Demirköz’ün konferansına salon yetmedi – Kocatepe Gazetesi
Afyon Kocatepe Üniversitesi (AKÜ) Fen-Edebiyat Fakültesi Fizik Bölümü tarafından düzenlenen “Büyük Patlamadan Bugüne Bir Evren Bulmacası ve CERN” konulu konferans, Ahmet Necdet Sezer Kampusü 2. Eğitim Binası Erdal Akar Konferans Salonunda gerçekleştirildi. Konferansa yoğun katılımın olduğunu gözlendi Avrupa Nükleer Araştırma Merkezi’nde (CERN) çalışan Doç. Dr. Melahat Bilge Demirköz’ün konuşmacı olarak katıldığı konferansa AKÜ Fizik Bölümünün [&hellip]
Afyon Kocatepe Üniversitesi (AKÜ) Fen-Edebiyat Fakültesi Fizik Bölümü tarafından düzenlenen “Büyük Patlamadan Bugüne Bir Evren Bulmacası ve CERN” konulu konferans, Ahmet Necdet Sezer Kampusü 2. Eğitim Binası Erdal Akar Konferans Salonunda gerçekleştirildi. Konferansa yoğun katılımın olduğunu gözlendi
Avrupa Nükleer Araştırma Merkezi’nde (CERN) çalışan Doç. Dr. Melahat Bilge Demirköz’ün konuşmacı olarak katıldığı konferansa AKÜ Fizik Bölümünün yanı sıra farklı alanlardan da AKÜ öğretim üyeleri ve öğrencileri katıldı. Salondaki öğrencilerin bir kısmının yoğunluktan konferansı ayakta izlediği görüldü.
Konferansın açılış konuşmalarını yapan AKÜ Fizik Bölümü Başkanı Prof. Dr. Mevlüt Doğan, “CERN, maddenin temel yapı taşlarının araştırıldığı, evrenin oluşumu ile araştırmaların yapıldığı ve aynı zamanda yeni teknolojilerin geliştirildiği bir araştırma merkezidir. Üniversitemiz Fizik Bölümünde böyle bir etkinliğin olması bizim açımızdan önemli. Özellikle iki hafta önce Türkiye’nin CERN’e başvurusunun kabul edilmesi, güncel olması açısından ve Sayın Doç. Dr. Melahat Bilge Demirköz’ün de tam bu sırada üniversitemize gelmiş olması bizim için çok değerli bir zaman oldu. Sayın hocamıza teşekkür ediyorum.” dedi. CERN adına iki yıl çalışan ve 2008 yılında Türk Fizik Derneği tarafından verilen Şevket Er Yılın Genç Bilim Ödülüne layık görülen Doç. Dr. Melahat Bilge Demirköz, konuşmasına, ambleminde Atatürk olan bir üniversitede konuşma yapmaktan duyduğu memnuniyeti dile getirerek başladı. Doç. Dr. Demirköz konuşmasında CERN ve büyük hadron çarpıştırıcısı ile ilgili bilgi vererek, “Evrenle alakalı olan, evrenin nedenleri ve niçinlerini içinde taşıyan büyük sorulardan bir tanesi karanlık madde nedir, sorusudur. Evren kütlesinin yaklaşık 5/6’sı karanlık maddedir. İkinci büyük soru parçacıklar nasıl kütle kazandı? Parçacıkların nasıl kütle kazandığı konusunda büyük ihtimal bir parçacığın ismini duymuşsunuzdur. Parçacığın ismi Higgs parçacığıdır. Ne yazık ki buna sanırım biraz da sansasyon yaratmak isteyen dünya medyası ‘tanrı parçacığı’ dedi. Aslında buna bu ismi ilk veren fizikçi Leon Lederman; kendisi Nobel Ödüllü bir bilim insanı ve kitabını satmak için ismini tanrı parçacığı koyuyor. Şunu söylemem gerekiyor ki fizikçiler sosyolog değildir ve bir parçacığa şaka yollu da olsa tanrı parçacığı demenin toplum gözünde nasıl bir sorun yaratabileceğini belki daha önce düşünmeden böyle bir isim verildi. Bu, çok hatalı bir isim. Çünkü toplumda din ve bilim tartışmalarına neden oldu. Bu tartışmaları hatalı buluyorum ve CERN’de de şunu söylüyorum: Allah’a inan birçok kişinin yanı sıra inanmayanlar da var. Hiç kimse bir parçacığın tanrı nedir? sorusuna cevap bulabileceğini düşünmüyor. Bu parçacığa tanrı parçacığı demeyi artık bırakalım ve ismiyle Higgs parçacığı demenin daha doğru olacağını düşünüyorum. Evrenle alakalı olan ikinci bir soru olan yer çekimi neden bu kadar zayıf? sorusudur. Yer çekimini açıklayacak olursak, kendimizin kütlesi dünya tarafından çekiliyor ve bir çekim olduğu için de kendimizi ağır hissediyoruz. Benim ayakkabılarımın altındaki birkaç elektronun havadaki birkaç bin milyon elektrona yaptığı basınç beni ayakta tutuyor. Eğer o basınç olmasa, dünyanın merkezine doğru gideriz. Aslında bizleri yeryüzünde tutan şey, elektronların birbirlerini itme kuvvetidir. Ama bunu sadece birkaç milyon elektron başarabiliyor. Ama bizi çeken şey bütün dünya, yaklaşık olarak 6 bin kilometrelik bir çapı olan, içinde neredeyse 10 üzeri 65 atom bulunan bir dünyadan bahsediyoruz. 10 üzeri 65 atomun yerçekimi ile insanları çekmesine birkaç milyon elektron karşı koyabiliyor. Bu da yerçekiminin aslında çok zayıf olduğu anlamına gelmektedir” dedi. Karanlık madde konusuna değindiği konuşmasında, “Geçenlerde bana karanlık maddeye inanıp inanmadığımı sordular. Bu, bir inanç konusu değildir. Bilim, düşünce yeridir. İnançlar farklı bir alandır. Karanlık maddenin var olduğunu tahmin ediyoruz. Hatta artık kanıtlar o kadar fazla olmaya başlıyor ki bir noktada biliyoruz demeye başlıyoruz. Büyük patlamanın yankısını yahut çınlamasını duyabiliyoruz. Bu çınlama, 160 GHz olan ve bütün evreni kaplayan bir çınlamadır. Tabi yankıyı ses dalgası olarak düşünmemek gerekir. 160 GHz, aynı zamanda 2.7K’lik bir dereceye de tekabül ediyor” dedi. Büyük patlama yankısının fotoğrafını katılımcılarla paylaşan Doç. Dr. Demirköz, bu fotoğrafın büyük patlamanın gerçekleştiğini ve bunun teoriden çok bir bulgu olduğunun kanıtı olduğunu ifade ederek, “Büyük patlamanın yankısı fotoğrafı, evren hakkındaki en önemli bulgudur” dedi.Konferans sonunda öğrencilerin sorularını yanıtlayan Doç. Dr. Melahat Bilge Demirköz’e Prof. Dr. Mevlüt Doğan tarafında plaket takdim edildi.