• Haberler
  • Gündem
  • 'Deprem değil bina öldürür, dere yataklarına konut yapılmamalı'

'Deprem değil bina öldürür, dere yataklarına konut yapılmamalı'

AK Parti Milletvekili Prof. Dr. Veysel Eroğlu, 17 Ağustos Marmara depreminin 23'ncü yıldönümünde o dönemin İSKİ Genel Müdürü olarak deprem sonrası ciddi çalışmalar yürüttüklerini belirtti. Eroğlu, İnşaat Yüksek Mühendisi olarak depremin değil binanın öldürdüğünü, dere yataklarına kesinlikle konut yapılmaması gerektiğini vurguladı   Orman ve Su İşleri eski Bakanı, Adalet ve Kalkınma Partisi (AK Parti) Afyonkarahisar [&hellip]

AK Parti Milletvekili Prof. Dr. Veysel Eroğlu, 17 Ağustos Marmara depreminin 23’ncü yıldönümünde o dönemin İSKİ Genel Müdürü olarak deprem sonrası ciddi çalışmalar yürüttüklerini belirtti. Eroğlu, İnşaat Yüksek Mühendisi olarak depremin değil binanın öldürdüğünü, dere yataklarına kesinlikle konut yapılmaması gerektiğini vurguladı

Orman ve Su İşleri eski Bakanı, Adalet ve Kalkınma Partisi (AK Parti) Afyonkarahisar Milletvekili Prof. Dr. Veysel Eroğlu, 17 Ağustos 1999 Marmara Depreminin yıldönümü nedeniyle açıklama yaptı.
“ALLAH TÜM TABİ AFETLERDEN KORUSUN”
“17 Ağustos 1999 tarihinde saat 03.02’de meydana gelen depremi ben de yaşadım. Rabbim ülkemizi ve bu aziz milleti her türlü deprem, sel, heyelan, yangın gibi bütün tabii afetlerden korusun.” diyen Eroğlu, “1999 tarihinde gerçekleşen Marmara Depreminde İSKİ Genel Müdürü idim. Deprem meydana geldiğinde Erenköy’de ikamet ediyordum. Oturduğumuz bina da depremde sallandı ancak yıkılmadı. Depremden hemen sonra eşim ve çocuklarımı güvenli bir yere bırakıp Aksaray’daki İSKİ Genel Müdürlüğü binasına gittim. O dönem İstanbul su, kanalizasyon, elektrik ve altyapıdan sorumlu Afet Grup Başkanıydım. İSKİ’nin Aksaray’da bulunan binası da deprem açısından sıkıntılı bir binaydı. Hemen bina önünde su, kanalizasyon, elektrik gibi altyapı işlerinden mes’ul ekibimi topladım. Durumu koordine ederek iş bölümü yaptık ve gerekli talimatları vererek çalışmalara başladık. İstanbul’da özellikle Küçükçekmece ve Avcılarda bazı binalar yıkılmıştı. Bu binaların su ve elektrik bağlantılarını hemen kestik. Daha sonra bütün kanalizasyon ve içmesuyu tesisleri ve depoların kontrollerini gerçekleştirdik. 17 Ağustos günü saat 13.00 gibi İstanbul’da bütün elektrik ve su bağlantılarını kontrol ederek işletmeye aldık. Ayrıca yıkılan binalar sebebiyle yollar kapanmıştı. Yıkılan binaların enkazını kaldırmakta dahi güçlük çekiliyordu. Enkaza dönmüş binalarda demirleri kesecek keski makinaları dahi yoktu. Valiliğin talebi üzerine demir kesme makinalarını İSKİ olarak biz göndermiştik. İstanbul, 17 Ağustos günü öğlen saatlerinde normal hale gelmişti. Ancak bilhassa Yalova, Karamürsel, Gölcük, Adapazarı ve İzmit’te durum çok daha vahimdi. Bu yerleşim yerlerine yardım etmek için o dönemki Büyükşehir Belediye Başkanına durumu ilettim. Kendisi “Artçı depremler olabilir, bugün bekleyelim, yarın ekipleri gönderin, yardım çalışmalarına başlayalım.” dedi. Ertesi gün 18 Ağustos’da güçlü bir ekip ile yardım malzemelerini deprem bölgesine sevk ettik. Özellikle depremin en fazla hissedildiği ve yıkıma sebep olduğu Yalova, Karamürsel, Gölcük, Adapazarı ve İzmit’e gıda, ilaç, battaniye gibi malzemeleri ilettik.” şeklinde konuştu.
