Deprem gerçeği ve çözümsüzlük sürüyor

İMO İl Temsilcisi B. Sinan Millik, 13 yıl önce 17 Ağustos’ta meydana gelen büyük Marmara depreminin yıldönümünde yaptığı açıklamada deprem gerçeği ve çözümsüzlüğün sürdüğünü hatırlattı ve ekledi: “Siyasi iktidarı tercihini bilimden ve insandan yana kullanmaya, ülkemizin deprem gerçeğine uygun ulusal bir deprem politikası belirlemeye ve daha da önemlisi bu politikaları bir an önce hayata geçirmeye [&hellip]

Deprem gerçeği ve çözümsüzlük sürüyor

İMO İl Temsilcisi B. Sinan Millik, 13 yıl önce 17 Ağustos’ta meydana gelen büyük Marmara depreminin yıldönümünde yaptığı açıklamada deprem gerçeği ve çözümsüzlüğün sürdüğünü hatırlattı ve ekledi: “Siyasi iktidarı tercihini bilimden ve insandan yana kullanmaya, ülkemizin deprem gerçeğine uygun ulusal bir deprem politikası belirlemeye ve daha da önemlisi bu politikaları bir an önce hayata geçirmeye çağırıyoruz.”

TMMOB İnşaat Mühendisleri Odası (İMO) Afyonkarahisar İl Temsilcisi B. Sinan Millik, anımsanması dahi acı veren, binlerce insanın ölümüne, bölgedeki bir çok kentin harap olmasına yol açan Marmara depreminin üzerinden tam 13 yıl geçtiğini söyledi. Millik, depremin, tek bir gecede onbinlerce insanın hayatını alt üst edip, yol açtığı şokun ardından yaşanan çaresizliğin depremi toplumsal bir travmaya dönüştürdüğüne dikkat çekti.
KONSEY 2007’DE LAĞVEDİLDİ
Konseyin 2002 yılında öncü ve kapsamlı bir çalışma ile ‘Ulusal Deprem Stratejisi’ni tüm boyutları ile kitaplaştırdığına işaret eden İl Temsilcisi Sinan Millik; “2005 Yılında ikinci bir çalışma ile deprem alanında yapılması gereken araştırma konularını tanımlamıştı. Ulusal Deprem Konseyi 6 Ocak 2007 tarihli Başbakanlık genelgesiyle lağvedildi. Oysa kapatılan konsey, dünyadaki politika değişikliklerini göz önüne alarak Türkiye’de hangi sistem ve yasal düzenlemelere ihtiyaç duyulduğunu ortaya koymayı hedefleyen bir çalışma yapmaktaydı.
Bayındırlık Bakanlığı koordinatörlüğünde, çalışmaları Şubat 2004 tarihinde başlatılıp yedi ayrı grupta sürdürülen Deprem Şurası, kesin raporlarını Temmuz 2004 ayında elde etmiş, yapılan çalışmalar Deprem Şurası Sonuç Bildirgesi’ne dönüştürülerek Bakanlık tarafından ilgili kurum ve kuruluşlarla paylaşılmıştı. Son olarak yine 2004 yılında ‘Türkiye İktisat Kongresi Afet Yönetimi Grubu Raporu’ hazırlanarak kamuoyuna sunulmuştu. Bu raporlar ayrıntılı olarak incelendiğinde hemen hepsinin aynı konularda benzer sonuçlara eriştiği eşdeğer konulara işaret edip eşdeğer çözüm önerilerinde bulunduğu görülür.” dedi.
ÖZÜ HİZMETLERİN PİYASALAŞTIRILMASI
İMO İl Temsilcisi B. Sinan Millik, 2004 yılından sonra aradan geçen 7 yıllık süreçte çözüm önerilerine ilişkin hiçbir girişimde bulunmayan siyasi iktidarın 2011 yılında hazırladığı “Ulusal Deprem Strateji ve Eylem Planı” (UDSEP) ise geçmiş çalışmalarda ayrıntılı olarak açıklanan tespit değerlendirme ve çözüm önerilerinin yüzeysel bir kopyası olduğunu belirtti. Van Depreminin hemen ardından 26 Ekim 2011 tarihinde Başbakan Erdoğan’ın “Artık şehirlerimizde kaçak yapı, gecekondu, bu binaları biz yıkacağız.” söylemiyle başlatılan çalışmaların sonucu olarak “Afet Riski Altındaki Alanların Dönüştürülmesi Hakkında Kanun”un 16 Mayıs 2012 tarihli Resmi Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe girdiğini aktaran Millik; “Kamuoyunda Kentsel Dönüşüm Yasası olarak bilinen yasa ise, bırakınız geçmiş dönemde yapılan bilimsel çalışmaların gereklerini dikkate almayı, henüz bir sene önce yürürlüğe giren ‘Ulusal Deprem Strateji ve Eylem Planı’ndaki hedefleri bile karşılamamaktadır. Sürekli olarak mevzuat eksikliklerinden yakınan sorumluların bizatihi kendilerinin hazırlayıp yürürlüğe koydukları yasa ve yönetmelikler, özleri itibariyle insan hayatından çok her tür hizmetin piyasalaştırılmasını hedeflemektedir. Bu nedenle büyük puntolarla kamuoyuyla paylaşılan yeni yasalar, yönetmelikler veya mevcut mevzuat üzerinde yapılan değişiklikler, yaşanan sorunların kaynağına müdahale etmediği için çözüm sunamamakta, aksine yeni ve daha büyük sorunlar yaratmaktadır.” diye konuştu.
