Deprem Türkiye ve Afyon’un gerçeği
Doğal bir faaliyet olarak da tanımlanan depremle yaşama alışkanlıklarının doğru edinilmesinin önemine değinen Çevre ve Şehircilik İl Müdürü Vahit Okumuşer, Türkiye ve Afyonkarahisar’ın deprem hattında bir coğrafi yapısının bulunduğunu belirtti Haber: Burcu AYDIN17 Ağustos 1999 tarihinde gerçekleşen çok büyük yıkım ve can kaybının yaşandığı büyük Marmara Depreminin 12. yıldönümü geçtiğimiz günlerde idrak edildi. Çevre ve [&hellip]
Doğal bir faaliyet olarak da tanımlanan depremle yaşama alışkanlıklarının doğru edinilmesinin önemine değinen Çevre ve Şehircilik İl Müdürü Vahit Okumuşer, Türkiye ve Afyonkarahisar’ın deprem hattında bir coğrafi yapısının bulunduğunu belirtti
Haber: Burcu AYDIN
17 Ağustos 1999 tarihinde gerçekleşen çok büyük yıkım ve can kaybının yaşandığı büyük Marmara Depreminin 12. yıldönümü geçtiğimiz günlerde idrak edildi. Çevre ve Şehircilik İl Müdürü Vahit Okumuşer, yapı denetim sisteminin titizlikle uygulandığını, depremin değil sağlam olmayan yapının can ve mal kaybına neden olduğu gerçeklerinin altını çizdi
Deprem doğal olay
Çevre ve Şehircilik İl Müdürü Vahit Okumuşer, 1995 yılı Dinar ve 2002 yılı Sultandağı – Çay depremleri ile son yılların en büyük can ve mal kaybının yaşandığı 1999 yılı Marmara- Adapazarı depreminde hayatını kaybedenlere depremin 12. yıl dönümünde baş sağlığı diledi. 17 Ağustos 1999 tarihinde meydana gelen büyük depremin 12. yıldönümünde güvenli yapının önemini hatırlatan Okumuşer, depremin doğal afetler içerisinde zamanı, yeri ve şiddeti daha önceden tespit edilemeyen özelliğe sahip olduğunu kaydetti. Depremin, çok geniş alanları yerleşim yerlerini etkileyen ve çok geniş alanda çok büyük can ve mal kaybına, ağır hasarlara neden olan bir doğal afet türü olduğunu aktaran İl Çevre ve Şehircilik İl Müdürü Vahit Okumuşer; “Genel anlamda deprem; kaynağını yer kürenin merkezindeki yüksek sıcaklık ve basınçtan alan kuvvetlerin en dış katmanı olan yer kabuğunu kırması, bükmesi veya sıkıştırması sonucu oluşan ve yeryüzünde açığa çıkan yıkıcı sismik dalgalar olarak tanımlanabilir. Bu doğa olayı dünyamızda ve ülkemizde belli bir döngü içerisinde sürekli tekrarlanmaktadır. İlimizde meydana gelen, can ve mal kayıplarına yol açan depremlerin bazıları ise 1914 yılında Başmakçı İlçesinde 6,9 büyüklüğünde, 1924 yılında Çay İlçesinde 5,9 büyüklüğünde, 1995 yılında Dinar İlçesinde 6,2 büyüklüğünde, 2000 yılında Konya ili Akşehir ilçesinde 5,9 büyüklüğünde, 2002 yılında Sultandağı ve Çay İlçelerinde 6,2 büyüklüğündeki depremlerdir. Bu anlamda depremi yağmur veya kar yağması kadar doğal bir olay olarak değerlendirmek yanlış olmayacaktır.”dedi.
