Deprem doğanın uyarısı – Kocatepe Gazetesi
Yusuf Ulutürk, 3 Şubat 2002 tarihinde Pazar günü, saat 09.11’de meydana gelen, aletsel büyüklüğü 6 olarak tespit edilen depremin Afyonkarahisar, Çay, Eber, Sultandağı hattı ile Bolvadin arasındaki bölgede etkili olduğunu hatırlattı.FAY HATTI BELİRGİNTMMOB Jeoloji Mühendisleri Odası Başkanı Yusuf Ulutürk, 3 Şubat 2002 tarihinde ki deprem de Çay ilçesinin yukarı bölümünde fazla hasarlı bina olmamasına rağmen [&hellip]
Yusuf Ulutürk, 3 Şubat 2002 tarihinde Pazar günü, saat 09.11’de meydana gelen, aletsel büyüklüğü 6 olarak tespit edilen depremin Afyonkarahisar, Çay, Eber, Sultandağı hattı ile Bolvadin arasındaki bölgede etkili olduğunu hatırlattı.
FAY HATTI BELİRGİN
TMMOB Jeoloji Mühendisleri Odası Başkanı Yusuf Ulutürk, 3 Şubat 2002 tarihinde ki deprem de Çay ilçesinin yukarı bölümünde fazla hasarlı bina olmamasına rağmen fay hattının belirgin biçimde gözlendiğini bildirdi. İl merkezi ve ilçeler de camii minarelerinin çoğunun şerefe hattı üzerindeki zayıf kesitten koparak yıkıldığını söyleyen Ulutürk; “Bir kısmı ise yine aynı kesitte ağır hasar görmüştür. Çay ilçesinin aşağı kısmında tek katlı sanayi çarşısındaki yapılarının büyük kısmı göçmüş ayakta kalanlar ise ağır hasar görmüştür. Ayakta kalan binalarda dolgu duvarlarının kayda değer etkisi gözlenmiştir. Bolvadin yolu üzerinde kalan bölgede ise, geleneksel yapıların yerine, yeni betonarme yapılar ve delikli tuğladan yapılmış kagir yapılar vardır. Yığma binaların büyük bir kısmı kullanılamayacak derecede ağır hasar görmüştür. Betonarme binalar ise, özellilkle Çay Belediyesine ait Yeşilçay Konut Yapı Kooperatifi’ne ait üç binadan biri tamamen göçmüş, birinin zemin katı ve birinci katı göçmüş diğeri de ağır hasar görmüştür. İzlenen göçük ve hasarlı binalarda, göçme modu strüktürel olup zemin sıvılaşması etkisi gözlenmemiştir” dedi.
TEMEL NEDEN PLANSIZLIK
Eber beldesinde 3 Şubat depreminde yapıların büyük kısmının yıkıldığı dile getiren Yusuf Ulutürk, geleneksel tarzda inşa edilen “hımış” türü yapıların çoğunlukta olduğu belde de, yıkılan yapılarda kontrüksiyon ve detay hatalarının tespit edildiğini kaydetti. Ulutürk; “Burada yapıların çoğu tek ve iki katlı yapılardır. Bazı yapılarda göçme sonrası yangınlar başlamıştır. Depremlerin felakete dönüşmesinin temel nedeni; yeterince mühendislik hizmeti görmemiş depreme dayanaksız yapılar, sağlıksız ve plansız kentleşmeler ile yanlış yerleşim alanlarının belirlenmesi olduğu gerçeği artık herkes tarafından kabul edilmiştir. Meslektaşlarımız tarafından hazırlanmış olan ‘Yenilenmiş Türkiye Diri Fay Haritaları’ ülkemizin deprem tehlikesi ve riskinin yüksekliğinin en önemli göstergesidir” diye konuştu.
AFET YÖNETİM SİSTEMİ ŞART
Oda Başkanı Yusuf Ulutürk, son yıllarda yaşanan depremlerin, gereken önlemlerin alınması için “bizlere doğanın bir uyarısı” olarak görülmesi gerektiğini vurguladı. Ulutürk; “Deprem gerçeğine karşı geçen her saniyenin çok önemli olduğunun farkında olarak’ ivedilikle eksikliklerimizi tamamlamak ve başta deprem olmak üzere ülke jeolojik koşullarının ürünü olan risklere ve teknolojik risklere karşı ‘etkin ve verimli bir afet yönetim sistemini oluşturmak’ zorundayız. Artık hepimiz biliyoruz ki ülkemizin, tektonik, jeomorfolojik yapısı ve sahip olduğu iklim özellikleri nedeni ile büyük can ve mal kayıplarına yol açan doğal afetlerle sık sık karşılaşmaktadır. Karşılaşmaya bundan sonra da devam edecektir. Mevcut deprem bölgeleri haritamıza göre; topraklarımızın yüzde 66’sı birinci ve ikinci derece deprem bölgesinde bulunmaktadır” şeklinde konuştu.
BÜYÜK DEPREM YÜKSEK OLASILIK
Konutların yüzde 44’nün 1. derece, yüzde 25’nin 2. derece deprem bölgesinde yer aldığını belirten Yusuf Ulutürk, nüfusun yaklaşık 34 milyonuna tekabül eden yüzde 43’lük bölümün 1. derece deprem bölgesinde yaşadığını ifade etti. Ulutürk; “Nüfusun yaklaşık 22 milyonunu kapsayan yüzde 30’luk bölüm 2. derece deprem bölgesinde yaşamaktadır. Yapılarımızın ve ülke nüfusunun büyük bir çoğunluğunun bulunduğu 1. ve 2. derece deprem bölgelerinde büyük bir deprem olma olasılığı her zaman vardır ve yüksektir. Sadece depremler yüzünden, 1900’lü yıllardan bu yana yaklaşık 100 bin vatandaşımız hayatını kaybetmiş, 500 bine yakın yapımız hasar görmüştür” ifadelerini kullandı.
HERKES ÜZERİNE DÜŞENİ YAPMALI
Yusuf Ulutürk, farklı büyüklüklerde yılda ortalama 25 bin depremin meydana geldiği Türkiye’de geçen 16 yıl içerisinde 2002 Afyon depremi, 2003 Bingöl depremi, 2010 Elazığ depremleri, 2011 Simav ve Van depremleri, 2014 Çanakkale depremleri, ülkenin deprem aktivitesinin önemini sürekli hatırlattığını kaydetti. Ulutürk şöyle konuştu: “Çağdaş ülkelerde böyle bir gerçekle karşı karşıya kalan toplumun her kesiminin afet zararlarının azaltılması konusunda kendine düşen görevleri yapması gereki. Türkiye gerçeği olan deprem konusunda; bireyden kamu kurumuna, özel sektörden sivil toplum örgütlerine kadar çok paydaşlı bir yapıda oluşturulması gereken çalışmalar bu güne kadar maalesef ortaklaştırılamamıştır. TMMOB Jeoloji Mühendisleri Odası olarak deprem zararlarının azaltılması konusundaki düşüncelerimiz kamuoyu ile her zaman paylaşılmış, deprem zararlarının azaltılması konusunda ortak çalışma kültürünün oluşturulması konusunda ki çabalarımız da aralıksız sürdürülmüştür”
>> Burcu AYDIN’ın haberi