YAPI DENETİM 19 PİLOT İLDE UYGULANIYOR
İktidarın yeni hedefinin yapım sürecinin denetimine ilişkin kuralların düzenlendiği Yapı Denetim Yasası’nı değiştirmek olduğunu dile getiren Millik; “Marmara depremi sonrasında 2001 yılında fenni mesuliyet sistemine göre nispeten ileri bir denetim sistemi olan Yapı Denetim sistemi 19 pilot ilde uygulanmaya başlamıştır. Eksikliklerin bir an önce giderilmesi amacıyla yapılan pilot bölge uygulamasına tam 10 yıl boyunca devam edilmiş ve yasa ancak 2011 yılında ülke geneline yaygınlaştırılabilmiştir. Meclis tatil edilmeden hemen önce kamuoyuna ‘Yapı Denetimi Hakkında Kanun ve Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Taslağı’ adıyla bir çalışma sunulmuştur. Yeni yasa taslağı ise hizmetin kamusal niteliğini öne çıkartma yerine daha fazla ticarileştirilmesini öngörmekte ve bu niteliğiyle denetim hizmetlerinin formaliteye dönüşmesi potansiyelini taşımaktadır. Zira sunulan çalışma, aslında teknik müşavirlik kuruluşlarının görev ve sorumluluklarını düzenlemektedir.” ifadelerini kullandı.
115 RUHSATIN
İPTALİ GEREKİYOR
İMO İl Temsilcisi B. Sinan Millik; az sayıda idareden İMO’na iletilen yapı ruhsatlarından elde edilen bilgiler ile üye kayıtlarınn karşılaştırmalı incelemesinde, Türkiye genelinde gönderilen toplam 2 bin 723 ‘yeni’ yapı ruhsatı ile ilgili tespitleri bildirdi. Millik şunları söyledi: “Oda kaydı olmayan proje müellifi sayısının 4, Oda kaydı olmayan fenni mesul sayısının 1, Oda kaydı olmayan şantiye şefi sayısının 11, İşyeri Tescil Belgesi olmayan ya da yenilenmeyen proje müellifi sayısının 28, bu kişiler tarafından üretilen proje sayısının 56, İşyeri Tescil Belgesi olmaksızın fenni mesuliyet üslenilen ruhsat sayısının 23, Yapı Denetim çalışanı ya da ortağı olan proje müellifi sayısının 8, bu kişiler tarafından üretilen proje sayısının 34, Yapı Denetim çalışanı ya da ortağı olan şantiye şefi sayısının 6 olduğu tespit edilmiştir. Sonuç olarak yaklaşık 60 kişinin proje müellifi, şantiye şefi ya da fenni mesul olarak imza attığı yaklaşık 115 yapı ruhsatının iptal edilmesi gerekmektedir. Odamız bu tespitlerini Bakanlık ve idarelere iletmiş ve gereğinin yapılmasını talep etmiştir. Bu durumda arsasına yapı ruhsatı alan ve inşaa ettirmeye başlayan 115 vatandaşımız mağduriyet yaşayacaktır.”
RİSKİ MÜHENDİSLİKTEN UZAK MI AZALTACAKSINIZ?
Bilgi edinilemeyen 3 bin 415 idare tarafından verilen yapı ruhsatları açısından bakıldığında sorunun daha vahim olduğuna değinen İMO İl Temsilcisi B. Sinan Millik sözlerine şöyle devam etti: “Zira mühendis olup olmadığı dahi bilinmeyen kişilerce proje üretilmesi ya da fenni mesullük üstlenilmiş olması olasılığı yüksektir. Bu veriler, yapı ruhsatlarına ilişkin sürecin sondan başa doğru yürütülmesinin ve meslek odalarının süreç içerisindeki yeri ve önemini anlamadan farklı saiklerle yapılacak düzenlemelerin ülkemiz ve yurttaşlarımız açısından yarattığı ve yaratacağı büyük olumsuzluklara işaret etmektedir. Mühendislik hizmetinin niteliğini yükseltmek yerine meslek odalarını işlevsizleştirerek sahte mühendisliğin önünü açan bu düzenlemelere imza atanlara soruyoruz; Deprem riskini mühendislik hizmeti almamış yapıları çoğaltarak mı azaltacaksınız? Siyasi iktidarı tercihini bilimden ve insandan yana kullanmaya, ülkemizin deprem gerçeğine uygun ulusal bir deprem politikası belirlemeye ve daha da önemlisi bu politikaları bir an önce hayata geçirmeye çağırıyoruz.” Basın toplantısında İMO yönetim kurulu üyelerinden Levent Gülser’de hazır bulundu. (Kocatepe)

Bakmadan Geçme