Afyon ve Türkiye deprem bölgesi
Günümüzde son yapılan çalışmalarla depremlerin oluştuğu fay hatları-kınk zonlarının oldukça ayrıntılı olarak tespit edildiğini belirten Çevre ve Şehircilik İl Müdürü Vahit Okumuşer, buna rağmen deprem kuvvetlerinin oldukça karmaşık jeolojik tektonik sismik vb. etkenlere bağlı olduğunu, hareket mekanizmasının tam anlamıyla tanımlanamadığını bildirdi. Buna bağlı olarak yapılarda deprem kuvvetlerine karşı ayrıntılıtam doğru modellemelerin yapılmasının mümkün olamadığına işaret eden Okumuşer; “Bu açık, hesaplamalarda alınan deprem güvenlik katsayılarıyla giderilmiştir. Depremin etki alanının çok büyük olması nedeniyle yapılaşma açısından fay hatlarının nereden geçtiğinin aslında pek önemi kalmamaktadır. Buna en somut örnek Adapazarı’nda veya Dinar fay hattı üzerinde olan bir depremin yakın çevresinde hissedilmesi veya hasara neden olabilmesi verilebilir. Türkiye deprem haritasında da görüldüğü üzere ülkemizin büyük bir bölümü Afyonkarahisar’da dahil olmak üzere l. ve 2. deprem bölgesinde kalmaktadır. Deprem riskinin en düşük olduğu bilinen Konya ilimizde dahi son zamanlarda depremlerin olması nedeniyle. ülkemizin ve ilimizin tamamını deprem bölgesi olarak değerlendirip buna göre önlem ve tedbirlerin alınması gerekmektedir.” diye konuştu.
Yapı denetimi
Afyonkarahisar’da da uygulanıyor
Çevre ve Şehircilik Bakanlığına bağlı olarak İl Müdürlüğü’nce depreme dayanıklı yapılaşmaya yönelik yürütülen çalışmalar hakkında bilgi veren İl Müdürü Vahit Okumuşer, müdürlük denetim ve kontrollüğünde altında bulunan inşaatlarda yapılaşmaya gidilmeden önce her türlü afet ve jeoteknik etütler yaptırıldığını söyledi. Zemin açısından her hangi bir problemin olmadığı tespit edildikten sonra mevcut yasa, yönetmelik standart ve fen kurallarına uygun imalatların yapılmasına azami özen gösterildiğini kaydeden İl Müdürü Vahit Okumuşer; “Özellikle 4703 Sayılı ‘Ürünlere İlişkin Teknik Mevzuatın Hazırlanması ve Uygulanmasına Dair Kanun’ kapsamında inşaatlarda kullanılan tüm yapı malzemelerinin standartlarına uygun olmasına ve gerekli belgelendirme işaretlerini (CE, G) taşımasına dikkat edilmektedir. İlimizdeki mevcut kamu binalarının depreme karşı dayanıklılık testleri yapılmakta, gerek görülmesi halinde güçlendirme projeleri hazırlanarak yapılar güçlendirilmektedir. Ülkemizde 4708 sayılı ‘Yapı Denetimi Hakkında Kanun’ hükümleri 13 Ağustos 2001 tarihi itibariyle 19 pilot ilde uygulanmaktayken 01 Ocak 2011 tarihi itibariyle tüm illerle birlikte Afyonkarahisar’da da uygulanmaya başlanmıştır. Bu kanunun amacı; can ve mal güvenliğini teminen, imar plânına, fen, sanat ve sağlık kurallarına, standartlara uygun kaliteli yapı yapılması için proje ve yapı denetimini sağlamak ve yapı denetimine ilişkin usul ve esasları düzenlemektir. Bu kapsamda gerekli şartlan yerine geti-rerek, 01 Ocak 2011 tarihi itibariyle ilimiz genelinde hizmet vermek üzere 11 adet Yapı Denetim Firması, 3 adet de Yapı Malzemeleri Laboratuarı Bakanlığımızdan izin belgesi alarak faaliyetlerine başlamıştır.” şeklinde konuştu.