“O DÖNEM İSKİ OLARAK
GEREKENLERİ YAPTIK”
17 Ağustos 1999 Marmara Depreminde haberleşmenin sağlanamadığını merkezi hükümetin bölgeye ulaşamadığını belirten Eroğlu, “İSKİ olarak, 5 bölgeye İSKİ’ye bağlı geçici şube müdürlükleri kurarak telsiz ve haberleşme ağını hemen tesis ettik. Böylece hangi bölgede ne tür bir ihtiyaç olduğunu koordine edebiliyorduk. Deprem yaz ayında olduğu için en büyük sıkıntılardan biri de salgın hastalık riski idi. İSKİ olarak dev su tankerlerini bölgeye sevk ederek depremzedelerin su ihtiyacını karşıladık. Yalova’ya içmesuyu temin eden Gökçe Barajı ve içmesuyu arıtma tesisleri de çalışmaz durumdaydı. Gökçe Barajından Karamürsel’e kadar su ileten isale hatlarında, fay hatlarının geçtiği yerlerde çelik borular kırılmıştı. Ekiplerimizle birlikte ilk olarak Gökçe Barajında incelemeler yaptık. İçmesuyu arıtma tesisini çalıştıracak ekipler dahi yoktu. İSKİ Genel Müdürlüğü olarak Yalova’daki içmesuyu arıtma tesisini, içmesuyu isale hatlarını tamir ederek yeniden işletmeye aldık. İSKİ, dev su tankerleriyle depremzedelere içmesuyu temin etti. Ayrıca farklı illerden bölgeye gelen bütün su tankerlerini ve riskli alanları dezenfekte ettik. Vatandaşların tuvalet ve banyo ihtiyacını karşılamak için konteynerleri düzenleyerek tuvalet ve banyo haline getirdik. İstanbul Büyükşehir Belediyesi o tarihte battaniye, ilaç ve gıda yardım malzemeleri göndererek depremzedelerin yanında olmuştur. Bir gün Karamürsel’de Afet Merkezine doğru yolda yürürken bazı vatandaşlar karşıma geçerek “Susuzluk yüzünden çok korkmuştuk ama siz İSKİ olarak hızır gibi yetiştiniz. Allah razı olsun.” dediğini hiç unutmam.” ifadelerini kullandı.
“MERKEZİ HÜKÜMET 15 GÜN
SONRA YARDIM SAĞLAYABİLDİ”
Depremden sonra İSKİ’nin helikopteri ile dönemin Büyükşehir Belediye Başkanı ile birlikte deprem bölgesini havadan incelediklerini belirten Eroğlu şu ifadelere yer verdi: “Adapazarı’ndaki durumu görmek istedik. Valiliğe doğru giderken Valiyi gördüğümde neredeyse tanınmaz haldeydi. Hatta Büyükşehir Belediye Başkanımız Valiyi tanıyamamıştı. Deprem sırasında Vali büyük bir şok yaşamıştı ve olayın vahametini üzerinden atamamıştı. Dolayısıyla deprem veya tabii afetlerde o bölgede bulunan Valiler, hadiseden çok fazla etkilenebiliyorlar. Geçtiğimiz yıl yaşadığımız Kastamonu, Bartın, Sinop sel baskınlarında olduğu gibi başka illerin Vali ve Vali Yardımcılarının bölgeye koordinatör olarak gönderilmesi çok yerinde olmuştur. Nitekim Afyonkarahisar, Kütahya, Çorum Valileri gibi bazı Valilerimiz sel bölgesinde koordinasyonu sağlamaları için görevlendirilmişlerdir. 17 Ağustos Marmara Depreminde İSKİ olarak biz bütün imkânlarımızı seferber ederek depremzedelerin çok acil ihtiyaçlarını gidermiştik. Merkezi hükümet ise ancak 15 gün sonra depremzedelere yardım edebilmişti. Aynı şekilde 12 Kasım 1999 tarihinde Düzce’de gerçekleşen depremde de İSKİ olarak hemen müdahale etmiştik. Deprem bölgesineiçmesuyu, altyapı ve haberleşme konusunda gerekli desteği sağlamıştık. İstanbul’da başta deprem olmak üzere; sel, yangın gibi bütün afetlere tek merkezden müdahale ederek sevk ve idare etmek için İstanbul Afet Koordinasyon Merkezini AKOM’u inşa ettik. Bu binanın yapım vazifesi İSKİ Genel Müdürü olarak bana verilmişti. Bütün dünya da örneklerini inceleyerek, takriben 