Deprem gerçeğine bilinçli olmalıyız – Kocatepe Gazetesi
Jeoloji Mühendisleri Odası Başkanı Jeoloji Yüksek Mühendisi Dr. Yusuf Ulutürk, son dönemdeki deprem hareketlerini değerlendirerek, soruları cevaplandırdı.Deprem gerçeği ile yaşadığımız bir coğrafyada Afyonkarahisar özelinde ve Türkiye genelindeki depremsel hareketliliği nasıl yorumluyoruz?Yusuf Ulutürk: Son olarak 21-22 Nisan gecesi Batı Anadolu'da Çanakkale, Manisa, Balıkesir, Muğla, İzmir ve Aydın civarında graben havzasında bir deprem meydana geldi. Özellikle Manisa [&hellip]
Jeoloji Mühendisleri Odası Başkanı Jeoloji Yüksek Mühendisi Dr. Yusuf Ulutürk, son dönemdeki deprem hareketlerini değerlendirerek, soruları cevaplandırdı.
Deprem gerçeği ile yaşadığımız bir coğrafyada Afyonkarahisar özelinde ve Türkiye genelindeki depremsel hareketliliği nasıl yorumluyoruz?
Yusuf Ulutürk: Son olarak 21-22 Nisan gecesi Batı Anadolu’da Çanakkale, Manisa, Balıkesir, Muğla, İzmir ve Aydın civarında graben havzasında bir deprem meydana geldi. Özellikle Manisa Selendi’de 5,2 büyüklüğünde sonrasında AFAD bu rakamı 4,9 olarak düzeltti. Ama 5 büyüklüğünde bir deprem meydana geldi. Bu deprem biz özellikle Batı Anadoludaki Ege Grabeni dediğimiz Graben üzerinde ki faylarda meydana gelen bir hareketlenmedir. Bunun özelliği deprem çok derin odaklı olmamasıdır. Depremin gerçekleştiği yer yaklaşık 4,5-5 kilometredir. Yüzeye yakın olduğundan vatandaşlar tarafından fazla hissedildi. Özellikle ismini sıraladığım illerde daha çok hissedildi. Burada oluşan fay hareketlenmesi ya da depremin derin odaklı olmayıp yüzeye çok yakın olmasından dolayı fazlaca hissedildi. Burada önemli olan şu; Batı Anadolu, Ege Grabeli üzerinde ve Kuzey Anadolu fayında zaman zaman bu tür hareketlenmeler oluyor. Bunlar olmaya da devam edecek.
Mevcut deprem hareketleri sürecek mi?
Yusuf Ulutürk: Biz önümüzdeki yıllarda bu fayın paralelinde farklı faylarda da hareket bekliyoruz. Zaten özellikle Ege denizinde bunun yanında Marmara da bu faya paralel olan bu faya benzer özellikler taşıyan faylar, kırıklar arasında depremleri hissediyoruz. Bunu hissetmeye de devam edeceğiz.
Deprem gerçeğinde önem arz eden nokta nedir?
Yusuf Ulutürk: Bu konuda yani deprem hususunda her zaman için kişilerin, kurumların ve kuruluşların hazır olup olmamalarıdır. Hep söylenir depremden kaçmak mümkün değil. Ama hasarlarını en aza indirgemek mümkündür. Mümkün olduğunca hem yapılaşma da hem de halkımızın bilinçlenmesi noktasında gerekenler yapılmalıdır. Biz bir deprem ülkesiyiz. Yaklaşık olarak ülkemizin yüzde 90’a yakını depremin bölgesinde yer alıyor. Özellikle enteresan olanı şu; Ülkemiz sanayisinin yüzde 70’i bu deprem kuşağında yer alıyor. Kocaeli, Gebze, İstanbul ve İzmit gibi büyük sanayilerin olduğu kuruluşların bulunduğu alanlar deprem kuşağındadır. Bundan dolayı daha çok dikkat etmemiz gerekiyor. Düşünün ülkenin tüm lojistiğini sağlayan, bütün üretimini yapan büyük sanayi tesislerinin yüzde 70’i mesela bir Tüpraş, bir Petkim kompleksini düşünün. Bunların hepsi kritik noktalarda, deniz kenarında ve faya yakın noktalardadır. Bu gerçekten kaçılamayacağına göre yapılması gereken şey deprem olduğunda nasıl hareket edeceğimizi bilip olası zararı nasıl minimuma indireceğimizi bilmektir.
İyileşmeler, iyi gelişmeler var mı?
Yusuf Ulutürk: 1999 yılındaki büyük Marmara Depremi hatırlanacak olursa birkaç gün boyunca ülkenin Başbakanı bile ‘Haber alamıyorum’ diye söylemişti. Tabii bu çok acı bir durum. Devletin kendi kuruluşlarından haber alamaması, vatandaşlarına ulaşamaması kadar maalesef acı bir durum yok. Bunlarla karşılaşmamak için 1999 depreminden sonra ülkemiz bunlarla ilgili bazı çıkarımlar yaptı. Bazı dersler aldı. Ama tam anlamıyla bir ders alındığı da söylenemez. Alınan dersler neler oldu? Bir AFAD Kurumu kuruldu ve burada deprem sonrası oluşacak sorunların en aza indirilmesi için bütün kurumlar burada birleştirildi. Bu arada diğer teçhizat ve diğer şeylerle ilgili, ilk yardım konularıyla ilgili ülkemizde iyi gelişmeler var.
Kötü olan noktalar nedir?
Yusuf Ulutürk: Halen daha özellikle konut üretiminde uygun ve düzgün yerlerin depreme dayanıklı yerlerin seçilemediği ve zemin yapı ilişkisine hiç dikkat edilemediğini çok rahat görebiliriz. Jeoloji Mühendisleri Odası olarak farklı zamanlarda hem genel merkez hem şubeler hem de temsilcilikler farklı zamanlarda özellikle yerelinde bu tür sıkıntılı noktalara temas ederek vatandaşın bu tür yapılaşmaya daha düzgün gitmesi için çabalıyor. Yerel yönetimlerin de dikkat etmesi gereken bazı şeyler var. Depreme dayanıklı konutlar üretilmesi için bazı çalışmalar yaparak buna özendirip yönlendirmeye odamız çalışmaktadır. Ama bazı hususlarda da belli bir noktaya kadar gücü yetiyor. Ondan sonra da bu tür kuruluşların yaptırım gücü olmadığı için söylemler sözde ve kâğıt üzerinde kalıyor. >> Burcu AYDIN’ın Özel Röportajı