Denetimler devam ediyor
Günümüzde söz konusu yapı denetim firmalarında; konusunda uzman ve Çevre ve Şehircilik Bakanlığı’ndan belge almış 88 denetçi mühendis, mimar, 28 kontrol elemanı ve bir yardımcı kontrol elemanı olmak üzere toplam 117 teknik personel görev yaptığını kaydeden Çevre ve Şehircilik İl Müdürü Vahit Okumuşer; “Yapı Denetim firmalarınca denetlenen iş sayısı 213, toplam inşaat alanı 227.691 metrekaredir. Yapı Denetim Firmalarının faaliyetleri ve tüm yapmış oldukları işlemler Bakanlığımızın oluşturduğu vveb sistemi üzerinden anlık güncel olarak takip edilmekte ve tüm işlemler sistem üzerinden yapılmak suretiyle denetlenmektedir. Ayrıca İl Müdürlüğü olarak büro ve şantiyelerde yerinde yapılan denetimlerle bu firmalar sürekli takip edilmektedir. İl Müdürlüğümüzce 10 büro, 5 şantiye denetimi gerçekleştirilmiş olup denetimler devam etmektedir. İlimiz sınırları içinde inşaatlarda kullanılmak üzere üretilen, satılan veya kullanılan yapı malzemelerinin (beton, demir, tuğla, doğal taş, yalıtım malzemeleri v.b tabi oldukları ilgili standartlara uygun olup olmadıklarının denetimi. 4703 sayılı ‘Ürünlere İlişkin Teknik Mevzuatın Hazırlanması ve Uygulanmasına Dair Kanun’ kapsamında İl Müdürlüğümüzce düzenli olarak yapılmaktadır. Bu kapsamda 2011 yılı içersinde toplam 48 adet denetim yapılmıştır.”ifadelerini kullandı.
Yapı yetki belgesi zorunlu
Çevre ve Şehircilik İl Müdürlüğü’nde yer alan beton ve zemin laboratuarının1996 yılından bu yana faaliyetini sürdürdüğünü kaydeden Vahit Okumuşer, Müdürlüğün denetim ve kontrollüğündeki inşaatların ve özel inşaatlarda kullanılan beton ve demirlerin laboratuarda test edilip, uygun olması halinde inşaatlarda kullanıldığını bildirdi. Geçen yıl yaklaşık 1000 adet beton, 40 adet karot, 25 adet demir, 5 adet sıva kumu deneyi gerçekleştirildiğini aktaran Okumuşer şöyle konuştu: “İl Müdürlüğümüz Laboratuvar’ının 1996 yılından beri hizmet göstermesi o yıllarda çok az olan beton firmalarının kaliteli üretim yapmasını sağlamış ve Afyon genelinde hazır beton üretiminin belli bir standarda oturmasını sağlamıştır. İlimizde hazır beton üreticisi 8 firma mevcuttur. 3194 Sayılı İmar Kanunu’nün 28. Maddesi ve ‘Yapı Müteahhitlerinin Kayıtları ile Şantiye Şefleri ve Yetki Belgeli Ustalar Hakkında Yönetmelik’ hükümleri gereği 01 Ocak 2011 tarihi itibariyle yapı ruhsatına tâbi bütün yapıların bir yapı müteahhidinin sorumluluğu altında inşa edilmesi, her müteahhidin bir yapı müteahhidi yetki belgesi numarası alması, bu numaranın yapı ruhsatında, yapı kullanma izin belgesinde ve yapım işleri sözleşmelerinde kullanılması, yapı ruhsatına tabi tüm yapılarda şantiye şefi bulundurulması, yapı müteahhidinin inşaat ve tesisat işlerinde yetki belgeli usta çalıştırması zorunlu hale gelmektedir. 2006 ve 2007 yıllarında yayınlanarak yürürlüğe giren ‘Deprem Bölgelerinde Yapılacak Binalar Hakkında Yönetmelik’ hükümleri ile 1997 tarihli ‘Afet Bölgelerinde Yapılacak Yapılar Hakkında Yönetmelik’ hükümlerinde büyük çaplı değişiklikler yapılmıştır.”