9,5 büyüklüğünde depreme dayanıklı çok modern bir afet koordinasyon merkezi inşa ettik. O dönem İstanbul Valisi Sayın Erol Çakır, kaba inşaat halindeki binayı görünce, 17 Ağustos tarihinde binanın tamamlanmasının mümkün olmadığını söylemişti. Ben de kendisine açılış tarihi vererek sabah 08.59’da açılışa beklediğimi söylemiştim. Nitekim söz verdiğimiz gibi AKOM binasını 364 gün, 8 saat gibi kısa bir sürede tamamlayarak İstanbul’a kazandırdık. Bu merkezden İstanbul’un bütün altyapı ve üstyapısını avuç içi gibi görülmektedir. Büyük bir afet durumunda Vali, Büyükşehir Belediye Başkanı, AFAD ve ilgili bütün kurumlar bu merkezden afet ile alakalı koordinasyonu sağlaması mümkündür.”
“KESİNLİKLE DERE YATAKLARINA KONUT YAPILMAMALIDIR”
Dere yataklarına kesinlikle konut inşa edilmemesi gerektiğini dile getiren Eroğlu şu ifadeleri kullandı: “Çürük zeminlere, alüvyonlu ve dolgu alanlarınayapı yapılmamalıdır. Depreme dayanıklı olmayan binaların ‘Kentsel Dönüşüm’ çalışmaları hızlandırılmalıdır. Ayrıca dere yataklarında bulunan binalar için de ‘Sel Dönüşüm’ çalışmaları gerçekleştirilmelidir. Bu konuyla alakalı Belediyelere büyük mes’uliyet düşmektedir. Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığımızda her türlü desteği vermektedir. Ayrıca vatandaşlarımıza da düşen vecibeler vardır. Yapılan yanlışlıkları, Belediyeye, ilgili kurum ve kuruluşlara bildirmek, dere yataklarında yapılan dairelerden almamak gibi vecibeleri de vardır. Hükümetimiz son 20 yılda depremlerle ve tabii afetlerle alakalı çok önemli tedbirler almıştır. Özellikle Cumhurbaşkanımız Sayın Recep Tayyip Erdoğan’ın talimatıyla AFAD kurulmuştur. AFAD; her türlü teknik ekipmanla donatılarak afetlere karşı hazır hale getirilmiştir. Ayrıca bazı bölgelerde tesis edilen büyük depolar sayesinde afet anında ilgili bölgeye ulaşabilecek imkânlara sahiptir. İçişleri, Milli Savunma ve Sağlık Bakanlıklarımız, Türk Kızılayı ve diğer kamu birimleri her yönüyle afet sonrasında en hızlı bir şekilde müdahale eder hale getirilmiştir. Türkiye afet sonrası müdahale ve yardım çalışmalarında dünya lideri bir ülkedir. Misal olarak 19 Mayıs 2011 tarihinde saat 23.15’te meydana gelen Kütahya Simav depremine Hükümetimiz bütün birimleriyle anında müdahale etmiştir. O dönem Sayın Cumhurbaşkanımız; Bakan olarak Hükümetimiz adına koordinasyonu sağlamam için beni vazifelendirmişti. Gece saat 04.00’te Simav’a ulaştık ve saat 05.00’te ilk çorbayı depremzedelere bizzat ikram etmiştim. Hükümetimiz 8 ay gibi kısa bir sürede Simav’ı tekrar inşa etmiştir.”
“DEPREM MÜDAHALESİNDE TÜRKİYE DÜNYAYA ÖRNEK ÜLKE”
AK Parti Milletvekili Veysel Eroğlu sözlerini şöyle tamamladı: “Özellikle afetlerden sonra yapılan arama kurtarma çalışmaları, acil ihtiyaçların giderilmesi başta olmak üzere yapılan faaliyetlerde Türkiye dünyaya örnek teşkil eden bir ülke durumundadır. Bundan sonraki çalışmaların afeti önleyici veya afetin yıkıcı tesirlerinin azaltılması istikametinde çalışmalar yapılması büyük ehemmiyet arz etmektedir. Depremlerde, sel, taşkın ve heyelanlarda, orman yangınlarında hayatını kaybeden vatandaşlarımıza Allah’tan rahmet, yakınlarına başsağlığı diliyorum. Rabbim bizleri deprem, sel ve yangın gibi bütün tabii afetlerden muhafaza eylesin.”
>> Burcu AYDIN’ın Haberi

Bakmadan Geçme