 gün sonra depremzedelere yardım edebilmişti. Aynı şekilde 12 Kasım 1999 tarihinde Düzce’de gerçekleşen depremde de İSKİ olarak hemen müdahale etmiştik. Deprem bölgesine içmesuyu, altyapı ve haberleşme konusunda gerekli desteği sağlamıştık.” ifadelerini kullandı.
“ÇÜRÜK ZEMİNDE OLAN DERE YATAKLARINA BİNA YAPILMAMALI”
“İnsanların çıkıp bilmediği konularda açıklama yapması son derece yanlıştır.” diyen Eroğlu şunları kaydetti: “İnşaat Yüksek Mühendisi olarak şunu açıklıkla söylemek istiyorum. Türkiye deprem bölgesinde olan bir ülkedir. Herkesin bildiği gibi deprem öldürmez, bina öldürür. Depreme karşı hazırlıklı olmamız gerekmektedir. Depremden korunmak için sağlam zemine sağlam bina yapmak şarttır. Bu konuda devlet ve millet olarak el birliği ile hareket edilerek riskli binaların yerine sağlam zemine, sağlam binalar yapılmalıdır. Bilhassa dere yatakları alüvyonlu ve dolgu zeminler olduğu için en çürük yerlerdir. Ayrıca buralarda sıvılaşma yüzünden binaların zemin içine çökme ve yıkılma riski vardır. Dolayısıyla mutlaka dere yataklarının boşaltılarak binaların sağlam zeminlere yapılması gerekmektedir. Depremlerde bir başka sıkıntıda dar yollardır. Dar olan yollara itfaiye araçları girememektedir. Depremle iç içe olan bir ülke olarak yolların mutlaka geniş ve afet durumlarının düşünülerek yapılması gerekmektedir.”
“DAYANIKSIZ BİNAYI YENİDEN
YIKIP YAPMAK DAHA UYGUNDUR”
Türkiye’de bir başka meselenin de depreme karşı binaların güçlendirilmesi konusu olduğunu ifade eden Eroğlu sözlerini şöyle tamamladı: “Bu konuda çok yanlışlar yapılıyor. İSKİ Genel Müdürü olduğum dönemde; ilgili üniversitelerin bu konudaki uzmanlarını bir araya getirerek çalışma yaptırmıştım. Seminerler düzenleyerek, kitapçıklar hazırlamıştık. Binalarda güçlendirme çalışmaları genelde usulüne göre yapılmıyor. Usulüne uygun yapılmayan güçlendirmeler, binaya ilave yük dahi getirmektedir. Bu yüzden mümkün olduğu kadar depreme dayanıklı olmayan binaların yıkılıp yeniden yapılması daha uygundur. Unutulmamalıdır ki depreme hazırlığın maliyeti, depremden sonraki maliyetten çok daha fazladır. Dolayısıyla bu konuda Belediyelere çok önemli vazifeler düşmektedir. Kastamonu’da yaşanan sel felaketinde de görüldüğü gibi dere yatağına yüksek katlı binalar yapılmış. Bu binaların yapılmasına izin vermek son derece yanlıştır. Dere yataklarının işgal edilmesi mutlaka önlenmelidir. Dere bir gün mutlaka yatağını geri alır. Bazı Belediyeler maalesef seçim kaygısı ile vatandaşın yanlış taleplerini dahi yerine getirmek gibi bir hatanın içine düşmektedir. Bu durum, büyük felaketlere sebep olmaktadır.” >> Burcu AYDIN’ın Haberi

Bakmadan Geçme