'Deprem hayat gerçeği hazır olmaya mecburuz'
Jeoloji Mühendisleri Oda Temsilcisi Dr. Yusuf Ulutürk, deprem ülkesi Türkiye'de birinci derece de deprem bölgesinde olan Afyonkarahisar'da da depremin hayat gerçeği olup ona göre yaşamak zorunda olunduğunun altını çizdi   TMMOB Afyonkarahisar Jeoloji Mühendisleri Oda Temsilcisi Yüksek Jeoloji Mühendisi Dr. Yusuf Ulutürk, Manisa depremi ardından 24 Ocak Cuma akşamı Elazığ'da meydana gelen 6,8'lik depremin ardından [&hellip]
Jeoloji Mühendisleri Oda Temsilcisi Dr. Yusuf Ulutürk, deprem ülkesi Türkiye’de birinci derece de deprem bölgesinde
olan Afyonkarahisar’da da depremin hayat gerçeği olup ona göre yaşamak zorunda olunduğunun altını çizdi
TMMOB Afyonkarahisar Jeoloji Mühendisleri Oda Temsilcisi Yüksek Jeoloji Mühendisi Dr. Yusuf Ulutürk, Manisa depremi ardından 24 Ocak Cuma akşamı Elazığ’da meydana gelen 6,8’lik depremin ardından depremsellik gerçeğini değerlendirdi.
“ELAZIĞ DEPREMİ GÜNEY ANADOLU FAYI İLE İLGİLİ”
Yusuf Ulutürk, Elazığ’ın Sivrice ilçesi merkezli 6,8 şiddetindeki depremin bina yapılaşmasındaki sıkıntılar nedeniyle 7’nin üzerinde gibi hissedildiğini söyledi. Ulutürk, “Deprem sonrası gördük ki bina kalitesi çok önemlidir. Kullanılan beton kalitesinden tutun da demir donatısından binayı imal eden ustaların bazı yerlerde iyi ustalık yapmaması gibi nedenlerden dolayı da sorunlar ortaya çıkıyor. Bu ifade ettiğim işin yüzey tarafıdır. Birde işin yer altı boyutu var. Kuzey Anadolu Fayı ile Doğu Anadolu Fayı var. Elazığ depremi Doğu Anadolu fayı ile ilgilidir. Doğu Anadolu fayı ölü denize kadar uzanan bir faydır. Bu fay yeni uyanmaya başladı. Önce ki yıllarda Bingöl Karlıova üzerinde büyük bir deprem olmuştu. Van depremi gerçekleşti. Doğu Anadolu fayında yavaş yavaş enerji boşalması başladı.” dedi.
“DEPREM DEĞİL BİNA ÖLDÜRÜYOR”
Türkiye’nin bir deprem ülkesi olduğu gerçeğinin altını çizen Yusuf Ulutürk, dünya da ve Türkiye’de her an her bölgede bir depremin meydana gelebileceğini kaydetti. Türkiye’de hızla bir kentsel dönüşüme ihtiyaç olduğunu dile getiren Ulutürk, “Depremin şakası yok. Sonuçlara herkesçe malumdur. Ülkemizde mühendislik hizmetlerinin tam verildiği depreme karşı güveli yapılar üretilmelidir. Görsellikten daha çok insanın can ve mal güvenliğini esas alan en önemli unsur olan temel yaşam hakkı gözetilerek binalar üretilmelidir. Her yeri geldiğinde sıkça tekrarladığımız gibi deprem değil bina öldürüyor. Buna göre yapılar üretmek gerekiyor. Yapıları üretirken meslek dallarına yani bilime önem vermek zorunludur.” diye konuştu.
“UYGUN ZEMİN UYGUN KAT YÜKSEKLİĞİ ESAS”
1999 Marmara Depreminden sonra jeoloji yer bilimine önem verilmeye başlanıldığını ancak özellikle son 4 yıldır Belediyelerin bu durumu rutine bağladığından yakınan Ulutürk, “Bölgesel anlamda Elazığ depreminden kısa bir süre önce Manisa’da bir deprem meydana geldi. Buradan birinci derece de deprem bölgesinde bulunan Afyonkarahisar’a dönersek Manisa depremi de Ege grabeni üzerinde oluşan faylardan bir tanesidir. Manisa Akhisar civarlarında ki deprem 5,6 civarındaydı. Ülkemizin farklı yerlerinde gelecek günlerde benzeri şeyler olacaktır diye düşünüyorum. Afyonkarahisar özeline dönersek, bilim insanları olarak bir yerle ilgili açıklama yaptığımızda o yerle ilgili spekülatif şeyler oluşuyor. Bizim amacımız bu değildir. Ama sonuçta görünen bir gerçek var. Uydukent’te ağırlıklı olarak birinci katların büyük çoğunluğu su içerisindedir. Birinci katı su içerisinde olan yapılarda Allah göstermesin olası bir depremde çok büyük sıkıntı yaşanır. Uygun zeminlerde uygun kat yükseklikleri ihtiyaçtır. Zemin etüt değerlerine uyulmalıdır. Zemin iyileştirmesi lokaldir. Altta ki taşıma gücü sıkıntılı olan bir yere yapılacak takviye bir süre ve bir yere kadar götürür. Yapay ve suni uygulamaların yararı yoktur ” şeklinde konuştu.
“HER YERDE HER AN DEPREM OLABİLİR ONA GÖRE YAŞAMALIYIZ”
Alüvyon yoğunluğu fazla olan Uydukent ve Sahipata gibi yerlerde kat yüksekliklerine mutlaka dikkat edilmesi gerektiğinin altını çizen Ulutürk sözlerine şöyle devam etti:
“Yapı denetim bürolarının sözünü ettiğim bu görevleri çok iyi yapmaları gerekiyor. Günlük spekülatif kararlarla rant için imalatlar yapılırsa Allah korusun çok daha farklı problemler çıkar. Böylesi durumlar ülkemize can ve mal kayıpları olarak geri dönmektedir. Popülist projeler bir kenara bırakılarak acilen kentsel dönüşüm tamamlanmalıdır. Meslekler arası şovenizmden vazgeçilmelidir. Amaç felaket telalığı ya da deprem çığırtkanlığı yapmak değildir. Deprem ülkesiyiz, ülkemizin her yerinde her an bir deprem daha yaşanabilir. Ama ilimizde geçtiğimiz günlerde Sülümenli bölgesinde bir depremsel hareketliliği gördük. Burdur ve Denizli’de ki faylarda bize çok yakındır. Yapılaşma imar durumuna göre konut üretimi şeklinde olmalıdır. Bizim tahminimiz Çay ilçesinden Maltepe’ye kadar kırılan fayın Kütahya-Gediz ve Simav’la birleştiğidir. Arada ki fayda kırılacaktır. Kaç yıl içerisinde olacağını bilemiyoruz. Deprem hayatın gerçeği ona göre yaşamaya mecburuz.” >> Burcu AYDIN’ın Özel Haberi